31 Ocak 2009 Cumartesi

..

hani gitmek erktir derdim ya..

vazgeçtim....
************ ..

ama planlıdır diyolar kontrollü hem de..
amaçlı da imiş..
hey aman.. ben kimim de amaç bileyim.. plan yapayım...
************..

perihan da gitti....roman yazacakmış..
o tuhaf dizgisi ile mi yazacak ki..
************
Disce quasi semper victurus vive quasi cras moriturus
(Hep yasayacakmis gibi ogren,yarin olecekmis gibi yasa)

************



Image Hosted by ImageShack.us

30 Ocak 2009 Cuma

..



çocuğunuzun ödevini daha sık kontrol edin diye not yazmış.. öğretmen..

annenin cevabı..
bayan cons..
açıklık kazandırmak isterim ki.. ben bir egzotik dansöz değilim ve hiç olmadım..

bir ev ürünleri mağazasında çalışıyorum ve kızıma tipi bastırmadan önce insanların nasıl iş yerime gelip kar küremem küreklerini kapıştıklarını anlattım..sonra ben depoda bir tane daha buldum.. dışarı geldiğimde insanlar etrafımı sardılar ve bunu kim alacak diye kavgaya başladılar..
resim benim bir direk etrafında dans edişimi göstermiyor..benim mağazada son kar küreğini satışımı göteriyor..=P
bundan sonra ödevlerini size getirmeden önce mutlaka kontrol edeceğim.. saygılar..
A. Smit...
*************

sözcükler..

şiir sevmeyen ataletten bir de şiir getirsin..

..........
sokakta çocuklar saklambaç hırsız polis
hayat akıp gidiyor olsam da olmasam da
saati durmamalı ufak sorumlulukların
resmi bırakmadın ya / son çektiğin hangisi
bak mektuplar birikmiş yine masamda
fakülteler açılacak bak bugün yarın
zeynep beni bekle mutlaka geleceğim
başladığımız filmi birlikte bitireceğiz

kim ne derse desin içimde delice bir his

ATTİLA İLHAN
----------



Image Hosted by ImageShack.usdı ağzı dursa.. =P

28 Ocak 2009 Çarşamba

..

ıslanınca parça pinçik olmayan yazı..

az kullanılmış.. özlü sözüm varrrr...
=)

özverilerin en zoru geldiğini farketmediklerimizdir..
tarafımızı seçmemize.. strateji belirlememize izin vermeden ya da..
olası kayıplarımızı hesaplayamadan olanlar..
bu olduğunda.. yani biz savaşı değil de savaş bizi seçtiğinde..işte o zaman özveri taşıyabileceğimizde ağır gelir..
grey anatomi..

şu hani ..
merak ettiğim yol ağzı..
evet ben davet ettim deseydim..
aslında orada bulunmaya hakkı olan ..
hatta bulunması gerekli olan kişi için..
sen mi davet ettin bunu ?? diye kabaca sorulduğunda..
kuul olup.. hayır onun burada olmaya hakkı var..
benim davetime gerek duymuyor diyeceğime..
evet ben davet ettim deyip..
gözünün bebeğine bakaydım..
soru soran taraf öyle de bozulurdu bööle de.. bozuldu zaten..

ama ne garip ki..
aslında herkesin bağlantısız bağımsız olması gerektiğini düşünen savunan ..birinin..
hele de kendinin hele de kendinin..
sen beni benimsemedin .. diye adlandırması davranışımı..
nalıncı gibi..
yağ gibi..
işte odur bu kadar çivi gibi çivi gibi çak çak çakan beynime o anı..anıyı..

oblomov moblomov.. ben o köşeyi..
evet evet..
o köşeyi.. yol ayrımını çok merak ediyorum..

hayır sorsam bi de..
hiç hatırlamıyorum diyecektir..
sonrasında devam ettik zira delik sandalla..
bir yandan su ata bir yandan yol almaya çalışa..
alamadık ama..



hatırlasa hatırlasa sonrasından bişeyler hatırlar..
bi de belki şah mat deyişimi..
dedim evet..
kötü olmaktan zevk aldığım ilk anı..=)

ha diyeceksin ki.. ne biçim zaman geçti.. de..
hala orda mısın..
değilim.. hiç de işim olmaz..
ama.. gel gör ki..

unutulsa da..
yaşanmamışça..
üstüne çook bardak soğuk sıcak ılık sular geçilse içilse de..
ama biyerde birden pıt diye geliveriyor işte akla.
mora kırmızıya..
neşeye öfkeye
yaşa başa bakmadan..
hay benim mesencır renea'ma kurban...

*******

gör bu hüzün.. ne aşk ne de huzur...
gör bu yüzün ne mutlu ne cesur..
duy duuy anlamasan da duy..
bil.. yalnız değilsen inanmasan da duy..
ımmm çok güzel olmuş bu ritm.....
nası da güsel.. adı da güsel .. morrr veötesi..

*******
ek özdeyiş..
ovidiyusdan.. herşey değişir hiç bişey yok olmaz...
*******

prezidenşıl hayat standardı için..
obamanın diyeti..
sarkozinin kişisel çalıştırıcısı.. /hehe bu arada kelgren egzerizlerine gerek duyan varsa postalayayım anacım..
obamanın kişisel asistanından birer adet edinilmeli
hatta bi tane olsun.. hepsine baksın ..
*******
değerli okur..
tikkatli ol..
takayı gındırık koma da manık tıkılmasın....
anlamı için ..
alperimin kaim validesine danışılabilir....
********

son not..
gergin hocamla alperin dünkü yazıdaki diyaloglarına bakıp üzüldüm xyceizlerin bir yeri bile yok geyik yapacak diye.. kendi bilogları da xx baskını altında..
köşeciğe bi kulüp açtım.. hemen sibaksın altına.. rahat etsinler diye..=P biline..

Image Hosted by ImageShack.us
atalet dı hancı tavuğu

26 Ocak 2009 Pazartesi

..



eve döndüğünde..
kumaş kitap çantasının içinde..
yeni kitapları..

keyifle yerleşiyor..
evde yeniden dönüştürülmüş.. eski koltuğuna..
armalı fincandaki kahvesini.. koyuveriyor..
fransız grisi.. yeniden dönüştürülmüş müzikdolabı/sehpasının üzerine..

kitaplarını çıkarıyor..
okumaya başlamadan önce..
ipek mor kurdelelerden ayıraçlar yapıyor ..birkaç tane..
ilgisini çeken sayfaları işaretlemek için..
sayfa okları ile işaretliyor.. ilgisini çeken satırları..

el yapımı kağıtlara.. not alıyor.. mor tüylü kalem ile..
************
yok olmuyor tabii bunlar..
kitaplar naylon torbadan çıkarılıp..
doğrudan dalınıyor içlerine..
sayfa köşeleri kıvrılıp..
üzerine güzelce de yazılıp çiziliyor ne yazık..
ama..
ayrıntıları seven insan daha mı değer vere vere yaşar anı..
yoksa..
zamanın yavaş geçmesini isteyen.. insan..mı.. ayrıntıları sever..
acaba hangisi???

bu zamana kadar.. sayfa oku diye bişey duymadım..
yanarım ona yanarım..
ayrıntının güzelliğine taptım...
kim bulmuş.. nerden akla gelmiş..
sahi bir muhteşem beyoğlu tuhaf yazı eşyaları dükkanı var ..
bi yerlerde olacak resmi..
=p
bulmalı.. eklemeli..
bi daha oraya gidip.. sayfa oku var mı bakmalı..
ama önce oradan alınan.. yazı uçlarını takıp..
bir denemeli mor mürekkebi..
=)..
hatta abartıp.. mum da alınabilir.. ve bir monogram..

geçenlerde bir şeye adımın baş harfini eklemek için araştırma yaparken..
A harfi aradığımı farkettim de ..
=P..

başka.. iyi gelen..
aha evet. mor ipek sabahlık.. süper renk ve temas..
ve damla şeklinde ametist kolye..

dün okul toplantısında..
doksanlık rahibenin ..
emekli rahibeler evinden getirdiği mesaj bi de..
doksanlık sör bernadet demiş ki..
bilgisayarım bozuk.. posta atamadım..
sevgilerimi ve ordaki günlerimi hiç unutmadığımı söyle..onlara..

hey rabbim dedim.. rahibeme bak..
iletişim olsun yeter ki..
kimse tutamaz xxleri =P..

pol'ün şarap+peynir tabağı+ elma patatesi de güzelmiş..
bu aralar.. formülüm budur..


Image Hosted by ImageShack.us

25 Ocak 2009 Pazar

..



harita

spa kadar iyi gelen bişi yok..
insana..
sorunu çözmez elbet.. ama sorunu ele alacak gücü sabrı toparlamayı sağlar..
bizanslilar.. suyun ve onun çevresindekilerin iyi gelen gücünü bilirmiş..
tarabya.. deniz banyoları nedeniyle terapiya dan.. samatya da.. kum banyoları nedeniyle psammotiadan almış isimlerini..

su akar.. dertli bakar.. içine yoğunlaşır..
su değer.. endorfin verir bünyeye.. acıyı uyuşturur..
su ılık .. gevşetir.. serotonin verir..
baktım minik xx pek sakin..
bir spa kürü.. evde.. xx koalisyonu.. kıkırdama.. önce yüzeysel sonra gerçek..
bi sürü maske krem.. koku.. köpük.. mum ışığı.. müzik.. dokunma..
uyaran.. dindiren .. yoğunlaştıran eylem.. sonucu ..

derlenip toplandım..

hala elimi oynatmamaktayım..
ama bu sefer bir nerden başlasam durumundayım..
bu da iyi bişi.. sanırım yani..
en azından benim için..

azıcık da sizin için..
zira..bu arada..
başka konularda.. çevikleşti gene beyin..

bir koy projesi gördüm..
resimdeki haritası.. tıklarsanız katılanların eklediği baloncukları görürsünüz..
neden böyle projelerde hiç bizden ve tüm OD ve A dan nerdeyse hiç katılım olmaz..
çevreyi mi sallamıyoruz..
burnumuz dertten mi çıkmıyor../ filistin ..ırak.. asya mini devletleri afganistan/
aştık zenleştik de.. o yüzden tepinen batı camiasnı ööle kayıtsız mı izliyoruz../bir..olma peşindeki dinler bölgesi..islam.. budizm.. maddeden uzaklaşma??/
haberimiz mi olmuyo../olanıda yapmayıp yıkıyoruz.. bakınız nişantaşından çalınan yünler.. ve bakınız pippa/
yok negatif fikir üretmeyeceğim..

neyse.. benim bir kumlu körfez bulma şansım yok..
ama olur da iki taşı yan yana koyup resimleyip..
oracığa bi balon eklemek isterseniz.. sahile yakın bi yerde yaşadığınız için..
kurallar ve bağlantı..
resimden de gidersiniz.. burdan da..



çok basit.. aslında..
hatta benim yaptığımı yapın..
siz de..
eve getirin soora bi minik projenizi..
misyon da yükleyin ona..
hedef belirteci yapın..
**********
umut kötü bişey mi..
umut nedeniyle mi yaşamdaki kavgalara son veremiyoruz...
*********
okuyan.. ama yorum yapıp da o bloa da atalet bulaştırmak istemeyen
Image Hosted by ImageShack.us

24 Ocak 2009 Cumartesi

..

hüzün hüznü çekiyor..

o da..
sıkılıyor..
sanırım utanıyor da..
dile de getirmiyor.. getiremiyor.. erkek ya..
pek kibar..
pek dikkatli..karıncaezmez ruh durumu...
süt dökmüş kedi..

beni uyandıramamış.. gece..
üstüne bi de sabah uyanamadım..
kendi gitmiş.. karşılaşınca ilk sorusu..
merak ettim seni.. iyi misin oldu..
hayret..
demek merak da edilebilirmişim.. endişelenilebilirmiş benim için..
rüyanda beni gördün mü dedi..
görmemiştim..neredeyse alındı alınacak..
ama demek onu düşündüğümü bilirmiş.. içinden.. söylemese de.. dahası alışmış buna..
şaşırdı .. yadırgadı..

ne diyim ki..
sebep olan utansın.. mı desem..
kendi düşen ağlamamalıdır..mı..
yoksa..
duyarsızlaşma için de mi üzülsem...
ama kendi derdim kendime yeter.. ekstra üzülemem...

Image Hosted by ImageShack.us

23 Ocak 2009 Cuma

....

bir rulo duvar kağıdı ile herşeyi değiştirebilirim.. dönüştürebilirim..
yatağın baş ucunu..
karton kutuları.. tepsileri..
dolap kapaklarını..

bir kutu boya ile.. herşeyi güzelleştirebilirim..
bin yıllık mutfak dolabı..
hamam taburesi..
ayakkabı.. farketmez..

bilmediğim biryerde..
yolda.. ormanda kalsam..
yolumu bulabilir..
güveni bir düzen bile kurabilirim..

tanımadığım insanlarla konuşup..
kendimi anlatabilirim.. etkileyebilirim..

dört dilde hatasız konuşup yazıp küfredip.. aşk ilan edebilirim..

dolabın dibinde.. çekmecenin köşesinde kalmış şeylerle bir iki öğün yemek çıkarabilirim..

bir fuları en az 20 çeşit kullanabilirim..perde.. yastık..yapıp.. ardından yine fular olarak takabilirim..

boya yapar. resim çeker.. marangozluk işleri.. teknik tamirleri yapabilirim..
örer diker.. çiçek yetiştirir..
söker takat.. yapıştırır.. çıkarır..
yazar çizer..

her din ulus kültüre uyum sağlayıp..
öyle yaşayabilirim..

şarkı söyleyebilirim..pavarotti olmasam da.
alet çalamasam da.. öğrenebilir .. zaman yoksa ritm tutabilirim..

yapar yakıştırım..
süsler dönüştürürüm..

on beş gün.. bilemedin bir ayda yeni bir dili az da olsa.. öğrenip konuşabilirim..
onaltı saat masa başında çalışabilirim..kopmadan.. konudan...
ağır eşyaların yerini.. belimi kolumu sakatlamadan değiştirebilirim..
dört saat uykuyla günlerce çalışabilirim
gittiğim her yere.. meyhane karhane gasılhane.. saray..farketmez .. uyum sağlayabilirim..
bir şeyin yapılışını azıcık izlesem.. aynısından yapabilirim.. hatta ileri gidip..kendi yorumumu katabilirim..
sıkılmam hiç..kendimi eğlendirebilirim..
en kötü halimde.. güler yüz gösterebilir..
kısa sürede .. iyi duruma geçirebilirim kendimi..

deli gibi aşık olup.. sonra hızla mantıklı olabilirim..
tatlı tatlı flört eder.. karşımdakinin egosunu pohpohlayabilirim..
yüzer koşar atıcılık yapar.. bisiklete biner.. ağaca tırmanır.. dağ yürüyüşü yapar..

kum torbasına doğru vurur.. basket voleybol pinpon.. tenis oynayabilirim..
yelken optimist kullanabilir..
folklor.. ya da.. tango yapabilirim..
çadır kurar.. söker.. sıfırdan ateş yakar..
taş taşır..
odun keser.. kömür kırar.. soba kurabilirim..
bunların bi kısmını hergün.. diğerlerini gerektiğinde yaparım.. yapabilirim..
hayat kurtarabilir.. kalp masajı suni solunu yapabilirim..
damar yolu açar.. beyin omurilik sıvısı alır.. şikayete göre tanı koyup.. tedavi düzenleyebilirim..

içim kan ağlar ya da.. sinirden duvara yumruk atmak isterken.. güler yüzle insan dinleyebilirim..
ekmeği taştan çıkarır.. yanına da bir demet çiçek koyabilirim..
ıslık çalabilir..
şiir okuyabilirim..
saatlerce araba kullanıp.. harita takip edip.. yol sorabilirim.. de..

ama hiçbiri..
en çok yapmayı .. başarmayı.. istediğim şeyi yapabilmemi sağlamıyor..

hiç bir şey yapasım yok o yüzden..
yapmıyorum.. da..

gidesim var gene..
gitmiyorum da..

..

bu testi..
bana bizim psikolog yaptı..
şimdi size bi test yapıcam dedi..
bayılırım dedim..
cevaplarımı da ciddi ciddi not aldı..
***********
*en sevdiğiniz hayvan..
A: panda..
sevimli yumuşak seçici az bulunuyor..
ikinci en sevdiğiniz hayvan: ayı
A:  benim hep oyuncak ayılarım oldu.. o yüzden çocukluğumu hatırlatıyor.. sevimli.. kucaklarsın.. sarılırsın yatarsın....iyi anne ya da baba.. güçlü.. hem yumoş hem de güçlü..  bi açtı mı ağzını.. ya attı mı pençeyi.. ürkütücü.. sürüye bağımlı değil.. yalnız dolaşıyor..
akvaryum size ne ifade ediyor..
A: üff.. temizlemesi bela.. gereksiz.. manasız.. balık sevmem ki ben.. esas o gereksiz.. iletişim kuramazsın.. dokunamazsın.. ama bak dönüştürülebilir eşya olarak sevebilirim.. başka bir şey olarak kullanabilirim.. ha bi de.. yuvarlak cam olanlar var ya.. içinde tek kırmızı balık.. o güzel mesela onu severim.. çizgi filmlerde olur hani..
duvar
A: boyarsın .. resim asarsın.. kitap raflarını dayarsın.. başka bişi değil yani.. fonksiyonel bişi..
ööle bi başına.. duvar işte…
******************
gelelim yoruma..
birinci en sevdiğiniz hayvan sizsiniz.. dedi..
sevimli yumuşak seçici az bulunur görüyorsunuz kendinizi..
ikincisi eşiniz../ laf aramızda burda koptu.. skyı da tanıdığından.. skyı tanımlayın desem bu kadar olmazdı dedi.. / sarılıp yatmalık..=P.. yalnız.. yumoş ama öfkelenince ürkütücü olduğu.. çocuksu olduğu .. iyi baba olduğu..  tamamen doğru..
akvaryum hayat.. gereksiz.. problemlerini çözmek bela../ama çözüm arayarak bakıyorum hayata sadece kirli demiyorum.. var yani benim payıma düşen bi görev..hayattaki sorunlardan../ insanlar esas sorun..benim için.. onlar akvaryumu sevimsiz yapan.. ama dönüştürülebilir.. güzelleştirilebilir.. hayat.. bi de.. hem tekil.. hem de  biraz fantastik bi hayat benim hoşuma gidecek olan..
duvar ise..ölüm.. fonksiyonel bişi.. benim için ..ööle bi başına.. hayatımı etkilemiyor ölüm fikri.. fazla düşünmüyorum…
****************
şimdi gelelim size..
sonuçları az çok bloglardan yorumlardan ve meyllerden .. anlattıklarınızdan çıkardığım kadarıyla oturdu tam.. isteyen benim yorumumla okur…
isteyen ne yazdığını biliyo okumaz..
***************
alper..
kendini.. sadık buluyor… dert dinleyen.. sıkıntılı zamanlarda insanların yanında olan. söylenmeyen.. kolay küsmeyen .. küsse de kısa süren.. kendi bildiği gibi yaşayan.. genelde kendini insanlara yakın.. insanları da kendi gibi biliyor .. yakınlık duyguları olduğuna inanıyor..  .. ayrımcı değil..
eşini.. hayatı umursamayan.. rahat.. kendinden emin .. güvenli ve uykucu.. buluyor..
o da öyle olmak istiyor.. ama ..
ara nota bakılırsa.. eşi de.. onun gibi olmak istiyor..=P…
alper bence siz.. ideal çiftsiniz.. birbirinden farklı.. ama diğerinin özelliklerini benimsemiş..=P..
alper .. hayatında dilediğince.. özgür davramadığını düşünüyor..  ama kabullenmiş kuralları .. ve hayatın  bir noktada ölümle sonlandığını..
ölümse.. düşününce fazla önemli.. ama ayrıntıda küçük bişey.. ölüm fikriyle uğraşmaktansa yaşamaya bakmak daha iyi..
çaresi bulunsa da.. ölüm olmasa daha iyi olur.. bizi ayırıyor zira..
***********
jidom..
kendini..her durumda asil ve etkileyici buluyor.. kendisine değer vereni karşılıksız bırakmayan.. sevildiğini bilen biri olduğunu düşünüyor..
ve güzel olduğunun farkında.. hem de çok farkında..=P
eşinin.. sadık olması önemli.. ve yalnızlığını paylaşması.. bu kadar eşiyle ilgili beklentileri../heheyt yavrum.. özgüvenini sieverim senin..benim vasıflarım bana yeter.. adamınkine gerek yok ha!!! sanki evlilik öncesi kendimi gördüm..=)
yaşam.. renkli bir esir hayatı.. bizim için süslenmiş olsa bile zor..içinde olmak..süsler pek birşey ifade etmiyor aslında.. gerçi bir süre sonra yaşamla ilgili sorgulamalar unutulabilir..
ölüm.. gerekli bişey… ama zamansız olabilir bazen.. sevdiklerimizden ayırır bizi.. kaçınılmazdır.. ama her zaman kötü değildir..
*************
adsız / ben tanır gibiyim bu adsızı ama du bakalım..
kendini sevimli buluyor.. ve güzel.. insanlar ona bakınca.. gülümsüyorlar.. beğeniyorlar.. iyi bir aşık ve güzel yaşamayı biliyor.. hayatın her alanında yaşayabilir..kendine bakabilir.. ama bu özelliğini şu anda kullanmıyor.. ya da kullanamıyor../bu da penguen olmak vardıdan çıkardığım sonuç/
eşi sadece eşi.. evlendiği ya da beraber olduğu kişi..
ikinci cevabında.. kendisi gibi bir eş dileği saklı..
hayat.. bir süreç.. ama kendi hayatını sınırlı buluyor.. insanların amaçsız yaşadıklarını düşünüyor.. öllümün aniden gelip onları yakalayacağını..
ölüm.. kişiye göre yorumlanıyor adsız tarafından ölüm ölen ve kalanlar için farklı bişey… ve iyi birşey aslında..
************
dolfinim..
kendini sadık buluyor.. insanları en yakınları gibi kucaklayabilen.. üzüldüğünde kızıp sinirlendiğinde belli eden.
sevilmek okşanmak isteyen .. ve bunu belli eden.. ve böyle insanlardan hoşlanan biri..
eşi…
bak bu cevap çok ilginç “ ölmeden önce gerçek bir yunusa dokunabilmeyi diliyorum “.. evlilik yaşamak istiyor.. bi kere..
ve eşinin .. dokunması keyifli düzgün ciltli..güler yüzlü bir ifadesi..konuşan sohbet eden biri olması .. gururlu olması.. ve sevmeyi bilen biri olmasını istiyor..
hayat.. dolfin için keyifli renkli.. ve renkli insanlarla çevrili zamanlarda yaşamaya değer.. izlemesi keyifli.. insanların daha az kısıtlamalarla yaşamasını tercih eder.. ama kısıtlamaları da hakettiklerini düşünüyor.. ama kötü tatsız dönemlerde hayat .. hiç keyif vermiyor..
özel not.. dolfin ya.. temizlemeyi düşünmemişin hiçç..
bi de bana bak.. ilk lafım temizlemesi zor..oldu..=P
ölüm ise.. ölüm fikri bazen sıkıldığında üzüldüğünde..kurtuluş.. gibi..
sevdiği insanları ondan ayıran aşılmaz bişey.. ve aslında kendisi için uzak ve olmayacak bişey.. gibi..
***********
lale.. kendini.. özgür ruhlu.. uyum gösterme özelliği olan.. başının çaresine bakmayı bilen.. başkalarını da tehlikelere karşı uyaran..yol gösterici biri olarak görüyor..
eşini.. izin vermeden yaklaşamadığın.. esrarengiz.. kimseye ihtiyacı olmayan.. /belki bu nedenle kaygı vermeyen /ve kendini savunmasını bilen.. ama bunu yaparken bile kibarlığını zarifliğini kaybetmeyen..
lale için hayat büyük harflerle “başkalarına muhtaç yaşamak olursa” çekilmez.. insanın hareketlerini kısıtlayınca çekilmez..
ölüm.. üzücü bişey.. ayıran bişey.. ama var.. kendi ölümü…hep düşünmese de.. var olduğunu biliyor.. ve bir anlamda gerekli..
*************
dilara
kendini nadir bulunan biri olarak görüyor..kendisi gibisine rastlamadığını düşünüyor..
eşini.. de..kendinden farklı ama nadir görülen biri olarak görüyor..
hayata bakışı .. rasyonel..pratik.. olduğu gibi kabul ediyor..
ölüm ise.. hepimizin ulaşacağı nokta.. kaçınılmaz.. ve sonu teşkil ediyor..
*************

hera.. tavanarasından bildirdi ki…
kendisini gururlu.. kararlı.. meraklı.. aklı yatmazsa söz dinlemeyen.. yalaka olmayan.. kural inlemeyen özgür.. sevildiğini bilen..asil bir yürüyüşü olan..sürprizlere açık..çevresindekilerin üzülmesine dayanamayan..ilgi isteyen .. bulamazsa hırçınlaşan.. biri..
eşi/sevgilisi ise.. sevilince ve sevinince paylaşan.. güven veren.. sahip çıkan.. kolay öğrenen..akıllı.. canı yakılsa bile sevildiğini bilen ve buna ses çıkarmayan.. isteklerini belli eden.. yerine getirildiğinde sevinen ve belli een.. kolay mutlu olan biri…
yaşam.. durağan sıkıcı sınırlı en iyisi bile boğucu..
ölüm..kavramsal olarak yorumlanması gereken bişi.. tam çözümlenmemiş.. iyi mi.. son mu.. yoksa başka bir boyuta geçiş mi..
***************
ayçöreğim..saklanbacım demiş ki..
ben kendimi.. güçlü buluyorum.. ama gücümü başkalarına zarar vermek için kullanmıyorum.. sakinim çünkü öfkemi kontrol edebiliyorum.. çekiciyim.. vefalıyım.. sosyal biriyim.. aileme dostlarıma.. tümüne vakit ayırırım.. işbirliği yaparım.. hafızam iyidir.. ve intikamcı olabilirim ara sıra..

eşini ise ay çöreğimin gözünde.. edindiği bilgi ve beceriyi kullanabilen.. zekası.. bir erkek olarak hiç fena olmayan  =P.. üstelik bunu gösteren ..güzel bulduğu şeyleri toplayıp yuvalarına getiren .. yardımlaşmayı bilen ..biri olarak görüyor..
hayat..duruma göre değişir.. şartları kullanabiliriz.. yaşamak için.. başkalarına ne ifade ettiğinin pek önemi yok..  hayat ağır geliyorsa.. onlara üzülürüm o zaman.. diyor..
ölüm.. bir son değil.. doğal bir süreç.. eğer olmasaydı.. o zaman şaşırılabilir.. bişey..
*****************
simurg..
kendisini kavramsal olarak da olsa..asil ve zarif..temiz ve saf buluyor.. başkasının alanına müdahale etmiyor.. kendi kendine sakin yaşıyor.. arkasında iz bırakıyor..
eşinin vahşi cazibesi olduğunu düşünüyor… avcı.. hızlı.. korkutucu.. tutkulu..buluyor..  boş vermişliği yok..
yaşam sorgulanacak bişey.. herkesin algılaması  farklı.. göreceli olabilir.. sonsuz da olabilir..
ölüm.. kavramsal.. ama sanki yaşamın sonu değil de geçilmesi gereken başka bir boyut…
*****************
bay neşter.. kendini lezzetli ve sağlıklı görüyor..
eşinin.. büyük sorunları halledebilir ve  yararlı olmasını .. istiyor ya da görüyor../menfaat ilişkisi de olabilir/=P..
yaşamı.. hayallere açık olmalı.. değilse.. sıkıcı.. kafes gibi..
ölüm.. bilinmeyen olsun... istiyor..
*********
ada..
kendini.. gururlu.. başına buyruk.. tavizsiz.. güzel ve şirin.. sadık buluyor..
sevgili ya da eşini ise.. akıllı ilginç ve komik..
yaşam insanı bazen haşlayabilir..
insanları bıraktığın gibi bulamıyorsun.. bazen başka biri yüzünden de zorluklar yaşanıyor.. telaşsız ve sakin olduğunda yaşam güzel…
diyor..
ölümü düşünüyor aslında ama fikirleri değişken bazen son gibi.. bazen de yenilenilir bişey.. ya da.. yeni başlangıç..
******
geç kalmayanım..
kendini ve eşini..her şekilde seviyor. derim başka bişi demem..
yaşamı monoton.. bazen sürprizli.. genelde konforlu buluyor..
ölüm.. olumsuzluk.. sınırlayıcı bişey…

********
şarküterim yecim çok güldüm..
seyyahlık tak etmiş canına.. tutunduğu yerde kalıveresi var =P.. 
eşi.. sevgilisinde.. kendini anlamaya çalışır olması önemli..
yaşam sıkıntı.. kapana kısılmışlık.. huzurlu bulana da şaşıyor..
ölüm engel.. yaşamı durduran bişey.. onun için..
*********

skya sordum..
ilk soru.. güzel.. hareketli ve hep oyun oynadığı için.. tay.. / her dem genç buluyor kendini.. çocuk hatta.. ve de güzel ve de hareketli/
ikinci soru..dost arkadaş ve koruyucu olduğu için köpek…/ der zaten sen benim en iyi arkadaşım oldun der../
akvaryum.. kirlenince çok zor temizliği dedi..ben gibi =P.. eğlenceli .. imiş bi de../problemler olmasa yaşamak çok keyifli.. eh tabii ööle olacak.. sonuçta benimle yaşıyor..=D…
duvar.. dörtbiryanımızı kuşatmış… ve toslarsan eğer.. canın yanarmış..
bunu yorumlamayayım.. ben ..
siz okursunuz zaten……

22 Ocak 2009 Perşembe

...



mutlu olmak.. herşeyin harika olması demek değildir.. hataların ötesini görebilmektir..

******
bek to geym..
cevaplayın bakalım..
*en sevdiğiniz hayvan...
*neden??
*en sevdiğiniz ikinci hayvan...??
*neden..??
*akvaryum sizin için nedir?? ne düşünüyorsunuz??
*duvar nedir sizin için???

yazın..bakalım yoruma..
ayrıntılı olsun cevaplarınız..
en sevdiim ahyan balık.. yüzer.. de ondan gibi olmasın.. çok düşünmeden.. ama ayrıntılı sööleyin..=)

bugün bakımı varmış blogırın ..
yarına kadar vakit.. size..
yazmak için.....


Image Hosted by ImageShack.us

19 Ocak 2009 Pazartesi

bir kadın blogcudan..
bir onsekizinci yüzyıl kadınına.. leydimontegü’ye..
ordan mektuplara ve osmanlı kadınına..
leydi monregü.. eğitimin kadınlar için bir zaman kaybı olduğunun düşünüldüğü dönemde doğmuş..
bu kurallar için fazla akıllı ve zeki..
aşk romanları okuması beklenen zamanlarda.. latince öğrenmiş odasında gizli gizli..
zamanın eğitimli feminist kadınları ile tanışmış.. dahası birinin erkek kardeşi edvırda da aşık olmuş.. ama..
edvırd babası için yeterince iyi değilmiş..
o da kendisi için planlanan evlilikten kaçarak.. edvırdla evlenmiş.. pek de iyi etmiş..
edvırd dış işlerinde görev alınca avrupaya ve osmanlıya da gelmişler birlikte.. türkçe de öğrenmiş..
yaşamı boyunca yayınlatmayı düşünmediği.. mektuplar yazmış..
çiçek aşısını farkedip.. avrupaya taşıyan o..
daha sonraları.. eşini bırakıp tüm yaşamını gezmeye adamış..
mektuplar ölümünden sonra yayınlanmış ve çok ses getirmiş..
bizde basılmamış.. türkçesi.. basıldıysa da ben bulamadım aradımsa da..
sadece bir zamanlar hayat dergisinde.. dizi halinde yayınlandıkları bilgisine ulaşabildim..
bazen gözümün önündekini bulamayan bir şaşkın tarafım olduğundan..
eğer bilen bulan varsa hemen söölesin..
almak isterim doğrusu..
netten okumak bilgi verici olsa da.. kitaplığa koymak.. arada karıştırmak  kadar keyifli değil..
okurken..
osmanlıdan bazı izlenimleri hele kadınlar ve dinle ilgili olanları  çok ilginç geldi.. paylaşayım istedim..
_Belgrade, Feb_. 12. O. S. 1717.
buradaki tek eğlencem, Ahmet efendi ile olan sohbetlerimiz……
onunla sık sık tartışmalarımız oluyor.. özellikle adetlerimiz arasındaki farklılıklar nedeniyle..
özellikle kadınların örtünmesi konusunda.. beni bunda birşey olmadığını.. sadece onlarda bir kadın kocasını aldattığında bunu kimsenin öğrenmediğini söyleyerek sakinleştirmeye çalışıyor..
TO THE LADY ----.
_Adrianople, April_ 1. O. S. 1717./edirne..hamamda..üzerimde yolculuk kıyafetim vardı ve onlara ilginç geldi elbette..ama bizim saraylarımızın hiç birinde bu kadar kibarca merakını gizleyen kadınlara rastlayamazsınız..yaklaşık ikiyüz kadın vardı ve bizim toplantılarımızdan eksik olmayan ve bir kadının oranın modasına göre giyinmediğinde karşılaştığı kibirli gülümseme ve  alaycı fısıltılardan iz yoktu..bana sürekli “güzel..pek güzel”" dediler..…kadınların hepsi tamamen çıplaktılar bütün güzellikler ve çirkinlikler ortada iken bile son derece mağrurdular..M. Gervais’in burada olup.. kimi kahve veya şerbet içen kimi yastıkların üzerinde uzanan.. sohbet eden bu kadar değişik pozisyonda bu kadar çok çıplak kadını görebilmesini isterdim..…kısaca hamam.. şehrin dedikodusunun yapıldığı.. skandalların konuşulduğu bir kadınlar kahvehanesi..…nüfuz sahibi bir hanım bana yanında yer gösterdi.. ve soyunmam için israr etti..gömlek düğmelerimi açıp onlara korsemi gösterdim..bunu muhtemelen sadece kocamın açabileceği birşey olarak düşündüler.. ve israr etmekten vazgeçtiler..
TO THE ABBOT ----./başrahip/
_Adrianople, April_ 1. O. S. 1717.
bu insanların gelenekleri ve dinleri hakkında fazla birşey bilmiyoruz.. çünkü hem buralara fazla gelen olmuyor..hem de gelenler ya tüccar.. gözlemden çok ticaret peşinde.. ya da gezgin.. yeterince uzun kalmıyorlar..türkler tüccarlarla sohbet etmek için fazla gururlular bu yüzden edinilen bilgiler hep çok eksik ve hatalı….…belgradda bir başefendinin konuğu olduk..onun sayesinde çok şey öğrendim..Efendi Ahmet beye roma ve ingiltere kiliseleri arasındaki farklardan söz ettim..o da..bana resimlere ya da meryem anaya tapmayan hristiyanların varlığını öğrenmekten çok sevinçli olduğunu söyledi..…Muhammedin dini de.. hristiyanlıktaki kadar çok mezheplere bölünmüş..ilk oluşum hali ihmal edilmiş ve yorumlarla iyice örtülmüş..burada insanoğlunun sırlar yaratmak ve icadlar çıkarma konusundaki.. doğal eğiliminden söz etmeden geçemeyeceğim..zeydi, kudi ve kabariler aklıma katolik lteran ve kalvinistleri.. ve bunların birbirine düşmanca tutumlarını getirdi.. efendilerin sırrı ise.. tamamen deist olmalarında..bu elbette, imamlarının mezhebine göre binlerce farklı kavramla oyalanan halktan gizli tutulmakta..Ahmet bey bizimle şarap içerek Muhammedin yasalarından birine karşı geldi..bunu nasıl yapabildiğini sorduğumda bana..Tanrının yrattığı herşeyin   iyi ve insanlar için yaratılmış olduğunu..bununla beraber şarabın yasaklanmasının son derece yerinde ve sıradan halk için olduğunu..onların arasında karmaşaya neden olduğunu..ama peygamberin onu ölçülü bir şekilde kullananlara yasaklamadığını söyleyerek cevap verdi..yine de bir skandal olmasını istemediğini bu yüzden kimsenin yanında içmediğini de ekledi..….bana eğer arapça bilseydim bana kuranı okuyup açıklayabileceğini..böyle ona tuhaf yorumlamalar ithaf edilmiş olmasına karşın.. yeryüzündeki en yüksek ahlaki değerleri ilettiğini söyledi..

TO THE COUNTESS OF ----.
_Adrianople, April_. 1. O. S. 1717.
sevgili kızkardeşim… kadınlara gelince..bizim sahip olduğumuzdan daha fazla özgürlüğe sahip oldukları kesin..kadınlar hangi sosyal seviyeden olursa olsun..biri gözleri haricinde tüm yüzlerini diğeri de başlarını ve omuzlarını gizleyen bir örtü olmadan sokağa çıkamıyor..bedenlerini de serace isimli bir kumaşla örtüyorlar..bu onların kimliklerini  tamamen gizliyor ve asil bir kadının bir köleden farkı kalmıyor..en kıskanç kocanın bile karısını sokakta karşılaşınca tanıma şansı kalmıyor..ve hiç bir erkek sokakta bir kadını takip etmeye cesaret edemiyor..bu daimi maskeli balo ortamı onlara eğilimlerini tanınmadan takip edebilme imkanı veriyor..en sık başvurulan entrika.. sevgiliye bir yahudi kadının dükkanında randevu veren bir mesaj göndermek oluyor..kadınlar sevgililerine nadiren kim olduklarını söylüyorlar..ve bunu bulmak son derecede zor..nadiren isimlere bakarak tahminde bulunabiliyorlar..sevgilinin boşboğazlığından korkulmayan bir şehirde.. sadık eş sayısının  ne kadar az olacağını tahmin edebilirsin..paralarının idaresi kendilerinde olan güçlü ve zengin kadınların kocalarından da bir çekincesi yok..aslında bu imparatorluktaki en özgür kişilerin kadınlar olduğunu düşünüyorum..hatta bir erkek suçlu bulunsa ve cezalandırılsa bile haremine ve gelirlerine el sürülmüyor..…yasalarının dört eşe kadar evlenme izni olduğu doğru ancak..değerli bir erkeğin böyle bir özgürlüğü kullandığı.. ya da eşinin böyle bir şeye katlandığı  pek görülmüyor..

TO MR POPE.
_Adrianople, April_ 1. O. S. 1717.
sultan üçüncüahmedinbüyük kızısultana yazılmış.. damatibrahimpaşanın şiiri..
bu şiiri ararken malesef osmanlıcasını bulamadım.. kısmen bir alıntıyı.. şurda buldum.. okurken çok eğlendim.. özellikle sultan sakinsakinin cevabını =P..yeryer aralara ingilizceden kendi çevirdiğim ekleri koydum..hiç şiirsel olmadı.. ama bari tamam oldu..
'Şimdi bülbül bağlarda uçuşuyor.
Bülbülün hevesi gül aramaktır.
Bağların güzelliğine hayran olmaya geldim.
Cazibenizin letafetinden  kalbim büyülendi.
Gözleriniz siyah ve sevimli ;
fakat ceylan gözleri gibi canlı ve mağrur.
istenen kavuşmamız günbegün gecikiyor..
zalim sultan ahmed bana izin vermiyor..
üllerden daha kırmızı yanakları görmeye..
Sizden buse almaya cesaret edemiyorum.
Cazibenizin letafeti kalbimi büyüledi.
Gözleriniz siyah ve sevimli ;
fakat ceylan gözleri gibi canlı ve mağrur.
Bu şiirler , bedbaht İbrahimin ah ve iniltilerinin tercümanıdır.
gözlerinizin oku.. kalbimi yaraladı..
ah .. kavuşma zamanı ne zaman gelecek
daha bekleyecek miyim..
çekiciliğinizin güzelliği ruhumu çaldı..
Sultanım , ceylan gözlüm , melekler melikesi!
Çok istiyorum ama arzum yerine getirilmiyor.
Kalbimi yaralamaktan nasıl bir tat alırsınız?'
çığlıklarım cennete ulaşıyor..
gözlerim uykusuz..
bana dön sultanım güzelliğini göreyim..
elveda kabrime gidiyorum..
eğer çağırırsan dönerim..
kalbim yanıp tutuşuyor..
hayatımın tacı.. gözlerimin ışığı..
sultanım prensesim..ölüyorum..
hiç mi acıman yok..
dönüp bana bakmayacak mısın..
leydimontegü.. kirpiklerin ok olmuş deyimini anlamakta ve anlatmakta zorlansa da.. mektupta önce osmanlıcadan ingilizceye çevirttiği şiiri.. sonra daha şiir şiir kendisi yeniden yazmış.. çabasını takdir ettim..
ama hoş bir saptaması var
” tercümeyi ve uyarlamayı ne kadar becerdim bilemem.. bizim pek az hissettiğimiz.. böyle şiddet ve tutku dolu duyguları ifade etmek için ingilizcemizde yeterli sözcük olmayabilir”.. diyor..=P

hala okumaktayım..
gene ilginç bişeyler bulursam.. ekleyeceğim..
***********
atalet ne konuşuyor..
kaimeyi nakdiye i mutebere…
neden ilk para mor renkte basıldı.
mor neden anadoluda bereket anlamında..
bay ve bayanı neden sevmezdi ve seviyor bugün saat..onüçden beri..
tekkeler ve olası yararları..
parlamenter monarşi..
aha dur saat 17.18 de ekleme.. bi de.. Transubstantiation var…
bi de peymane ve piyale ile..
"önüne sıfat koyduğun isim.. isim olmaktan çıkar" deyişi var..
önemli not..
******** 
atalet ne okuyor??
leydi montegünün şark mektupları..
masumiyet müzesi..
kim korkar şrödingerin kedisinden..
bu yıl farklı olacak..
hehe..
beş benzemez değilse de.. dört benzemez denilebilir..
**************
pazardan..
la separation…
*-üçüncü olmadan çift olmazmış..
*-evlilikte eşlerden biri sıkılınca.. öteki acı çekermiş..
sıkılan eğlenmeye kalkınca yaşanan korkuların acısı olabilir…=P..
tabi tersi de olabilir..
biri acı çekince diğeri sıkılabilir..
*-sadece öğrencilerime etkili olabiliyorum..
etkili derken.. birinin velisi ile konuştum..
kızının benden bahsedip etmediğini.. ediyorsa ne dediğini merak ediyordum..
yıl boyunca sadece iki farklı gömlek giydi demiş..
bakar mısın .. onikinci sınıftan söz ediyorum..
spinozayı onun felsefesini konuştuğumuz bir sınıfta.. kız.. benim gömleklerimi anlatıyor eve gidip……….
***********
öff.. entel dantel bastı ya..
ben gidiyorum biraz yaramazlık yapayım..

18 Ocak 2009 Pazar

geneyamalıyazı...


evet.. şarküterinin dediği doğru.. dün yorumunda..
"nostalji sevmeyen atalet"...
eh o atalet.. gene burda.. =P
sevinelim hep beraber..
bu yazı.. kendini ..
hep ondokuz yaşında hisseden meraklı ruhlara adanmıştır..
sosis patates bira mayonez eşliğinde...
akşam izlenen alacakaranlığın etkisinde yazılmıştır..
ona göre..

evdeyim.. çekirdeği kaptım geldim kurstan..
aranıyor sahibi ruhumun..
tam yerine mi düştüm..
direniyor faili tutkunun..
kızmış ve küçülmüşşşşş..
yeni versiyonda.. kapı gıcırtıları eşliğinde yorumlanmış kaydı sööledik yolda..
vurgulu vurgulu..

çekirdek kendisine asılan çocuğu üç kez dövmüş bugüne kadar..
sınıfça tepeledik.. üstüne su filan attım..
gitmiyoooo dedi bi de..
aynayı trafikten onun yüzüne ayarladım bi daha gitmiyooo de bakiim dedim..
güldü..
gitmiyoooo dedi..
kendi de bakarak..=P... sonra.. güldük beraber.. ikimiz de pek güzel bularak..
hem yaptığımızı.. hem de.. mimiği..
parlatıcı da pek yakışmış..
gözler gene boyalı..
babam "karneden sonra.. gözlerini boyamana gerek kalamyacak..
ikisi de mor olacak zaten dedi .. koptum yalnız" dedi..
18lik düşünsün.. spor toto geliyo di mi .. dedim..
öyleymiş dedi..

öğleden sonra..
eski bale tütülerini katledip..
altından çingiş pembe tüller çıkan süper mini etekler yapacağız..
dün aldığımız kolej modeli sade eteklerin altını üstünü kesip..=P...

sakla tütüyü.. ilerde toz yuvası olsun..
ve ıslak gözlerle .. benim minik kızımdın şarkıları söylemeyeceğiz..
ve şüpheliyim ama olursa bi gün kız toruna "annenin tütülerini giy.. yenisine yazık " diye eziyet etme olasılığını da sıfırlamış olacağız..

nostalji..
eğer bugünü yaşamaya engel olacak şekilde ah ile vah ile gelirse..
geleceğin getireceği sorunları görüp.. güzellikleri yakalamamıza engel olacaksa..
fenadır.. diyorum gene diyeceğim..
geleceğe uyum sağlamaya engel olursa da beni bozar..
çeşnici ruhum dayanmaz.. gelecekten sıkıntı avansı almaya..

teknolojiyi..
sağladığı zaman kazancını..
ulaşılabilirliği arttırması..
iletişimi hızlandırması..
dahası bana özel bunu da kullanabildim.. tatmin duygusu..
nedeniyle seviyorum..
kendimce nesil farkını da azaltmakta etkisi olduğunu düşünüyorum..
çocuksun bazen verdiği endişe ve korkuyu.. bu uyum sayesinde en kısa sürede..
keyifli bir paylaşıma çevirebilmeyi de.
köşemde koltuğumda oturup.. gelen geçeni yargılayarak..
ah o eski günler.. diye geçirmemeyi..
bilakis o geçişte yer alıp.. boy göstermeyi de..

nostalji olsa olsa.. eski kendi duygularımadır..
ve o duyguları yaşarken olduğum ben'e..
ve o ben'in etrafında o zamanlar var olan kişilere..
bazen anlatırken.. bir eski anımı..
olayın nasıl basit ve sade olduğunu farkedebilip..
dalga da geçebiliyorum..

acımıyorum şimdikilerin hızlı .. kolay elde edilen çabuk tüketilen..
bir yaşamı yaşamak zorunda kalmalarında da..
bizim ulaşılmazlıklarla.. bekleme ile dolu yaşamımıza kıyasla..
belki biraz ondan biraz bundan olması gerek.. zaten nostalji tırmanışının nedeni de bu.. hiç bişeyden geri kalmamak..

sevgilim abedeye gittiğinde bir yıl süre ile.. karşılıksın mektuplar yazacağıma..emesen olsaydı o zamanlar..
artık sevgilim olmadığını anlamam daha kolay olurdu..
durum olarak " yeni sarışın hemşireyi araklamak üzere.. yazabilirdi mesela..
ya da..
ne bileyim.. beni engelleyebilirdi..=P..
ağlardım biraz.. ama geçerdi..
blouma yazardım..
birileri akıl verebilirdi belki..

ama o zaman da.. benim yazdığım.. aşık ama çaktırmamaya çalışan..
sevecen ama belli etmemeye çalışan..
onunla dolu.. onunla ilgili.. ama rasgele imiş gibi..
seçilmiş konular.. gazete kupürleri dolu mektuplar olmazdı..

bu bilog yazıları gibiydi onlar..
ucu yanık değildi ama buram buram ben kokardı..
abidin dinonun el karakalemleri sergisinin afişinden../övünmek gibi olmasın el cerrahıdır kendisi/
okuduğumuz gazetedeki favori fikir köşe yazarının yazısına..
garfildkarikatürlerine varana kadar..
el yazısı.. sayfalarda ne sitem ne bekleme ne ümit..
sadece araya sızdırılmış fikirler..
düşündüm ki'ler..
sözcük kullanmadan beni anlatmaya..çalışan kırk yamalar..
beni ben olmaya iten çalışmalar..

sahi..
nerededir o mektuplar.. merak ettim şimdi..
acaba benim "ona özel sevgi kapsülleri"
hazırlamak için bunca didindiğim adam onları saklamaya değer bulmuş mudur...
şimdiye kadar olmasa da..en azında orda uzakra iken .. bir süre..
okumuş mudur..bir kaç kez..
yoksa açıp okuyup doğru kağıt sepetine mı atmıştır..
ikinci daha olası.. =)
yok değerbilmezdi zaten anlamında değil..
habire dile getirdiği gibi..
bağlılık korkusu olan birinin eminim ki..
mektuplardan da ödünün kopması olası..
açmadan atmış bile olabilir..
=D..

bak bunlar da ilk defa aklıma düştü..
hatttaaaaa......=P....

hahha.. arayıp da sorsam mı kii??..
hatta ben sana ne biçim aşıktım desem mi ki..???

dur ben bunu bi düşüneyim...

************
alacakaranlık.. içinde sekssahnesi olmayan erotikbifilm..
şey gibi..
mmm.. nostaljiden saymazsanız..
eski siyah beyaz filmlerdeki gibi..
öpüşmeden önceki.. bakışlardaki yoğunluk süperdi..
bu kadar genç oyuncuların.. bu kadar yoğunluğu verebilmeleri hoş...
bi de.. ıssızvampir..
tam bir imo..
sk "sen de seyrettin ya bu filmi".. dedi.. eleştirsel tonda..
e yaşıyoruz hayatım dedim..
sonra..
erkeklerde makyaj artmaya başladı dedim ..
biliyosun aslında eskiden çok süslüymüş erkekler... antikmısırdan beri bi çok kaydı var..
18yyda bile varmış..
ööle mi dedi..
gene bana ne çok biliyo ya.. bu .. bakışıyla baktı..
"ben de süreyim dedi.. şöyle bi sürme.." =P

hızlı uyum.. bizim ailenin özelliği sanırım..

******

Image Hosted by ImageShack.us

17 Ocak 2009 Cumartesi

..

herkes dinliyor.. bu ara..
favori şarkı..
herkesi ıssızadama..
beni.. eski günlere götürüyor..

evet..
o kadar yaşlıyım..
o şarkının en çok satan olduğu zamanlardan kalmayım...
bir sevgiliin olmadığı günlerdi..
ama nasıl da aşık olma duygusu verirdi..
al başa... bi daha..
al başa... bi daha..

saime hanımın delirmesine yol açan şeylerden biri..
şarkıyı ezberleyene kadar..sözlerini çıkarana kadar..
al başa bi daha..

çok iyi hatırlıyorum..
birden oda kapımı açıp.. sustur artık şu adamı .. kadını.. çıldaracağım..
dediğini..

yok öyle kapakta şarkı sözleri..
parmak ucunda gugl.. hayat zor daha..
elde kalem.. kulaklar pür dikkat..
yanda duruma göre redhauz..
ya da adı küçük kendi büyük pötilarus..
aksanı da fena ise şarkıcının..
onu mu dedi.. ne dedi..o harfle başlayan..
anlamı uyan sözcük avla..
bi daha..

al başa bi daha..
hep beraber..
al başa bi daha..=P..

şimdi bizim evde yapıldığında.. ses çıkarmıyorum..
damdan düşen bilir damdan düşenin halini..

iki duvarı pembe iki duvarı mavi odam..
pembe düz halı..
yeni çıkan sistre cam cila parkelerin üzerinde..
yatak örtüm mavi pembe kareli..
tüylü..
benim değil.. cemal beyin dekoru..
pikabım.. gene onun armağanı.. yerde..
ben de öyle..
erken yaz.. ya da geç ilkbahar zamanı..
elimde kitap..
kulağımda bu şarkı..
pencere açık..içeri doğru kabarıyor tüller arada..
esintiyle beraber..
ne güzel bi özgürlük var şarkıda..
aşık olmak istiyorum..

fotografik benim hafızam..
beş duyusal ya da..
evde bir meyve kousu olduğuna yemin bile edebilirim..
reçel pişiyor olabilir..

ev ev.. işte..
basmayan tarzda..
sadece keyfi çıkarılan..
hayal kurulabilen..

********
güzel bir roman..
güzel bir öyküydü..
bugünün romantizmi..
o evine dönüyordu sisli yerlere..
kız aşağı iniyordu.. güneye .. güneye..

yol kenarında karşılaştılar..
tatil otoyolu üzerinde..
şanslı bir gün olmalıydı..
ellerinin ucunda gökyüzü..
o bölgenin armağanı..
o zaman neden yarınları düşünsünler ki..

geniş bir buğday tarlasında saklandılar..
kendilerini akışa bıraktılar..
başlayan yaşamlarını anlattılar birbirlerine..
şanslı bir gün olmalıydı..
çocuktular daha.. sadece çocuktular..
yol kenarında buluşan..tatil otoyolu kenarında..
avuçlarına gökyüzü toplayan..
kaderi toplar gibi..
yarınları düşünmeyi reddeden..

sabahın kıyısında.. ayrıldılar..
tatil otoyolunun kenarında..
şans günü bitmişti..
sonra her biri kendi yoluna gitti..
kaderi selamladılar..
birbirlerine el salladılar..

o yukarda sisli yerdeki..evine döndü...
kız aşağı indi güneye..
güzel bir romandı..
güzel bir öyküydü..
bugünün romantizmi idi..

*********
şarkının sözleri..
bunlar..
aslında anlık aşkların yeni başladığı döenmleri anlatıyor işte..
bir yol öyküsü..
bir geçicilik.. duygusu veriyor..
yani öyle büyük ve adanmışlık yok..
kelebek ve çiçek ilişkisi..
bülbül gül değil.. =P..
*********

dilediğince zaman ayırabilirdin o zaman herşeye..
o zamanlar zaman sorunu yoktu..
insanlar hakettiğince özen görebilirdi..
zamanım yok mazereti yoktu..
dolu dolu konuşurdun..
alışverişe gitmek bütün gün sürerdi..
çay için sofralar kurulurdu.. tadı çıkarılırdı..
alternatifler azdı..
birşeye tam olarak adayabilirdi insan kendini..

hayaller .. küçük ve ulaşılabilirdi..
hayal kadar hafiftiler..
gerçekleşmeyeceği bilinirdi.. birçoğunun..
zaten ondan değerli idi..
tek tuşun ucunda değil..
kredi kartının ucunda değil..
entırda değil..
tezgahta değildi..

hayal bile emek isterdi o zaman..

şimdi ne hayale vakit var ne de hayal kurana bir çeşit saygı..

********
nostalji çağı diye yine plak yapıyorlarmış..
ve pikaplar..

beyoğluna tranvay konduğunda
ferhanşensoyun sorduğunu sorasım geldi..
hani içinden cahidesonku da iner mi ki?? demişti..

peki bu plaklar.. bizlerin dinlediği gibi dinlenir mi???





Image Hosted by ImageShack.us

16 Ocak 2009 Cuma

...

okuma blumisi var bende..
karar verdim.. kesmiyor bir yazı.. bir öykü..
o yüzden biriktirip biriktirip.. hepsini birden okuyorum.
sonra bir yazıda kusar gibi anlatıyorum.. içimden geçenleri..

ilk "gamze harekatı"nda dikkatimi çekti..
darada hafif buldum.. yaşadıklarıyla ilgili bu gamzeli yorumunu..
sonra çok çocuklu ergenli bi dizide..

beden dilindeki sıcaklık ve samimiyet..

beden ne kadar rol yapma kabiliyetin olsa da..
belli eder.. kimliğini.. sakınmasız sakıncasız....
dokunmaya yönelik bir bedeni olan birinin..
çok saklama imkanı yoktur bunu.. hangi rolde olsa da..

işte o zaman meraklandım da okudum..
aaa.. sevdim..

şimdi biriktirip okuyorum....
bu sabah gibi..

okumak ve müziğin bir farklı birlikteliği var bende..
bazen sözcükleriyle öyle bir anlatır ki bazı insan bir müziği..
dinlemeden seversiniz..

sidilerimin arasındaki nadir tsm örnekleri böyle bir okumanın..sonucunda ordalar..
kelt müzikleri de..
bazı eski ispanyolca ezgiler de..
şimdi aymim var..

sabah ezanı yeni okundu.. ilk kahvemdeyim..
evdekileri gönderme seansının başı..

biriktirdiklerimi tüketmedeyim..
birkaç gündür..
karikatürler bile var .. listemde..
peşpeşe ramizeler.. ademlervehavvalar..
son tanıdık karikatüre gelene kadar..

bu dündü..

bugün gamze söylemi ile bugün acaba ilişkisinin aslında çok temelsiz olduğunun bilinçaltı farkındalığından doğan froydiyen bir lapsus mü?? olduğunu sorguladığım sıcacık kadını okuyorum..

iki pencere açık..
iki üç yazısında bir.. bir şarkı beliriyor.. satırların arasında..
diğer pencerede.. aymim açık..
sorgulattırıp tıklıyorum.. ses de katılıyor bize..

ben gibi.. şarkıda söze kulak verenden.. anlıyorum..

okuduklarından bahsediyor..kitaplardan..bazılarını not alıyorum..
nerede nasıl düşünmeye başladığını anlatıyor..
bazen tuvalet masasının önünde..
bazen de teve karşısında filizleniyor içinden taşan..
bazen de.. kahve yaparken.. yürüyüş yaparken..

en fazla üç cümle ile anlatıyor..
ama ben her seferinde yanında gibi hissediyorum..
bulunduğu yerde..
bir parfüm şişesi düzeltiyorum..
bir yaprak hışırtısı duyuyorum..
açık bıraktığı kahve kavanozunu kapatıyorum sessizce..

duygularından bahsediyor.. diğeri olmaktan..
herşeye rağmen neşeden..
belalı olsa da " sıcacık"lık duygusu veren ev hayatından..
eceden bahsediyor.. eski sevgiliye gidiyorum.. aklımdan.. o geceye.. uygunsuzluğumuza.. bakıyorum karşıdan..
ortaçağda veba diyor.. ordan bugüne geçiyor..

ben gibi zıplıyor..
ayrıntılara takılıp.. ordan bi düşünceye varıyor..

"Belki koca bir laf salatası oluyor, belki içinden inciler çıkan küçük sürprizli istiridyelere dönüşüyor her bir sözüm, yazım." diyor..

söylemiş olmak isteyeceklerimi söylüyor..

"Zeki insanlar birbirlerinden besleniyor demek ki.. Bir de birbirini yiyerek beslenenler var tabii..." diyor...

"1940’lı yıllar dünyanın çok büyük, başka ülkelerin çok uzak, insanların tek eşli olduğu neredeyse bir kez aşk yaşayıp, o aşkın hatırasıyla yaşlanıp doğdukları yerde ölenlerin yıllarıydı. Bu yüzden bir çölü, bir sabahı, bir öğleden sonrayı, bir sureti, bir sevişmeyi, bir gülüşü, bir ağacı uzun uzun tasvir etmek, uzak ülkelerin hayatlarını ve ikili ilişkilerin başka aşklara akan çıkmazlarını açlıkla okumak giderek bize uzak düşen eski bir alışkanlık artık.".. diyor.. mırıl mırıl.. ,

keyfimi yeterince aktarabildim mi??

öyleyse.. son sözü ondan alıntılayayım..

"okumak özgürleştirir..."

kadın okumayı seviyorum..
içine kadınlığın sıcaklığını kattığında...

*************

bilemediniz mi?? kim..

15 Ocak 2009 Perşembe

..

ön bilgi..
blogda ekli posta adresi.. benim esas adresim değil.. blogla ilgili adresim..
ama hotmeyldeki tek adresim aynı zamanda..
blogla ilgili bi de cimeyl adres var.. ama o blogda ilan edilmiş değil..
bloa eklediğim bazı müzik ıvır zıvır için kullanıyorum..

emesenden...
kendisini eklememi teklif etmiş ama henüz emeseni açmadığım için teklifi grüp de eklemediğim çiçek isimli kişi.. ben açar açmaz..

s -merhaba .. müsaitsen konuşabilir miyiz.
a -merhaba.. /içinden...kim ki bu hangi bilogcu.. no-bilogcu/
s-bişey sorabilir miyim..
a- olur da..tanıyor muyum seni..
s- hayır tanımıyırsun.. ben de seni tanımıyorum.. ataletle ilgili bir sitede gördüm adını da.. ordan alıp not etmiştim..
a-/fiziksel ataleti mi diyor.. ataletle ilgili bi sitede mi görmüş?? nası ya../ atalet bir blog adı.. yani konusu atalet değil.. yani fiziğin felsefesini sevsem de fiziksel atalet sohbeti edebileceğimi sanmam..
s- peki neden atalet..
a-/ohhooo yandık ..ne desem nasıl anlatsan.. dahası anlatsam mı / o biraz uzun bi öykü..
s- peki.. teşekkür ederim.. kendine çok iyi bak..
a- ben teşekkür ederin .. sen de..

biraz sonra..
s- siliyorum seni..
a- tamam..


konu atalet değilse.. konuşmayalım lütfen.....
=)





Image Hosted by ImageShack.us

14 Ocak 2009 Çarşamba

..



boleyn kızları..
konu spoylır..
ama zaten bir tarihi olaydan bahsettiğimiz için..
neyi spoyl edebilirim ki.. dedim
yazmasam olmazdı..

daha eski yıllarda bi boleyn kızı izlemiştim sinemada..
aşık saf.. bi anna boleyn vardı ve de sekizinci henri..
bu filmle.. aşkını yaşayabilmek için..
yalnız kendinin değil..
ulusunun dinini bile değiştiren bir kralın/erkeğin var olabileceğini öğrenmiştim..
o filmde.. kızla ilgili.. kişiliği ile ilgili.. fazla ayrıntı yoktu..
kralın erkek çocuğu olmadı diye annayı yalan yere zina ile suçlattırıp astırması vardı..
anna boleynin bilmemkaç günü..
budur zaten tüm bildiğim ingiltere tarihi hakkında..
bi bu bi de.. magna karta =p...

ne var ki..
o zamanlar ferhatları.. mecnunları.. tristanı .. romeoyu filan öğrenmekte idim..
xxler için dağı yerinden oynatmayı.. eziyeti cefayı ve ölümü ble göze almaları..
ahhh çekmeleri dolu dolu..
yadırgamadım.. henriyi..
doğaldı xylerin
kadınlar zaten bekler.. kurtarılsın hakedilsin diye..
sessiz masum etkisiz...

bi uyanık şehrazat vardı..
o da masal anlatıp uyutmuştu şahı..

ha diğer kadınlar..
kötü büyücü.. hain üvey anne ve taş kalpli kraliçeler..
kötüydüler değilse de cadı.. zalim acımasız..
kötü kadınlar..
onlar diledikleri erkek için..
can alıp.. sahtekarlıklar yapmakta idi..
akla kara kadar farklı idiler.. hemcinslerinden..
sanki dünyada erkekler.. iyi kadınlar ve kötü kadınlar gibi üç cins vardı ayrı ayrı net tanımlanabilen tür olarak..


neyse bir blog yazısı okudum geçenlerde.. üçlü ilişkilerden söz ediyordu..
aynı anda.. yatakta anlamında değil..
aynı erkekle..ilişkiye giren iki en iyi arkadaş.. iki kızkardeş konu almıştı.. barselona barselona filminden çıkıp..
boleyn kızlarından da söz ediyordu..ordan geldi aklıma..

anna boleynin kızkardeşinin ne işi vardı?? henriyle..??

ve sonunda yeni boleyn filmini de izledim..
burda gerçi kızkardeş anlatılıyor.. ama ben annaya baktım..

yeni anna farklı biraz..danışman dayısı özellikle tanıştırır evli krala..
ayrıntılarda bu vurgulanmış..
kız güzel ve zekidir.. ve kişilikli.. ve uyanık..

örnek ..ava gidilir..
avda kızın gidebildiği yolda.. kral.. attan düşer..
karizması ve poposu incinir..
kral bi daha dönüp bakmaz.. annaya..popodan çok karizma hasarı yüzünden..
yıllar sonra.. yeniden karşılaştıklarında..,krala..
ilk karşılaşmada..
daha..
fransa kralı zayıf bir erkek der..
affetmeyi bilmiyor..
karşısındaki kadının da kendisi kadar güçlü olabileceğini kabullenemiyor..
diye rest çeker kendisi yerine yumuşak ruhlu kız kızkardeşini metres edinmiş olan krala..
bir kadın erkek kadar güçlü olabilir mi??diye sorar kral..
evet biz artık üstünlüğümüz ve gücümüzün farkında olarak..
sizlerle eşit olmayı kabullendik der anna..
benim anna bu cevabı verebilecek şekilde yaratılmamıştı..yıllar öncesinde..

annesi nasihat ederken..
"fransız kadınları..istediklerini..
erkekleri ile kavga etmeden.. sanki aslında erkeğin kendi istiyormuş gibi yaptırırlar.. onlara..
ayaklarını yere vurarak değil.."
diyerek anlatır erkek yönetme sanatını...
ve bunu kadın olma sanatı olarak..adlandırır..

şaşırttı beni diyaloglar..
iki anna arasında fark olduğu gibi iki anne arasında da fark var.
sonuç.. aynı elbet.. tarihi gerçek değişmiyor..
kral ulusun dinini değiştirme pahasına..
kendine bir oğlan çocuk veren sevgilisi.. annanın kızkardeşini..
kız çocuk veren kraliçesini fırlatıp..
anna ile evlenir..
sonra da
annanın kafası uçurulur..

diğer kız kardeş yumuşak huylu.. sessiz ve sakin..
aslında dürüst ve yumuşak bir birey olarak yapabileceğini yapmış..
başına gelen şeylere yürekten bağlıymış gibi davranmayı ..
seviyormuş gibi yapmayı öğrenmiş..
kralla haşin kavgalar etmiyor..

vikikristibarselonada da aynı şey..
iki kızkardeş deli dolu biri..
diğeri akıllı uslu..

bu aralar nedense bir xy fantezileri filmleri dönemi..
aslan terbiyecisi xyler =P
ve kızkardeşler..
de..
benim dikkatimi çeken..

o blogdakinin aksine..
iki kızkardeşden çok..
iki annanın arasındaki farktı..
biri başına geleni kabullenen yumuşak..
diğeri plancı programcı..

yıllar erkekleri değilse bile..
kadın karakterini daha çok değiştirmiş..=P..
yani senaristleri..=D..

ya zaten benim son zaman favori filmim..
o dışarda iken..
aslında birçok kişi için güvenlik anlamına gelen..
gündelik yaşam kapanının kendini sıkıştırdığı yaşam biçiminden kurtuluvermsi için..
başına gücünü görebileceği felaketlerin gelmesi gereken kadınlarla ilgili..

benden ne beklenir..

****

benim kuaför ustalarına kalfalarına..
paşam diye takılır..
geçen xx estetisyene paşam dedi..
sonra geri de alamadı.. lafını..
noolmuş dedim..
olamaz mı..
biçok kadın subay var..
elbet onlar da bi gün..
olur genelkurmaybaşkanı..
yakışmaz mı.. paşalık kadınlara..
şöyle en pilotundan bir kadın subay..mesela..
ordumuzu yönetse..


Image Hosted by ImageShack.us

13 Ocak 2009 Salı

...

en kolay neyi incitiriz...

mesela birine kızdık.. diyemedik bişey..
elimizdekini fırlatır mıyız..
ya da üzüldük daraldık.. kırıldık..
ümidimiz tıkandı..
tekmeler miyiz.. önümüze çıkan taşı.. yerdeki yastığı..
kapıyı gümmm diye çarpar mıyız...

en kolay kimi üzeriz..
çemberin en dışındakini mi
bizi en az tanıyanı mı..
en kolay üzebilmemiz.. en az üzmemiz mi demektir..
yani gerçek hayattaki arkadaşımızdan daha az mı üzülür.. bizi az tanıyan ??
bak onu bilemedim şimdi..
belki sürdüremez.. üzüntüyü.. bizi sürekli görmediğinden ..
ama az??

bizi en çok üzebileni üzemediğimiz kesin..
bizi en çok kırabileni kıramadığımız.. kıyamadığımız..

saime hanım..
gönül umduğu yerden kırılır derdi..
anlamazdım ben..anladım sonra.. maalesef..
en umduğun.. sana sevgi göstermesini.. koruyup kollamasını en çok beklediğin kişi ..
o seni kırabiliyor bu yüzden en çok..

biri bişey söyleyip de sen haha diye gülüyorsan..
o kişi önemini yitirdi demektir..
ya da en azın
dan onun .. farketmesini istemiyorsundur.. önemli olduğunu..

eğer onun gibi değilsen.. sevdiğine özen gösteriyorsan..
o zaman..
sen de gidip önüne ilk çıkanı..
en kolay harcayabileceğini.. tekmeliyorsun.. içerde kalmamalı zaten bu enerji..

ama dur.. burda da bi karışıklık var..

şimdi insan kendi çok sevdiğinden .. üzülüyor..
ama kendisi genelde en sevdiğini üzmüyor..
bu durumda..iki şey olabilir..
ya.. bizi üzen artık bizi umurmamaya başlamıştır.. o yüzden kolayca harcar..kırar..
ya da.. biz onu ihmal etmeye başlamışızdır..
aklımızı başımıza getirmeye çalışıyodur..

gene de.. biz onu seviyosak.. tepkimizi.. başkasına yansıtmayı seçebiliyoruz işte..
pasif agresiflik deniyor buna..
babasına kız çocuunu döv..
patrona kız.. trafikte biriyle kapış..
annene kardeşine vur..

düşünüyorum ben bazen blogları da böyle kullanıyoruz..

gerçek hayatta bir tepki vermek isteyip de .. veremediğimizde..
vermeye kıyamadığımızda..

her sıkılıp daraldığımda..
yaptım bunu bloum olduğundan beri...

bazen şıkır şıkır yazarken birden bi depresif ağlak yazı ile.. aaa nooldu burda.. tepkisi alıyorum..
bazen de.. blou kapatarak.. aynı şokun beterini..

keşkül yapardı pırt zırt birden boş sayfa çıkardı karşıma..
yani amacı bizi üzmek değildi.. onu demek istemedim..ama ben..
hem üzülür hem de .. nası kayboluyo bu blog diye merak ederdim..
ben silerken bayağı mesai vermiştim tek tek her yazıyı taslağa çevirip..
bak sen.. bişi daha
demek aslında tamamen kapatasım da yokmuş..
ilgi çekmek miymiş..
diyemediğimd.. çekti şimdi dikkatimi..
beni sıkıyolarrrrr diye haykıramadığımda..
bana şefkat gösterin diye çığlık atamadığımda..
tek tek yazımı kaldırıyodum.... sabra bak.. azme bak..

neyse sonra bi gün yanlışlıkla..
şablonu sildim..
ve böylece keşfettim..
blog tek hamlede nasıl kaldırılır..

ne gülmüştü bana keşkül.. bunu yazdığımda..
=)

e tek hamlede yapılınca.. kolaycacık..
iki sonucu oldu bunun..

birincisi.. öfkemi kolayca gösterebildim..
ikincisi..aslında tek tek silerken olduğu gibi.. duygularıma yoğunlaşma zamanı tanımadığı için tek hamle...
işe yaramadı ...
gene de aç kap aç kapa yaptığım olmuştur..
itiraf ediyorum..
bazen gece yarıları kapayıp..
sabah blogcular uyanmadan koşa koşa açtığım da.. haberiniz bile olmadı sizin..

üzüyorlar beni..
evet..
evdekiler.. bazen iştekiler..arkadaşlar.. bazen toplumsal olaylar..

her sevgi..
üzebilme yetisi de verir bir başkasının eline..
duygularının anahtarını bir eline.. tokmağı da öbür eline vermiş olursun..

dağılıyorum dur.. neydi anlatmak istediğim..
he..
şimdi tuhaf olan şu..
hani yerdeki yastık gibi davranıyoruz .. tekmeleme yastığı dedim ya..
ama aynı zamanda da önemli demek..
ki..
hani çok daraldım yok blogla uğraşacak halim deyip.. hatta aklımıza bile blog sahibisi olduğumuz gelmeyip..
olduğu kenarda da bırakamıyoruz..

aslında.. sadece işimiz olduğunda yazmayabiliyoruz.. da..
sıkılınca.. kapatıyoruz mesela..
bu da ilginç..

psikoloğun günü bugün ..
ona danışıp editlerim yeniden..
ama şimdilik fikrim..
aslında..
"bir şeyin de kontrolü ben de olsun" tepkisi olabilir mi..
yoksa gerçekten yerdeki yastık mı??

arasında gidip geliyor..

evet ehlikeyifden beri.. hala bazen..
içim kıyılıyor yaşadığım şeylere..
orda sormuştum çevreme..
herşey mi yolunda.. gene mi güzeliz gene mi çiçek??
hayır ama bunu burda yazmak istemiyoruz demişti çoğu..
bana sahte gibi gelmişti o zaman verdiğimiz emek pat diye kapatıp..
iç dökmeye buraya gelmiştim..
ve..
dökmüştüm epeyce..iç yatışana kadar..
bu nedenle kuralsız.. olsun istemiştim.. arkadaş listesiz..

ben bazen gerçekten evi bırakıp kaçmak istiyorum..
hani denge kuruyosun denmişti ya bana..

o denge kurulana kadar..m..


ne inip çıkıyor benim hormonlar..
ne gidip geliyor gözüm gönlüm kapıya..
hala emeklerimin bi işe yarayacağından ümidi kesmemiş olduğumdan gitmemem..
zayıflığımdan kararsızlığımdan acizliğimden değil..
ama ..bu kadar mı zor olmalı.. emeklerin karşılığının gözlenmesi..
alınması demiyorum..
bana gelecek bişey beklentim yok.. hep kendilerine.. yarar da zarar da..
o yüzden gözlenmesi diyorum..
ama bu kadar mı eziyetli olmalı..

değiştirebileceğim şeyleri değiştirmekteyim..
öyle olunca.. kıyamayıp.. hala ümidi yok etmeyip.. gidemeyince..
ihmalinden sorun çıkmayacak şeyleri ihmal etmekteyim..
mutfak gibi..
düzen gibi.. bahçe gibi..
kahır çekebilecek dostlar gibi.. erişkinler gibi..sk da erişkinlere dahil..

birkaç şeyi beslemeye devam etmekteyim.. az az da olsa..
kendimi.. çocuksu.. işi..

kaprislerim oluyor.. normalde çok isteyeceğim şeyleri reddetmek gibi..
birlikte keyiflendiğim kişilerle birlikte olmamak gibi..

mesela geçen pazar..
hızlı iniş çıkışlar oldu yine yaşantımda..
hem kızdım.. hem kısıtladım.. hem empati yaptım ve dolayısıyla üzüldüm ezildi içim..
komik..
ama sonrasında sknın dışarı çıkma teklifini.. reddettim...
neden dedi.. açıklarken anladım ki.. aslında kendimi de cezalandırmaya çalışmaktayım..
sonra bu sefer.. onu engelledim diye
hadi çıkalım dedim..
o kapris yaptı bu sefer.. yok madem istemiyosun gerek yok dedi..
en sonda....
yatma saati geldiğinde.. sitem hakkı ona geçmişti..
çıkamadık zaten dedi.. sen istemedin.. ben şimdi onu bu durumda bırakmam dedin..
üzgünüm dedin.. dedi..
yani hak vermemiş.. sadece kabullenmiş.. ve bişeyden geri kalmış..
ha taktım mı onun duygu durumuna..
yok..
neleri geri teptim neleri kaçırdım dedim.. ben bu düzen uğruna.. senin de kaçırmanda bence hiiiiç sakınca yok..

blogda da bu mudur olan..

yani..
mutsuzluk beyanı.. ve ilgi sevgi alıp rahatlama..
kontrolü elde tutma..
pasif agresiflik dışında..
acaba bir de.. kendini cezalandırma da var mı seçenekler arasında..

bir kaç gündür..
ataletsi gitmiyor işler..
böyle her baktığım ilham filan vermiyor..
her baktığımla eğlenemiyorum..
hani boşa şekerimmm sallaaa... modu hiç yok..
bişey öğrenmek de istemiyorum..
gugl örümcek bağladı..
neden..
bilmiyorum..

bazı endişeler ve sıkıntılar var elbet..
ama habire aklımda ..

buraya artık bir süre yazamayacağım .. diyen bir yazı ekleyesim var..
ama evdekileri bırakamadığım gibi.. buraya da yazmamazlık edememekteyim..
o nedenle zaten tempo düşmekte..

bu arada.
nedir mecburiyetim..
yok tabii.. sonuçta köşe yazarı değilim .ya..
yazmam olur biter..

ama bir süre düzenli olarak yapınca bunu..
ritüeller oluyor haliyle..
önce yorumlara bak..
sonra yazını ekle..

zaten toplum depresifken..
zaten yaşlanırken..
zaten uğraşırken..
ne diye iş edinir ki insan.. böyle bir şeyi..
kendine iyi geldiği için..

karar verdim bu da bir aşk ilişkisi..
önce heves dolu çiçek çiçek..
sonra..
aman bu gece eve biraz geç gitsem..
=P

tamam bitirdim..
bloglar iyidir..
bazen mesaj panosu bazen anı defteri..
bizim sanal molskinlerimiz..
bazen tekme yastığı bazen vurulan kapı..
agresyon objemiz.. kum torbamız..
blog çevresi..
dostlarımız..
??
onlar da bu agresyondan nasibini alır mı..
eh dedik ya..
bir elimizde sevgimiz.. diğerinde tokmağımız var..
demek ki.. alır..

akdenizli insanın iniş çıkışı sayesinde daha da çok alır..
bu da.. bir..
insan kırılınca ne yapar yazısı olsun..
bir de gerçek hayattakilerin .. bloglara müdahelesi yazısı var düşünülmesi yazılması gereken..
**********************
sordum psikoloğa..

benim düşündüklerimin tümü.. olabilrmiş.. fazlası da..
kimi mesela sorununu yşarken..
blounu bişey olmamış gibi sürdürür..
kimi de semtine bile uğramayabilirmiş..=P

dedi..

ben yok dedim kapatmak.. konu..
bu tepkiyi irdeleyelim..

o zaman genelledi..

üzüntüler yas duygusu imiş..
kişinin bunu bir şekilde aşmaşı gerekirmiş..
kimi başka şeylerden uzaklaşarak.. içine kapanarak aşarmış..
kimi de..
agresifleşerek..
kişiliklere göre..
bazısı kendini oyalanma olarak gördüğü işten soyutlar.. konuya odaklanır..
diğerleri ise.. tamamen dağıtır.. alkole.. eğlenceye.. dışarıya adarmış..

bu durumda.. şarappppppp!!!!!!!!!!!!!!!!! =D....


Image Hosted by ImageShack.us
atalet dı düşünen

12 Ocak 2009 Pazartesi

***
kimse alınmasın.. söz bilogdan dışarı..

kadınlar feci nisbet yapar.. sen bilirsin derken bile adamı kudurtabilirler..

kadınlar empati kurarken bile .. derdinizi sıkıntınızı arttırma becerisine sahiptir..

kadınlar sabırlıdır.. ille de kendi dediklerine gelinsin diye beklerler.. işte ben biliyodumu patlatırlar...illet ederler..

kadınlar size gerekeni sizden iyi bilirler.. hep verilecek bi akılları bi çözümleri vardır.. sizi sizden iyi tanır.. size daha iyi yol çizerler.. kendileri asla yapamayacakları radikal kararları sizin almanızı isterler..laf anlatıcam neyi neden niçin yaptım yapamadım.. açıklayacağım diye yormayın kendinizi.. peki senin dediğin gibi yaparım deyin kurtulun..

***

meve binçinin ergen bi kızı var sanırım.. tamamen benim çıkartımım.. gugla filan sormadım..

opamuk..
yeni bir dönüşüme girmiş.. cümlelerine noolmuş onun.. kısalmış.. kolay okunur olmuş..
hem fazla yatak sevişme ayrıntılı betimleme mevcut..
ha güzel olmuş olmasına da..
e farklı bi yazar olmuş ki.. şimdi..
heyecan kalmamış okuyuşta..

despina nefis... kurgusu da.. fikri de..

mahşer-i cümbüş.. süper.. yaratıcılık bu mudur.. budur..

***

erkekler de.. bazen bişi yapıp bekleyip.. takip edip.. sitem edebiliyorlar..
sen eskiden cümlesi..
burda eski 24 saat ile sonsuz arasında değişken bir süre..
sinir bişey..

***

sahlep tarçın çubuğu ile karıştırılınca.. çok sofistike bir içecek oluyor..
sofistike sözcüğünü seviyorum.. özellikle seçtim..
millet insan katlediyo ben de biraz dil katletsem nolcak..

***

çekirdeğin ikinci pembe dönemine ani geçişinin..
nedeni benim düşündüğüm şey mi??? büyü gibi oldu..

***

Image Hosted by ImageShack.us
dı salı sorgulayan

..

ctesi yazımdan sonra..
benim neyle yaşadığımı soranlar..
oldu..
katkı maddem.. inörci drinkim..
hmmm..

birincisi.. rasyonalizm çalışmalarımın fayda vermesi..
ikincisi.. tamir konusundaki becerilerim..
üçüncüsü.. her durumda eğlenmeyi becerebilmem..
bi bende mi var..
yooo...

sanırım.. soyun devamı için bahşedilen bir güç bu..
xx gücü..
her konuda kendiliğinden devreye giren....

aslında orda.. x ve x in muhteşem dengesinde..
her xxe verilmiş..

kusurlarına rağmen.. sevdiklerini bırakmamayı..
doğum sancısından hemen sonra gülümsemeyi..
sevdiklerinin ölümünden sonra yemekler yapıp.. helvalar kavurmayı becerebilmenin sırrı bunda..

ilmik ilmik örgünün dantelin..
ince ince dikişin..
hergün yeni baştan etrafı düzeltmenin..
her gün aynı yerleri temizlemenin..
aynı sofrayı kurmanın aynı karınları doyurmanın.. gücü..

bazıları iyi saklıyor..
diğerleri henüz kullanma gereği duymamış.. yok sanıyor..
oysa orda..
hele bi başın sıkışırsa..
çıkar.. kendiliğinden...

bu GÜCÜ seviyorum...
***********

aşk hapı yapılıyomuş..
içinde.. oksitosin varmış..
doğum sancısını sağlayan rahmin kasılıp bebeğin ilerlemesini sağlayan hormon..

eh aşk da sancılı bi durum değil mi???
=P..


Image Hosted by ImageShack.us

10 Ocak 2009 Cumartesi

..

yeniden saime hanımın kızı..
cumaların program yapıp gezeni olasım var..
sabah yorgun olacaksam bari bi yaşanmışlık için olsam..
***********
18lik.. arkadaşıyla çıktı akşam..
baktım ben fazla arkadaş rol modelde olmak zorundayım..
ketum benim gibi çünkü..
iki kırtık laf alacaksam ağzından..
illa ki yorum etmeden ve sohbetsi olmak zorunda..
babasına devrettim bu kontrol ve takip işlerini..

ona kadar izin verildi..
miş..
sonra.. babası e hani nerdeler erken dönücez arkadaşımı da getiricem dedi.. nerde kaldı dedi..

bi aradı.. uçuyo ..lar
çabuk eve dedi..
yok..
sonunda ben yapıştım tele..
ikisi de kapalı..
hmm metrodalar dedim..
kapıyı .. anahtar deliğini bulma çabalarını duydum ama..
özel bişi konuşuyolar diye açmadım..
bi de üstümde çekirdek vardı..

uzun zamandır ilk kez..
önce yanıma.. sonra da kucağıma yerleşmiş ve sonunda uyuyakalmıştı..

tevede devede keyfi.. ekranda.. ilginç bişi.. yaşlı doğan bi bret pit vardı..
filmin üzerinde..
hepimiz.. fırsatlarla kuşatıldık.. kaçırdıklarımız da dahil diyodu..
eh nasıl izlemezsin..
tüm telefon konuşmaları.. sknın ben de bari bunlar gibi oliim deyip kendine bi viski koyması..onun bi ara salondan çıkmasıyla viskiden kadehin yarısını lüplemem..
arada kedinin dirseklere ani saldırılar yapması../dirsek fetişizmi varsa.. bizim kedi fetişist o zaman/..
iki onsekizliğin gelmesi..
daha önce.. bizim evde yarı komada bakım görenin..
akıllanmış ve aklı başında gelişi..
bizim aklı başındanın yerçekimine uyası olup da.. hem kendini hem de kuyruğunu dik tutması..
çekirdeğin onlar içeri gelir gelmez.. yukarı fırlaması..
sknın iki onsekizliğe ee naaptınız bakalım diye başlamadan önce benim..
hayatta tek bildiğim doğru var..
o da sarhoşla sarhoşken didişmeyeceksin.. diye fısıldamam..

o da öyle yaptı..
sohbet ettiler.. ben ortamı terkettim elbet..=P

onsekiz çarpı ikinin biz biraz oturucaz diye odaya geçmeleri..
sknın..
bunlar bişi değil bu devirde..
bu kadarla kalsınlar yeter..demesi..

diğer onsekizliğin..
ben onu yatırdım diye yanımıza gelmesi..

sknın bari kussaydı demesi üzerine..
diğer onsekizliğin.. kustu biraz demesi.. ohh diye sevinmemiz..
ama çok değil.. normal kustu demesi..
kusmanın normaline gülmemiz..
aslında onların saflığına gülmemiz..
gibi aksiyonlar sayesinde..
iki saat 36 dakikalık filmi..
yaklaşık 4 saatte..
sk ile başlayıp.. çekirdek ile devam edip..
diğer onsekizlik ile bitirmek..

düğmelerle ilgili bişiler dediler filmde anlamlı ve içerikli ama aklımda kalamadı aktaramayacağım..

saat ikiye gelirken yattım..
e biraz da..
sohbet ettik..
diğer onsekizlikle..

nesi vardı dedim..
notları kötü bu aralar dedi..
üniversiteye taktı ama.. okulu boşladı bu ara..
hmm.. söylemedi bişi.. ama tahmin etmiştim..
pek ketum bu aralar..dedim..

evet .. öyle kapanınca ben de etkili olamıyorum dedi..
bakıştık..

seviyorum onsekizliği.. de diğerlerini de.. pek sahipler birbirlerine..
de..

neyse.. dedim.. hayat başarısı okul başarısı değil.. elbet.. zehir etmemek gerek..
ama gene de ordan da alınacak ne varsa almak gerek..
evet dedi.. ben de geçen sene böyleydim..

hadi bakalım dedik yattık..
bir saat sonra..
sk hastaneye doğru yola çıktı..
üç saat sonra döndü..
o dönmeden önce benim onsekizlik..
banyo çıkartması yapmakta idi..
kedi de bu sabah erkenciyiz diye pek mutlu idi.. kediyi hala gece olduuna ikna ettim..
onu yatırdım..
sk geldi..

problem çıktı mı dedi..
yok dedim normal kustu..

üzmeyelim çocukları okul ders diye.. dedi..
yeniden uyuyamadan saatin çaldı ve ..
çekirdekle benim.. kursa diye evden fırladık..
salonda.. kahvaltı eden.. bir diğer onsekizlik..
yatak odalarında evin esas xylerini bıraktık..

ataletin sirki..
pek faaldi dün akşam..

yorgunum..
eve gidip uyumayı bekliyorum..

tam konu bitti artık yazıcak bişi yok dediğimde buranın anı defteri olduunu hatırlatan bişi oluyor..
bu da burda dursun........

************


Image Hosted by ImageShack.us

9 Ocak 2009 Cuma


istanbuldan bir saat kadar mesafede bir yer poyrazköy..
sahili ile ünlü şimdi.. ilk gittiğim zaman ..döküntü bi köydü..
köyün en tepesindeki fenerin arkasından dolaşıp bir iki köy evinin arkasında da bir yol olduğunu keşfettiğimizde..
hele de kenardan.. bir yarın denize doğru indiğini gördüğümde..
aşık oldum ben..
yanımda aşkım vardı gerçi zaten..
ama.. gel de diren..
karadeniz deli gibi vuruyordu yarın dibine.. kasım ayı ve poyraz fırtınası şeklinde..
puslu soğuk.. çelik gibi bir hava.. o grinin tonlarındaki kaya deniz gökyüzü görüntüsü.. beynime kazındı..
o kadar yüksekte olmamıza rağmen.. dalgaların kükreme gibi kırılma sesi bize kadar geliyordu..
o soğuğu yiyip de.. içimiz titrediğinde.. ne oturacak bi yer.. ne ısıtacak bi içecek bulamamıştık.. benim arabadaki kahve termosuma.. koltuk altından ballentin katmıştık bir kaç kapak.. =P..
sevgilinin ısıtası vardı da..
ben heyecandan zıpzıp..
hayalimde.. bir ev konuşlandırmıştım o yarın tepesine.. ayrıntısıyla onu anlatmıştım.. gri granit ya da mermer olmalıydı zemini.. ayrıntılarla bayıltmıştım yanımdakini..



köye arkasını dönecekti..
çıkıntılı olacaktı.. küpeşte gibi..
içerde dip frizim.. şöminem .. kitaplarım..
böyle bir fırtınada.. camların zıngırdamasını bastıracak kadar yüksek sesle betovın dinlemek.. ya da..lizstin piano eserlerini.. üfff...
köyden kişilerden bağımsız bir yaşam biçimi..
istanbul bir saat.. dilediğin konser sinema bar senin.. süper..
dönüşte..yanımda.. öyle bir manzarada bile romantik yapamamış asık suratlı sevgili..
ve aklımda..
çalış ki bu yer yerin değildir..
dünyaya gelmek hüner değildir..
böyle bir ev edinmek için elbet..
neden olucak başka..

datça yolu..
kıvrım kıvrımdır..
araç biraz uzunsa.. önü başka.. arkası başka virajın içinde kalır..
aşağısı yar..
işte bi küçücük adacık vardır yarın dibinde..
adacık filan değil de az yeşilli bir kayacık..



hep o adacıkta bi ev..
hayallerim.. evet hala..
tek katlı taş ev.. bir de minicik kayık..
kıyıya gidip gelmek için..
zeytinler.. kuyu.. biraz kaba biraz doğaya uygun..malzemeden..
orda ne dinleyebiliriz??.. bir koloratür soprano.. neden olmasın..??
serin serin beyaz şarabın yanında.. ohh..



bir de tepede ev isterim hep..
ama vadiyi göreyim sonra gene karşı tepe olsun orda da bir minicik yapı olabilir..
var öyle bir yer.. kırklarelinde.. köyün dışında.. zamanında nakmaya gitmiştik alır mıyız diye..
yemyeşil alanların ortasında..
işte öyle tepede bir ev..

karşı tepenin eteğinde bir taş ahır var.. sevimli bir bina..
buraya da.. nedense.. kocaman bir yaşam alanı devasa pencereler.. ve bach yakıştırdım..
monet tablolarındaki gibi.. dizimden yukarı gelen otlar arasından yürüyeyim.. amaçsız..

bende boşluk ve yalnızlık saplantısı var..
öyle geçiyorduk uğradık olmayacak..
birden ziyaret edilemeyecek..
dışarsı fırtınalı.. içersi sakin .. sıcak olacak..
tepeye yerleşecek.. hakim olacak..
az konuşulacak..
ama anlaşılacak..

günlük dilde kullanışım.."espas"....
espas boşluk mesafe uzay demek ..
ama benim kastettiğim..
kendi dilinde kullanıldığı gibi.. deyimsel bi anlam..
ferah.. derinliği olan..

böyle bırak gözün dolansın gezsin ama oyalanacak bişeyler de olsun..

hem uzak ol.. hem yukarda..
hem de sevdiğin herşey elinin altında olsun..

oldu bir tepede evim aslında sonunda..
kartal yuvası gibi..
arkası orman önü deniz..

ama hem yerleşik hem kalabalık .. çevresi..
öyle olmasa gitmeye kalmaya korkar mıydık acaba.. bilemiyorum..
benim bağ saplantımdan.. dokuz adet de bağ kütüğü ektirdi sk.. bağcık..oldu..
iki yaşına geldi kütükler.. geçen yaz.. destekleri çakıldı.. telleri gerildi.. üzümler verdi.. ve ben gidip göremedim.. bile..
göremedim mi??? görmedim mi.. orası karışık biraz..
tozu dumana katmayalım..burda..
ama var yani öyle bir yerim.. şeklen..

aslında ..
benim hayalim..
yalnızlığı da olan biryer..
ulaşılmazlığı..
benim için gitmek kadar..
bilinmezlik kadar.. çekici..

ha ne yapıcam o da ayrı..
maksat hayal işte.. bişeye yaraması gerekmiyor..

bağı da olan şarabı da olan denizi de.. dağı da olan ev hayalim..
gelişerek .. sürmekte..
bir yandan bağsız.. evsiz.. ama hep şaraplı.. manzaralı hayallerimin yanında..

tarihi şehirlerin tüme yakınını gezdim ben..
akdeniz ege marmara bölgesinde .. taş taş elledim..
ama....
bergama da başka bişey oldu.. sanki..
ordan ayrılasım gelmedi..
elli derece sıcakta.. millet bayılırken ben dört döndüm..
evet kütüphane kapısı filan süperdi.. perspektif ilk orda kullanılmıştı da..
beni o yüksekte tepsi gibi yerleşim çok etkiledi..



ufukta toz bulutları oluşacak..
her an bir şeyler olacak gibiydi..
acaba.. ben eskiden bergamalı bir tapınak rahibesi mi imişimmm?? =P..
espas diye tutturmam ondan mıdır ki..?? yükseklere aşkım..

sanmam ama onlar zeusa taparmış =P..
ben olsa olsa.. rhea'nın rahibesi olurdum.. üretkenliğe ve yaratıcılığa tapardım..

resimler.. rasgele..
gugl görsel aramadan
anlattığım yerler şeyler değil ama.. pek yakın özelliklerde..
***********
not..çekirdek ilk kez.. fırını kullandı..
evi yakmadı..
=P

yok canım önemli bişi değil.. .. hazır pizza ısıttı..=P..
bildiği yemeklere bir yenisini eklemiş oldu..
hazır çorba makarna.. sosis.. hazır pizza..basitsalata , süper kahvaltı tepsisi..
omlet ve sahanda yumurta... ve kuki.. kurabiye değil.. kuki.. çağlaaarrr mönü fena değil hı?? ne dersin...



Image Hosted by ImageShack.us

8 Ocak 2009 Perşembe

..

bu bir mim.. etiket sobe değil..
düşünme çalışması..bir yere kaydedilmesi..
her yıl yenilenmesi önerilen..
bu yüzden.. eklensin..

ben: bugüne kadar yaşadıklarım..okuduklarım tandıklarım.. gezip gördüklerimin toplamıyım...

düşüncem: bi sürü şey hakkında bi sürü şey.. genelde incir çekirdeğine eziyet..

bildiklerim: hala yeterli değil.. ama daha bi çok boş yer var.. doldururum bi gün elbet..

sahip olduklarım: uuu çok zenginim.. duygusal olarak yani..

dileğim : hep çok zengin hissedebilmek...

nefret ettiğim: ısrar.. sitem ..

özlemim: bir günü .. sadece "ben"in isteklerini düşünerek yaşayabilmek.. ve bunu bugün naapsam diye düşünerek ve kanapede yayılıp hiç bişi yapmadan harcamamak..

korkum: bulamadım.. sanırım artık korkum kalmamış.. tedirginlik evet.. korku ııh..

duyduğum:içimdeki yapmam gerekenler ..listesi.. susturmaya çalışıyorum..

kokladığım:.. kahvem... nefis.. el kremim.. bergamotlu esans gibi.. güzel ..hafif..

tiryakisi olduğum: şu aralar eski kaşar.. incecik zar gibi dilimlenmiş.. pembemsi üzüm..şarap..kırmızı.. dolgun..
kahve.. bi de.. bin yıldır..değişmeyen..

aradığım: azıcık heyecan.. fazlaca sonradan burnundan gelmeyecek boş zaman..

merak ettiğim: çekirdek ne olacak.. evet ben davet ettim desem ne olurdu.. peki deyip o dilekçeyi versem ne olurdu.. hiç sesimi çıkarmasam.. ne olurdu..

pişmanlığım: yok ööle tüh.. kaderimi değiştirdim.. bakkeşke dediğim an..bir iki yanlış evet.. ve yanlış hayır cevabı.. yok bi aman aman pişmanlığım.. meraklarım var ama..

sevdiğim: aha. tümü aşk ve nefret ilişkisi halinde.. bi an önce yastık basma duygusundan.. bi an sonra kıkırdayarak sevgiyi hissetme anına geçiş.. kararsız mıyım ne??

üzüntüm: bir yerlerde sürekli yapılmaması gereken şeylerin yapılıyor olması.. hala açlık ve şiddet olması.. ama ..genel toplum tepkisine ters düşen düüncelerim nedeniyle yalnız hissetmek.. suçlu gibi hissetmek ama yok aslında yukardan bak canıtının ordan deyip gene kendini haklı görmek.. herkes yukardan bakmazsa bu üzüntülerin kaybolmayacağını bilmek..

değilim: istikrarlı..

inanırım: insanın ve iradenin gücüne..

dans ederim : ritmin bedende yansımasına engel olamadığımda.. her yerde.. arabada.. mutfakta.. sokakta.. mağazalarda.. tabi tango değil.. ritm dedik..

şarkılarım: kulağıma çalınanı tüm gün bölük pörçük mırıldanma.. çağırışımla gönderme.. fazla değil.. sesim.. yetersiz.. kulağım iyi..

ağlarım: bazen kendi duygulanımlarıma.. nadiren canım yandığında..son kez migren atağında..giderek az ağlıyorum.. hatta nerdeyse hiç.. daha çok haberlerde.. ve sıradışı fedakarlıklara.. kendini savunamayacak zayıf kişilere ..

kavgalarım: genellikle karşı saldırı ..şeklinde.. çoğunlukla kendimle..

kazandığım: tartışmaya iddiaya girmeyecek kadar özgüven.. yapabileceğinden emin olma duygusu..

kaybettiğim: güven.. saflık.. beklenti geliştirmek..

asla: asla demem demek=P.. rakı asla içemedim.. sarı asla giymedim..kullanmadım..asla uyuşturucu kullanmadım..

herzaman: fikir değiştiririm..

karıştırdığım: yok sapla samanı karıştırmıyorum.. rasyonel olma çalışmaları içindeyim..

dinlediğim: eklektik.. ortak özellik buğulu/pes ses ve ritm..

beni bulacakları yer:.. okuma lambası olan.. kahvemi koyabileceğim bir yüzeye yakın.. bir yer..

ürktüğüm: ani ses..

gereksinim: yaptığım uğraşıya kesintisiz dilediğince dalıp gidebileceğim zaman dilimleri telefon kapı ve seslenmeler olmadan..

mutluluğum: temelde mutsuz olmamak..

hayalim: çok ayrıntılı..hem dağlık hem deniz kenarı geniş kumsallı bir yerde yaşamak.. akşam üzeri saati.. sonbahar olsun.. serin havada.. bomboş kumsaldan tepe yukarı yürümüş eve dönmüşüm.. üşümüşüm ama donmamışım.. loşça ışıklı ve sıcak bir ece girmişim.. kahve konyak ya da sıcak şarap..mümkünse kendi bağımdan.. kucakta kitap .. fonda müzik.. koltukta uyuklama..
nasıl bir her işi bitirmiş ve başarmışlık ruh hali gerekir böyle bir huzur için..




Image Hosted by ImageShack.us

6 Ocak 2009 Salı

..

biliyordum..

ne zaman
hangi devirde yaşamak isterdin
deseler..
egede bir antik yunan .. ion.. karya kentinde derdim..

biliyordum bir gün olacak..
tı..
eh işaretleri başladı..
bugün yayınlar..
yarın bölgeler..
sonra şehir devletler..

epikür de gelir mi ki yeniden hayata..

bekliyorum..
beklerken ..
anedoni hakim buralarda..







Image Hosted by ImageShack.us

Follow my blog with Bloglovin