31 Ekim 2008 Cuma

yaftalama allama pullama saçmalama....


farkındayım..
keyifsiziz..
ben de..

yazılarda yorumlarda keyifsizlik aldı başını..
istenilen gibi gitmeyen kutlamalar..
bekleneni vermeyen.. mustafamız..
pedofilinin gündemden inmemesi..
blogırın bi gidip bi gelmesi..

son zamanlarda..
daha doğrusu.. çocuks ve sknın hayatındaki dalgalar..
tsunami şeklinde tepemden aşağı boşaldığında..
suyla kapışmaktan.. suya direnmekten.. suyu yeniden yatağına iteklemekden öyle yoruldum ki bir gün..
sorun büyüyüp öyle boğdu ki beni..
ilk o zaman yaşadım sanıyorum bunu..
birden yukardan bakmak istedim.. içinde olduğum ortama..boğulmamak için..
denedim.. hmm evet işte bir oda.. bir gereksiz kadın.. toparlayıcı..
birkaç sorun çıkarıcı.. yazık kadına..

az daha yukarı gidelim..
bir sürü oda..
bazıları can .. bazıları gelecek.. bazıları karın tokluğu..
bazıları sefa derdinde bir çok küçük insan topluluğu..
ki bunlara aile deniyor..
bizim kadının durumu bazılarına göre daha iyi..
daha yukarı..
bir ülke..aman içe dışa uçan kuşa.. sorunu var buranın..
daha yukarı.. bir dünya..
suları azalan.. buzulları eriyen.. toprakları kuruyan..
oksijeni tükenen..
yeryer alevlerin yükseldiği..

daha yukarı..
bir atmosfer.. çöplük..
uydular metaller..
delikler ozonda..
aaa bu kadın manyak.. sorun olarak neler varken neler için kendini paralıyor.. dedim..

indim..
odaya geri..
gülümsemeyi başardım..

zamanında verilmeyen ödev..
uzun olduğu için ihtar alan saç..
ilaçlardan.. tanıdan ve herşeyden kıllanmış huysuz sk..
daha ufak sorunlardı şimdi..

bir gün her fani toprak olacaktırdan daha beter birşeydi gördüklerim..
bir gün bu evren yok olacak..
ve hatta..bunlar da dert mi??
iyi geldi..
geçici bir süre için.. servis dışı kaldı kaygılar..

sonra da.. ara ara yaptım bunu hep..
bir sıkıntı hissettiğimde..
ne kadar önemli olduğuna..
sorunun ortasında iken karar veremiyor insan..
ben veremiyorum en azından..
ama böyle olunca..
daha rasyonel yaklaşabiliyorum..
kaygı ile vakit kaybetmeden..
incir çekirdeğine eziyet etmeden..
sitem.. kavga.. sorgulama aşamalarını geçip..
doğrudan "hadi çözelim" durumuna geçebiliyorum..

yani kaderci olmak değil benim amacım..
sadece pratik çözüm üretmek daha kolaylaşıyor..
işte ataletin canıtını..bunun simgesi..

ama bazen..
olmuyor..
mustafamıza dokundular..
mustafa.. diyerek insan tarafını ortaya koyacaklardı..umulan beklenen buydu..
ama bazıları zaten şüpheli idi..ııh bu zaten.. soyu sopu karışık biri.. sponsoru da bi yerlere bağlantılı..
ve çocuklarını göndermeden önce kendi gidip izleyenler de vardı..o kadar şüpheciyiz ..olduk..
ve görmek istediklerini gören.. görmeyen.. gösterilmek isteneni gören görmeyen.. bir çok yorum okumaktayız şimdi..
görmedim ben filmi..

ne farkeder ki.. ardından söylenenler..
mustafamız..görevini yapmış.. devretmiş..
aklını kullanmış.. vizyonunu kullanmış..
doğru bildiği yolu.. döşemiş.. ve hatta kendisi için..
naçiz demiş.. kırılgan.. benim yapamadıklarımı yapın demiş..
doğruları da koruyun..benim adımı koruyun.. anımı koruyun dememiş.. bilge imiş..

çocuğunu yetiştirmek gibi.. yetiştirmiş cumhuriyeti.. ne gibi bir art fikri olmuş olabilir ki..
sürdüğü yaşam tarzı kendi tanığıdır..
hani malı mülkü.. varisi.. hani.. sarayları.. fuhuşu.. hani.. zaten bunları tartışmak.. savlar ileri sürmek ters..

çocuğu ..
yetiştirirken bu doğrudur..kesindir.. sonu süper olacaktır diyemezsin..
yıllar sonra çıkar sonuç ortaya..en sadece en iyi bildiğini en doğru bulduğunu yaparsın..
o zaman da hala .. beğenilmeyen ya da eksik kalan bir şey varsa.. düzeltebilir artık erişkin olan çocuk..
değiştirmeyi akıl etmeyip homurdanıyor ise..
o zaman da daha erişkin olamamıştır zaten..

bence.. mustafamıza dokundular dememeli..
mustafadan devraldığım için.. ben kendi adıma ne yaptım demeli..
ayrıntıda boğulmadan ayrıntılı üretmenin sırrını nasıl çözerim..demeli..
ben günlük yaşam tarzım ile.. nasıl devredeceğim.. bu giderek inişte olan dünyada geleceği.. geleceğe..

ben öyle diyorum..
ama posta kutusu.. ama haberler.. ama sokak ve çevre.. bunları konuşurken..
uçmak zor oluyor..
kenarda duruyorum..
suyun kenarında..
ve bağırmak istiyorum ...
dokunmayın canıtınıma..


***************
bu yazıyı.. akşam üzeri yazmıştım.. ve de keyifsizdim..
sonra 18liğim ile konuştuk..
en taktığım üç konu ile ilgili fikirlerimi söyledim..
insanların şifre çözücülüğü.. yaftalama merakı..
yaftalarken yaptıkları vurgu hataları.. sapık "tenor" çıktı gibi.. bariton mu ummuştunuz diyesim geliyor..
ve bilinen oturmuş çözüm yolları varken.. bilmem nerde ne oldu napicaaz tarzında bireysel yaklaşımları gibi..
sen de kızıyor musun dedim..
bunlar için mi....hayır dedi..
insanlar bilgiyi fikri aklında tutmak için etiketlemek zorunda.. o "leybıl " dedi de.. düzelttim ben..=P
bu da "tenor olan sapık işte.. değilse.. binlerce milyonlarca farklı özellikli bilgiyi ve bireyi aklında tutamaz.. çıldırır..
peki ama dedim.. nedn bu kadar tuhaf ayrıntılara takılıyorlar..
orta zekalılar da ondan dedi.. orta zeka.. düşük zeka aslında.. biliyosun değil mi..
sen soruları soruyosun.. ortada uçuşuyorlar..uzattıkça uzatıyorsun ve seni bozuyorlar..
ben cevap arıyorum.. buluyorum konuyu kapıyorum..
sen gel bakiim dedim.. doğru musun eğri misin bilmem ama.. bana iyi geldiğin kesin..
muahhhhhhhhhhh dedim sonra.. elbette..
ve SON... FİN.... THE END... yazıları geçerken..
canıtın teşekkür eder.. 18liğin şahsında.. onun gibilere..
******************
bi gün kısa yazıim dişimi kıracağım..=D..
******************




Image Hosted by ImageShack.us

30 Ekim 2008 Perşembe

adlandırma..



lalenin kızlarının adı .. dikkatimi çekerdi..
iki güzel isim ama birbirine anlam ve ses uyumu olmayan isim..
o doğum günü kutlaması yaptı kızına.. ben de meraklılık edip.. sordum..
kim koydu?? diye..
adlar ilgimi hep çeker zaten.. söz çeker.. dil çeker.. beni..

lalem yazmış
..
çok eğlenceli bir yazı dili vardır..
ben hep karşı karşıyaymışız da anlatıveriyormuş gibi hissederim.. onu okurken..
güldürdü gene beni..
bana da sormuş..
ad öykümü..
anlatayım mı??..

saime hanım..
yüksek okulda iken..
hani şu alperimin büyük incelikle resmini çekip..
bana gönderdiği.. o sayede öyküde somut olarak yerini alan..
şimdi gazi üniversitesine ait yerde..
yatakhane gülüymüş.. gene..
huysuz ve titiz ve tutucu olduğunu anlatırdı..
onun yatağına kimse oturamazmış mesela..
hemen uyarır.. kaldırır.. sonra da.. bütün çarşafları filan değiştirip..
işin b.kunu çıkarırmış..
annem olduktan sonra da öyleydi.. huysuz ve titizdi yani..
=P

bi de hep eleştirirmiş..
aşık arkadaşlarını..
birileriyle flört eden arkadaşlarını..
ama kendi dolabının içinde iki ilkokul yaşında.. sarışın çocuk fotoğraf kartpostalı asılı imiş..
bir kız bir oğlan..
bir çitin üzerinde oturan.. açık tarlalara arkalarında..
çimen ayaklarının altında.. sonradan renklendirilmiş.. sepya fotoğraf..
hani yanakları hafif pembeleştirilmiş olanlardan..


-bu ne diyenlere..
-bunlar benim çocuklarım..
biri Atalet... diğeri Ç.. dermiş../ bakmayın bööle tuhaf göründüğüne.. aslında ses uyumu olan iki isim/
-ohhooooo... biz flört ediyoruz diye kız.. sonra kendin çocuklarının adını bile koy derlermiş.. arkadaşları..

annem olduktan sonra da öyle idi.. eleştiri dolu yani.. =P..

cemal beyle yolları kesişip de.. evlenip de..
abim doğduğunda..
yalnızmışlar cemal bey ile izmirde..
ben adının Ç... olmasını isterim demiş.. saime hanım..
cemal bey de.. ölmüş olan erkek kardeşi C...nin adın vermek istermiş..
olmuş adı.. C... Ç... bu sırada..
okulda.. ve resmi dairelerde annemin istediği isim..
evde.. babamın istediği isimle anılırdı..

sonra ben gelince..
bu sefer.. saime hanım gene yumurtlamış.. ben... atalet olsun isterim..
cemal bey de.. ben de annemin adını vereyim..
ben de olmuşum..
M... A... bu sırayla..
ama ben.. her yerde.. Atalet oldum..
hatta sokakta arkamdan.. MMMMMMM diye bağırsalar.. hayatta dönüp bakmam..
ama yaz yaz bitmeyen.. bir adım var.. =)
ispanyol asılzadeleri gibiyim ...

annesinin kızıyım ya..
onlu yaşlarda idim..
evde okul radyosu diye bi program.. açık.. ben de odamda bişeyler yapıyorum..
bir ata sözü duydum..
atadan oğula.. ataletten... k....'a diye..
koştum hemen.. okuldan gelmiş.. mutfakta iş gören anneme..
-ben çocuğumun adını buldum.. ilerde adı.. K... olacak.. ehi.. dedim..
-iyi halt ettin dedi.. doğrudan..
kadın beni asla pembe rüyaların çocuğu olarak yetiştirmedi ki..
ne çocuğu ne evliliği..
=P


ama ben unutmam..bahsetmesem de unutmam..
aradan çooooooooooooooook uzun yıllar geçti..
annemi feci hayal kırıklığına uğratarak evlendim..
üstüne bi de hamile kaldım..

biraz sorunlu oldu başlangıcı.. düştü düşmedi derken.. sonunda kalıcı olduğu kesinleşince....
skya haber verdim..
-aloo şekerim gözün aydın..
-nooldu..
-K.... geliyor..
-o kim..
-bebeğimiz..
-oleyy..

ama saime hanımlar.. yazlıkta..
gelmiyolar bi türlü..
ben de telefonla "ayh anne biliyo musun ben hamileyim" filan diyemiyorum..
absürd derecede..evli olmaktan.. domestik olmaktan.. hele de hamile olmaktan rahatsızım..
ama gelmiyor kadın .. doğurmama çeyrek kaldı.. annemlerin haberi yok =)..
sonunda bi gün telefonda şarladım..
-e hadi gelmiyo musunuz..sana gerek var.. alışveriş edicez..
-ne için ..
-K... geliyor..

iki gün sonra dönmüştüler..
abimin evine geçmişler hemen.. çay saati..
ben de iş çıkışı yanlarına gittim..
sarıldım.. ufak tefekti saime hanım..
benden daha ufak tefek..
daha önce de defalarca olmadık zamanlarda yaptığı gibi..
iki elini göğüs tahtama koyup hafifçe geri itti beni..
-ben de geri dönersin diye bekliyodum.. ama artık çocuk doğuruyosun.. dönmezsin dedi..
hobaa... bu kadar da açık sözlü olunur mu??..

18liğin adına.. sk hiç yorum yapmadı da.. babası çok taktı..
-o ne öyle oynak gibi.. kız olursa.. dedi..
-daha iyi ya.. devre uygun olur dedesi.. dedim..
bir gün belma güzel isim.. bir gün orhan daha güzel dediyse de..
-ben.. dedim.. koydum adını.. siz dilediğiniz isimle hitap edin.. farketmez..ben onu..k.. diye çağıracağım..
ve sonunda kararlı olduğumu anladılar..

özel bi adı var.. 18liğin..
ikinci adı yok..kimsenin hayat yükünü alıp taşısın istemedim.. aile büyüklerini anarak yaşatalım.. adları ile değil.. dedim..

ikinci hata yapışımda..=P
sıra sende dedim skya.. ben isimle uğraşmam bu sefer..
düdenler.. ayşeler.. karanfiller .. hepsi düşünüldü isim olarak..
sonunda çekirdek oldu..

biz üçümüz.. sulu bi grubuz..=)
sk ise arkadaş bize.. =P

ben bazı kişilerin ad ve mahlaslarının..
nasıl kişiliğine yansıdığını farkettim..
ama bazen.. bazen çok yapay kaldığı da olur.. dev gibi bir filiz örneğin..
ya da kavruk bir levent..

fakat .. ömrüm boyunca duyduğum en taşıması zor isim..
zorunlu hizmette karşılaştığım bir bebenin ismidir..
dokuz aylık.. tombul toraman.. tüm vücudu incecik bir kat pudralanmış..
o yüzden doğuştan esmer teni tuhaf bir zeytin yeşiline dönmüş.. koca kara gözlü..
güleç ve güzel bir çingene bebesi idi..
-ay ne şeker dedim.. adı ne ..
-hata dedi annesi.. hata hopa..

***************
bu da böyle gereksiz bi yazı olsun..
atalet neden atalet biliniyor zaten.. canıtınla tamamlansın diye..
isimlerinizi bilmem ama mahlaslarınızı neye göre seçtiniz..
dileyen aydınlatsın..beni..

dilemeyen..
şu alıntıyı.. okusun..
benim yazımdan daha derin..
daha güzel..
bende iş yok pek.. bugün..
=P
***************

tacım yüreğimdedir, başımın üzerinde değil;
pırlantalar ve hint mücevherleri ile bezeli değil,
görülmez; hoşnutluktur tacımın adı;
az sayıda kralın tadını çıkardığı.....

/doğru çevirmiş miyim =P..
dileyen düzeltsin../

kral henri VI, üçüncü bölüm
üçüncü sahne, satır 62
şekspir...
**************

resim takvimin başlangıç hali.. beyaz sayfa değil..
ama bi gün blou kaparsam.. bunu bırakıp gidebilirim =P..
ben ..
en küçük boy tuali kullanmaya karar verdim =)..
ilerde bi atalet müzesi kurarlarsa kolaylık olsun diye =D...
**************
yazımı bi okudum yazım hatası var mı diye..
bi sürü dileyen yazmışım..
pek de beğenmedim zaten..
o yüzden dileyen yorum morum yazmasın =D....................

Image Hosted by ImageShack.us

29 Ekim 2008 Çarşamba

çağlardan moleskine.. hemingveyden bloglara..






"At the Closerie des Lilas I sat in a corner with the afternoon light coming in over my shoulder and wrote in my notebook. The waiter brought me a café crème."

~ Ernest Hemingway


geçenlerde devere'de dolaşıyodum..
moleskin defterlere ilişti gözüm..
nasıl birşeydir biliyosunuz di mi..
karıştırırken arasındaki reklam dikkatimi çekti..

moleskin.. pikassonun hemingveyin ve çetvinin defteriydi..
bu cepdefteri ile yaratıcılığınızı özgür bırakın.. diyordu..
ilginç deyip not almıştım ceptelin notbukuna..
sonra buduar jartiyer derken.. unuttum.. hem konu sıkıntısı da çekmedik hiç..=)



moleskin.. sayfasında çok özel yazılar var bu konuda..
mesela jan pol sartr.. bulantı adlı eserini ona not almış..
arada üzerini çizmiş.. değişiklikler yapmış.. böylece.. aslında nerden nereye gelişmiş.. eseri son haline gelmeden önce .. görebiliyoruz..





picasso.. defterinin içini dışını donatmış..
böylece görsel sanatçının zevk bütünlüğünü de kanıtlamış..



iki yüz yıl adsız sansız"not defteri olarak üretilmiş.. satılmış.. fransada.. sonunda da kapanmış imalatçısı.. çedvik.. elde kalan bütün not defterlerini satın almış.. ama yetmemiş .. ona..
o takmış zaten not defterine moleskin adını.. sonra da.. 1986da yeniden üretilmeye başlamış.. bu sefer özel adıyla..

moleskin bir dünya klasiği bir efsane olmuş...
müzesi bile var.. bence siz de bir göz atın şu adrese..
http://www.moleskine.com/eng/_interni/storie/immagini.htm

bugün çağlarımın bilirimin yazısı ve yorumaltlarını okudum.. da..
evet döndü tabii çağlar ve direklere paradigmalara.. bizi dürtmeye devam ediyor..
işte onu okurken kara kaplı defter yorumu ile.. aklıma geldi moleskin..

bildiğin ufak cep defteri.. siyah deri kaplı..
arka kapaktan çıkan bi lastik.. ön kapağın üzerinden geçirilince.. açılması engellenmiş oluyor..
dünyanın en basit düzeneği..
hani tasarımculara soruyorlar.. dünyanın en iyi tasarımı sizce nedir diye..
cevap ya kola şişesi.. ya da campbıl domates çorbası kutusu oluyor..=)
yüz yıldır değişmeyen.. klasik..
moleskin de ööle..
basit.. ayrıntısız..

onu .. reklamdaki "efsanevi" hale getiren..
aslında kullananlar..
adamların yazası çizesi varmış..
moleskinden başka bişi de yokmuş ellerinde..
yazmışlar..

aslında aslolan beyin içindekileri geliştirmek..
ve o gelişenleri unutmamak için kaydetmek..
neden kaydediyoruz..
birilerine okutturmak için mi??
aferin alalım diye mi??

hayır aslında üzerine bişeyler inşa etmek için..

18lik büyürken iki kez böyle defter önerildi ..
birinde.. resim becerisi için..
minicik bir cep resim defteri..
bir şey gelince aklına hemen çizebilsin diye..unutmasın diye.. ya da olmadık bir kaıda çizip de.. kaybolup gitmesin diye..

bir de psikologla çalışma yaparlarken gerekti..
hafta dolup da seansa gelene kadar.. çalıştıkları konuda neler yaşadı.. onları not alsın diye..
üzerinde çalışabilecekleri"ril layf ve ril taym" olayları tesbit etsin diye..
hafıza uçucudur zira..

işte..
esas budur.. diyeceğim..
yazasın varsa..
bir fikir.. iş.. duygu.. bişey üretiyorsun demektir..
üretmeye devam edip.. bunu daha iyi yapabilmek için tutarsın o notu..
yoksa ne tutacaksın..

bloglarımız gibi..
üzerinde bir daha düşünmek.. daha da ayrıntı eklemek için..
ve..
ilk blogcu olduum zamanlar geldi aklıma..
etik blogculuk diye bir yazı okumuştum..
neyin resmini koyabilirsin.. diyordu..
cevap kendi çektiğin herşeyin..
"herşey" deyince de.. diyelim bir mağazanın içinde birşeyin değil..
önünde belki ya da vitrininde..
zira rafındaki.. onun özel ilgi alanı..
alıntı resim için de.. mutlaka sahibini bildirin diyordu..
blou anı defteri ile özdeşleştirirsek eğer..
anı defterinin arasına ne koyarsın..
sevgilinin sana verdiği gülü.. yerden aldığın yaprağı.. ya da..
kendine ait bir resmi..
ama kalkıp da.. x birinin evinden aşırdığın bir resmi koyarsan..
o da senin defterin arasında onu görürse..
hesap sorar..
bu benim dedemin resmi der.. ne işi var senin defterin içinde..

he diyelim yolda buldun..
koydun resmi..
şarap içmeye gelen ahmet de..
defterin arasından çıkmış resmi gördü..
bu benim dedemin kayıp resmi dedi.. e ne güzel..
ben de yolda bulmuştum.. al kardeşim .. dersin..

bloa dönersek..
resim ya da videonun..
alıntılanınca.. mutlaka alındığı yeri bildirmek gerek..
yeri bilmiyor.. hatırlamıyor isek de onu bildirmemiz gerek..

yabancı bloglarda bu hep böyle..
avustralyada çölün dibinde.. tam da hiçbiyerin ortasındaki..
5 çocuklu.. evde el işi yapan bunları da hem al hem sat gibi bi yerde satarak üçbuçuk evv harçlığı denkleştiren ev kadını kadın da..
brezilyadaki dağın yamacında yaşayan gündüzleri fotoğraf çekip.. geyik kovalayıp /lama da olur/ akşamları da blounda inziva yaşam yazıları ekleyen serseri ruhlu adam da.. buna dikkat ediyor..
neden çünkü eserleri koruma ve telif hakkı yasası var ve yüklü ceza ve buna denk gelmek istemiyor..
ayrıca kendine aynı şeyin yapılmasını istemiyor..

peki... döndüm sonra bizim bloglara..
ayşe kabak yemeği pişirmiş.. pek güzel olmuş.. afiyetle yemişler..
sonra bloa tarif koyayım demiş..
,ama resim çekecek dolma kalmamıııışşş..
soruyor gugla..
kabak dolması..
beğeniyor bir resim ekliyor.. yazısına..

fatma.. resimli kabak dolması yazısından pek memnun..
bakiim diyor.. başka kimlerde var bu tarif.. soruyor gugla..
yolu düşüyor ayşenin bloaaa...
bir bakıyor kendi resmi.. işte güllü tabağı.. kenarında da ufak oğlunun yaptığı çatlağı ile tam karşısında..
bu benim resmim diyor ayşeye.. sormadan nasıl alıp kullanırsın..
ayşenin tepkisi ne??
aman ne kıymetli resmin varmış..
al başına çal..

işte bence.. bizlerin neden??? diye sorduğu bütün soruların cevabı..
bunda saklı..
neden bir ileri akıllı.. sırf yapabiliyor olduğu için.. bir başkasına ait bir malı.. üstelik satılarak kar elde edilen bir ticari metayı.. bedavadan sitesine yükler..
neden buna tanık olanlar onu uyarıp.. yapma kardeşim yasa dışı diyeceğine..
benim param yok.. izleyemiyodum iyi oldu saol kardeş der..
ve sonra neden bu insanlara bir yasa uygulaması yapılınca.. diğer kişiler de mağdur olarak.. yasa uygulayıcıya kızar..
neden.. nasıl.. çözeceğiz bunu..
eğer kendimizi denetlemezsek.. eğer kendimiz bir çözüm üretmezsek..

ben mi...ben oldum olası buna dikkat ettim..
ama bazen atlamış olabilirim.. eskilerin deyişi ile "sehven" olmuştur..
ya resmin üzerine tıklanınca alıntı adrese gidecek şekilde..
ya da.. yazının altına adresi vererek.. eserlere saygı göstermeye çalıştım..
psisye kaydederken adresini de kaydetmeye çalışıyorum ama bazen dalıyorum olmuyor o zaman da bi daha bulamıyorum ..
tüm bunlardan özür..
bazen de linkler bir şekilde kırılıyor.. eski yazılarımda.. tıklanınca gidilmiyor o linklere..

ama bundan sonra daha da dikkatli olacağım söz..
siz??
moleskini nasıl buldunzu??
bir defterciğiniz var mı kenarda köşede??
elinizin altında..??
benim var..
üzerinde kolajı ile.. secrets yazıyor altında.. ama sır kitabıyla ilgisi yok.. benim sırlarımı taşıyor içinde..
iç kapağında da..
bir dışa vurumum var.. bir çok derin sırrım.. görünce beni gülümseten..=P

hani derler ya..
bilgi olmadan fikir olmaz..
bu nedenle.. fikir gelince onun da altını bilgiyle desteklemeye yarıyor bu deftercikler..

*********
merak edenlere...
kadınlar da kullanmış moleskini evet..
gertrud stayn ve emili souden .. defterciklere kendi ruhlarını katmışlar arasına resim .. andaç bişeyler sıkıştırmışlar notlar almışlar ..

bir de tanıdığım blogcu var norveçli.. şu anda hindistanda..
önce kamerasını ve not defterini koyuyor.. bavuluna.. ona da burdan selam =)

****************
tüm resimler..
http://www.moleskine.com dan

Image Hosted by ImageShack.us

28 Ekim 2008 Salı

arka kapı





işte gene burdayız..
ama yazı eklemek için arka kapıdan..geliyoruz..
sahne kapısı yani..

siz izleyicilere giriş serbest.. hatta yakışıklı yer göstericiler de var.. dileyene..

biz zavallı sanatçılar..
arka sokaktan...
zor açılan ağııır kapıçekli bir demir kapıdan gelip gidiyoruz..

ama karşılıklı elbet..
biz de size geliriz.. =P
yer göstericim sürmeli olmazsa.. fena kızarım ona göre..
hem mor kadife koltuklu salon isterim..
geç saatte gelirsen şampanya servisi isterimmm =)..
çok biliyosun atalet.. sen koy bize servis o zaman.. derseniz.. 

demezsiniz.. demezsiniz...

ne suni oluyo bu iş..
emanet.. blog gibi..
emanet sevgili gibi..=P..


resim...  http://adriftonthelake.blogspot.com/2012/03/keep-calm-and-blog-on.html



Image Hosted by ImageShack.us

26 Ekim 2008 Pazar

dokunmadım ...

saçın ne kadar yüksekse.. tanrıya o kadar yakınsın.. derlermiş.. o zamanlar..
ne zaman mı..
mariantuanet döneminde..
saç modelleri alıp başını gitmiş..
ve kimse mariantuanetin saçları ile yarışamamış..

sabahları kaç saat sürermiş bu saç yapım işleri bilinmez..
ama tüyler de eklenen bu modeller..
pek modaymış..

leonard onaltıncı luinin zamanında en usta kuaför imiş..
bu tuhaf saç modellerini o ortaya atmış ve on yıl kadar sürmüş popülerliği..
"kuafür a la monte" modelinde.. marinin saçları çenesinden tepe noktasına tam.. 72 inç.. (x2.5 = santimetresi) imiş..

"kuafür a la kuask" ise.. tepe topuzu yapılıp.. arkaya üç tane tüy takılarak elde ediliyormuş..
sulari .. günlüğünde..
"kraliçe versayda koridorda yürürken ..
başların birbuçuk fut üzerinde salınan ( sanırım yaklaşık elli santim)
ve ileri geri hareket eden bir tüy ormanından başka birşey göremezsiniz..
prensesler teyzeler ve onaltıncı lui.. bu modayı benimsemekte kararsız kalınca.. bunlara at-ürküten diye isim taktılar.."
diye yazmış..

saçlarında inciler.. pırlantalar.. meyveler.. dallar.. çiçekler.. aşk melekleri.. baş harfler.. kelebekler.. kuşlar.. gemiler..
sebzeler.. kuş yuvaları.. kafesler.. kurdeleler.. pudra.. takma lüleler.. dantel ve tüyler varmış..

bu saç modeli yayıldıkça.. kadınlar tiyatrolara alınmamaya başlandı..
=P..
arkalarında oturanlar sahneyi görebilsin diye..
hiç kimsenin kraliçeden daha yüksek saçları olamaz..mış..

bir de.."puf a santiman"ı da yaratmış.. eli değmişken.. leonard..
kadınların..çocuklarının.. arkadaşlarının portreleri.. köpeğinin resmi.. ve bunların arasında sevgilisinin ya da babasının saçından bir lüle bulunurmuş..
duygu pufu demekmiş.. bu modelin adı zaten..


saray ziyareti yapan madam dö kampan ..
günlüğünde" kraliçe çok sade zevklere sahip.. ama kocası kral olduğundan beri çok pahalı oldu bu zevkler..
ona uyan saray çevresi kadınları da harcamalarını arttırınca.. kocaları krala şikayet etmeye başladılar..
kral buna hak verdi.. ama denetlemek için hiç bir şey yapmadı..
sanki bu kralın devrinde her anlamsız olay kutlamaya ve önce kraliçe tarafından .. sonra da.. tüm moda çevrelerinde hızla yayılan bir moda oluşturmaya bahane idi..
kraliçe tüylere çok düşkün.. ve sadece bu nedenler.. tüylerin piyasası 10 kat arttı.. ve 15 lui altınına kadar yükseldi.."
demiş..


oysa lui uğraşmış bayağı..
kraliçeyi ziyaret etmiş.. dairesinde ona bir broş hediye etmiş..
lütfen demiş.. sadece bunu takın.. sizin için yaptırdım..
bakın bunun elmasları benim veliaht iken kullandığım bir takıdan çıkarıldı.. demiş..
/çevreci imiş bizim kral.. enbabaçevreci olabilir hatta.. yeniden kullanıma meraklı imiş baksanıza../

saçlar o kadar yüksekte imişler ki..
kadınlar arabalarına binebilmek için..oturmak yerine diz çökmek zorunda kalıyorlarmış..

bir karikatür gördüm ama şimdi bulamıyorum.. buraya eklemek için.. atlı arabada bir kadın.arabanın tepesi delinmiş.. ordan saçları yukarı doğru yükseliyor..arkada oturan iki uşak da.. şemsiye tutuyorlar öne uzanıp.. saçların üzerine.. ama onun yerine bu eklediğimi bulabildim şimdi.. diğerini siz hayal edin..

******************

neden okudukça..

bunca detayın içinde hep bir.. yakın zaman yakın mekan duygusu içindeydim ki ben..

ay pudra kutum nerde benim ya..

öpiim bi de.. gidip üç beş yere ekleyeyim =)

******************


Image Hosted by ImageShack.us

24 Ekim 2008 Cuma

kaç gündür diyecektim........

sevgili günlük.. bu sana ders.. olmayan kulağına küpe..
ve bana da hatırlatma notu olsun..
*************
öyle ya da böyle..
acık tepkim olunca gelip içimi döktüğüm yer burası..
gayya kuyusu..
birçoğu için iş saatleri..
sevdiklerimize.. sıkılıp da söylenmeyenleri boşaltmak için..
bulunduğumuz yer..
anı defteri..
not defteri..
paylaşım yeri..
epeydir aklımda dediğim..
imeem gitti..
başka bazı yükleme siteleri de ..
sentüb gitti..
başka daha farkettiğim.. bir çoğu.. jeositi gitti..
arada gugl burda bilgi var dediğinde.. ulaşamadığım bir çok toplu kullanım alanı var..
işte bloggır gitti..
yarın tayped gider.. ya da başkaları..
kuşatılma altında ne yapılır..
direnilir elbet..
işte son yazımızda.. güç..
başa gelenlere direnmek olarak..
tanımlandı..
di mi..
buyrun..
direnin..
direneceğim..
hapırsa da köpürse de yazacağım..
kağıda duvara..
nasıldı o..
Okul defterlerime
Sırama ağaçlara
Kumlar kar üstüne
Yazarım adını
Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Taş, kan, kağıt veya kül
Yazarım adını
Yaldızlı tasvirlere
Toplara tüfeklere
Kralların tacına
Yazarım adını
Ormanlara ve çöle
Yuvalara çiğdeme
Çın çın çocuk sesime
Yazarım adını
En güzel gecelere
Günlerin ak ekmeğine
Nişanlı mevsimlere
Yazarım adını
Gök kırpıntılarıma
Güneş küfü havuza
Ay dirisi göllere
Yazarım adını
Tarlalara ve ufka
Kuşların kanadına
Gölge değirmenine
Yazarım adını
Fecrin her soluğuna
Denize vapurlara
Azgın dağın üstüne
Yazarım adını
Bulutun yosununa
Kasırganın terine
Tatsız kaba yağmura
Yazarım adını
Parlayan şekillere
Renklerin çanlarına
Fizik gerçek üstüne
Yazarım adını
Uyanmış patikaya
Serilip giden yola
Hınca hınç meydanlara
Yazarım adını
Yanan lamba üstüne
Sönen lamba üstüne
Birleşmiş evlerime
Yazarım adını
İki parça meyveye
Odama ve aynaya
Boş kabuk yatağıma
Yazarım adını
Obur köpekçiğime
Dimdik kulaklarına
Acemi pençesine
Yazarım adını
Kapımın eşiğine
Kabıma, kacağıma
İçimdeki aleve
Yazarım adını
Camların oyununa
Uyanık dudaklara
Sükutun ötesine
Yazarım adını
Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime
Derdimin duvarına
Yazarım adını
Arzu duymaz yokluğa
Çırçıplak yalnızlığa
Ölüm basamağına
Yazarım adını
Geri gelen sağlığa
Kaybolan tehlikeye
Hatırasız ümide
Yazarım adını
Bir tek sözün şevkiyle
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum
Seni haykırmaya
ey özgürlük

şarkı söyler gibi okudunuz di mi.. eluarın şiiri artık.. kendi ülkesinde böyle bizdeki gibi anlam taşımıyor ne yazık..
inadına bağırarak okuyun..
sakın biliyorum ay ben bunu deyip paragrafı atlamayın..
atladıysanız da hemen geri dönün..
her sözcüğü..
sindirerek ve kendinizi inandırarak okuyun bi daha..
evet ..
yazacağım..
hatta gerekirse ozalitle..
elden ele dolaştırılmaya..
bi halt olduğu için değil..
sadece yazma özgürlüğüm..
konuşma özgürlüğüm kısıtlanmasın diye..
sakın duymayım.. ne yapıcaz yok..
yazacağız..
tadımız mı kaçtı..
kaçmayacak..
yazacağız..
incir çekirdeğine eziyet için..
inat için..
birbirimizi bulduk seviyoruz.. ve birbirimizsiz yapamayacağımız için..
yazacağız..
sevgiler herkese süper bi hafta sonunuz olsun..
inadına.. olsun hem de...
***************************
Image Hosted by ImageShack.us

23 Ekim 2008 Perşembe

güç.. kimde???


şu takvim projesi  öncesi salı yazısında kadın güçlü diye bahsetmiştim.. hani..
sonra bir kadın için kullanıyorsan bu sözcüğü.. söylerken dilimi damağıma hızla vurup.. "ç"yi iyice vurgulayıp.. pek bir vurgulayarak söylediğimi farkettim..
düşündüm sonra.. nedir bir kadını güçlü olarak tanımlamamı sağlayan.. fiziksel kuvvetten söz etmiyoruz elbet..
diye.. baktım simurg da aynı şeyi düşünmüş.. şu gücü bi tanımlasak demiş.. simurg.. yani föniks.. güçlü mesela..
hem nikneym olarak kullanan blogdaşımız.. hem de.. adını aldığı kuş..ben de bir simurgumdur mesela..
küllerinden doğmayı bilenler..  güçlüdür..
yani güç.. başına gelenlere dayanma gücü..
güç başına gelenlere rağmen ayağa kalkma özelliği mi??..
başka nedir.. kadını güçlü yapan.. dayatılan kalıplara uymama beklenen gibi olmama ve buna rağmen başarılı olma özelliği olabilir..
dayatan bölüm aile.. toplum ve çok geriye gittiğimizde.. xyler.. elbet.. toplumun xy kısmı zamanla toplumun bazı xxlerini de yanlarına alarak dayatırlar genel toplumsal kuralları.. sonra bazıları kız başına bişeyler yapabileceğini göstermek için.. uğraşır durur.. başarırsa.. güçlü olur.. topluma aileye kurallara.. alışılmışa karşı güç sayesinde durabilmiş olur....
başka ne olur.. kadını güçlü kılan....her cephede.. yani görüntüde.. evde işte.. aile içinde.. her yerde.. dikkat çekici derecede iyi becerikli başarılı olması güçlü olmasını gösterir..belki tek hedefe değil.. yaşamın her penceresinde çırpınmalarıdır onu güçlü kılan..
ya.. biz gücü hep bir başka güce karşı savunma niyetine mi kullanıyoruz..yapılana karşı dayanabilme becerisi olarak mı bildik... öğrendik gücü..
güçlü erkek dediğimizde.. gene eğer kassal özelliği kastetmiyorsak.. o zaman.. bir tavır .. kural.. koyma ve sürdürme.. özelliği dediğimiz hemen anlaşılır..
ama eğer bir kadınsa.. sözü edilen.. hemen güçlü dedikten sonra..
"evli ama işinde de başarılı.."
"çocuklu ve çalışıyor ama hem işiyle hem çocuklarla süper ilgileniyor ve ayrıca.. güzel de giyiniyor.. kendine bakıyor.."
"eşinden ayrıldı ama yıkılmadı.. iş buldu .. şimdi kendine ve çocuklarına bakıyor.. kimseye gerek duymuyor" filan gibi.. eklemeler yapmak gelir aklımıza..
TDK ya baktım sonra..bir çok tanımı var.. siz de bakın.. buraya hepsini eklemeyeceğim..
birincisi bu bizim bahsettiğimiz..
ama ordaki diğer tanımları okuyunca.. dedim ki..
bir kadından bahsettiğimde..nerde bunun ikinci tanımı..
"   Bir olaya yol açan her türlü hareket, kuvvet, takat." bölümü...
üç ya da dokuzuncusu.. yok...
ne zaman güçten söz etsem.. hep bişeylerden başı dik çıkabilmiş birinden söz ediyorum.. yani kadın başına gündelik ya da.. sıradışı bişeyler gelmeden.. güçlü sıfatını alamıyor.. genelde canım.. vardır elbet güç timsali kadınlar da.. ama onlar ansiklopedik..
kadın simurg gibi önce bi yanacak.. külünden doğacak ki.. güçlü olabilsin..
oysa ben gücün saf.. sessiz ve taş gibi hareketsizini.. istiyorum..sahip olayım .. kullanmayayım .. ne birilerini ezmek için.. ne de savunmak için..öyle istiyorum.. kadınlar için..

22 Ekim 2008 Çarşamba

hadi eğlenelim mi...


FotoFlexer_Animation
film oyanın aklına geldi.. fikir de gelişiverdi..
takvim yapıyoruz..
=)
tamam baştan başlayacağım..
bir film var.. kalendar görls diye..

bilen biliyodur.. bilmeyen izlesin mutlaka.. gerçek bir öyküyedayalı bir film.. muzur ingiliz komedi üstadları oynuyor..
bu filmde.. bir çok etkileyici sahne var.. bir erkeğin karısının klubü için yaptığı bir konuşma..
eski blogda ağlak bi şekilde anlatmıştım.. ama en önemli ve etkileyici cümleyi de oraya almışım.. yazının tamamını okumaya gerek yok.. gerekeni buraya aldım..
bir bahçıvanın.. bahçeseverin.. ayçiçekleri daha doğrusu güne bakanlarla ile ilgili söylediğini..

diyor ki'' günebakanlar.. sıcak akdeniz ülkelerinde.. güneş doğduğu anda yüzlerini ona çevirirler.. ve gün boyunca güneşi takip ederler.. hepsi birden.. ama bizim soğuk ve az güneşli İngilteremizde bu kadar şanslı olmazlar... yine de azıcık bir ışık kaynağı bile bulsalar.. yüzlerini ona dönerler.. ki bu.. iyi birşeydir..''insana ümit verir..
işte buna dayanarak.. takvim yapıyoruz..
ben aralık oldum.. oya da mayısa talip.. saklanbaç ay vermemiş ama varım demiş eylül alayım demiş....
simurg temmuzu kapmış.. dolfin sen de bence haziranı tut..
jidooo nerdesin bu kadar çok çalışmaaaa.....
ece.. seninle aralığı paylaşırım istersen ya da ocak da olabilirsin =P
e hadi kapışın ama ayınızı..
bakalım sonra ne çıkacak..
kapak alperle çağların olsun dediler =P..
*************
şimdi iki erkekli resim koydum..
biiirrrrrrr alper küstü =P..
ikiiiiiii kızlar kendi takvimimizi yapalım dedi...
demek ki resim olarak jartiyerlerin üstüne tanımıyoruz..
ama ben sizin için kenara bi slayd şov da yapıcam söz..
=)
**************
simurgum.. özür.. güç konusu acık ertelensin mi.. yok çok değil.. yarına.... kadar..
**************
son durum..
ocak..ecemin...
şubat... kumuma verildi aldı mı bilinmez.. =P bi yorum etse de anlasak...
mart.. imbirimin...
nisan... jidomunnnn
mayıs ..oyasının
hazirannn.. dolfinimin..
temmuz.. simurgun..
ağustos....kirazın / şu goril işindeki gibi bi performans bekliyorum ona göre../
eylül saklanbacın..
ekim .. geç kalmadımkinin...
kasım... heramın...
aralık.. ataletinnnn...
**************
format.. fikir.. ATC duydunuz mu.. çalışın bakiim gugldan..
ben sonra anlatırım.. =) ..
formatın.. eni boyu basılınca.. ne kadar olacağı konusu.. fotoşoptan anlayanlara kalmış..
bu yazıya yorum edin..
*****************
bi daha düşündüm.. de..
şimdi.. başka isteyenler olursa..
diye..
bişey geldi aklıma..
siz ayınızı seçin.. resminizi hazırlayın..
en kötü ihtimal aynı aydan bikaç tane olsak bile..
tüm takvimi bastırırken.. siz kendi ayınızı bastırırsınız.. şunlar bunlar kendi ayını.. maksat hem eğlence olsun.. hem de.. bi anı bulunsun..
ben aklıma koydum.. bastırıp.. spiralletip /kırtasiyecinin spiralinden..jinekoloğun değil/ .. masa takvimi olarak kullanacağım.. =)...

21 Ekim 2008 Salı

karışık bi salı

sabah iyi kalktım..
her zamanki gibi.. önce kahve makinesinin düğmesine bastım.. sonra pisinin..
ilk kahvemi içerken meyllerime baktim..
bir iki önemli mesaj.. bir de yorumlarla ilgili meyller.. gerisi forvırdlar.. sonra redıra bastım..
sayfa açılırken.. gidip.. 18liği uyandırdım..
o giyinirken.. ben redırdan bir ki şey okudum.. sizler yazı eklmemiştiniz.. sabah..
sonra gazeteokuyu açtım.. gene ruh karıştıran haberler bi göz atıp.. köşe yazarlarıma daldım..
18liğin servisi kapıya geldiğinde.. çekirdeği uyandırdım..
sonra devam ettim okumacaya..
o aşağı yanıma geldiğinde.. lekeyi de getirdi.. biraz onu sevdim.. çekirdeğin anlattıklarını dinlerken..
onu da gönderdikten sonra.. kendi yazımı ekledim.... sknın saatinin çalışını.. ve hazırlanırken çıkardığı pıtırtıları dinleyerek.. nöbetçi bu gece.. öperek gönderdim onu da.. pisiden uzaklaştım..
çiçeklerim.. evde ilgi isteyen bişiler.. bu vakitlerde benim keyifle yaptığım şeyler..
akşam işten geç çıkmanın 19larda gibi.. sabah bi parça geç gidebilme keyfini yaşamaktayım..
benim her zaman yalnız kalma zamanlarım olmuştur.. gereksinim şeklinde.. tek cimriliğini ettiğim şey budur.. o belirlediğim saatlerde.. saime hanım gelse.. şimdi git bi saat sonra gel diyebilirim.. ha bi de yeni açılmış dergi konusunda huysuzumdur.. alıp eve getirdiğim dergiyi.. ben açıcam ve okuycam ilk.. başkası karıştırıp.. a bu da güzelmiş diye ortasından bişi gösterince.. piç oluyor.. dergi .. kaprisliyim bu konuda..
bu yalnız zamanlar.. önceleri her istediğimde.. sonra.. karganın deyişi ile.. evdeki "saysıal olarak doğrusal artış" sonucunda.. gecenin geçççç saatlerine.. ve nihayet.. sabahın körüne kaydı..
herşey her sabahki gibiyken.. bir mide bulantısı..bir karın ağrısı.. ne olduğumu anlamadan.. bir de ateş..
beni banyoya kitleyiverdi.. baktım düzelemiyorum.. elim ayağım titremede.. işi aradm.. ben gelemiyorum şu anda diye.. ve nihayet mide susunca yattım.. uyumuşum..
rüyamda.. önce birlikte evde bazı eşyaların yerini değiştirdiğimiz karganın üzerindeki bulüz ne kadar yakışmıştı .. onu konuşurken bir sesle uyandım..
"atalet hanım.. uyandırdım ama merak ettim".. dedi.. yardımcı.. ben uyurken gelmiş.. bi süre beklemiş.. sonunda öldüm sanmış korkmuş.. zaten bizim evin kuralıdır.. ben sadece gecenin bir bölümünde uyuyabilirim.. o saatler dışında.. uyurum ama uyanma durumu kesinlikle birisinin kontrolünde olur.. asla benim kontrolümde değildir..işin kötüsü uyanınca cin gibiydin.. dalamadım bir daha..
baktım daha iyiyim.. indim.. ve koltukların yerini.. rüyamdaki gibi değiştirdim =D.. sonra duş giyinme ve işe gelme..
neden geldin.. yataydın ..  diyenlere gerçeği söylemedim.. yapılacaklar vardı dedim..ki vardı.. ama ertelenebilirlerdi bir 24 saat..
gerçek ne mi ?? .. evde kalırsam az sonra çekirdekle 18liğin eve dönüp.. beni evde görünce.. canımı sıkmak için fazladan zamanları olacağından.. evin o saatten sonra işten daha rahat olmadığını bilmemdi..
ne kötü bu kadın.. neler diyor çocuks için..
hayır.. gerçek budur.. doğdu doğalı evde anne görmeye alışmamış çocuks.. anne bulunca.. arabın yağı bol bulması gibi.. k.çına başına sürer ve sonunda tatsızlık çıkar..
işe geldim dedim ya.. yolda.. uyuyakalan bir sürücünün arabasının birden yolu tam ortasında yan dönmesi ile bir heyecan yaşadım.. frene nasıl asılmışsam.. durdum ama belim ağrıdı o kadar hazırlamış vücut kendini çarpmaya.. ben durdum da.. arkadan gelen durabilecek mi paniği ile.. aynaya diktim gözümü aman aman diye.. neyse ki profesyonl taksi imiş de o da kazıyarak yerleri durabildi.. ve.. uyuyan şöför uyanıp.. bi el sallayıp .. düzeltip arabayı ilerledi..  uyuyan diyorum çünkü düz yolda.. bir anda 90 derece dönüş yapıp iki şeridi birden kesen bi sürücünün uyanıkken böyle bişey yaptığını düşünmek istemiyorum...
haberler almaya gelmişim.. işe..
sevdiğim birinin.. kötücül bir hastalığının haberini aldım.. güçlü ve her zaman daha yakın olmak istediğim.. benden olsun istediğim.. ama hem karakteri hem de.. konumu nedeni ile.. bunu başarmadığımız bir kadın.. çok gereken bir zamanda.. panikde değilde.. soğuk intikam kararlarını verme aşamasında olduğum bir zamanda.. bir şekilde bunu farkedip.. artık tıslayan sesim mi.. sırtlan gülüşüm mü.. yoksa havada dikili burun ve kuyruğum mu bilmiyorum.. ele verdiyse beni.. benimle bir çay içme bahanesi ile tatlı tatlı sohbet etmişti.. ve tam da kapıdan çıkmak üzere iken.. bana sadece.. unutma.. demişti.. hiç bir yemek.. ocaktan indiği ısıda yenmez.. karar vermek için biraz bekle..
ve her bir beni seven.. ne dersen yanındayız ama.. emin misin diyenin dediklerinden .. bu sözler beni.. belki de arkasında durmayı başaramayacağım.. belki de.. ilerde taşıyamayacağım.. belki de kendi kendime hep başıma kakacağım bişeyi yapmaktan alıkoymuştu.. bilemiyorum en iyi karara mı götürdü.. ama beni bir an frene basmaya itti.. sonrası kendiliğinden geldi zaten..
çok güçlü.. kendi ayağı üzerinde duran .. kimseye güvenmeden kendi işini gören.. ama hep başkaları için sevdikleri için.. yapabileceğinden azını yapan.. yaşayan bir kadın olduğunu düşünmüşümdür.. hırslarının önüne.. kocam.. kızım gibi iki başka varlığı koymuştur..burası klasik derseniz.. işte ben o aileyi tanıdığım için.. hiç birinin kendisinin öne konduğunu farketmediğinden.. ve bu hatunun da bu işi.. sizin için saçımı süpürge ettim modeline getirmeden.. yapmasından.. etkilenmişimdir.. bir fark vardır o modelde.. sessizliğin gücü şeklinde.. bir fark.. saime hanımdaki gibi.. bir sessizlik..
ama gene de.. bakan.. onda bir felsefenin.. bir isyanın.. bir feragat değil de tahammülün olduğnu anlayabilir..
arada bir duvar olur önünde.. o zaman yaklaşması zor olur.. arada çocuk gibi olur.. işte.. o yüzden gene beni düşüncelere saldı bu haber.. benim yaşımda.. maddi olarak konum olarak benden daha iyi durumda.. bazı özel zamanlarını saklamasını da bilir gerçi.. ama gene de.. bir eksik bırakmış istediklerini.. duygusu verir bana.. şimdilerde yoğunlaşacağı başka bir konusu olduğundan.. bilemiyorum ne kadar.. istediklerine yoğunlaşabilecek..
ve iyi ki.. dedim.. zamanında.. ataletleşmişim de..
sör emanüel ölmüş bi de.. 99 yaşında.. 100. dg'ününe 3 hafta kala.. 26sında karar vermiş.. rahibe olmaya.. bizim okulda edebiyat hocalığı da yapmış zamanında.. sonra mısıra gidince.. paçavracılardan olmuş sör emanüel.. kendi adına vakıf kuran bir pragmatik rahibe.. pragmatizmi başkalarına yönelik.. dünyayı dolaşıp.. bağışlar toplayıp.. okular aşevleri kuran bu kadın.. fakirlikle savaşan ateşli bu kadın.. mısırda.. afrikada binlerce aileye yardım eden biri.. düşünün rahibe.. kendi gibilerin sayısına etkinliğine güvenemeyip.. vakıf kurmak zorunda kalmış..
allaha adanan kadın.. yaradanın bile insan oğlunun umarsızlığını dizginlemeye yeterli olamadığını.. işin çığrından çıktığını anlamış ..
bu cuma.. st espri de duası okunacak sabah saat 11de.. gitmeyeceğim.. işteyim o saatte.. ama bu dünya için değiştirebileceği kadarı.. dua ederek tanrıdan umması beklendiği halde.. paçaları sıvayıp.. öğrencilerinin ailelerinde bağışlar toplayıp.. dünyaları gezip.. bir şeylerin değişimini.. elleri ile.. yapan bir tanrı kadını.. için dua edeceğim..kendi kendime..
rahibenin bile gerçekçisi.. rasyoneli olabiliyor demek..
sahi epeydir.. kadınlardan söz etmedik.. güçlü kadınlardan.. elini taş altına sokan kadınlardan..

sonra.. gene son bir meyllere baktım.. simurgum süper bi terapi göndermiş bana.. paylaşacağım onu buradan.. ama önce..bir yaptığımı daha söyleyeyim.. örgü örmeye başladım.. =).. hera soruyordu.. kim ne örüyor diye.. ben sıcak su torbalarına.. seksi kılıflar örüyorum =D.. yılbaşı armağanı olacak.. yakınlarıma.. çiftlik evlerinde.. ısınırlarken kullansınlar diye..
bu arada nasıl yapılırları kurcalarken bulduğum bir şeyi paylaşacağım.. ondan bunu anlatışım.. yılbaşı gelirken ne gerekir.. yeni bir takvim.. buyrun.. belki siz de istersiniz..


güzel bir çarşambanız olsun.. salıdan daha iyi olsun..
takvim için..
http://www.etsy.com/view_listing.php?listing_id=16219591

ödüllendim

arkadaşlık ödülü
yukardaki..ispanyolca bi not..
uluslararası arkadaşlık ödülü..
lalem .. kuralları açıklamış yazısında..
bi de bana ödül vermiş..
lalem vermiş.. bunu okanın .. pınarbeyaz reklam sesiyle okuyun hani ben yaptım dediği.. /
lalemin vermesi neden önemli..
e ban .. bi vakitler.. üzmüştüm onu.. onları.. kaçmış saklanmış.. yerimi söylememiş.. hainlikler etmiştim.. affetmiş de ödül bile vermiş.. ben olsam.. heee... sana ödül mödül yok.. derdim.. sana güven filan olmaz.. dememiş..
lalem...
bu ödülü elden ele geçirmek gerekmiş..
kuralmış...
etikete..sobeye ..  anketlere ve tüm bu tip aktivitelere karşı bi grup dostum var benim.. alsam bi türlü almasam bi türlü diyecek.. zaten yanda listem bile yok.. =P hepiniz redırda rssi olmayanlar bile başka yöntemlerle takip edilmektesiniz.. o başka.. AGA (atalet göz altı) farkı..
bi ara gorilla gerilla kızlar olmuştuk .. kokartlanmıştık ama.. ko-komtan blogistandan süresiz zin kullanıyor diye.. kaldı bu işler..=)
o yüzden isim vermeden.. hepinizin.. dostluk ödüllerine layık olduğunuzu söylüyorum sadece..
birer de öpücük konduruyorum ..
bi de içimden geldi..
sabah sürprizi yapiim dedim..
günaydın....=)kahvaltı

e hep jartiyer hep bacak..
bunda ne var derseniz.. bekleyin.. bu sadece açılış..
biz kızlar.. da.. hayal kurabiliriz.. bazen.. arada.. her zaman....
=D..........................
süper bi salınız olsun....

20 Ekim 2008 Pazartesi

haftasonca

ya burda ne var
şu limon geldi aklıma..
hani hayat bize limon verirse..
renkler
isteyenler limonata yapabilirken..
sexy_legs
biz tuz ve tekila isteyip tekila şot yapıcaktık ya..
*********
hafta sonu..
kocaman bi şok yaşadım.. aslında ikinci oldu ama gene de ürküttü korkuttu.. du bakalım hallederiz noktasına gelindi..
bir kalp kırdım.. sanırım.. onarırım diye umarım..
bayağı öfkelendim bi ara.. gerçekleri yüzlerine vurdum bazılarının.. paranoyak dedikleri.. davranışımın nasıl bir içgörü olduğunu kanıtladım..iki velet kızdırdım bu yüzden .. ama kendim eğlendim..
acık barok acık buduar.. acık tembel .. acık çılgın gittim..
okudum yazdım..
armağanlar verildi.. şımartıldım biraz..
bi de bahın bazı bestelerini karısının yapmış olabileceğini öğrendim..
yıllarca çocuk yapmaya ve bahın bestelerini temize çekmeye yarayan sade bir kadın olarak tanınan anna magdalenanın..
belki de bazı çello bestelerini yapmış olabileceği düşünülmekte imiş..
=)
bi de şarap açacağı gördüm .. her tarafı parlak taş kaplı..
bunu isterem de isterem =)..

e daha ne isterim di mii.. renkli geçmiş..
écrite par Mme Atalet.. elle-même... =D....

**************
saat 12.42 itibari ile düzeltme.. ay yorumlara bakınca.. anlatamadım sandım da.. düzelteyim dedim..
biiir... bah karısı için beste yapmış mı bilmem.. ama bazı besteler bahın sanılmışsa da aslında karısının olabilirmiş.. bu kadarcık bilgi var.. kesin de değil.. ama düşünülmeli..
nice bin.. kocası sanılmış yazar çizer yontar ve besteler kadın var olabilir.. düşünün hele..
ikii... limon veren hayata.. tekila ve tuz siparişi verilecek..
şot yapılacak.. limonata ile vakit kaybedilmeyecek.. demek istedim.. beklenmeyen gibi davranmalıyız.. pozitif de değil.. bi üstü ne ise ööle davranmalıyız.. üste çıkmalıyız.. yani..
ve üçç...
elle-même.. yazıldığı gibi okunmayan frenkçede.. elmem olarak okunur.. kendisi.. anlamındadır..
bayan bah.. notalara..
écrite par Mme Bach , sa femme yazmış..
yani bayan bah tarafından yazıldı, karısı.. demek bu da..
işte ona göndermedir..
muzur bi gönderme içermez..

18 Ekim 2008 Cumartesi

karmaşaya bak....


"bazen..insanın herşeyi bırakıp kendisini arındırması gerekir ..birşey sizi huzursuz ediyorsa.. ondan kurtulmalısınız..çünkü o zaman .. özgür olduğunuzda.. gerçek yaratıcılığınızı .. yaşayabilirsiniz.. gerçek SİZ dışarı çıkar.."
demiş tina turner.. =P..
bi de..
şu oreli var..
bana iç üşümelerini hatırlatan..
size de olur mu.. sıkılıp daralıp bunaldığınızda içiniz üşür mü.. bana olur.. öyle üşür ki içim ısınamam.. giyinsem de.. sıcak bişey ya da ısıtan bişey.. içem de.. ısınamam birine sarılmazsam.. 
spaceball1katkatlardan bahsediyor aureli.. koruyucu bir örtü önemlidir diyor..insanın içini ısıtır diyor..ve  zamanın akıp giderken... eşyayı değiştirmesinden ..  bıraktığı güzel çirkin izlerden ve bir plastik sanatçı olarak bunları.. koruyucu örtüye  dahil etmeye çalışmaktan bahsediyor..
yaşamda da koruyucu örtüye dahil etmiyor muyuz izleri..??..
ele güne karşı süslü işli örtülerimiz.. gündelik kırkyamalarımız yok mu.. görsel değil.. ruhsal olandan söz ediyorum tabii.. anladınız siz.. =D..
bu durumda.. sanat ifade ise..dışa vurum ise..
bu da benden o zaman..
şimdi evde.. içi üşümemi giderecek bir tarafı ışıltılı bir tarafı kırkyama  örtünün altında.. el işleri.. hayal kurma.. ve yazma yaratıcılığımı ortaya koyma zamanı..
sonuçta her yapılan.. kim için yapılıyor ise.. o hedef kişinin kimliğini de taşır beraberinde.. tasarlayıp yaratan kişinin kimliği kadar.. demek ki.. birşeyler üretmenin birleştirici ve yorumlayıcı bir tarafı da var..
ama dışa vurmak için.. yoğunlaşmak gerek.. bir çeşit kimlik analizi yapabilmek için.. örnekse.. x kişiye bir atkı örecekseniz.. o kişinin size hissettirdikleri.. verdiği ipuçları da o seçilen renk doku desen için gereken en önemli malzeme.. yün ve şiş kadar gerekli.. bu yüzden önce mualla teyzenin dediği gibi.. işte yastık.. işte ben komiserim.. yaratıcılığıma engel olan şeyleri yok ettim.. mi demem gerek =D..
yok mualla teyze öyle dememişti..gidip kartaltepe karakoluna.. işte tabanca işte ben.. sorunumu / koca cum kaynana/ hallettim.. mi desem demişti.. depresyon tedavisi için gittiği ve kendisine. "sorunu halledin" diyen psikiatra..
psikiatr üzerine düşen  "hayır"ı yapıştırıp..  ilaç yazmıştı mualla teyzeme .. böyle anlatmıştı.. ben çocuktum.... diyeceğim siz.. eyvah atalet depresyonda ya da sksı le sorun var diyeceksiniz..
ki hayır.. sk hatta kendini aşmakta.. bu aralar.. hatta bana ölecek miyim nedir dedirtecek kadar iyi davranmakta.. çocuks her zamanki çocuks işte.. ama ben yorgunum.. sıkılıyorum.. yani o kadar basit değil herşey..
o yüzden.. içimi temizlemek için.. hipnotik bişiler yapmaktayım.... uyuyorum.. ki.. ben uyurken bizimkiler.. fısıldayarak bişeyler sorarlarsa.. ben uyanmadan cevap verebilirim sandıklarından bu da zor olmakta..=D..
özetle.. önce başkalarının  senin üzerindeki sıkıcı etkisinden kurtul.. sonra SEN kendi içinden geldiği .. dilediğin gibi yarat.. ama kim için.. o biraz önce yok ettiğin başkaları için..
manitu.. çelişkiye bak..=D...................

ctesi öğleden sonra yazıldı.. akşam eklendi.. bloa..
arada.. atalet.. 2 şey üretti.. bir film izledi.. lekeye top yaptı.. ve resimler çekti..

16 Ekim 2008 Perşembe

evde olasım var..



dikkatli göze.. senenin her anının ayrı bir güzelliği vardır..
aynı şeklide.. her saat daha önce görülmemiş ve bir daha görülmeyecek bir resim gösterir..
ralf ualdo emersın

kelebek zamanı aylarla değil anlarla sayar..
ve yeterli zamanı vardır..
rabindranat tagor...

**********
durum..

işte olasım yok...
evde olasım var...
zaman ne kadar görece bir kavram di mi..

14 Ekim 2008 Salı

balkabağına.. erişkin olmaya.. hatta erişkin kadın olmaya dair..

proj_how_pumpsf1_aug08
ben masal sevmem..
dinleme yaşında iken  de sevmezdim.. ceza ile biteni de ve sonsuza dek diye biteni de.. sevmedim.. pinokyoya da sinir olurdum gepettoya da.. gulivere de cücelere de.. kılım anlayacağınız..
birilerini aşırı duygusal diğerlerini de gücünü kullanmaktan aciz görür/kanımca en kötü acizliktir../.. ve kızardım..
hele masal anlatanları hiç sevmem.. hele erişkinlere masal okumaya çalışanları daha da ezesim gelir..
geç bunları.. anam babam .. geç bunları.. şarkısı yoktu o zaman.. salla demeyi de bilmiyoduk.. ama sevmediğimi net dile getirirdim her seferinde..sanırım anlat anlat heyecanlı oluyo derdik.. tepki koymak için..
o zaman nerden çıkıyor bu resme bakıp bunları düşünmek.. hiiç saçmalık ..  fener o.. gerçek.. nasıl yapılacağının tarifi  bile var.. ekonomik krizmiş pehh.. alem kabak oyma derdinde..mis gibi tatlısını yapmak dururken.. desem .. yalan olur.. bakarken.. herşeyi sahte birinin nasıl prenses diye .. yutturulabildiğinin en iyi kanıtı gibi göründü bana.. ama resimden çıkmadı bu düşünce..
iksi birbirini buldu....
*****************
bi de..
defter arasından buraya kurtarma yapılmalı..
erişkin olmak..
hayatın önemli bir yol taşıdır..
beklemekten vazgeçip..
doğru yaşam tarzını kurma zamanıdır..
aile yadigarlarını toplamak.. anıla biriktirmek..
annenin mutfak masasını kızına çalışma masası olarak verip..
en iyi takımlarını tabaklarını her gün kullanmaya başlamaktır..
çünkü hayat bir prova değildir..
bir defalıktır ve gerçek birşeydir..
ve erişkin olmak bunu bilmek..
ve hayatın bize verdiği her anı bir hazza dönüştürmektir..
bu yarına ertelenecek bir iş değildir..
bugünün esas ve en önemli  işidir..
işte erişkin olmak bunu bilmektir..
*************

başka şeyler de var erişkin KADIN olmanın öğrettiği..
o da kadınlar arasında diyaloğun.. bir duyulan ve güzel ifade edilmiş.. bir de.. duyulmayan ve kötücül.. yarışçıl.. itici.. tarafı olduğu..bunu iyi öğrenmeli kadın kısmı..
sanki bir epe yarışması.. adımlar belli.. oyuncular farkında.. sadece izleyici bişi anlamıyor.. =)asil bir oyun izliyorlar onlar kendilerince =)..
ama tam da iyi bir hamle sonrasında .. epe taşıyanlardan biri.. aniden yüzünden maskeyi çıkarıp..
ben salak mıyım.. neler olduğunu görmüyor muyum.. diye bağırsa.. ne şaşırdı izleyiciler ama =D..
****************
nedense.. biterken..
hiç kimsenin yağmurun bile .. öyle küçük elleri yoktur.. söylemekteyim..
ve aslında hiç şarkı söylemesem de olabilir..
41 yaşında olmak ve ölümü ensende hissetmek konusunu düşünmek daha doğru olurdu.......
*************
resim.. hallmark.com dan
şarkılar benden olsun bu seferlik..
hatta abartıp alem buysa .. atalet benim diyesim var..

12 Ekim 2008 Pazar

ne başlığı yok başlık filan..

bir e posta dolaşıyor.. ortalıkta..bir ilk kadın hakimlerden bir hanımın..ölümü ile ilgili.. ve gökler ağladı şeklinde sonlanan ağlak bir yazı.. adalet yılmaz hakkında.. size de geldi mi bilmem..ben bu tür yazılardan hicap duyarım.. sinirlenirim..
eğer gerçekse.. bir yaşlı kadının ölümü.. allah rahmet eylesin.. yeterince kötü iken..pazıl gibi kurgulanmış böyle yazılar ile.. daha üzücü hale getirmek beni sinir eder..
kadın hakim. atatürk söylemiş.. o da olmuş...kocası subay.. koreşehidi.. oğlu..dışişlerinde.. asalaşehidi..kızı izmitdepremşehidi.. kendisi de öleceğini hissetmiş o sabah .. fotolarını öpüp sevdiklerinin.. parasını çekip.. bankadan.. atasını  anıtkabirde ziyaret edip.. parasını yarı yarıya kız çocuk yetiştirme yurduna ve yaşlı bakım evine bağışlayıp.. eşi ve oğlunun mezarına gitmiş.. ve orada vefat etmiş.. son gününde ona eşlik eden taksi şöförüne de bir hayat dersi vermiş yol üstünde..ertesi gün gazetede okumuş taksi şöförü.. polis mezarlıkta bir ceset buldu.. ceset avukat hanımındı ve kocası ve oğlunun kabrine öleceğini anladığı için gitmişti diye.. haberi okurken  yağmur yağıyormuş.. zaten.. gökler senin için ağlıyor demiş.. şöför.. ağlamış..
nedir yani..
yaşlı bir hanımın vefatı zaten kötü birşey..
tüm ayrıntılar doğru ise bile.. saygın bir hanımın ölümünden biraz daha kötü olmuyor benim için..
ama demek bazılarına yetmiyor ki.. gerçek ya da yanlış.. diğer hayat acılarını da katıyorlar bu acının yanına.. oğlu da.. kocası da.. kızı da.. ay  hem dürüsttü de.. biliyo musun hem atatürkçü idi de..
şu en sondaki "öleceğini anladığı için gelmişti kabre" cümlesi delirtti beni.. fil miyiz biz.. hangi adli tabib vermiş bööle bi rapor.. hangi şahit duymuş bööle bişi dediğini.. hangi memleketteyiz de polis bööle bi çıkartım yapsın .. dosyaya nası yazsın bööle absürd bişiyi.. offff of....
atatürkseverlerin .. laisizm severlerin bile arabesk olduğu ülkede deliriyorum..
ha demeyin .. ya gerçekse.. sen de ayıp etmiş olursun  diye.. eminim eğer bööle bi hanım varsa.. ve bunların yazıldığını okusa hakkında.. benden daha çok delirirdi..
nerden mi biliyorum.. saime hanımdan.. vallahi paralardı hakkında bööle bişey söyleyeni..
tamam.. kızdım gene.. ama boş durmadım bi kanıt toplamaya karar verdim.. bir sordum gugla..böyle bir isim bulamadım.. yok bir adalet yılmaz..ama şu bahsettiğim postama düşen yazı.. binbir yerde çıktı karşıma.. bayılmış millet.. her yere eklemiş..
daha da sinir oldum.. ve inandım uyduruk olduğuna..
sonra ilk kadın avukat hakim dedim..sordun gugla..
bir "ilk kadınlar"   listesi verdi.. sonsuz sitede aynı liste..
birine tıklayınca.. bazıları sadece bir isim listede.. ilk kadın hemşire.. ilk kadın banka müdürü.. gibi.. bazılarının hayat öyküsü var isminin yanında..
ilk kadın hakim.. suat berk.. hakkında dişe dokunur hiç bir şey bulamadım..
sadece bir cümle..
yeşil gözlü bir hakime..ilk tayin edilen üç kadın hakimden biri..  tayin olduğu yerde bütün erkekler.. mahkeme salonuna seyre geliyorlarmış..  o da işleri var da geliyorlar sanırmış.. sonrasında annesinin hastalığından dolayı istanbula tayin olmuş.. güya..
doğru mudur.. bilmem.. linki zor ulaşılır..
bir yerde de.. suat hanımın adı..süreyya ağaoğlu ile birlikte geçmekte..
bence bir okuyun..
hukuk fakültesine ilk kayıt edilen kadınımız.. süreyya ağaoğlu.. benim elbet hoşuma kadının savaşçı tarzı ve ruhu gitti..
ama..ama..aslında bu yazdığım yazıdan tümüyle sinirli hale geldim..
bu ne ya..
ne demek ilkler listesi ya..
ilk kadın fotoğrafçının da kore savaşı fotoları çekmesi nedir..
neden bu kadar ite kaka adam olmuşuz ki biz..
bu ne ya.. nasıl ilkler listeleri .. nasıl.. bin yıldır olan mesleklerde.. 70-80 yıl önce yer alabilmek nedir..
ilk türk kadın doktor var da.. sankı ilk kadın doktor yok mu yer yüzünde.. sanki o daha mı eski değil.. asla değil..
elisabet hanım da 150 yıllık filan.. oysa doktorluk ve fahişelik.. en eski meslekler..binlerce yıllık meslekler.. fahişelik konusunda geyik istemez bu yazı.. ama diğer gerçek mesleklerde nasıl bekleyebilmişler bunca yıl..kırkta bir olanlar.. iskenderiyeli matematikçi ilk çağ kadını gibi.. nasıl barbarca yok edilebilmişler.. nasıl arkasından hemen bir çok xx daha  gelmemiş..nasıl engellenebilmişler.. xyler bu kadar ezici olabilmiş.. neden şahlanılmamış dalga dalga.. öldür öldür bitmeyecek şekilde..
cephede ölenler yerine gideriz ölürüz diyoruz.. ama baskılanan her kadın için neden böyle dememişiz.. sadece ev yuva koca için mi.. vatan için mi şahlanabiliyoruz biz.. bu kadar mı az entelektüeliz ve beyinsiz ..yoksa bizler de mi dışlamışız.. bizden olmayı yeter bulamayıp başka şeyler de yapmak isteyeni.. belki bizim basit yaşamımızı bize farkettirene mi kızmışız..
vurun kahpeyeyi en çok xxler mi bağırmış aslında.. xxlere mi güvenmiş de xyler .. her kafasını kaldıranı.. koca koca kitaplara göre yargılayıp yargılamayıp.. yok etmişler..
esas bunların tarihçesini istiyorum ben..bunları bilmek..kim neden nasıl engel olmuş yıllarca diye.. engelleyenlerin ve yöntemlerinin...
kimse bana yalancı bir ilk kadın hakimler arabeski göndermesin ağlatmak için..
ağlayamayacak kadar kızgınım..
*****
kimdi o.. küçük zekalar kişileri..
orta  zekalar olayları büyük zekalar fikirleri konuşurmuş diyen.. haymen rikavır ..

11 Ekim 2008 Cumartesi

hafta sonu ce..esi

okulda bazen.. gel bakiim ayakkabının burnunda beyaz leke var..
yürü savunmaya filan diyolarmış..
işbu neden..

18liiiik gel bakiim denince.. içim hooop dedi.. diyo..
sakalı varmış 1 2  günlük...
yok yok demiş sonra.. sakaldan almıyorum..
senin nette resmimi gördüm...
nasıl yani hocam.. ??
bir orkide ile beraber..
?????
benim bahçe blounda gezmiş.. okulmdmuavini......
eski yazılardan birinde var gerçekten..
orkidenin resmini çeerken ille de monte olmuştu resme şaşkın..
nete koyucam de ge git diyince de koy demişti..
=)

dersi siz çıkarın
ister olmadık orkideyle takılmayacaksın deyin..

önce bi tırstım.. ama.. neyse ki orası pek uslu biyer..
ay yoksa herşeyleri kapamak zorunda olmak da var..
=P

10 Ekim 2008 Cuma

cuma kolajı..

tango-piernas
bir filmden bir sahne..
anne.. kızı..çalışan çok kazanan ve başarılı bir reklamcı.. ve kızın arkadaşı..kızın düğün öncesi.. ev alışverişinde..girişe bir masa bakıyorlar..gelin adayı .. evet alıyorum diyor..
annesi.. bir de aday skna sorsaydın diyor..
ne gerek var diyor kadın.. evleniyor olmam masa seçme özgürlüğümü kısıtlar mı..
biraz yumuşak olmalısın..  uyumlu olmalısın  diyor anne.. sen şimdi onun soyadını da almak istemezsin..
evet neden kişilik değiştirmek zorunda kalayım ki.. evlenince..
ama evliliği başarmak  için karakterinden birazını vereceksin diyor anne.. ( hahaha birazı mı??.. birazı mı.. tümden değişip bunu da mutluyum huzurluyum yuvamı kurdum.. içinde eridim diye düşünen onca xxin ahını alacak kadın bişi değil )
ben vermem diyor kızı.. birazını başkasına verecek  kadar fazla yok..
ben bunu çok tuttummmmmm =D...
*************
bi de.. AYnin bi sahnesini yakaladım..
tüm erkek oyuncular oturmuş.. teve izliyorlar..kadın programı imiş meğer..sonra anladım..  nasıl açıyor o hamuru incecik .. evet abi.. nasıl maharetli filan diye aralarında konuşuyolar.. ne var canım onda dedi.. hatun kişi.. adı ne?? ev kızı modeli olanı diyorum..yumurtayı çok kırarsın içine incecik açılır..gösteririm size..
gaffurla başlamak üzere.. ben bu hatun.. burhan ve diğer hatun katıldı katılalı ısınamıyorum bi türlü.. avrupayakasına..geçtim .. başka yere..geri geldim..
  mutfaktalar.. mantı açıyorlar.. kadın figür yok ortada..baba da  elinde örgü..mutfak masasının yanı bi sandalye çekmiş.. veryansın örmekte...
  birden farkettiler.. abi..biz napıyoruz.. bu kadın programı bizi değiştirdi.. ele geçirdi.. kaçalım deyip.. ellerindekileri atıp kaçtılar..
  demiştim dimi ev insanı yutar diye.. güls de yazmıştı bi yazısında zamanında..o zaman da bayılmıştım bu lafa..  ..
  bi ara ürben demiştim.. şehirli toplum.. bunu da konuşmalıyız bence.. şehirde yaşarken nasıl bir yaşam için bütün bu çileyi çektiğimizi.. ama aslında kırsalda gibi yaşayıp gittiğimizi..
çadır toplumu geleneğinden kopamadığımızı..
*******************************
bu da benim..defter arası alıntılardan..
"bir kadın hayatını ve duygularını yönlendirme yetkisini ve gücünü bir erkeğe asla vermemelidir..
gerçekte hiç kimse bu şekli gücü başkasına vermemelidir.."
ama kimden almışım.. notu yok.. =P bilen varsa bildirsin..
********************************
resim.. uyumun olması gereken iki yerden biri..
dans pisti..
diğerini tahmin ediin bakiim.. bilecek misiniz.. =)



******************
YOK BEN SİZLER KADAR YARATICI /ÜÇ TEMM.. SİMURG VE SEDENCİK/
YA DA MUZUR/ALPER.. SANIRIM LALEM =P/ ..
YA DA.. ÇOK RENKLİ../OYA VE DÜNLÜĞÜ/ DEĞİLİM..

BENCE UYUMUN MUTLAKA OLMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ YER...
BİRLİKTE ÇOCUK EĞİTTİĞİN KİŞİYLE.. OLAN KAVRAM UYUMUDUR....

NE OLSA GELECEĞE DÖNÜK BENİM GÖZÜM..
=P

VE FARKINDAYSANIZ.. TEK CİDDİYE ALDIĞIM İŞ BU ..
ZİRA SK DEĞİL KİŞİ FİLAN DEDİM.. BU BİR DEVRİM..

9 Ekim 2008 Perşembe

pşşşşşttttt.....

 image
demek bir xx..sin..

uyan...

hadi kalk...


kahveni iç...


giyin.. süslen..

unuttun mu .. randevun var.. bugün....

kap çantanı...
image
şemsiyeni unutma.. hava yağışlı olabilir..
benzin var mı arabanda..
image
ben seni bekleyeceğim...

uzun sürse de.. orda olacağım... sıkılmadan..
ufak bir hediyeyle..
buna ihtiyacın olacak.. acıyacak biliyorum.. ve sevimsiz bir iş biliyorum.. biraz da korkuyorsun her seferinde.. biliyorum.. ama.. olsun..


beraber kutlayacağız.. sonra..  pembe şarap.. pembe açacak hazır..
sana bir armağanım var demiştim..
...
...
...
...
...

sevgim...
**********************
ekim ayı..
pembe kurdele ayı..
meme kanseri için .. yıllık muayeneni yaptırdın mı..
seni seviyorum biliyorsun..
sağlığına iyi bakmalısın ..
******************
resimler..
http://pinkgirlwines.com/ http://www.johnlewis.com/ http://www.virginmedia.com/ http://www.tip-topliving.com http://www.housetohome.co.uk/ http://www.crane.com/ http://dominomag.typepad.com http://www.365daysgifts.com/ http://urbanupdater.files.wordpress.com/ http://farm4.static.flickr.com/ http://www.bagsnob.com/images2008/lvpinkspeedy.jpg  http://www.armchairtrader.com.au/ http://gowanuslounge.blogspot.com/

8 Ekim 2008 Çarşamba

bi oda.. bi.. ada bi beyin...

S3700256
dün sormuştum ya sizin cennetiniz neresi olurdu diye..
bayıldım ben cevaplara..
hepsine yorum altı da yazdım.. yazmaya çalışıyorum zaten genellikle.. her zaman yetiştiremesem de..
bayıldım cevaplara dedim.. ama alperim natifim .. komedi üstadımın.. çok güzel bir cevabı vardı.. hepsinin özü.. gibi..
onu buraya alıntılamak isterim..
"gizli bahçe beynim benim
çünkü bir tek orası bana ait"
önce biz üzüldüm demek isterim ama.. yok ööle bişey..
aslında hepimizin kaçtığı yer orası alperim natifim..
sadece.. oraya kaçabilmek için bir dekor bir ... tiyatro sahnesi.. bir kendine kalabilecek yer tanımı imiş benim istediğim..
lanet beynim sonra şunu düşündü..
peki neden ben  sanki zaten bir yer tanımı ister gibi sordum bu soruyu..
ve neden her kadın okur.. hemen bir amaç.. bir yer betimlemesi ya da bir gerçek yer adı verebildi.. de.. alper doğrudan sonuca gitti..beynime kaçarım..dedi.. bu bir lüks.. aslında.. istediğin anda.. beynine kaçabilmek bir lüks..
şaşaalı hayatım içinde =P.. benim hiç sahip olmadığım bir lüks.. ne benim ne de diğer xxlerin..
bir kadın köşe yazarı.. evden çalışanlardan biri de.. bir gün.. yazısının ortasında çalışma odasının kapısına dikilen ev yardımcısının tüp bitti .. almamız gerek.. muhabbeti ile nasıl bölündüğünü.. bir başkası ise.. aynı şartlarda  akşama ne pişireceğiz diyen yardımcısı ile.. ordan eksik malzemelere.. ordan markete uzayan zorunlu konuşmalarını yazmıştı..
evde çalışmayan benim..hasta yakını ile konuşurken.. oda telefonumda.. çekirdeğin kıl tüy sorunlarını sessizce ve karşımdakilere çaktırmamak için.. evet hıhı anlıyorum.. dilerseniz şöyle yapalım.. ben şu anda uygun değilim.. sizi yarım saat sonra arayayım diye konuşmamı.. ama bu arada.. işe yoğunlaşmamın nasıl zorlaştığını..
evin yalnızca evde değil.. ordan taşıp nasıl beni tamamen yuttuğunu düşündüm..
bir erkek arkadaşım şirketi için bir imaj meykır hanım iş alıp o hanım daha sonra.. eksekütif sekreter pozisyonuna da geçiş yapmış..
hayatım nasıl kolay anlatamam dedi..
vereceği iftar yemeği.. için tüm ayrıntıları hatta oraya gelecek konukların şoförleri de oruçludur deyip onlara da bir masa hazırlandığını..evinin ve hayatının alacağı hediyelerin göndereceği hediyelerin nasıl süper düzeldiğini söyledi.. bir xx arkadaş da ben de istiyorum öyle birini dedi.. güldüm.. sende sökmez dedim.. sonra neden sökmeyeceğinin geyiğine başladık beraber..öncelikle xxler her konuda kendi emeğin fikrin olsun ister.. ayrıca.. birçok şeyi ondan daha iyi yaptığını düşünür ve ek iş olarak onu da yönetir .. ve xxin sorunları ve hayatındaki "iş"leri.. xyninkinden farklı ..
sabah uyanıp.. başlayıp hemen çalışmaya.. uyku bedene çökmeden bitmiyor xxin işi..
hatırlıyorum çocuklar küçük iken.. onların uyutulup.. evin sessiz .. benim İŞsiz kalmamı bekleyen sk.. yanıma sokulduğunda..elini omuzuma filan attığında "hah.. şimdi bu kendi sırasını .. bekliyor.. memnun edilmek için".. diye düşündüğümü..
"eyvah demiştim sonra bu evlilik b.ka sarıyor"..
sonra mı.. e bi dönem sardı zaten.. ama ben cesur olup kızlarla konuşunca bu konuyu.. anladım ki.. her xx bir dönem aşk ve sevgi ve seks için evlendiği sk sını iş olarak görüyor..=) doğal yani.. bunu burdan duyururum.. itiraf edin.. eşiniz işiniz oluyor bi ara..
hatta  "yalnız kaldık evde..ve hayatta.. ülem ne iş.. biz de birer sevgili mi bulsak".. ya da "bu hatunlar yaşlandı olum.. bize vakit ayıracak halleri kalmıyor..yenisini mi bulsak" geyikleri de xyler arasında o dönem tavan yapıyor.. benim repliğim hep aynı oldu bu geyiklere..
"hııı hemen yapın.. dışarda bi özgür.. kafası rahat.. kendi keyfinde fıstık bulun.. alın evlenin..iki senede  biberon mama sandalyesi.. bebek.. iş.. yemek derken  dağılsın gitsin o da.. ne gareziniz var len xxlere..."
yok yok.. ayrımcılık değil.. isteseler de bölüşme olmuyor xx ile xynin arasında..
hayat.. bir pay bana.. bir de sana değil.. en iyi olasılıkla.. paylaşma.. o da "işten bir pay bana.. yedi pay sana.. eh arta kalan vaktimde de keyif yaparım"..şeklinde.. neden..??
e başka etkenler var.. en akıllı xxi bile yavaşlatan.. hırslıyız bi kere.. yemeğe biri gelecekse.. yanında bi sürü şey düzgün olacak.. sadece sofra değil.. yatak odasını bile düzeltiriz.. biliriz bir konuk xxin.. odamıza bir göz atıvereceğini.. bazen de hayatımızda bir başka xy oluyor.. oğlumuz örneğin.. akıllı kadın atalet.. çocuk her seslendiğinde babasııı bi bak istersen dedi dedi de..18lik 2 yaşına gelir gelmez.. seni değil anneyi istiyorum diyiverdi..
neyse.. uzatmayacağım .. uzadı zaten demem o ki..
biz xxler.. bir yer hayalliyoruz.. bi oda.. bi ada..
başımızın içindeki beyne.. yani oracıkta duran beyne.. kaçabilmek için.. düzenli.. konforlu.. içinde sadece kendimizin olduğu.. sıcacık.. bir ortam yaratmamız.... yani önce orayı düzenleyip döşememiz .. gerekiyor beynimiz rahat olabilsin diye.. bi de telefonları kapatmamız gerek.. bazılarımızın..=P
sonra.. ancak beynimize kaçabiliriz.. ve orda.. bizi bekleyen bi sürü.. balon .. uçan fil filan olmaz..
yapılacaklar.. yapılamamışlar.. yapılamamış üzüntü vicdan azabı verenler.. listesi bizi bekler..
alperim natifim.. ağlaşma.. yani.. lüksünün tadını çıkar.. derim ben..
bizim beynimiz de bize ait değil canım =D.....
*************
resim bu ayki.. country homes & interiors dergisinin kapak resmi..
kızlar.. fotoğraf sanatçısının sitesine bi bakın derim ben.. pek çok gizli cennet resmi çekmiş bu xx.. http://www.lucindasymons.com/

7 Ekim 2008 Salı

....




çok sıkıcı bir gündü..
akşamı renklendirmek için elimden geleni yapacağım da..

o arada..
bir alıntılama..
hani benim eski defter aralarından dökülenler..
beni etkileyenler bendir.. bendendir diyerek..
buket uzunerin bir röportajından alıntı..

kahvenizi.. konyağınızı.. şarabınızı.. ya da bu soğuk sonbahar akşamında sizi ısıtacak .. büyük şehri.. işi.. haberleri.. ve trafiği.. ekonomiyi unutturacak..
bir şeyi..
sevgilinizi.. şalınızı.. kedinizi.. yanınıza alın.. okuyun ve.....

"gizli bahçe kavramı dinsel bir gönderme ile bazılarımızın aklına cenneti getiriveriyor..
benim cennetlerimden biri istanbulun moda semtindeki yazı evim..
burası küçük bir stüdyo bir kanape bir berjer iki masa sandalye bilgisayar..
kahve makinesi..
fincanlar..
dünyanın üç kıtasından alınmış biblolar ve kitaplar..
kitaplar.. kitaplarla dolu ..

benim için bu cennet..
çünkü orada yalnızca kendimleyim..
insanın hiç kimse için..
hiçbirşey yapmak zorunda kalmadan canı isterse.. yalnızca duvarları fotoğrafları ya da hiç bir şeyi
doya doya seyredeceği kendine ait 4 duvarın olması ne büyük bir özgürlüktür..
kendisi ile başbaşa kalmak gereksinimi her insan için hava ve su kadar önemlidir..
fakat benim için şarttır..
hem de çocukluğumdan beri..
yazıevimde..
çok benzerlikler taşıdığım edebi akrabalarımın fotoğraflarıyla tıka basa dolu bir duvar..
karşısındaki istanbul ve ny fotoğraflarıyla şenlenmiş duvara bakar..
havaya kahve kokusu yayılmıştır..
ve fonda ruh durumuma göre..
bir chopin ya da bülent ortaçgil duyulmaktadır..
dışardan simitçilerin falcı çingenelerin ya da çocukların sesi duyulur..
ama hepsi dışardadırlar..
ve ben günün bazı saatlerini
orada
yazıevimde..
yazarak okuyarak
düşünerek kendimle geçiririm..
yoksa ben olamam ki..

buket uzuner..
yazar.. yazıevi.."

cevaplayın..
sizin gizli cennetiniz neresi olurdu ????
**************
resim netten..
nerden olduğunu hatırlamıyorum...

6 Ekim 2008 Pazartesi

dekorasyon nere.. çarmeyn nere???

saklanbacıma ithaf ve şeyhe cevap.. eskiiilerden..
beyler..
siz bayanların dostları olarak doğdunuz.. onların rakipleri ya da zorbaları olarak değil.. onları köle haline getirmek.. ve böylece otoritenizi göstermek için onları sosyal yaşamdan ve eğlencelerden uzak tutmak.. mantığa aykırı davranmanız ve..size onları korumanız için verilen gücü doğa dışı ve vahşi şekilde.. yanlış kullanmanız demek olur..

daktır jeyms grehım...
****************
cek landın desem bilirsiniz..
çarmeyn.. kitrıc desem ???
dekorasyonu seviyorum..
takip ettiğim bloglardan biri evinin verandası için ilham fotoları eklemiş..
resimdeki kadının beden dili.. zerafeti.. kendinden eminliği.. ve ayaklarının duruşundaki muzurluk merakımı uyandırdı..

charmaine porch
çarmeyn kitrıc.. cek landının kitaplarını daktilo eder.. kendisi de kitap yazarmış.. kadın yazarmış yani.. resim de evlerindeki veranda yatak odasında çekilmiş..
cek landının ikinci eşi..imiş..
tanıştıklarında jek bessi ile evli imiş ve iki çocuklu..
azıcık kurcalayınca.. mektuplarını buldum ikilinin.. ebayde satılıyor..
1009_2_lg
seksen yedi satır.. mürekkeple..sekiz sayfaya  yazılmış..
1903 de tanışırlar çarmeyn ile ..mektup da.. eylül 03 tarihli aşklarının ilk zamanlarından kalma..ve çarmeynin yazarın hayatına hem iş ortağı hem aşkı olarak nasıl girdiğini anlatıyor.. mektupta deniz kurdu'nun ilerlemesi ile ilgili bilgiler de var.. diyor.. sitedeki bilgi sayfası..
mektup kabaca
"sevgili güzel aşkım..
sana harika bir mektup yazacaktım.. ama.. ekteki mektuplar kendi adlarına konuşuyorlar.. demiri tavında dövmeliyim.. ve hemen oturup gönderdiğim romanın diğer yarısının bir özetini öğütmeliyim..gönderilecek 4000dolar için  değil.. kitabı satma açısından ve senturi ile yaptığım dizi yazı anlaşması açısından da önem taşıyor..

lütfen brettin  mektubunu geri gönder ve yine lütfen hemen gildırın mektubunun daktilo ile bir kopyasını çıkar..
gildırın orijinal mektubunu da geri gönder.. zira bay brett mektubu geri istiyor.. yine eğer bir işin yoksa.. 13 eylül pazar akşamı okland sosyalistlerine yapacağım konuşmayı dinlemeye gelir misin??..
benim sevgili aşkım..
bu 4000 dolar bizim işin herşeyi çok kolaylaştıracak..
birlikte geçireceğimiz ilk bir ayı tamamen rahat ve sadece birbirimizden tad alarak ve yaşayarak geçirebileceğiz..
yaşayarak..
düşündüm de.. bu planımı nasıl bulacaksın ??..
japonyaya giden buharlı gemide bay ve bayan jek landın olarak yer ayırtsam.. senden hiç bahsetmeden..
insanlar sadece beni merak ederler.. sadece beni..
tabi ilk geceleri birlikte geçirmeyeceğiz..
sonra kaptan bizi evlendirir.. o arada senin de kaliforniyada olmadığın anlaşılır..
ama gazeteler kendilerini yırtabilirler o zaman..
tabii bunun yasallığı ile ilgili önceden araştırma yapmak gerek..
umarım bu fikir seni birkaç dakika neşelendirmiştir..
senden benim için gildırın mektubunu daktilo etmeni rica ediyorum.. çünkü gerçeği söylemek gerekirse.. bazı yerlerini okuyamadım..
ah sevgilim..
hayatlarımızın en harika macerasına atılmamıza uzun zaman kalmadı..
muhabirlere.. dünya turuna çıkıyorum dediğimde yalan söylemedim..
sadece onlara dünyanın en harika  kadının da benimle geldiğini söylemeyi ihmal ettim....
sonra mı..
evlenmişler..
jek eşinden ayrılır ayrılmaz..
boşanmnın sonuçlanmasının ertesi günü..
dünya turuna başlamışlar.. ama uzun sürmemiş..
çarmeyn bir kız doğurmuş.. ama hemen ölmüş bebek.. bir daha hamile kalmış.. düşükle sonlanan ve çarmeyn bir daha anne olamamış..
jek tropikal hastalıklar sindirim sistemi hastalıkları çekmiş..
harika bir ev yaptırmaya başlamışlar..
ama bitemeden yanmış..
sonunda jek romatizmaları nedeniyle çok ağrılar çekmeye başlamış.. bir sabah uyanamamış.. nefes sorunları gözlenmiş.. jekde..
yanında iki boş ilaç şişesi ve bir kağıda yazılmış bazı doz hesaplamaları varmış..
çarmeyn.. verandadaki yatağa.. yatırtmış..
1910 yılında 40 yaşında iken ölmüş.. jek..
dünyanın ..
en iyi öykücülerinden biri..
haksız mıyım dekorasyonu sevmekte..
sorarım..dekorasyonu sevmesem.. bunu bilemeyecektim..
bir resimdeki bir çift muzur ayak olmasa..
cek landının karısının öyküsünü nerden bilecektim..=P..
*********
bildin de ne oldu..
hiçç...
baharat kullandık işte..
yeni paraların üzerinde de bir kadın resmi olacakmış..
o kadından söz etmiştik eski atalette..
ilk kadın yazarımız..
mecellenin yazarının kızı hani fatma aliye hanım..
hani ahlaklı kadınlar nasıl yaşar diye kadın derneklerinde çalışan hatun....
****************
resimler..
http://visualvamp.blogspot.com/
ve http://cgi.liveauctions.ebay.com
***************

iç çamaşırsız kadınlar...


son yazıya..
genel tepki..
iç çamaşırı işkencesine son..
olmuş..
pekii..
buyrun..
iç çamaşırsız..
xxller.. neye benziyormuş =P..

oysa.. o gergin hocamın aşağıladığı..
paçalı don bile.. neler katıyor insankızına..=P
bu da ona bir örnektir..
drawstring bloomer
tercihlerinizi buna göre yapın bence..
********************
tarihçesini merak ettim açıkçası şu iç çamaşırı işinin..
önce bi tahminde bulunayım.. sonra gugla sorarım..
eski çağdaki giysiler çok pahalı imiş.. altın sırma gerçek taşlar dantel işçilik.. temizlemesi de bir o kadar zor imiş..
sanırım onları kirden korumak için yapılmış olsa gerek..  ama eğer gugl derse ki.. daha eğlenceli bi öykü var.. eh o zaman da onu anlatırız.. =P
*******************
durum.. sanırım keyifli bi hafta olacak..
sanırım.. epeyce dedikodu olacak..
başım sanki daha iyi..
inanılmaz ama perşembeden beri çok kısa süre ile.. bir iki kere geldi..
düzeldim mi ne..
********************
durum.. sk karasudan sağ salim döndü.. ama eskici meskici hediyesi yok..
muş..
ne getirdin dedim.. haraç niyetine istedim ya.. israrım ondan..
sanmayın habire bana ne getirdin diyenlerdenim.. self servisi severim ben.. =) .. bilmem artık blounda ne yazacak =P.. gene.. aa gerçekten öyleyim..=P
inanırım da.. öpücük dedi.. =P
o zaten gelecekti dedim.. eskici ??
eskici yokmuş.. zaten bi b.k yokmuş..
bana ne.. dedim.. insan çerden çöpten bişi bulur.. ben istanbuldan bulurum sana çöpten bişi dedi =P..
hakkate mi bişi yok dedim.. yok dedi.. kendimi getiridim işte..
e hadi trafik canavarı ellemedi diye sevinelim bari..
ama sen bensiz gittin ondan bulamadın bişi dedim..ben göstermeyince.. kapı kenarı pencere mandalı.. yerdeki mozaik.. denizin dalgası.. görememişin.. evet dedi.. senle de gidelim..=P..
**********************
resimler..
1-avigon kadınları.. pikasso.. http://www.biltek.tubitak.gov.tr
2-http://www.fairefroufrou.com
Follow my blog with Bloglovin