31 Temmuz 2013 Çarşamba

kendini yeniden yaratmak..

kendini yeniden yaratan bir kadınım..
ama bu sefer metafor değil..
gerçekten..

kimlikten ehliyete banka kartından.. telefon defterine..
güneş gözlüğünden pisi’ye..
şifreden parolaya..
sıfırdan yeniden yaratmaktayım..
telefon etmediğim banka..
iptal etmediğim hesap ve anlaşma..
girip çıkmadığım devlet ve kamu dairesi kalmadı açıkçası..

bir noter kalmıştı..
onu da bugün başka bir iş için vekaletname verirken..
ziyaret ettim..
bazı yerleri iki kere tavaf ettim..
muhtarı mesela..
benim vukuatımdan hemen sonra sevgili çekirdek de küçük çaplı bir kayıp yaşayınca..

yaşı onsekizi tamamlayan bir insanın da muhtardan kendi başına bir evrak alamaması da ilginç ayrıca..
“annen gelsin” neyin kafası ise..
bu kafa yapısı.. beni gıcık ediyor..
baleye giderken yardımcıya bale kostümlerini vermemişlerdi..
emanet edemedik demişlerdi..
ben çocuğu emanet ediyorum kadına..
onlar çocuğun giysisini emanet edemiyorlar..

bu işlemler süresinde..
kadın çalışanlarla her işim hızlı ve düzgün gitti..
ama erkeklerle hep bir sorun yaşandı..
yani hayatta ve düzende değişen birşey olmamış..

iş bankasındaki telefonda bana yardımcı olan hanım görevli..
çekirdeğin benim üzerinden sahip olduğu ek kredi kartını kapadıktan sonra talebim üzerine..
bankamatiği babasının üzerinden olmasına..
babası istanbul dışında ve telefonu kapalı olmasına..
tc kimlik nosunu benim bilmememe rağmen..
bana tuhaf kimlik sorularını bildiğim..
ve hesaba her ayın şu gününde şu kadarlık harçlık yatıyordu.. şubesi de şurasıydı.. bak geçen sene nisanın 12sinde de kaybetmişti de yeniden çıkarmştık  gibi tuhaf öykülerimi sabırla dinleyip..
bu öyküleri kontrol edip..
kartı iptal etmek için gerekli izinleri alıp.. sonra evden beni arayıp iptal ettim efendim diyerek bir tarih yazdı..
telefonun ucunda bir insanın olduğuna.. beni inandırdı.. içimi sıcacık yaptı..

kimlikler ıvır zıvır.. zorlukla yorgunlukla ve masrafla da olsa..
geri getirebildiklerim..

geri getiremediğim..
yazılarım ve fotoğraflarım..
bu vesile ile..
bir çok ah keşke dedim..
yaradıldığım günden beri demediğim kadar..
bi dolu meliydim.. malıydım cümlesi kurdum..
ve bir kocaman pişmanlıklar listem oldu..
benzeri başınıza gelirse diye..
buraya not ediyorum..

heryere burnunu uzatıp bi koklayan kişi olarak..
yazdığım herşeyi google documents’e yazmadığım için çok pişmanım..
yazmış olsaydım öykülerim.. yukarda biryerlerde beni bekliyor olurdu..

fotoğraflarımı.. internete yüklemediğime.. çok pişmanım..
hep acelem olmasından hep sorduğunda yok annem yükleme diye cevap vermemden ötürü ..
fotoğraflarım da gökyüzüne yüklenemediler..

işte bu kadar..
şimdilik başka bişey yazamayacağım..
çalınmadığı için çok mutlu olduğum fotoğraf makinesi şarj kablosunu bugün buldum..
..
yedek fotoğraf makinesiniiçine bir s-kart almayı ve bir üst model makinemin..
şarj edilebilir pillerini ve onun içine de bir s-kart almayı ve hepsini bir araya getirmeyi başardığım gün..
yeniden fotoğraflı .. anlamlı yazılara döneceğim..

kitaplara verdim kendimi..
onlardan söz edesim var....

oraya buraya yüklediğim fotoğrafları yeniden toplayabildiğimce toplayıp.. yeni albümler yapasım var
öykülerimi .. yazık ki.. bir daha yazabilir miyim bilmiyorum ama..
yenileri belki bekliyordur yeni klavyenin arasında..

faydalı siteler listesi..bilinen picasa vesaire dışında..
pinterest.com..
artık tek tuşla.. ister bilgisayarınızdan ister sitelerden fotoğrafları oraya yükleyebiliyorsunuz..
mantar panolara raptiyeler gibi tutturabiliyorsunuz..
youtube.. kesinlikle tüm videolarınızı emanet edebileceğiniz.. dilerseniz kimse görmeden sadece kendinize saklayabileceğiniz adres..
google doc.. ister pdf ister word ister excell tün yazı işlerinizi emanet edebileceğiniz yer..
çok cinfikir bişey değiller önerilerim ama bu kadarını yapmış olsaydım bile ..
kurtarabileceklerimi düşününce..
önerilere açığım..
sizin de korunma amaçlı önerileriniz varsa.. bekliyorum..

Image Hosted by ImageShack.us

23 Temmuz 2013 Salı

feysimin buku niyetine bugün bağırmak istediklerim...


Bugün biraz kitaplık kurdu ile uğraştım..
Kendi halinde keyifle ilerliyor o blog farkında mısınız..
Ben de durup durup bir anda üç beş yazı ve fotoğraf ekliyorum..
Dün .. Pazar günleri kitabını ekledim mesela..
Yazarının..
Elbette bir kadının.. irene nemirovskinin yaşam öyküsü de içime battı..
Hepi topu 39 yıl yaşa ona da iki cihan savaşı bir Bolşevik isyanı denk gelsin..
Sonunda da auschwiz’de öl..
Bu arada da .. yaz..
Bu yıl bu yazarı yeniden keşfediyormuşuz..
Pek de iyi etmiş can yayınları bu eski yazarı anımsamakta..
Ve pek acı olmuş ölmesi.. zira benim sözcük sihirbazı dediklerimdenmiş.. eserlerinden yazarın olgunluk döneminden mahrum kaldık..
şimdi.. fransız suiti var sırada.. ölmeden önce üzerinde çalıştığı ve post mortem yıllar sonra basılan.. 

İşte biraz editörlük biraz grafik sanatçılığı işleri yaptım..
Taslak ettim düzenledim sakladım..
Sonra..
Haberlere baktım biraz..
Bodrumlular bbakana mektup yazmışlar..
Onlar şimdi bodrumda yatlardadır demişti ya bir konuşmasında..
Bodrumdadırlar sözcüğüne alınmışlar..
Demek bodrum sevenlerin bir tipi var..
Özel bir tipleme demek..
Onu da bodrum severler beğenmiyor olsalar gerek ki alınmışlar..
Mektubu sevdim içerik olarak halikarnassostan da balıkçışından da söz eden.. mandalinadan da zeytinden de dem vuran mektup..
Nedense bbakana ikinci tekil şahısla hitap ediyordu mektup ..
Ve ben buna takıldığımı farkettim..
Yok bu bir kez daha gösterdi k, benden adam kadın bişeycik olmaz..
Şu minik kız var mesela..
onbirinde evden kaçan ve amcasına sığınan kız çocuğunun o güzel yanaklarından.. amcasının da alnından şap diye öperim..
evlenecek yaşta değilim satılmak istemiyorum.. erkekler gibi ben de.. onurumla.. oyun  oynamak okula gitmek istiyorum demiş.. kristal çocuklar denyor ya.. boşa değil.. kara kara çarşaflar arasından bişe ışıklar saçıp parlayabiliyorlar..


dubai de Norveçli kadın..
iş gezisinde.. fazla alkol alıp sabah da kendini bilinmedik bir oda ve yatakta bulmuş..
şikayetçi olmuş..
hakkında evli olduğu halde ilişkiye girmek.. evli erkekle ilişkiye girmek ve alkol almakla ilgili dava açılmış..
karşı taraf erkeğede dava açılmış.. evli olduğu halde başka bir kadınla ilişkiye girmek ve alkol almak nedeniyle..
kadının pasaportunu da almışlar.. davayı da eylüle bırakmışlar.. kadın esir şehrin zindanları romanını yazacakmış tam.. Norveç konsolosluğu devreye girip..
kadını özgür bırakmış.

Tdk sitesindeki darbe ve çapulcu sözcüklerini değiştirdikleri için tdk başkanıyla konuşmak istemiş bazı chpli millet vekilleri..
Tdk başkanı işim var görüşemem demiş..
Zaten üzerinden bir buçuk ay geçmiş bu olayın..
Şimdi vakit bulup beyanat vermiş.. tdkyı bastılar kapıya dayandılar diye..

sağlık bakanından korkak annelerin korkak çocukları olur demiş..
sezaryene karşılar..
hayır bir de bunu bizleri salak yerine koyup dayatmalarından da sıkıldım..
anacım nerde o her bir belirtisini gugla yazıp kendine tanı koyup gelen cinfikir hasta grubu..
neden bu adamların dediklerini hiç kimse bi kere de gugla sormuyo..
korku katsayısı ile doğum şeklinin bir ilişkisi kurulmuş mudur diye..

velev..
basınç ve oksijensiz ortam yaşamadıkları için daha az stresle doğuyor sezaryen bebeleri..

hayır artık iyiden  halifecilik oynanmaya başladı sinir oluyorum..
utanmasalar kadınları aşılamaya da gerek yok. 
Ölen ölsün zaten fazla masraf çıkarıyorlar diyecekler..
bağırmak istiyorum her bir kadın adına.. 
bedenimden elini çek..

ekşi sözlük de bir foto gördüm asfalt çalışması yapılmış ağaç varmış orda..
ağacın gövdesine kadar asfaltlamışlar..
çevresinde boşluk bir santim kalmamış..
yani sulamayacağız.. sana su yok.. yağmur bile yok der gibi..

ağaçlara kıyan partinin belediye sınırlarında olmuş bu olay..

düşündüm..
insana ağaç.. ağaca su.. kadına  sezaryen yok daha neler neler yok..
ben söyleyeceğim.. der gibiler..
bir giyotin tepeme düşecek gibi daimi gergin hissediyorum..
acaip sırt ağrıları başladı..
iğneden korkan ben sırtıma kirpi gibi dray nidıl uygulattım.. bana mısın demiyor..
pilates germe egzersizi filan.. ııh hak getire.. sırtımda bir çok ceviz ve muhtelif bademler ..
ağrıyor bildiğin..
sağ mememin altında bir adet yumru..
önce bir korktum elbet sonra baktım.. aa..
orda bile bir fibro miyositim olmuş.
kaburgalar arası kasımda.. düşün artık..
dray nidıl yasaklanmadan bi kaç seans uygulatmam gerekecek kesin o da bi stres..

 helal ilaçla ilgili kalp damar cerrahı "ben jelatinli ilaç vermem asla.. onlar hep domuz kıkırdağı"
 diye açıklamış..orda burda bi yerlerde..
da anacım senin triküspite ve dahi mitrale taktığın kapaklar peki.. 
halis muhlis domuz kapağı onu da bi de hele..
e tutmuyor diğer canlıların ki..
bi ceylana gönül verdilerdi.. 
ceylan.. derisini bizim meclise verdi.. koltuk kaplattırdı ama ..
kalp kapağını veremedi işte..
uymadı..

napalım şimdi.. bırakalım ölsün mü millet..
hayır tamam çok konuşmaya da gerek yok da..
tamam hiç bahsetme.. senin de helal ilaçla ilgili.. 
bi beyanın olmayıversin n’olur.. susmak ta mı günah..

gelelim darp edilen doktorlara..
sağlık bakanlığı ..
sesinizi çıkarmayın meslek onurunuz azalıyo basına haber olmayın demiş..
bunun farkı yok..
kocası tehdit eden kadına da kocandır sever de.. 
döver de öldürünce bakarız davana demekten..
ye dayağını otur..
dün bir doktoru öyle dövdüler ki.. göz çukuru kemiği kırıldı yazıktır..
bugün gene benim duyduğum bir başka dayak var..
ama duymazsak yok sanacağız..
ne mutlu ülkedeyiz bugün de darp edilmedik diye..
gerine gerine mutlu sabahlara uyanacağız..

daha var var..
Yedikule bostanları var mesela..
Yakında duyacağız..
Orda kadınları öldürüyolardı.. toplanıp tiner çekiyorlardı..
Biz islah ettik.
Kötü mü ettik diyecekler..
Oysa Bizans devrinden beri bostan olan bir yerden söz ediyoruz..
Dünyanın ilk şehir içi bostanının örneği..
Hani kuşatma altında iken şehirler gıdasız kalıp halkı açlıktan kırılınca..
Teslim olurmuş ya..
Bu bostan nedeniyle.. Bizans yıllarca kafa tutabilmiş.. kendisini kuşatanlara..
Bu tarihi değeri silip atmak.
Nasıl bir hatadır..
Suni havuzlu..
Ki havuz takıntısını da çok arabik bulurum..
Anlamsız bir sözde parkımsı.. yapacaklar..
Türkiyenin engüzel marulu orda yetişir var mı bilen hani hafif yağlı yağlı olur.. kendinden..
O da bitti..

Sana su yok.. sezaryen hiç yok… epidural de yok bağıra bağıra doğur..
Aşererken marulu unut.. doğan çocuğun doktor olacak olursa cesur olsun ki.. yediği dayakları da dillendirmesin.. zaten bodruma da hiç gitmesin…

Saçmalıyorum evet..
Ne var..
En azından kendi sayfamda saçmalıyorum.
Milletboyu değil benim saçmalarım bir kişilik…

murat menteş bir köşe yazısı yazmış..
“bu ülkede kendimi evimde hissetmek istiyorum” demiş..
Hissiyatımdır..
demin sözünü ettiğim kuzucuk kız gibi.. ben de 
onurumla oyun oynamak istiyorum..
oynamak deyince..
mesela şu yazar gibi bişey yapabilirim ben de.. 
tüm ülkelerden bir kitap okuyabilirim..
ya da okumam..
ölü kadın yazarların tüm eserlerini okuyabilirim mesela hedef mi yok..

sen her gece "yarın ataletin sinirini kaldıracak hangi söylemde bulunsam" deme..
ben de dilediğim gibi.. üreteyim yazayım okuyayım boncuk dizeyim.. dikeyim sökeyim ..yapıştırayım..


Image Hosted by ImageShack.us

22 Temmuz 2013 Pazartesi

feysimin buku niyetine.. gözüme takılanlar.. hakkında düşündürenler..

içinizde bir yer ayırmak istiyorum da..
kapalıyız efendim.. içimiz kalabalık..
gökhan özcan

kriz dönemleri savaşlar toplumu yangın yerine çeviren herşey.. 
 en çok kadınlara ve çocuklara zarar verir..
ezgi başaranın da hayatı yangın yeri..
tacizi var yargılaması var fikir suçundan.. 
ve ancak kadınların yapabildiğince.. güzellik ve umut doğuran güçlü güzel bir kalbi var..
bir kucağında bebeği..var..
kötü bir yazgısı var..
bebeğini yani temize çektiği gleceğini eline aldığında.. bir de dermanı zor hastalığın haberini almış..
dermanın kendisi azaplı.. zaten..
şimdi bir kolunda bebeği var.. diğer elinde ise..  barsakları ..
olması planlanan ameliyatları görmesi gereken kemoterpileri var..
ve yargısı hükme bağlanmış.. altıyıl hapis cezası..
eylemi ne .. yok.. 
kanıtı da bilindiğince yok..
ama evveliyatında baş kaldırıları var..
o başkaldırıya karşı yapılan taciz ve işkence nedeniyle..
bir başkaldırısı daha var.. insan hakları mahkemesine başvurması var.. susması gerekirdi değil mi..
kol kırılır yen içinde kalır..
devlet baba bir polis aracılığıyla elini bedeninin olmadık yerlerine uzatınca bile..
susman gerek di mi..
kadınlar üzerinden işler sindirme ve korkutma..
hem otoriteye karşı gelenin anası bacısı karısı sevgilisi olma babında.. erkeğin yumuşak karnıdır..
hem de..kadına daha fazla sinirlenir otorite.. 
çünkü.. elinin hamuru .. kucağının bebesi.. evinin işini bırakıp da akıl ve fikir yürütmüştür..
başını önünden kaldırıp geleceğe bakası olmuştur..

kadın üzerinden topluma verir gözdağını otorite..
dünyanın her yerinde tarihin her döneminde böyle olmuştur böyle olacaktır..

makalenin kendisi için.. tık..


kadın.. ayrılmayı başarmış aslında .. ama adamın bırakası yok..
mutlu beraberlik meselesi değil bu terkedilmeyi sindirememe..
bu erkekler için kadınları tepesine bayraklarını diktikleri bir zirve.. 
insan değil ki şefkat hissetsinler..
devlete de baba denmesi peek uygun bu durumda.. 
onun da şefkatli olduğunu söyleyemeyiz değil mi.. 

muhterem kardeş malesef ayrıldığı tehdit gördüğü
 ve hakkında uzak durma kararı olan eski kocası tarafından öldürüldü..
üstelik uzak durma emrine uymadığı için göz altına alınan kocasının
 yasada var olduğu üzere on gün tutuklanmadığı.. 
savcı tarafından hemen serbest bırakıldığının 24 saatinin içinde..
on gün içinde gideriz buralardan demişti oysa..
ama bilemedi tabii.. devletin koruması kadınlara değil..

koca denilen adam rahattır artık..
muhteremin kabrine bayrağı dikili duruyor..
kocası olarak dikemediği bayrak.. 
artık katili olarak dikildi..

haberin aslı için .. tık..

yaptığının arkasında duramayacaksan yapma kardeşim.. 
kimse seni kırmızı dipli balmumuyla mumlanmış davetiyeyle davet etmemiş..
sen yoksan bir eksiğiz laflarını ciddiye aldıysan..
ya da.. ya hep birlikte ya hiçbirimiz'den kendine vazife çıkardıysan..
o senin kendini bilmezliğin.. 
gitmiş parçası olmuşsun.. ki pek şaşırmıştım zaten..
gözüme de girememiştin..
o kadar yoktun yani..
toplumun.. en düzeysiz şakalarını ardarda dizip.. 
tavuk gibi gerdan kırıp göz pörtletince komik de olmuyordun zaten.. 
sanat hiç saymıyordum..
dünya gülse.. ben gülemedim.. 
tek bir anını izlemeye bile dayanamadımdı.. 
bak haklıymışım..

işte nasıl şaşırttıysa  beni ..
yaşamındaki belki de tek doğru davranışın ile.. 
onu da özür dileyip geri almışın işte.. bravo... 
aslına dönmüş 
(eskiler rücu derler.. geri dönüş anlamında kullanılır.. 
ricat ordusu da geri çekilen birlikler içindir..)
diyorum.. 

hiç şaşırmadım.. 
biri de sormuş.. hangisinden utanmadın .. 
omuz omuza durduklarından mı.. ölüp gidenlerden mi.. 
demiş.. 
bence hiç birinden.. aynada bakınca kendinden utanmayan.. 
kimseden utanmaz..

buna bağlantı verip blog sayfamı kirletmeyeceğim.. 

bu arada tdk çapulcu  sözcüğünü sonradan değiştirmedik..
bir yıl önce değiştirmiştik diyor ya..
yemezler..
bi çok sözcükte eski anlamları da verilirken bi çapulcuda mı yok..
kavram olarak var olmayan tulumbacıda bile.. 
birkaç anlam varken..


bir de küçük iskender seviyorum artık..
ilginç bir insan..
sözcüklere çok güzel davranıyor..
sözcüğe güzel davranan insana da iyi davranır.. o yüzden seviyorum..

okuyun şu röportajında bile sözcükler sevgi dolu.. 


şimdi.. gene.. 
kendimi kavun seçemeyen.. 
ama sevilmeyecek insanı anında seçebilme özelliğimden dolayı.. 
ve zıplama becerisi yüksek beyin kabucuğumdan ötürü..
pıtpıtlıyorum...
bugünkü yayına mola veriyorum... 



Image Hosted by ImageShack.us

şanslıyım çünkü listemde.. ben gibi insanlar.. ve canıtın var..

eski dost can dost..
blog sayfasının..
tozunu almak gerek..
bir zaman.. günde üç dört yazı eklerdim ben..
blog yazısı gibi de değil... durum bildirisi gibi.. 

şimdilerde kolayı var..
git feysinde de bağırıver.. 
hemen bir ya da bir kaç seven ve sevdiğin yorum yapıveriyorlar..
fotoğrafını ekle gitsin.. tek tuşla.. hem feyse hem twitter'a..
bloğu aç sayfaya yükle yok.. 
eh kolay tabii..
aslında bakıyorum bir günlük paylaşımıma..
altalta eklenince blog yazısına bedel.. 

boykot varmış.. feysde..
kimileri ülkeyi sarsan konulara ağırlık verirken..
kendileri gibi bildikleri..
dostları olarak gördükleri kişilerin..
bazılarına sinir olmakta..

sinir olma nedeni geziden bahsetmemeleri değil..
ille de çarşaf çarşaf haberdir.. yorumdur..  
twitterdan feys'e temize çekmedir yapmak gerekmiyor..
ama hani hep denir ya..
kötü olaylar yaşanırken..
birileri televizon ekranlarında çalıp söyleyince..
insanın içine dokunur ya..
öyle hissediliyor..

herkes günlük yaşamını yaşıyor..
yine yaşamaya devam edecek..
ben gibi hüznü şaraba katık edenler..
kahveye öfkeyi katık edenler..
kitabını okumaya devam edenler..
ister istemez alışverişe..
yemek yapmaya yemeye.. 
doğum günüdür.. 
yıllık bişidir kutlamaya da vakit ayıracak..

elbet yaşam. dünya savaşlarında da sürmüş..
anne frank çatı katında saklanırken.. 
bir yandan gelecekle ilgili daktilo dersi gibi bişeye kaydolmuş mektupla eğitim almış..
yaşamın süreceğine dair umutlar beslenip yeşertilir böyle zamanlarda..

ama sadece çiçek böcek..
sadece kedicik köpekçik.. bebekcik.. 
şirinliği yayınlayan ve bunu binlerce kere yapanlara..
sinir oluyolarmış.. bazıları..
önce bireysel şikayetler duydum..
sonra bazılarının listelerini revize edip..
o tip insanları silip attığını duydum..

ben oluyo muyum..

şimdi bir yanda twitterda gaz yiyen.. sulanan..
/evet hala devam ediyor bu
cumartesi gecesi ateşi şeklinde.. burda ve başka şehirlerde../
insanlar..
ölmüş gencecik çocukları unutturmamaya çalışan..
annelerin acıları..
adlarına yapılan kitaplıklar..
anılarına adanan parklar..
adaletin su katılmamış adaletsizliği gibi şeyler olup dururken..
bir yanda.. arasız çiçek kedi fotosu yayınlayan kimse yok listemde..
olsaydı sinir olurdum evet..
arabın derdi kırmızı pabuç derdi saime hanım.. 
öyle davrananlar olsaydı.. 
tutup sarsasım da gelirdi..
sen nerde yaşıyosun birader bacı diye bağırasım da olurdu..
ama yok..

bu arada..
facebook bazı sayfaları kapatmış..
geziye destek veren bazı sayfaları..
o yüzden yapılıyor bu facebook protestosu..
ama alt yapıyı ..
daha çok..
o çiçek böcek sayfalarının sahipleri hazırladı..
senin için düğüm düğümken..
allı yeşilliler hazırladı...

gezi yıkım kararını durduran karar durdurulmuşken..
eyvah ülke iç savaşa mı sürüklenecek diye kaygıların varken..
bu çiçek böcek işleri..
biraz..
koyun can derdinde..
kasap mal derdindeyi anımsatır..
/oysa dükkan bizim koyun da kasap da biziz.. /
benzer kızmalarım benim de oldu 
ama feyde değil .. gerçek yaşamda..
şanslıyım ben.. feysimde ekli her bir dostum..
insanlık vasfını kaybetmemiş..
duyarlı ve ben acaba bu yaranın neresine nasıl ilaç olurum derdine düşmüş durumda..

feysimin bukunu kapatmayı değil ama..
dinlendirmeye karar verdim..

bir süre..
eklediğimiz yazıları feysde duyurup..
çığlıklar için bir twitıra bir de..
buraya yazacağım..



Image Hosted by ImageShack.us dı.. listesinde akıllı insanlar bulundurduğu için mutlu .. 

12 Temmuz 2013 Cuma

ataletçe yeni çocuklar ve eskileri.. bakış açısı.. sığırcıklar.. ve canıtın bir idealdir.. üzerine..

gezi olayları başladığında..
ilk hafta içinde.. bir yazı yazmaya başlamıştım..
o yazıdan bir gün önce..facebookta bir status  okumuştum..
.
                                                                                                                                                                                                                                          "bütün yazılanları ve yaşananları..                                                                                                                                             kaydedeceğim..
                                anı defterimi de yazıp torunlarım okusun diye bırakacağım "
demişti biri..
parlak bir öneri gibi görünmüştü gözüme.
ama yazmaya başladığımda.. 
kendimi şöyle düşünürken buldum..
"torunlarım büyük ihtimal okumayacaktır bunları.. isterse de ..
anneleri babaları anlatacaktır onlara.. 
ama o bile zor olacaktır.. 
kısa ve öz mümkünse fiş cümlesi olarak anlatılabilecektir..
yoksa neden 150 karakterlik twitter yetsin.. 
yetebilsin gereksinimlerine bugünkü gençlerin..

ve farklı bir yazı çıkmaya başlamıştı klavyeden ..
yine her zamanki gibi olmuştu ..
ben onu yazmamıştım yazı bana kendiniyazdırmıştı..
bugün yayınlayacağım yazıyı..
word'e sorarsan..6 haziranda yazmışım..

sonrasında.. 
yaşananlar.. ölümler.. acılar ve konuşulanlarla tartışılanlardan ötürü..
yayınlamadım..

fazla hafiftiler günlerin ağırlığı içinde..
fazla kişisel.. 
bir vaka dolayısıyla yazılan tıbbi makaleler kadar kendine özeldi benim yazdıklarım.. 
bir bakıma dar bir bakış ve görüş açısı..

ancak bugün bir yazı okudum..
ki kesinlikle tavsiye ediyorum..
hatta beni okumayın onu okuyun bile diyebilirim..


bu yazının son bölümündeki yazılanlar..
ışıklı çocuklarla ilgili yapılan tüm analizlerden daha gerçekçiydi sanki..
çünkü benim kendi çevremdekilerde gözlediğim özellikler bunlardı..
bu yazının son bölümünde yazılanlar..
beni kendi yazdıklarımı 
yayınlamaya itti..

ama bugün sadece..
kendi yazımın..
son satırlarını koymak istiyorum..
daha sonra..
belki yarın eklerim..
yazının bütününü..

"onlar yapmaları gerektiğine inandıkları şeyi  yaptılar.
.          onlar misyonu tamamladılar..
           
          geleceğe miras bırakmak gibi bir derdi yok onların..
          hep böyleydiler zaten..
yoksa bu sığırcıklar burdan kalkıp başka yere konar..
biz kalırız buralarda.. kuşsuz.. oksijensiz renksiz.."
Image Hosted by ImageShack.us

10 Temmuz 2013 Çarşamba

ve ali ismail.. ve ethem ve abdocan.. ve mehmet..

dün hastaneden çıkarken geç bir saatte.. avluda kimse kalmamıştı. tek araba benimki idi.. 
kocaman saksılar var hastanenin avlusunda.. içinde sardunyalar.. alliumlar.. gümüşümsü salvialar..
akdenizi seven biri ekmiş bu saksıları dedim..
zamanında..

ilk geldiğim günü anımsadım sonra..
yürüyerek avluya girişim.. yerdeki parke taşları üzerinde ilerleyişim.. dün gibi..
hatta beynimde bir öykü oluşur gibi oldu.. sözcükler zorladı gene.. çıkmak için.. bir sayfaya dizilmek için..
zamanı.. parke taşlarını ve saksılara çiçek diken birinin öyküsü olabilirdi pekala.. bu..
oturup güzel şeylerden bahsetmek istedim bir süredir ilk defa..

ama..
gece.. 
bir meslek odasının faaliyetlerinin azaltılıp odanın içini boşaltıp..
neredeyse bir mahalle kıraathanesine  dönüştürülmesini duyduk.. 
meclis kararı ile..

ve sonra..
bu sabah..
öyküyü değil ama bir kaç kez başladığım..
kendi çocuklarımdan yola çıkarak.. aldığım bazı notları ekleyeyim dedim.. bari.. 
blog boynu bükük duruyor.. sözcükler her fıratta beynimi dürtüyor..

ve sonra..
ali ismailin ölümünü haber aldık..

önce..
palalı tutuklandı ve yeniden serbest bırakıldı..
aylin kotil yürüyor bir başınaydı katılanlar oldu.. 
mısırda şeriat kuruldu mısırlı yağmurdan kaçarken doluya yakalandı..
zihinsel özürlüye tecavüz eden serbest kaldı..
kuşdiline avm yapılması durduruldu..
bir iyi bir kötü haber.. git gel..

ve sonra..
ve ali ismail öldü..

bu kez ders aldım..
sivas olaylarından.. o zamanlar daha önemli ne bulduysam ilgilenecek.. hangi kanallar bana bildirmediyse bazı gerçekleri..
tanıyamamıştım kurbanları ve öyle üzgünüm ki.. öyle suçluluk duyuyorum ki..
 öyle kızgınım ki kendime.

bu sefer.. her bir gencimizi.. her bir yaralanananı.. komadakini  takip etmeye çalışıyorum..
kendi yakınımmışçasına..
ameliyathane kapısında yoğun bakım önünde.. bekleyenmişimcesine..
her birini tanımaya.. yüzlerini bilmeye.. yaşamlarını.. kimliklerini anlamaya çalışıyorum..
hacettepede yatan dilan  kızımızın şuuru açılınca sevinip..
okmeydanında yatan berkin çocuğa kaygılanıyorum uzadı diye yoğun bakım süresi..
lobnanın konuşma bozukluğunu öğrenince için daralıyor.. 
hele pazartesi günü başından gaz kapsülü  ile yaralanan mustafa ali çocuğumuzun düştüğü anda sara nöbeti geçirdiğini duyunca.. biraz da anlayan olunca.. içim kasılıyor.. daralıyor..
yoğun bakım ruhsuz biyerdir.. bilirim.. bakımı yüksektir ama .. hep aynı ışığın altında durduğunuz  hep aynı ısıda olduğunuz hiç durmadan birilerinin hayati verilerinizi ölçtüğü bir yerdir..
kapısının önü  ayrıdır onun..
duyguların en yoğunu.. acıların endişelerin korkuların en yoğunu ordadır..
bilirim..
sıcaklık olup her birini sarmak..
kol olup kanat olup her birine sarılmak okşamak isterdim..
keşke böyle bir doğa üstü gücüm olaydı..
yine de haklarında bulabildiğim herşeyi duyup öğrenmeye bu sayede..
onları düşünürken isim değil..
kişi olarak bilmeye..
insan sıcaklığımla sarmaya çalışıyorum..
ama fayda etmiyor..
ali ismail öldü..
dünya bir kere daha değişti..

ali ismail öldü..
hem de kötülükler silsilesi içinde öldü...
oysa daha yaşamaya başlamamıştı ki....
lanetten korkar kimi..
ama korkmuyorum..
dilerim.. özgürlük eşitlik adalet ve doğa için yollara dökülen ali ismail...
..ve medeni.. ve ethemin ... abdocanın ve mehmetin 
onları ne pahasına olursa olsun durdurma emri alan ve uygulamaya çalışan..
mustafanın   yaşamının son bulmasına yol açan .. 
herkes..
 en tepeden en alta tüm zincir..
hepsi..
ok ve yay 
ve oku tutan el 
ve oku at diyenler..
ve onların yalakaları..
ve anlamazlıktan gelmeye çalışanlar ve hala ölenlere kara çalanlar..
ve sürekli su testisiydi kırıldı..
ne işi vardı.. diyenler.. 
hepsi..
o karanlık ruhlular..
karanlıktan çıkamasınlar 
dilerim....

bu acılarımızdan.. 
onların analarının acılarından daha beterini yaşarlar......
dilerim ..

yüreğimin en saf kalabilmiş köşesinden dilerim.. 
yaradanım bu çocukları alıp.. yıldız ışığı gibi parlatır göklerde.. 
nurlarda kalsınlar dilerim....

Image Hosted by ImageShack.us

2 Temmuz 2013 Salı

içim yanarak .. insanlar hakkında okumak öğrenmek.. ve utanmak kendinden..bilgisizliğinden.

yıllar önceydi..
o haberi aldığımızda..
akşam mı duymuştum sabah mı öğrenmiştim..

elimdeki tek haber kaynağı.. gazeteler ve televizyon..
işin içinde aziz nesin olmasa bu kadar bile duyurulur muydu.. artık hiç emin değilim..
hemen o hafta sonu çb'nın o zmanlar çalıştığı yerin  klinik yemeği vardı..
 bir çok alevi kökenli doktor vardı.. ve hatta sivaslı olan da..
bir noktada konu oraya geldi..
biri bi fikir söyledi..
aman ha dedi arkadaşları çok konuşma.. bak konuşursan yakarlar seni de..

sofrada rakı vardı.. sofrada hiç unutmuyorum şarap olarak muskat vardı..
kavaklıdere muskat..
nasıl hatırlıyorum dersen bütün klinik rakılanırken bir klinik direktörü.. kendisi de almana benzeyen.. uzmanlığını da orada yapmış olan çok kibar pek ehlikeyif biri idi..
ben de sağında oturtulmuştum.. ağır ve havalı konuk muamelesi görmüştüm..
adamın bana şişeyi gösterip.. yan tutarak etiketi önüme sürüp.. çok güzel bu seri demesini unutmam..
her kavaklıdere muskat elime aldığımda aklıma gelir.. şarap güzeldi.. soğuktu.. buğuluydu..
saime hanım o zaman sağdı.. hbç daha bir buçuk yaşında filandı..

ben çok üzgün olduğumu içimin içime sığmadığını handiyse yemeğe gitmesek dediğimi..
ama çbnin daha yeni başladığı klinikte
direktörün yemeğine gitmemek olmaz demesi üzerine gitmiştik..
işte sonra o laf geçti..
biliyor muydum ben onların aleviliğini.. birinin sivaslı olduğunu biliyordum ama..
o cümle ortaya düşünce.. 
bir ben sanırım itiraz etmiştim..
 "bu cümle o insanlarla aynı paragrafta kullanılamaz.. herşey olur ama bunun şakası yapılamaz" demiştim..

biz hep ağır abiydik..
sokaklarda koşarken.. parkalar giyerken..
kurşunlar uçarken..
darbe sonrası.. gözaltılar kaybolanlar varken hep ağır abiydik..

o gün birinin böyle bir cümle kurmasından ne kadar rahatsız olduğumu
ve gözlerimin hemen sivaslı olduğunu bildiğim kişinin gözlerini aradığını..
kardeş acıyı onun gözlerinde aradığımı anımsıyorum...
onun gözleri dipsiz kuyu idi..
o sivaslı idi.. alevi idi.. ve üstelik darbe sonrası işkence görenlerdendi..
gözleri artık sadece derin ve karanlık bir göl gibiydi..
kardeş acıyı bulamamıştım.. ama daha beter bişey bulmuştum..
sustum sonra..

ne zaman bahsedilse..
aziz nesinle hele ne zaman röportaj yaılsa..
"aman bu da çok konştu çok fıkara edebiyatı yaptı"
 der gibi insanlar ve belki de ben..
kulakları ondan yana tıkalı gözleri bu konudan yana kör.. devam ettiler yaşamaya..
yaz başıydı ne olsa..
tatiller vardı gidilecek.. koylar vardı..
mavi turlar vardı.. 

bugün yine yeniden o günleri düşününce..
nasıl kendimi suçluyorum..
asla unutmadım unutmadım ama..
hatırladığımdan birşey çıkmıyordu..
dahası arkasında var olan daha birçok başka şeyi ne yaşamıştım ne de biliyordum..
tarihin karanlık perdesi çok..
bir kısm da ömrümüzün bazı dönemlerine denk geliverdi..
tamam bilgi bunca ulaşılabilir değildi..
ama ya sonra diye kendimi suçladım..

öğreniyorum hala..
isimleri öğreniyorum..
dün akşam tek tek isimleri arattırdım guglanıma..
herbiri ayrı pırıltı kızlar oğlanlar..
semah dönem tiyatro yapan saz çalan şiir okuyan yazan..lar..
isimlerine ve haklarında yapılmış kısacık haberlere.. bilgilere.. röportajlara ulaştım guglanımdan..
yaşamları geliverdi önüme.. insanlaştılar..
birinin dediği düştü aklıma..

adlarını bileceksin.. ve yüzlerini.. insanlaştıracaksın ki.. unutmayasın..

adlarını bildim.. menekşenin  korayın inci nin .. yüzlerine baktım.. 
çoğunun vesikalık fotoğrafları dışında fotoğrafı yoktu.. ama anı defterleri vardı.. şiirleri vardı.. dediklerini anımsayan sevenleri vardı..

umutla.. korkuyla.. geçen sekiz saati paylaşmıştılar..
odalara değil merdiven boşluğuna dizilip arı oğulu gibi geçirdikleri zamanları düşündüm.. 
ben utandım.. bunca bilgiyi daha önce insanlaştıramamış olmaktan..
üzülümüş... ezilmiş.. ağlamıştım.. kan ağlamıştım.. itiraz hatta isyan etmiştim ama..
ben onları dün tek tek insanlaştırdım..

güzel parlak aydınlık insanların tümü..
nurlarda yatsın..
ışıklarda dinlensin.. 
ben bunca utanırken ..
yakanlar onları savunanlar.. olanların arka planında olanlar..  onlar .. sakin.. görünürde bir huzurla dolanıyorlar.. yaşadılar yükseldiler.. seviştiler ürediler.. kazandılar.. 
ama sanırım bir şeyi hiç yapamadılar.. sevmediler.. sevmediler hiç kimseyi..
sevme yetileri olduğunu düşünmüyorum..

can dündarın.. belgeselini izledim sonra..
pek de ayrıntılı değil tabii..
perdeninarkasındakiperdeninarkasını anlatmıyor..
ama.. üç cümleyle çıktım.. o belgeselden..

merdivende oturan üç kişinin fotoğrafı var hani..
biri de metin aItıok elinde bir küçücük uzun saplı yer fırçası..
birimiz ölürse naaparız.. diye sormuş.. diğerleri.. "gidene şiirler yazarız" diyaloğu..

yangından kurtulan..
kendisi kurtulurken arkadaşlarının öldüğünü ancak sonradan öğrenen birinin bir cümlesi var..
 ölülerimizi bırakamazdık..
onlar bize yaşayan herkesden daha yakındılar" cümleri..

ve erdal inönünün istifa etmeyi düşündüm..
ama sonra bir işe yaramayacağını düşünerek etmedim demesi..
en azından onuruna vicdanına..
içine duyguna dokunduğunu anlardık be hocam keşke istifa etseydin..
diye düşündüm ben.. de...

anı defterine "Ayrılmak bir doğa kanunudur,bir gün arkadaslarindan,
yarın ailenden ve son olarak da bu dünyadan ayrılacaksin.
Ama önemli olan zihinlerde bir isim birakmak, ölsen bile ölmemiş gibi yasatılmaktir."
diye yazan handan metin.. bir not daha düşmüş..
"Tüm güzellikleri toplayip uzun ince bir yola çıktım".. ışık olsun yolun kız kardeş..

"eğer saz çalmayi öğrenmeden ölürsem, mezarımı tekmeleyin” diyor
ve Sivas öncesi Musa Eroğlu´ndan saz çalmayi ögreniyor.
Sivas´a gidebilmek için babasindan izin alma imkâni olmayan,
kardesi Ali´ye borçlu olduklarinin listesini verirken"ben ölürsem siz ödersiniz"
diyen."sehergül ateş.. nurlarda yatasın kız kardeş..

odasında kitaplıklar raflar dolusu kitabın arasında bir de lorca bulunan..
ben ölürsen /balkonların kapısını açık bırakın diyen inci türk..
balkonun kapısını her açtığımda.. seni anacağım kız kardeş.. ferah yatasın..

günlüğüne "kendi kilidimi açacağım,
kendimi aşacağım, sıradan biri olmayacağım diye not düşen
 ve "hayat felsefem: Yarin yanağından gayrı her şey ortak"
diye devam eden gülsüm karamustafa..
aştın kendini kalbime kadar ulaştın annem.. hiç unutmayacağım seni.. kız kardeş..

ardlarından anacıklarının..
gecekonduda aynı odada yatan..
geceleri soğuk olunca koyun koyuna yatan..
"koraya sarılıp uyuyunca ben de üşümüyorum anne" diyen menekşesini ve korayını..
rüyasında göremediğinden yakınan anaları..
 "Ölüme de, üşümemek için birbirlerine sarılıp gittiler…" demiş ya..
evlatların evlatlarım menekşe ve koray..
meleklerle saz çalıp semah döner.. sen hüsne bacım ..
biri ondört diğeri oniki yaşında iki bebeyi kaybetmek nasıl birşeydir  kızkardeşim..
yaradanım sabrını versin..
ve menekşecan kızımız da kardeşlerinden esirgenen ömrü güzellikleri yaşasın dilerim..

sürmelimle aynı soyadını taşıyan..
kızına adımı seçip koymuş olan..
şair.. bağlama üstadı.. baba.. insan..  muhlis akarsu..
eşi muhibe.. kızkardeşim.. nurlarda yatın kardeşlerim..

meslektaşım kardeşim..
şair.. behçet aysan..
babamla aynı lisede okumuşsun..
insanları anlamak için psikiatr olmuşsun..
güzel insanmışsın ki şiir yazmışsın..
"sen bu şiiri okurken /ben belki başka bir şehirde ölürüm." demişsin...
kapına gelenler dönmesin diye..
yarım saat sonra geliyorum bekleyin diye not yazıp da unutmuşsun...
beklemişler ama hiç gelmemişsin ya.. nurlarda yat kardeşim..
"bütün derinlikler sığ/sözcüklerin hepsi iğreti"..
ne desem az kalıyor sana ve diğerlerine..

hasret şükrü gültekin ..
yeğenimle aynı okula gitmişsin.. bitirseymişsin..
 büyüyebilseymişsin "abisi" olacakmışsın..
çocuğun ana karnından doğmadan ölmese imişsin baba olacakmışsın..
daha yirmi yaşında gökyüzüne bakmayı bilmişsin..
"her akşam olmadan önce, solgunlaşır gökyüzü ve herşey geçer usulca ve her şey daha yorgun sessiz"..diyebilmişsin..
gönül gözün olmasa kardeşim.. nasıl görürdün.. nurlarda yat.. ışıklarda yürü.. bizi sorarsan..
 "şairler şiirler yazıyor.ressamlar resimler yapıyor ve biz ozanlar türküler söylüyoruz.peki bütün bunları niçin yapıyoruz? dünya alışkanlıktan değilde,sevgi ve mutluluktan dönsün diye."
demişsin ya hani.. biz bir avucuz .. senin gibi düşünen inanan ..
 sevgi hala azıcık gösterebiliyor yüzünü..
ama olacak diye çabalıyoruz.. hasret kardeşim.
.
nurcan şahin.. o ayrı..  içine doğmuştu sanki diyor annesi..
 " ‘Anne bak' dedi. Baktım, gümüş halka küpe üzerine küçük boncuklar sarmış.
 ‘Ben kaybolursam bununla bulursunuz' dedi.
 ‘Kızım, aklında bir şey mi var? Bizi terk mi ediyorsun?' dedim.
Babası ona ortadireğim derdi. ‘Herhalde bizim ortadirek çöküyor' dedi.
Nurcan ‘Aklıma geldi, attım işte' dedi.  "
 babası gerçekten de küpesinden teşhis ediyor kızını..
kimliğini kaybetmiş meğerse gider gitmez..
fidan anne kızkardeşim sabrın olsun yaşamaya..
nurcanın ışıklar içinde.. adı gibi can ışığı..

yeşim ile huriye (özkan) iki kızkardeş..
yeşimin sözlüsü sait (metin).. canlar hepsi..
 tiyatro yapıyorlar yazıyorlar.. özgürlükçüler..
 canlar.. kardeşlerim nurlarda yatsınlar..

belkıs çakır.. kara gözlüymüş.. gözlük takarmış ve hiç sevmezmiş..
karaymış gözlük çerçevesi de..
uzun ince parmakları varmış kalem tutmaktan bile yara olabilen..
 abisini çok severmiş.. folkloru severmiş..
bir de şiir severmiş.. teneffüslerde şiirler okurlarmış..
arkadaşıyla dolaşırken.. arkadaşı öldüğünü öğrenince..
 evini aramış.. belkısla görüşebilir miyim demiş.. annesi sadece..
"kuzuuummm" diyebilmiş telefonda..
 kızkardeşlerim.. arkadaşını kaybeden..
bil ki ben de özleyeceğim onu artık..

yeter hanımın iki kızı yaseminle asuman..
ben gibi ..daha kendisi çocukken.. kızları doğmadan..
 isim koymuş kızlarına.. semah dönmeye göndermiş kızlarını..
geri dönmemecesine.. olaylardan iki saat önce telefonda konuşmuş asumanla..
ayaklarımız yerden kesildi anne demiş.. öyle güzel döndük..
karnesini abisi almış da.. takdirnamesini de haber vermişler ..
ama haber asumana iletilebildi mi bilinmiyor..
anneleri  yeter.. kızkardeşim.. kızlarının odasını bozmamış..
ben geldim diyerek giriyormuş odalarına..
madımak oteline gitmiş de.. sığındıkları üçüncü kata kadar taşımamış onu dizleri..
yasemin "Annesine “Dantelleri bırak, ben evlenmeyeceğim, okuyacağım.
Bir ev tutup yuvadan kimsesiz bir kız çocuğu alacağım.
Ona 5 sene sen bakacaksın, sonra ben yanıma alacağım” diyormuş.
16 yaşındaki Asuman ise o yıl lise 3’e geçmiş.
Ablasının tersine evlenip çocuk sahibi olmak istiyormuş.
Ama önce okullarını bitirip İngilizce öğretmeni olmak süslüyormuş hayallerini
.kızkardeşlerim.. asuman yasemin (sivri)  meleklerle semahta..
yeter anne kızkardeşim sana da sabır diliyorum..

carina.. (Carina Thuijs) o da sivri ailesinin konuğuymuş..
bin bir israrla gitmiş sivas'a.. yapamazsın edemezsin demişler ama takılmış peşlerine..
yaseminle asumanın..
türk ailesinde kadının yeri ile ilgili öğrenmeye gelmiş..
antropoloji öğrencisiymiş.. o da bir annenin bir kızı imiş..
onun da annesinin bağrı yanık.. kızkardeşim..
 olaylar başladığında üst katlarda odalarında otururlarken..
camlar kırılınca merdiven boşluğuna çıkıyorlar..
biri diğerinin saçını renkli iplerle örer..
menekşe korayı  dizlerine yatırmış saçlarını okşar..
 korktuklarını belli etmemeye çalışırlarken vakit geçirmişler.. kızkardeşler..

 alevler başladığında.. tüm semah ekibiyle beraber..
Yasemin, Asuman, Belkıs, Handan, Gülsüm, Gülender, Huriye, İnci, Menekşe, Nurcan, Özlem, Sehergül, Serpil, Yeşim... ile beraber..
terasa ulaşmaya çalışıyorlar.. ulaşamıyorlar ama.. 
asaf koçak,
 "bizim toplumumuzda bireylerin kendilerini sorgulamaları
ve dönüştürebilmeleri kaygıları oldukça az..
sorgulamak yeterli değil mesele dönüştürebilmekte..
önemli olanın aynanın karşısına geçtiğimizde kendimize ateş edebilmeyi becermemiz olduğuna inanıyorum" diyen kardeş..

hayatın zorluklarına mizahla kafa tutan ..
evinin bu ayki kirasını ödeyebildiği için mutlu olduğunu sivasda dostlrına söyleyen..
ufacık şeyleri büyücük mutluluklar yapan..
genç kardeşleri korkmasın diye onlara son saatlerinde mızıka çalan..
renkli.. onu anlatanların dilinden düşürmediği mor çoraplarıyla mordan da kardeşim..
nurlarda yat..

emin buğdaycı.. kardeşim şairmişsin..
 mehmet atay kardeşim  bulamadım sana ait başka bilgi..
bu da acı verdi bana.. nurlarda yat..

murat gündüz..
sorgulayıcı eleştirici biriymişsin arkadaşların dostalrın öyle diyor..
son ana kadar kurtarılacağınıza inancın tam..
kız arkadaşları yukarı gönderip.. alt katta beklemişsin..
herkese soğukkanlılık aşılamışsın.. kardeşin kurtulmuş ama malesef sen..
yaradanına kavuşmuşsun..
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür..
ve bir orman gibi kardeşçesine deyişini çok severmişsin..
ama yaşatmamışlar seni..
nurlarda uyu..

metin altıok kardeşim...
Ben şimdi biraz da/
Senin için görüyorum;
Gökyüzünün parlak/
Bakış seken mavisini./
Ben şimdi biraz da/
Senin için duyuyorum;/
Gecenin o sarsak/
Yokuş çıkan ezgisini./
Ben şimdi kanayarak/
Senin için yaşıyorum;/
Sazan derisi gibi/
Günlerimi külle soyarak."

 ben şimdi biraz da senin için seviyorum..
kızını..
izliyorum onu.. sevgiyle kızkardeşim olarak..
siz 33 güzel insan...
her biriniz benim için kayıpsınız..
birer birer öğreniyorum isimlerinizi..
aydınlıklarınızı hep bilip hep anacağım...

bir de kurtulanlar var elbet... onlar da kardeşlerim..


Image Hosted by ImageShack.us
Follow my blog with Bloglovin