31 Aralık 2016 Cumartesi

Bu gecen yılın özeti olsun... ne yapacak listesi.. ne ben yaptım özeti olmayan son blog yazısı..

Düzenli bir kadin olmadim hiç..
Düzenli bir blogcu da..
Ama bu yıl bir yılin son günü yazısı koyasım var..

Bu yıl çok ve güzel okudum..
Sanki hep ömür boyu hatırlanacak kitaplar seçmışim..
Bir öyle cok ve güzel kitaplar yığını da beklemede..

Bu yıl kendimce ilk kez çok ve uzun tatiller yaptım..
Bayramları ilk kez önceden bilip tatilleri onların yanına..
Yöresine serptim..

Datça'da ilk kez..
Saime hanım değil..
Çekirdeğin ev sahipliğini hissettim..

Armutluyu arındırdım..
Tadını çıkardım.. kışının.. ilk ve sonbaharının..

Günübirlik kırklareline gidip döndüm..
Mazeret üretmeden..

Bu sene ilk kez..
Çekirdek gece dışardayken uyudum..

Bu sene çok üzüldüm.. kahroldum.. yaşananlara..
Genclere akademisyenlere yazarlara.. gazetecilere..
Sur'a cizre'ye nusaybin'e ankara'ya.. 
Gencecik erlere.. polis memurlarina.. 
Annelere babalara.. kızını soğutucuda saklayanlara..
Kızını çizmesinden tanıyanlara..
Annesini asfaltta yatarken yedi gün camdan bakanlara..

Bu sene bir deyişimi değiştirdim..
Iki darbe bir muhtira gördüm yerine..
Iki darbe bir muhtıra birkalkışma yaşadım diyebileceğim..artık..

Bu sene de insan olup insan kalmaya..
Kadın dayanışmasına..
Çocuk haklarına sahip çıkmaya..
Gidip görmediğim yerlere kitap olup sevgi olup sınav harcı olup yetişmeyi başardım..

Dostlara aileye vakit ayırabilecek..
Şu yıllardır beklenen öykü kitabı yerine romanımsımın ilk bölümünü yazmak son günlerine sığıştı yılın..

Vejetaryen oldum peynir ve yumurta yiyen cinsinden..

Erbane edindim.. çalmaya başladım..
Ana mayalar ürettim..
Ekmekler çiçek reçelleri yaptım bu sene..

Bloğu terketmedim..
Facebooktaki atalet sayfam kapandı.. 
Yenisini açtım farklı adreste.. 

Yine yeni ve doğal şeyler yaşaması.. dostu.. sohbeti sevgi ve dayanışması çok..
Üzüntüsü.. çaresizliği ve yabancılığı az bir yıl olsun ikibinonyedi.....

7 Aralık 2016 Çarşamba

Sifa niyetine.. büyü niyetine.. zen niyetine....

Yekta kopan zarif davranışlı.. kibar bir insan..
Dili de bu özellikleri gibi..

Sakın Oraya Gitme.. bir yekta kopan kitabı..
Beni benden alan ise..
Ilk öykü..
Samodey..

Yası kemâli delmiş geçmiş bir kız evlât olarak..
Halâ mader işuularımı atlamadıysam..
Bunda saime hanımın payı çok elbette..
O bir annesizbabasız didaktik kadın olarak..
Düşüne taşına bu kadar yaptı biliyorum da..

Yekta kopan'ın satır aralarından taşanlar..
Ve bende uyandırdığı duygular..
Ve bir çok hasta yakını kız evlatta gözlediklerim..

Buluştu ve irdelenmek üzere şu satırlar düştü kalemimden kağıda..

Aslında annelerle de diğer insanlarla olduğu gibi..
Güzel ve kötü anlar geçirilir..
Anılar oluşur..
Ama annesiz kalındığında hep bir hakkını elde edememişlik..
Alacaklılık hali..
Hepbir sorulamamışlardan doğan öfke..
Hep bir huysuz susuzluk hali..
Onlar gideli çok olsa da..
Bu etkin bir iliski olarak sürüyor..
Ne ki bir taraf artık katılmıyor..
Sessiz ve eleştiren izleyici rolüne bürünüp kalıyor..

Kitabı tamamlarken.. 
Hala öyküleri romanlar kadar sevmediğimi farkettim..
Yazarları sevdiğim için onların öykülerini de okuyorum..
Ama ben roman insanıyım..
Çocuk sayılacak yaşta cemal beyin klasik müzik tutkusu sayesinde..
Opera operetgezdiğim zamanlardan birinde..
Azra gün.. ki ilk genç zayıf sopranolarımızdandır..
Yanında bir yine genç ve saçları dökülmemiş tenor ile..
Son selam için perde açildığında..
Sohbet ederken yakalandığında seyirciye..
Ordaydım..
Ve onların o hali.. oyun bitse de.. oyuncunun hayatının bitmediğini ilk algıladığım..
Ve sırf bu yüzden sahne insanı olma arzusu duyduğum andır..

İşte öykü de böyle..
Sonra ne oldu .. bilmek istiyorum..
Şüphesiz öykü karakterinin yaşadıkları sürüyor..
Ama biz bilemiyoruz..
Aniden varlığımız farkedilmiş ve perde kapanmış.. kapı örtülmüş..
Sesler fısıltıya dönmüş..
Dışlanmışız..

Roman insanıyım ben..
Uzun soluklu uzun tahammüllü..
Uzun blog yazılı..
Uzun anlatan kadın..

Pese..
Can verelim mi inadına.. mayaya bile olsa..
Bir çay bardağı un..
1 çaybardağı kepekli un..
1 buçuk çaybardagı içme suyu..
Deterjan kalıntısız temiz (kaynar sudan geçirilmiş) kavanozda topak kalmayacak şekilde karıştırılır..
Üzerine temiz bir bez kapatılır..
Ne sıcak ne soğuk karanlık bir yerde saklanır..
Dün akşam yaptım..
Her akşam kabarcık kontrolü ve mayayı besleme görevi dısında bir ağırlığı yok.. varsanız.. başlayın..

6 Aralık 2016 Salı

Uç günlük günlükler... burdan devam ederim sanirimlar..

Feysimin buku sayesinde..
Son yıllarda aralık ayında yılbası süsleri kadar..
Kitaplık fotografı paylaştığımi farkettim..

Demek yılbaşı süslerinden önce elim bir kitaplığa gidiyor..
Ne niyetler gömmüşüm sayfalara..
Çoğu hala gerçekleştirilmemiş..
Çok niyet de olasılık daraltıyor demek..

Cuma akşamı..
Çekirdek ve hbç armutluya gittiler..
Gitmeden önce hbç ve 3 arkadaşı geldiler..
Yoktan yemek yarattım...
Doyurdum çocukları..
Bu sürpriz gelenler neden hep fare düşse başı yarılırken gelirler..

Bana kocaman bir yapılacaklar listesi bıraktı çekirdek..
Ben ne yaptım..
Zor bir haftanin kısacık hafta sonunda..
Bildiniz..
Kanape dizi örgü..
Ama her ayaga kalktığımda bir adet listede olmayan iş çıkardım kendime..
Misal.. 
Tabakları eledim..
Misal..
Çekmece kulplarının vidalarını sıkıştırdım..
Çirkin bir patates soğan dolabı getirilince eve.. 
Aynur'un hemen sokup kenara attığı metal patates soğanlığı yeniden kurdum..
Çam dalları budayıp atmışlardı yol kenarına..
Onlardan almıştım.. yıkayıp kuruttum..

Okudum biraz..
Elemantary'nin 20 bölümünü izledim hafta sonu boyunca..
Bitmemis kazağı bitirdim..

Dönüyoruz mesajı geldi.. ve..
Çukulatalı kek yapar mısın.. isteği..
İyi yolculuklar dilerim cevabı gitti..
Keki yaptım..

Döndüler..
Buzdolabındaki patatesli böreği verdim..
Çekirdeği bırakıp gittiler...
Pazartesi bir deliler boşandı günü idi..
Acil ile aceleyi karıştıran insanlarla yaşamak zor...
Bugün halâ delileri toplamamışlar..
Bi de çıkar dünyası diyeyim..
Prensip filan tanımıyor..

Bugün dolap doldu.. yemekler tamam...
Kimse gelmez bak.. hatta evdeki de rejime girer kesin...

Napıyorum..
Ekşi maya başlattım....
Çekirdeğe transparan kazak örüyorum..
Yekta kopan okuyorum.. o yarına..
Resmen düz kağıda not aldım.. sayfa arasına gizledim..

Neye deliriyorum..
Toplumun giderek daha vahşi olmasına..
Buna isyan edenlerin her gün daha çok isyan etmelerine...

Pese...
Bu bir geçiş döneminin geçiş yazısı..
Yoksa naaptım ne ettim yazısı değil...
O yüzden şu notu da ekleyeyim..
İçimde bir saat var.. alışkanlıkları tık tık zamanlayan..
Sesi giderek duyulmaz oluyor..
Güzel değil mi..
Güzel bence.....

2 Aralık 2016 Cuma

Bazenler.. zor olsa da'lar.. puhu kuşları hakkında

Derler ya..
Sen plan yap ki kibele eğlensin..
Her gün bloğa not düşmek.. her gün ufak bir düzeni toplamak..
Bunun bile lüks oldugu zamanlar oluşabilir.. hatta oluşur illâ ki..

Yalana yalana kıvanç izledik dün..
Çekirdekle beraber..
Yalanımız yok.. kıvanç girsin bi köşeden çıksın diğerinden yetiyor bize..
Dizinin konusu geleneksel..
Sadece ana kadın karakterin neden odasına çekildiğinde yapacak işi yok..
Kukumav gibi..
Düşünmekten başka.. 
Onu eleştirdik.. 
bi de yatağının kenarına oturuyor düşünmek için..
Hiç sevmem dedim..
Niye dedi..
Acaip konforsuzdur.. o kenar çöker.. popon kayıp yere düşüverecekmişsin gibi olur..
Bi de sırt dayama yeri yok..
Kaygan zeminde düşunmeler bana göre değil..
İlle oturacaksam düşünmelik..
İki adım fazla atar gidip koltukta otururum..

Ben depresyondaysam çökerim kenara.. dedi..
Bir de anlık otururum bazen..

Başka eleştirimiz yok..
Düşündü de düşundu hatun..
En son yatakta yine düşünüyordu..
Ama güzel bisey giymiş dedim..
Evet dedi.. 
Askısında ince bi desen vardı.. önünde ince bi dantel..
Açsaydi da tam göreydik.. olmadı..

Sonra yekta kopan'ın kitabını alıp yattım..
Sakın gitme diyor ya .. ilk birkaç sayfayı mutfakta ..
Döktüğüm bir koca bardak portakal suyunu sildikten..
Kırdığım bardağın camlarını topladıktan sonra.. 
Okumaya başladım..
Yıllarca okul servisi beklediğim..
Son zamanlarda eve gelecek olan çocuksu gecenin geç saatlerinde beklediğim mutfak benim için..
Bayağı okuma yazma kahve sigara whatsup sohbeti..
Telefon sohbeti merkezi haline geldi..
Yapacak bir işim varsa doğru mutfağa yollanıyorum..
İş dediğimde kastettiğim yemek pişirmek degil..

Yatak örtüsünü açana kadar.. elektrik kesildi.. 
El yordamıyla diş .. saç fırçalama.. geceliklenme ve yatma..
Geldi elektrik.. ama uyku da geldi..

Sabaha karşı uyanıyorum bu ara..
Sonra dalamıyorum bir süre..
Dalınca da saati kaçırıyorum..
Koş koş işe yetiş..

İşte bugün..
Gençler bilmez.. cıva gibi derdik biz eskiden..
Herkes öyleydi..
Bir hasta enfeksiyonu tedavi edilmiş gelirken diğeri ayni araçla gönderildi..
Ben kime ne yapılmayacak diye sorumluya söyleyene kadar az kalsın yapılmaya götürülüyordu o iş veya kişi..
Bir ara bunaldım bayağı..
Eş zamanlı vermem gereken komut ve açıklamaların hepsi eşit ağırlıklıydı..

Böyle zamanlarda herkesi olduğu şekilde dondurmak istiyorum..
Sonra sırayla her birinin omzuna dokunup uyandırıp..neyi nasıl yapacağını söyleyip..
Gidip diğerinin omzuna dokunup uyandırmak..
Belki herkes donukken huzurla bir kahve içerim.. kimbilir..

Siz farkında değilsiniz ama bazı ilaçlar piyasadan kaybolmaya başladı..
Hammaddesi ithal bazı ilaçlar yükselen dövizden zarar gördü..
İlacin etiket fiyati değişmedi ama maliyeti arttı..
Vahşi kapitalizm size acır da zararına ilaç üretir mi sizce..
Doksanlarda surşarj yöntemi vardi her eczacının elinde kaşe sabah akşam depo fiyatı takip edip ilaç fiyatı düzenlerdi..
Depo bugün sabah sattığı fiyatı akşama arttırır..
E eczacı naapsın..
Bugün aldığı üç ilacı satınca yarın üç ilaç alamıyor depodan..

O günler gelecek mi yine..
Soba üstü kestane kadar eğlendirir mi nostaljimizi..

Bugün yapmayı planladığım hiç bir şeyi yapamadım..
Ama aklımda bile olmayanlarla uğraştım gün boyu..

Dün ekşi maya başlatacaktım o da yalan oldu..
Kepekli unum yokmuş ki..

Siz de un ve kepekli un.. bir kavanoz ve tahta kaşık hazır edin..
Bir ekşi maya kabilesi yaratalım..
Evde can üretmek iyi gelir belki hepimize...

Çekirdek bana uzuun bir iş listesi verip hafta sonu tatiline gitti..

Akşam için bir kanapede konuşlanma ümidim var.. en enerji harcatmayanından..

Şimdilik böyle......

1 Aralık 2016 Perşembe

Ekşi maya.. maraton..çukulata..aralık ve diğerleri...

Sabah geldigimde masamin üzerinde bir kırmızı kalp çukulata..
Öyküsü var..
Cumartesi çekirdek ve arkadaşı ile bazı yılbaşı alışverişlleri yaptık..
Kendime gereksiz birşey almış bulundum..
Seramik..
15e15 kare...
Alt kısmı beyaz.. örgü gibi..
Üstte sapı var kırmızı fiyonklu üzeri beyaz puanlı..
İçine noel renklerinde şekerlemeler..
Yılbaşı kurabiyeleri hayal ettim..
Yine olmayan.. hayalini kurduğum günlük yaşama bir aksesuar almış oldum..
Sanırsın evdeyim.. gün boyu gelene gidene ikram..
Alakası yok..
O zaman aldım bu sepetsi seramiği..
Hemşire bankosuna getirdim..
İçini burda dolduralım diye..
Ertesi gün..
Nasıl gereksiz bir tantanalı iş günüyse..
Büyükten küçüge hepimiz kızdıysak..
Atom karınca isimli..
En çok mesleğini önemsemesini sevdiğim hemşirem..
Sepet için alıp getirdiği cuķulatalrı ikram etmeye fırsat bulamadı..
Dün.. ee cezalı mıyız dedim..
Yıyemeyecek miyiz onları..
Sormayın dedi şaşkınca eve götürmüşüm..
Orda unutup da geldim bugün..
Ve bu sabah..
Kalp şeklinde çukulatam masada bu notla beni bekliyordu..



 bir program dahilinde calışmak..
benim işim..
ama profesyonel hayatımın birçok özelligini günlük yaşamıma katabildiğim halde..
program dahilinde özel yaşamı asla başaramadım..

o yüzden niyetler.. istek dilek ve kararlar..
genellikle hep öyle..
kendi hallerinde kalırlar..
bir ekşi maya gibi.. kabarıp taşmazlar..
yok haksızlık etmiyorum kendime..
bir başlayınca durdurulabililiğim yok ..
o belli..
ancak yaptıklarım yapmayı dilediklerimin çok azı..

Daha önce de bir kez böyle bir ayda yapılmamışları yapmak kudurukluğu yasamıştım..
Bu seferki biraz farklı..

misal artik takvim kullanmayı ögrenmeliyim...
Önümüzdeki üç hafta her buluşmayi takvime not edecegim...

Yaşamımda bazı değişiklikler için adım attım..
Bunlar beni duygusal olarak bazen zorluyor..
Çünkü konfot alanım olan alışkanlıklardan çıktım..
Bilinmeyen dolayısızla güvensiz alana yelken açtım..
Yolu kaydedesim var..

Hergünü yazsam ya dedim..
Not edecek bir duygu yaşamadığım günler de bu sürece dair olacak..
Misal..

Biri de her gün blogu yazmak olsun...
Misal bu akşam bu niyeti kayıt altına alayım..
Ki o duygu defterini yazdım mı bilesiniz..
Misal yine bitmemis elişleri.. 
Programlar ve listeler..
Ve kontrol edemedigim günlük yaşam.. 
Artık benim kontrolüme girsin..
Zıra hiç tamamen kendi kontrolümde zamanlarım olmadı benim..
Saime hanımla yaşarken onun deger etik saygı kalıpları..
çb ile birlikteyken onun..
Çocuksla beraberken onların önceliklerini başıma taç ettim.. etmişim...
Dogrusu budur diye inanırım..
Çunku..
Bir kolay uyum gösteririm..
İki kolay vazgeçerim..
Üç.. kişi önemlidir bende.. kendimi dayatmak değil...
Velev dayatsam. elde ettiğim.. keyif vermez.. değerli olmaz..
Dört.. bana kalan zamanlar moladır..
Ekşi maya gibi kabarma.. hiç bir şey üretmeme keyfidir..
Tam kendime geldiğimde mola biter..
Bir baskasının istek dilek gereksinimine koşma vakti gelir..
Yaşam dediğimiz şeyin tanımı bu olsa gerek..
Ama süresiz mayalanmak olmayacağından..
Kendimi bir sadeleştirip .. düzene koymalıyım...
Hep yaptığın şey atalet..
Değil..
Bu sefer sonrasında başkasının maratonu olmayacak...

Böyleyken böyle blog..
Umduğumu mu bulurum..
Bulduğumdan nefret mi ederim bilmem.. amaaaa..

Yazının sübliminali ekşi maya..
Misal..
Bu akşam yapılacak..

Yine bir aralık iyi niyetini..
Gerçeğe dönüştürme zamanidir..
Not..pese.. ne dersen..
Eski ruhu yok yazılarımın.. sanki..
Yazdıkça gelir mi..
Yoksa artık bir daha o ruh oluşmaz mı..
Zamana bırakıyorum..
Onu da ..
Ekşi maya dediğinin oluşması günler aliyor hem..



Follow my blog with Bloglovin