20 Aralık 2017 Çarşamba

11. yaş dönümü nedeniyle...

insanlar neden yazar diye soruyor tezer.. bir dizi cevap ekliyor.. biri de "aksi halde yaşamayi sürdüremeyecegi icin yazar.."

işte tam da öyle bir zamanda yetişmiş blog meğerse bana.. bilmemişim o zaman..
kısa bir süre sonra acımadı ki demek için..
değistirme bedelinin.. sürdürme yükünden ağır olacağını düşündüğüm için..
can kırığı yaşadığım tüm zamanlarda burada oldum..

kırmızı elbiseli kadın olmayın.. hayatı ertelemeyin diye bağırındım..

güç gitmek midir.. kalıp dayanmak midir diye tartıştım..

üretiyorum.. teselli üretimdedir dedim..
yöntem gösterdim..

aman.. bunu yazmak istediğinden emin misin diye gelen özel mesajlarızı..
öptüm kokladım..
sarıldım ağladım..

kadın öykulerimi derledim..
kirmızı rujları.. mor elbiseleri..
jartiyerleri..
gorilla gerillaları..
unutulmus kadim kadinları..
siz olmasaniz kime anlatırdım..

beni sorularım..
metaforlarım..
saçma sapan meraklarım..
uzun yazılarım..
gereksiz şımarıklıklarım..
ilkokul çocuğu düzeyi dikkat çekme isteğim..
kitaptır.. boyamadır bahçedir latincedir.. meraklarım..
sıkılıp nedenini diyemedigim anlarım..
haklı haksız isyanlarım..
tüm oyun tekliflerim.. dayanışma isteklerimde ..
yalniz bırakmadığınız..
sayfanın başından bir kez bile boynu bükük kaldırmayan dostluğunuz için..

sayfalarızı okuduğumda öğrendiklerim..
merak edip peşine düstüğüm bilgiler..
siz olmasanız anımsayıp yazmayacağım kaybolup gidecek anılar için..

her sey için..
gerçek hayat kadar gerçek olduğunuz icin..

teşekkür ederim....
sevgi.. dostluk.. dayanışmanın gücü adına..
ve özlemle keşkülü.. veroçkayı..
emeli.. anarak....
11 yili geride bıraktık mesdames..et messieurs...
11 daha yazalım dilerim.. bugün..
hepinize gelsin..
birbirimizdennn başka....nirinim..

https://youtu.be/Ce2ce58KDaM

atalet.. dı cok mutlu..

posted from Bloggeroid

19 Aralık 2017 Salı

yilin son 10 gunune girerken.. tamam aslinda 12 gun var..
blogun tozunu azicik alayim ben de..

bu aralar uyku sorunu yasiyorum..
nedenini bilmiyorum..
hem dalmada hem surdurmede sıkıntı var..

bin tane fikir ucusuyor ve sonunda vizirtilarindan uyaniyorum..

sonra tekrar dalamiyorum..
bi bakiyorum migren gelmis..
bir seye gerilmisim de.. ne oldugunu bilmedigimden..
suruyor sanki..
bu yil agaci kuramadim..
bizim salon cocuksun bir girisiminin aktivite merkezi oldu..
ama agac kurmamak ilk degil..
bir dort uil kadar boykot etmisligim var agaci.. evi..
gecen sene de kaldiramamistik mart ayina kadar..
ozlemedim yani..
o degil.. bir engellenilmislik durumu degil..
evde bazi dostlari saraba cagirmistim onu iptal ettim..
daha dogrusu disarda bulussak dedim..
onda da sıkıntı yok..
cunku kadim kadın dostlar..

eh yilbasi hediyeleri.. kendileri zipliyor uzerime .. beni al beni gotur diye..
bu sefer son dakikaya sigismadi..

bilemiyorum rahat mi batti..

bilemeyince huysuzlaniyorum..
huysuzlaninca soyleniyorum..

penceremin disina iseyen kediye filan suc atiyorum ..
bunun yuzunden diye..

dun gece.. iste pazari pazartesiye baglayan gece .. onu diyorum..
saat üçü geçmiş hala uyanikim..
kalktim.. migren ilacimi aldim..
gözlerimi bantladim..
lavanta kesemi yastigimin uzerine koydum..
sentüpte bir yagmur videosu buldum..
onun sesiyle sonunda uyumusum...
ve..
sabah telefonla uyandim..
hocam geldiniz mi..
uu beybi..
deli cesaretiyle 15 dakikaya ordayim dedim..
20 dakikada ordaydim.. yatakla is yeri masam arasi levent ile bostanci kadar..

yani trafik bile benden yanayken.. niye.. neden.. bu alttan suren gerginlik bilmiyorum..

bu gece de aynisi oldu.. dordu geciyordu hala uyaniktim..
hadi bu sefer uyuyamiyorum.. uyanamayacagim gibi.. ozunde ters bağlaminda mantikli bir sıkıntım vardi..

uykusuzluk goz cevresindeki damarlari gevsetip mor yapiyorgoz altini..
bildigin panda gozlerim var..
bugün..

likorumuzu yaptim..
itiraf ediyorum..
kiskanc bir kiz cocugu gibi.. yillarcaccacj kendi kendime yaptigim ve armanyak lezzetinde olan potakalli kahve likoru.. bestenin naneleri blogubu tarafindan turk takipciye bulastirildiginda.. kiskanmis uzun sure gruba katilmamistim...
simdi alistim.. biz bir aileyiz moduna girdim.. biraz modifikasyonum var gerci benim.. ama likor dedigin.. keyif.. keyif de kendi zevkine gore..

burdan bir ek yapayim mi..
sauerkraut yaptim bu yil..
hem beyaz hem kirmizi lahanadan..

deniz tuzu ve lahana.. butun malzeme bu..
ister dogra ister rendele ister ince ya da kalin dilimle..
tuzla.. suyunu salsin.. kavanoza bas kendi suyunu kat.. kavanozun tepesine kadar doldur.. havasiz ortam sart.. o yuzden yuzeye cikmalarini engelle.. tas koy.. asma yapragi koy.. olmadi kahve filtresi koy.. 3 hafta bekle..
birak sut bakterileri isini gorsun..
sonra probiotikli probiotikli tuket.. ya da havali havali tuket..
oyle iste....

posted from Bloggeroid

20 Ekim 2017 Cuma

persembe..

Perşembe dün.. Yakalıyoruz treni..

Sabah ben uyandıktan kısa süre sonra hbç de kalktı..

Sınavı varmış..

Kahvesini aldı salona geçti..

Kahvemi aldım mutfakta kaldım..

Derken seslendi..

Ders çalışırken beynimi açacak tatlı ne yiyebilirim..

Ballı kornfleyks..

Ben süt içmiyorum..

Reçelli ekmek..


Bir dikdörtgen tabak..

Bir dilim ekmek..

Yanına krem peynir..

Yanına vişne reçeli.. Bir kaşık bir bıçak..

Verdim giyindim çıktım..


Kurumsal fotoğraf çekimi vardı..


Ben şanel benzeri bir ceket aldım geçen aylarda..

Söylemedim tabii size..

Efenim tek son baş hekim olduğum yerde tabii öyle cekete filan ihtiyacım olmadığından yıllardır nöbetçi iki ceket yetiyordu benim günümü kurtarmaya..

Ama burda daha şık kadınlar.. Daha sık toplantılar var..

Ben de bir ceket aldım..

Ay ne var..

Kadın bloğu herhalde burası..

Biz de bi saat düşünüp öyle giyiniyoruz..

Sadece bunu ortalıkta anlatmayacak kadar görgülüyüz..

Oysa bazen pijama partimsi toplantılar yapıp..

Gardrop kombinlemesi bile yaparız..

Pek de keyifli olur..


Benim yaşımda bu aklımdaki kombin ile üzerimdeki kombinin nasıl farklı olduğunu idrak etmek anlamına geliyor..

Seviyorum..

Her kadın gibi kadar .. iyi çekici sağlıklı bakımlı özenli bir görünüm ile kimliğimi desteklemeyi..

Giyim bir kart vizittir neticede..

Şimdilerde ben kimim sorunsalı yaşamadığımdan…

Yaşamıyor muyum acaba aslında .. yoksa bastırılıyor mu bu kim olmak istiyorum.. Soruları bu yaşlarda bile bazen..

Çünkü bana sorsan ben sırtımı ağaca.. Örgüleri belime.. Kitabı kucağıma alıp..

Insanlardan uzak bir yerlerde takılmak istiyorum.. Uzun etekli elbiseler giyip raflar dolusu reçel kaynatıp..

Dağ başının akîl cadısı şamanı bilge büyücüsü olmak istiyorum..

Şanel ceketle ne işim olur o zaman..

Demek kim olmak istemek de değil kim olduğunu bilmek de değil bu işlerde çok başka devreler var kapanması gereken..

Ben savaş boyaları diyorum makyaja.. Sabahın köründe kırmızı ruju.. Gözümün sürmesini çekiyorum.. Çekiyoruz bütün kurum..

Kıyafetler de savaş zırhları..


Neyse.. Şanelimin bir lafını okudum geçenlerde..

Lüksün karşıtı.. Fakirlik değildir.. En fakir kulübede de nefis bir türlü pişebilir.. Sadelik de değildir.. En sade saz duvarlı kulübeler çok güzel olabilir… lüksün karşıtı bayağılıktır demiş.. Onda hiç bir şey barınamaz..


Bu yüzden bu kültür şokunu yaşayıp.

Güzelliğe sığınıyorum .. ben ve belki bencileyin ruhlar..


Daha önce hiç bu kadar çok sayıda sergi enstalasyon sanat gösterisi olmazdı demiş bir bu tarz işleri yazan çizen yöneten kişi..

Doğrudur..

Hiç bu kadar derin gün batımı izlememiştim yıllardır..

Batıyoruz diye mi belki..


Akşam üzeri aklıma geldi..

Aradım baş ustayı..

E aramadınız dedim takmadınız mı banyoyu..

Taktııık dedi..

Sıkıntı yok..

E niye haber vermediniz iyi haber..

Hakikaten.. Niye.. dedi.. Evde kızlar vardı onlar haber verir diye düşündüm dedi..


Pehh..


Fotoğraf çekildi..

Işler bitti..

Köprü yolu açılıyomuş gözünüz aydın dediler..

Aymış.. Ama çok da aymamış.. Olsun .. dönüş yolunda markete girecek kadar enerjim kaldı ya.. Bana yeter..



Pırasalı soğanlı kabaklı börek yaptım.. Yalnız bu sefer yufka bulamadım.. Su böreği yufkası vardı..

Ya o yufkalar yapışmış birbirine.. bi de kat yerlerinden kıvrılmış..

Bi olamadı yani tam hayalim gibi ben mis gibi su böreğimsi börek yapabiliyordum eskiden normal yufkayla..

Sevemedim yani bu yufkayı daha da almam..


Neden giderek baklava yufkası ve su böreği yufkası paketlenip satılmaya başlandı..

Eskiden bir tek böreklik yufka vardı..

Bir de milföy hamuru.. O da taaa ne kadar sonra geldi hayatımıza..


Onu evde açabilen bir tanıdık hanım vardı.. Ayda yılda bir milföy pastası yapardı bize..

Çıldırırdık…


Ev baklavasını oldum olası sevmem ..

Mis gibi ustasından baklava dururken.. Incecik çıtır çıtır..

Su böreği de öyle..

Alınan bişeydir benim için..

Annem için de öyleydi..


Noolduk biz..

Instagramın büyüsüne kapıldık mı ki..

Ille her bişeyden eksik kalmayacağız mı ki..


Ne kadar net bir kadındım ben eskiden..


En çok ne yemeği seversin..

Etli sarma ..

Tamammmmmm… annene anneme söyleyelim.. Yaptıkça haber versinler..


Bak bu konuşmadaki bendim..


Şimdi bir ekmek mayalamalar.. Filan ay.. Size uydum ya.. Ben..

Yapmıycam artık..

Mikrodalga kekinin üstüne tanımazken şimdi nerdeyse tel kadayıfın telini dökeceğim..


Tamam

Bak bu yazıda da bir hayır varmış..

Beni aydınlattı..


Iki karıştır bir sürüştür yemekler yapılaaa…

Diğerleri için mekanlarına ziyaret düzenleneee….



Sürmek derken..

Buzdolabını bi açtım..

Krem peynirin üzerinde kırmızı bıçak izleri..

^_^....

Biz kaşık verdik.. Bıçak verdik.. Aloooo…


Ama sınavı iyi geçmiş.. En azından.

Neyse..

Çekirdek geldi..

Dersten hocadan ve başka bir dersten muzdarip..


Pekii..

Açım..

Pekiii..

Bu börekte ne var.. Bunu böyle birbirine yağıştıran ne.. Su böreği yufkası %?* ^_^

Soğan mı var çok soğan sevmiyorum ben aslında..

Soğan var.. Pırasa var..

Onu da sevmiyorum..

Kabak da var..

Onu da sevmiyorum aslında..,

Ama hepsi birden güzel olmuş..


Banyoyu kontrol ettim.. Çok silikon var..

Yine bize kara küf.. Yine bize kara küf..


Var mı çaresi bu işi engellemenin silikonun altından altından kararmasını..

Yani bazı evlerde yerlerde olmuyor.. Bazı yerlerde oluyor..

Benim eski evlerimde yoktu böyle bir sıkıntım.. Bu evde var neden..



Merlot açtım bi şişe..

Bi kadeh içtim..

Çok beğenmedim aslında ama..

Şaraptı işte iyi geldi..


Yattım sonra..

posted from Bloggeroid

carsamba

Çarşamba günlerini eskiden de sevmezdim..

Şimdilerde nedense daha da çok sevmiyorum..


Kalktım kahvemi bile içemeden fırladım çünkü uyuyakalmışım..

Ve elbette geldiğimde hastam vardı..

Ve elbette ilk molayı alana kadar öğleden sonra oldu..


Bir şekilde bitirdik günü..

Bir çok şey var aslında buraya yazmadığım..

Melih var.. Birilerinin içini daraltan..

Deniz var..

Yorum yapmayacağım..

Nuriye ve semih sekiz ayı bitirdi.. Açlık grevinde..

Ne derin ne uzun susulur bu konuda..


Müftiler nikah kıyabilsin yasası var..

Karşı teklif chpden.. Muhtarlar da kıyabilsin o zaman teklifi var..

Insan hakları avukatlarının tutuklanmasından sonra..

Nuriye ve semihin avukatları davalarına iki gün kala tutuklanmıştı hani ya..

Bu da ülke klasiği oldu..

Ankara patlamasının barış derneğinin avukatları da tutuklandı duruşmadan 3 gün önce..


Her an her dakika değişen kötüye giden işler var..


Işini iyi ve titiz yapmaya çalışan inat edenler var..


Çarşamba yine yardımcı vardı devam etti temizlemeye ses bile çıkarmadı..

Çekirdek aradı bi ara ikinci elleri de gezdim ben anorak bulamıyom diye..

Sızlandı..

Geçen sene eve giren hırsız 7 anorağını çalmıştı çoccuun.. (dış giyim de diyebiliriz)..


Bu yıl kısmen yerine koymaya çalışıyor..

Ama bulamıyor kıyamıyor..


Dönerken bir eski dost aradı.. Napıyorsun diye..

Bize pek yakın oturur..

Gelsene dedi şarap var içelim..

Olur dedim.. Ama açım ben..

Tamam dedi et var yiyelim..

Ben otçulum dedim.. Şarap peynir salata oldu bizim mönü..

Meğer o da bin yıllık kurumundan ayrılmış..

Ve bugün bildirmiş.. Bugün yeni kurumuna imza atmış..


Ve eve gelmiş.. Ve hüzün çökmüş..

Yani ne var..

Tutunamayanlar var da..

Bırakamayanlar yok mu..

Biz de o gruptaysak demek..

Bırakamıyoruz..


Bırakmamak için çabalamaktan yorgun ve bırakmak zorunda kalmış olmaktan hüzünlü iken de.. Böyle birbirimize omuz veriyoruz..


Oturduk.. Kutladık.. Sohbetlendik..


Şaraplandık..

Eskileri andık..

Yenileri..

Nasıl kutlarız..

Yıllık artık ……..yapalım dedik..

Kendimiz de pek inanmadıksa da..

Karmaya attık topu işte..


Eve geldim..

Sessizdi ev..

Iyi geceler dedim..

Sonra..

Uyudum ben..


Elbette her gece yatağa birini götürdüğümü yazmama gerek yok biliyorsunuz..

Ishiguro bitti dedim..

Morrison da bitti..

Şu an çok değişik bir kadınla yatağa gidiyorum ..


Ay yok ben elif değilim ya..

Ilgi çekmek için söylemedim..


‘Kadın’ dediğim okuduğum kitabın yazarı..

Kalemi iyi..

Olaylar henüz çok taze yaşananlarda geçiyor..

O yüzden bilemedim seveyim mi olmamış bu mu diyeyim..

Okuyorum şimdilik..

Veririm haber...

posted from Bloggeroid

sali...

Salı..

Bugün temizlik var..


Yardımcı kadın ben evden çıktıktan sonra geliyor..

Telefon açtım..

Komut verememek için..

Dedim akşam usta var..

Ama o temiz çalışır..

Yarın küvet takılacak..

Banyoyu temizle sen..

Her yer tozdu..

Ben bir üstten aldım.. Kanma sakın her yer to yani bildiğin..

Dedim..

Bi de yarın da geleceksin he ona göre dedim..

Tamam dedi..


Öğlen eve uğradım çünkü salı..

Kadının emeğinin karşılığını da bırakmayı unutmuşum..

Hem de bir göreyim neler yapıyor..

Sonra marketi aradım.. Sipariş verdim..

Onun da parasını bıraktım..

Hbç salonda birşeyler yapıyor..

Dedim marketten geldiklerinde kapıyı açarsın..

Bu da parası..

Beni bulaştırma dedi..

Işim var hem de çıkacağım ben..

Pekiii…

Yardımcımla bulaştık çeteleştik.. Aynı cümleleri kurdum..


Tamam dedi..


Eve geldim..

Iş çıkışı evimizin medet’i zincirlikuyu’da kalmış takılmış..

Kahve içtim..

Medet bekledim..


Banyo aksamı denilen ıvır zıvır takıldı çakıldı..

Neyse ki aklıma geldi de yerdeki giderlerden söz ettim ay bunlar plastik mi takmışlar ama ben metal istemiştim dedim..

Yok o kılıf dedi..

Göstermek için el attı .. kapağı çıkmıyor giderin.. Üzerine derz gelmiş..

Bildiğin gömme gider..

Neyse ki kenarlardan biraz kazıyınca kapak çıktı.. Hem üzerindeki kaplamayı söktük hem de..

Giderin içine şimdiden dolmuş inşaat artıklarını boşalttık ..


Aklınızda olsun..

Gideriniz varsa.. Içini boşalttırmadan kapağı çıkıyor mu bakmadan teslim almayın yapan ustasından..


Çay içtik.. Eski iş yeri dedikodusu yaptık..


Medet eski hastanemde çalışıyordu..

Daha 22 yaşındaymış geldiğinde..

Anlatıyor..

Bir geldim hocam her yer kadın.. Hemşireler fizyoterapistler..

Benim etrafımda hiç kadın çalışan olmamış..

En saygı duyduğum kişi ustam olmuş.. E hemşire amirim.. Ama ona usta diyecek halim yok..

Ben başladım saygıdan abla demeye..

Sonra bir gün siz geldiniz.. Duydunuz.. Bana bir fırça..

Yapmamışımdaır dedim..

Fırça atmamışımdır..

Yok dedi atmadınız ..

Abla ne abla ne.. Hemşire hanım diyeceksiniz dediniz..

Ama..

Ben hep duymuşum..

Bi atalet hanım var.. Aman buralar ondan sorulur..

Hastanenin baş.. Orta son hekimi odur.. Ditye..

Bir ezildim o dediğinizden.. Dedi..


Sonra ama dedi bir de çekirdeği baleye bıraktığımda çok korkmuştum sizden..

Ay onda hiç bişey yapmamıştım diye kahkaha attım..

Çok komiktir o..


Çekirdek baleye gidiyor.. Ve ilkokul 2. Sınıfta..

8 yaşında yani..

Okul ev bale üçgen yerleşimli ve yürüme mesafesinde..

Okuldan geliyor üst değiştiriyor.. Yardımcı onu baleye bırakıyor.. Ben de eve dönerken alıp getiriyorum.. Mükemmel yani..

Derken biz taşındık.. Çok uzağa..

Çekirdek eve gitse baleye gelemez..

Baleden ayrılmak istemez..

Benim hastanem ise pek yakın..


Servis bana getiriyor bırakıyor..

Orda giyiniyor bişeyler yiyor.. Sonra arabayla ben onu bırakıp.. Hemen geri geliyorum..

Yani hastaneden ayrı kalma sürem 20 dakika..


Tabii bizim sevgili padrone.. Eril sürüngen beyni ile buna karşı çıktı.. Dudakları evet dedi..

Içi ben sana göteririm dedi..

Tam çekirdeği götürmek üzereyim.. Gele gel bak sana kimi tanıştırıcam.. Gel gel al bu hastayı yatır.. Gel gel bak bu yarın ben yokken gelecek.. Tanış..

Hiaaaayyyyyyyyy…


Bir seferinde öyle daraldım ki..

Medete tarif ettim yeri..

Verdim arabamın anahtarını ve çekirdeği..

Al dedim.. Kapıda dur.. Insin binaya girsin kapıyı kapasınlar.. Sen gel buraya..


Tamam hocam dedi..


Yarım saat sonra geldi eli yüzü sararmış..

Hocam dedi.. Çekirdek bana saçımı örmen gerek dedi.. Hocam benim kız kardeşim ble yok.. Ben ne anlarım saç örmekten hocam çok ağladı çok bağırdı..

Ben de gülmüşüm.. Aman o deli.. Ille toplanacaksa  biri toplaıversin orda .. ne işleri var demişim..

Anımsayınca da çok güldük..


Çekirdek de tam o ara geldi yanımıza..

Ona da anlattık.. Demek nasıl bir baskı altındaymışsam dedi..

O kadar ağlamışım..

Bak ben hiç öyle düşünmedim biliyor musunuz..

Ben çekirdeğin tutturaklarını bildiğimden..

Tutturdu gene dedim geçtim.. O zaman ..

Bir 8 yaşında çocuğa ne yapılabilir ki saçı toplu değil diye.. Hele de her hafta toplu saçla geliyorsa.. Bu bir ilk ise..


Geçmişe bile farklı baktıran çekirdekleri severiz…

Tamam önce bir sinir oluruz ama sonra düşünürken birden farklı bir pencereden bakabiliriz..


Medet yatıya kalacaktı neredeyse..

Çıtalar ölçüler kablolar kablo basan aletin arızalanması.. gibigibi..

Ince terzilik zor iştir tabii..


Böyle anlatınca siz de nasıl bir kâşanede oturduğumu merak edeceksiniz de.. Değil valla aslında minnacık bir ev..

O yüzden titizliğim.. Olmaya çalışmam..

Çünkü her şey gözünüzün önünde..

Saklayamıyorum halının altına..

Çekirdek bu akşam da yemek işini üstlendi..

Mis gibi makarna yapmış tuhaf bir sos..

Tahinli filan bişey ama ekşi de..

Ha makarnayı tabağa doldurmuş..

üzerine bu sefer.. ağaç gibi saplamış brokkoliyi..


Ince ve zarif dedim ya..

Aman diyim amn..


Evet medet.. Gitti..

Atalet yattı.. Bir gün de böyle bitti...

posted from Bloggeroid

pazartesi

Açmalar artık eskisi gibi değil..

Zaten poğaçalar da değişti..

Yağ oranı azalmış..

Zaten açmayı o yüzden sevmezdim..

Yağlı gelirdi..

Hastanenin kafeteryasında bir zeytinli açma var..

Zeytin ezmeli demek daha doğru..

Yumuşacık ve yer yer zeytinin o tuzlu tadı..


Kesip arasına kaşar dilimi koyuyorlar..

Tiryakisiyim..

Trafiğin dur kalkından midem ağzında gelince işe..

Doğru kafeteryayay zeytin ezmeli kaşarlı açma yemeye..


Zaten her şey değişti..


Eskiden bloglara yazmak için işte böyle bir açmanın tadı yeterdi ilham vermeye..

Daimi kompozisyon çocuğu..


Şimdi ise.. Hayat mı karma mı dalga geçiyor..

Hem günler kara kuru hem de..

Çelinclara bile katılmak zor..


Neyse marim antrkotum..

Söz verdim yarı yolda bırakmayacağım..

Bu pazartesi etekle geldim işe..


Az giyerim etek ben..

Pantalonla benim günlük hareketlerimi sürdürmek daha kolay.. Eğil doğrul çömel hastanın üzerine çık filan..


Etek giyince de doğal olarak bir hanım hissederim kendimi..

Siyah etek kolları yırtmaçlı siyah derin v dekolte kazağımla işimdeyim gücümdeyim..

Etek giymenin verdiği hanımlığı sürdürmekteyim..


Bugün ev dağınık ve ustasız kalmış arkamda..

Buzdolabı tamtakır..

Çekirdek aradı ve ‘ben duş yapacağım’ dedi..

‘Derz ve yer silikonları kurudu mu?’..

Yap dedim..

Içimden silikon kurutmayıcı devirlerini anımsayıp..

O üzülmesin diye çb sinirlenmesin diye..

işten geldim.. kriz var.. soyunamadım... kıyafetiyle

bildiğin boynumda fularmla filan

mutfaktan stretch film alıp

onunla siikon sıkılmış duş kabini kanarlarını sarışım geldi aklıma..

Sırıttım..


Bu sefer pazarlık etmiştim..

Eğer ben silikon kuruması bekleyemem.. Dersen bu sefer kırarım bacağını dedim..


Sonra taşıma ustayla iş bitmez diyerek evimizin bir tanesi medet ustamızı aradım..

Salı günü için randevulaştık..


Çalıştım..

Günlük trafik rasyonumu aldım..

Cumartesi günü usta erken gelip de beni aradığı için alamadığım duş perdesi..

Perde çubuğu gibi şeyleri alıp eve geç geldim..


Aldığım perdeleri beğenmedi..

Çizgiliye taktın sen dedi..

Ayol çizgili nötrdür bir kere..


Ben ki.. Fayansların renginde mum bulup da almışım..

Spa oluşturuyoruz diye.. Ham hurma lifler.. Ahşap şeyler toplayıp getirmişim..

Çizgilerim de seramiklere ve ahşaplarıma uygun renkte işte.. Ne var..


Çekirdek yemek hazırlamıştı.. Evdeki herşeyi doğradım dediği bir salata yapmıştı..

Pek lezzetli ve besleyici idi..

Bu kız brokkolileri incecik dilimlemeyi kimden öğrendi..

Dedirtecek kadar zarifti sunum..


Hep birlikte yedik.

Ama kucağımızda yedik..

Hbç’nin bir sessizliği var..

O takılıyor aklıma..

Ama pek yorgunum açıkçası..

Soruyorum her sefer iyi misin sen.. Iyiyim.. Diyor..


Yattım sonra..

Bir iki uyandım ama.. Hbçye takıldı aklım...

posted from Bloggeroid

19 Ekim 2017 Perşembe

pazarlari seviyoruz..

Pazar sabah dokuzda kalktım..

Aslınde havanın güzelliği ve evde usta beklemem gerektiği için ..

Dışarıda yapılacak bin tane aktivitenin varlığı..


Kahvemi aldım.. Saat daha çok erken..

Kapının önündeki bahçeye çıktım..


Çiçekleri bir düzene koyup içeri almalı..

Biraz sonbahar dekoru yapmalı..

Lakin seramik kesenlerin yarattığı bulut her yeri sarmış..


Kahve keyfi kapı önünde..

Ve o arada ben sağım diye instaya bir anlamlı içerikli foto loyma..

Çünkü çok merak ediyor ya takipçilerimiz..

Ay egomuz tavanda yahu..

Yok olunca farkedecek 3 kişi var.. Dördüncüye dişimi kırarım..


Sevinecek kaç kişi var bilmem..

Ama olsun ben hala burdayım diyen derin anlamlı fotomu ekledim..

Okumutyor kimse..

Instada hele hiç..

Okumuyorlar çünkü insta bir foto paylaşma sitesi..

Yazacaksan blog var..

Mariciğin çağırmasa ve hatta çağırmışken bile düzenli yazmıyorsun üstelik..


Neyse..

Kahve bitti..

Ufaktan salonu ve mutfağı seramik tozubndan arındırmaca hareketi sürerken kapı çaldı ..

Yaşasın ..

Armatür takıcı usta geldi..


Değilmiş..

Gece bizim evde yatıya kalan iki kişiden biri sabah antrenmanına gitmiş de dönmüş..


Az sonra çekirdek ve diğer kişi de kalktılar ve hep birlikte bebeğe yürüyüşe gidiyoruz sen de gelirmisin dediler..



Gelemem ki deyince çekirdek tarafından ve bunun sorumlusu ben miyim patırtısı koparıldı..


Bana kitap alın diyerek olaycı arkadaşları gönderdim..


Usta geldi..

O banyoda çalışırken ben devam ettim yerleşme ve okuma ve hatta arınma faaliyetlerini peş peşe dizdim..


Akşam üzeri çekirdek aradı ayak üstü duşlar kesmedi akşama kese köpüğe gitsek mi?? Diye..


Hiç kavga etmemişçesinde sevişiyoruz böyle anlarda..


Olur dedim..


Usta gitti.. Daha o giderken hbç geldi aç ve huysuz..


Sonra..

Çekirdek geri geldi..

Bildiğin eskinin su kesintili yıllarında komşularda ahbaplarda yıkanmaya gittiğimiz günlerdeki gibi kese köpüğe gittik bi arabaya doluşup..



Muhteşem bir keyif..

Zamane medeniyetiyle kolaylaşmış bir hamam keyfi..


Eve geldik tomur tomur mis kokular içinde..


Gitmeden önce bir de çarşafları değiştirmişiz..

Misler gibi kraliçeler gibi uyudum..


Banyo bitti…..

posted from Bloggeroid

yine hafta sonu..

Cumartesi bugün sabah işe gittim..

Bugün daha iyiyim..


Öğlende çıkıp.. Banyo musluk ve duş başlığı almaya gittim..


Muhteşem bir aksam görmüştüm..

Suda gezmiş kenarları yuvarlacık oluvermiş bir tahtanın üzerine monte edilmiş duş aparatları.. Nasıl doğal nasıl ruha iyi gelen bir şey..

Gittim onu almaya..


Ahşap bizim dediler o bizim standımız..


Ben de istiyorum dedim..

Herkes istiyor demezler mi..


Sinir oldum..


Eh ben ne hayaller kurmuştum gri keten seramiğimin üzerinde bu eski ahşap üzerinden yola çıkıp..

Hepsi çöp oldu..


O zaman grohe alabilirim hem indirimde..

Artemyı bitirmek istiyor grohe dedi biri ..

Artık politika banyoda..

Subliminaller yıkanırken..


Tam çıkıyorum ustalarımın başı aradı neredesin ablacığım..


Neyse ki eve yakındım..


Ve neyse ki dün akşam bu tavan boyanmadan ne armatür taktırırım ne küvet diye bağırınmıştım..

Boyacıyı getirnmiş..


Ben girdim evden o çıktı boyacı kaldıç…

Çekirdek dünkü arkadaşlarıyla geldi..


Suyumuz bitmiş.. Sucu kapanmış..

Getirden su söyledilk..

Dedikodu yaptık.. Onlar yine gece dışarda bişeyler için hazırlanıp çıktılar..


Ben yine yattım..

Ishiguro bitti..

Morrisonu bitirmeye çalışıyorum ama iki satırda uyku basıyor..


Gece geç saatte kapının çekilmesiyle uyandım tekrar daldım çekirdek evde..

posted from Bloggeroid

devam 2.. cumaya geldik..

Cuma günü..


Biraz daha enerjik kalktım..

Öksürük de azalmış..

Yanmalar da azalmış..


Öğlende hbç telefon etti armutlunun anahtarı var mı sende..

Yok dedim..


Bugün seramiklerin döşenmesi bitti.. Derz atıldı..


Akşam eve geldim kapı kilitli..

Anahtarın biri ustalarda..

Bende olmayan kilidi çevirip çıkmışlar..


Çekirdek akrobasi kursunda..

Kurs cihangirde..


Benim gün boyu iyi giden halim..

Eve gelirken yükselen bir ateş ve kırgınlık ile doruk yaptı..



Ben kapıda kaldım diye çekirdeği arıyorum..

Telefonu kapalı..

Birlikte olduğu arkadaşını arıyorum.. Açıyorum..


Kapıda kaldım ben diyorum..

Neyse ki yakındalar..

Hemen geliyoruz diyorlar..

Arabada oturup bekliyorum.. Az sonra geliyorlar..

Üç genç..

Bir sevgi ve şefkat gösterisi..

Aslında sen arar aramaz kalktık ama trafik diyorlar..


Dördümüz birden banyoyu görmeye çıkıyoruz..


Güzel olmuş..


Acaba salondan çıkartmayı düşündüğüm.. Kristal avizeyi oraya astırsam mı..

Hani.. şöyle lükse tavan yaptırsak mı madem spa olcak..

Diyorum çekirdek bilmiyorum diyor..

Düşünemiyormuş.. Bak diyorum arkadaşın olur aslında hoş olur dedi diyorum..

Bilmiyorum dedim diyor.. Bu banyo onun değil bi de..




Onlar akrobasiye gidiyorlar.. Ben yatıyorum..

Akşam arkadaşında kalacak..

Cin meselesi..


Diyeyim siz anlamayın ben anlayayım..

posted from Bloggeroid

devam ama topluca devam..

12 perşembe,

Söz verdik yazacağız tabii..

Bugün ataletin tarihinde, yine banyo düzenlemesi ustalar ile konuşmalar ve yorgunluk olmalı..

Bir cin meselesi de diyeyim de siz anlamayın..

Bir gelişmemişlik timsali sevimsizlik diyeyim yine anlamayın yine devam edeyim..


Halimi vaktimi emdi bu hastalık her gün yeni bir özellik ekleniyor., trakeitle başlayıp, bronşite çevirip, sonunda aniden bir aksırık krizi ile nezle de olmayı başaran bünye..


Bu kez geriden de olsa.. Ille yazacağım bu yirmi günü..


Anımsıyor muyum her gün neler olduğunu..

Kabaca evet..


Aralarda boş vakitlerimde.. Pinterestten banyo dekor bakıyorum..

Çekirdek ille de duş kabin istemem.. Küvette keyif yapacam spa niyetine deyip duruyor..


Fazla konuşulmuyor bizim kızla..

Birden sıkılıyor sonra en keyifli süsleme anlarında artık domestik konulardan sıkıldığını..

Kabaca belli edip..

Benim hızımı kesiyor..

Bunu kendime hatırlatıp.. Pinteresti kapatıyorum..


Hbç bugün armutluya gidecekti.. Seramik fırınını yakmaya..

Gidemedi..


Erken yattık yine..

posted from Bloggeroid

11 Ekim 2017 Çarşamba

peki dun ne oldu..

elbette o aralik unutulan pencerenin vebali..
soguk havada nefes almanin sonucu ..
odenecekti bedeli..
sabah laringofarenjit olarak kalktim.. bogazimdan havanin her gecisi oksuruk..
neyse ki odamin karsisinda su sebili.. bir yudum su bir yudum konusma seklinde vecyaptiklarimdan cok oksuruk kontrolune vakit harcayarak gecirdim gunu..
iki poliklinik ve elbette maksimim hasta..
her hastaya bulasici degil korkmayin deyip..
doktorlar da hasta olur mu ..
biz de doktora geldik hasta cikti tepkilerine maruz kaldim..
bir tanesi polo seker verdi.. oksurmeyeyim de ona rahat cevap vereyim diye..

kotu niyetlisin atalet..
hee.. oyleyim..
niyet ne ayol..
kendi soyledi..

gun sonunda eve gidip klozetin tasinacagi yeri bir daha gosterdim..
bu iste bi terslik olacak eminim bak..
sonra yattim..
bu kadar..

posted from Bloggeroid

9 Ekim 2017 Pazartesi

9 ekim.. pazartesi..

sabah ustalar geldi.. onlari eve sokup terkettim evi..
artik kibele karma ve evrenin tum iyi enerjileri calissin benim icin..
aksamdan cekirdek evi terketmisti.. digerleri hbc ve arkadasini kalk borusuyla kaldirdim..

trafik nisbeten iyiydi..
neye nisbet yagmurlu gunlere.. bazi pazartesilere..
ise vaktinde geldim gerci..
bogazim yaniyor bugun..
giderek artiyor..
yillik larenjitimi oldum..
bir haftadir surunen hbc bana bulastirip iyilesmis olsa gerek..
geldigimde masamin uzerinde iki kitap duruyordu..
ben cezar ve tanri cezar..
armagan .. bana birakilmis..
sonra poliklinige baslamadan servistekilerin hatrini sordum..
ordan da ishiguro kaptim..

edebiyatla ilgili doktora yapan bir fizyoterapistim var.. ayrica iyi bir okur..
nobel'i onunla konusmustuk..
ishiguro hic okumadim..
fantastik edebiyati icime sindiremiyorum nedense..
buyulu gercekligi kabulleniyor oysa bunye hatta seviyor..
iste bugun de o konuda yazistik/konustuk..
buyulu gerceklik.. gerceklik..
cunku buyuyu yaratiyoruz bizler..
hem latife tekin cikip geldiginde ikimiz de inanacak yastaydik buyuye..
latifenin roportajini soyledim..
o arada ben sema kaygusuz roportaji buldum.. "daha kurban dilini oturtmamis.. daha itiraf olmamis daha toplu mezarlarini dikmemis.. halkindan ozur dilememis.."toplumun hala ayni hizla devam edisi..

tabii bunlari oyle oturum oturum konusup yazismiyoruz.. aralar.. molalar.. derken bu linkten 3 4 dakika izledim sadece..

bogazim cok yaniyor ve calisiyorum..
bogazim icin nane sekeri... o da komsu odadan geldi..

sahi ..
bak..
tam da bienal temasina uygun gidiyoruz..
benim komsularim cok iyi..
kitap seker..
icimdeki cocuga pek uygun komsular..

isten sonra bauhausa gittim..
gokyuzu cok guzeldi..





seramigi aldim sonunda..
yarin getirecekler..

ordan markete ve eve geldim..
green life diye bir marka var hayvan deneyi yapmiyor ve cevreyi kirletmiyor onu kullaniyorum ve cok memnunum..
stoklarimi yaptim..
evi aradim.. bir sey istiyor musunuz diye..
cekirdege tatli.. hbç'ye biber aldim..

elimde brokoli kahve tatli ve biber ile geldim.. diger
paketler hala arabada..

hemen banyoya baktim.. yarisi kirilmis.. sanatsal bi sey yok..

bir sicak bisey icimi oturdum suraya..
yazilar geldi aklima..
hadi o zaman..
onlari ekledim..

sema kaygusuz roportaji..
ve okumaya baslayinca haksizlik ettigimi anladigim ishiguroyu alip yatiyorum..

posted from Bloggeroid

8 ekim pazar..

hafta ici uykudan oluyorum da..
pazar sabahi dokuzda ayaktayim..
yine oyle ..
mutfagi toparladim kahvemi yaparken..
kahvemi icerken ..
oyalandim biraz..
arinmalar devam ediyor..
bir makine calisti..
alistim bu sesle bu halle yasamaya..
papazin kizini artik surundurmemeye karar verdigim icin.. kahvemin yanina kitabimi aldim..
prokrastineyşın..
aslinda aritmam gereken bi çati kati var..
kaciyorum..

diyorlar ki.. bi cok yapmak istedigin varsa..
once sikici olanlardan basla..
ama ben hep keyifli olandan ..
o zaman da aksamin son saati kos kos..
15 gun tatilinde son gune kalirdi butun odevlerim..
universite giris sinavinda son onbes gunun 1 haftasini felsefeye ayirmistim.. 5 soru icin..
fakulte ve hekimlik terbiye etti beni..
fakat su kimseyi oldurmeyen basit gundelik isleri fecii surunduresim vardir.. hala ve hep..

kitabi bitirene kadar elimden birakmadim..
bittiginde .. oglen olmustu bile.. cocuks uyanmisti..
hala surundurerek bir cok seyi..
bauhausa gittim..
seramik secmeye.. secmeden dondum..
cunku begenemedim..

iki uc fotograf cektim..
dondum..
catiya ciktim..
meger lambasi patlamis ve ampul yok..
yandan vuran isikla bir kabaca duzen kurdum..
benzeri benzerinin yanina.. ortada yurume yolu..

erken girdim yataga..
son gunlerden atladiklarim var.. onlari not edeyim kayda gecsin..
tatli krizi icinde eve gelen cekirdek su kekinden yok mu senin dedi..
sergilerden birinden donmustu..
yok dedim..
sonra icime sinmedi..
kalkip yaptim..
merak edenlere tarif su..


meger o da getirden soylemis..
keske haber verseydin dedi..
sonrasinda disardan gelen profiterolu benim kekin uzerine dokmus yiyordu..
saglam tatli kriziymis..

evde seramik yapiyor hbç..
daimi uretim halindeler..
bunu sevip sevmedigimi bilmiyorum henuz..

cekirdek akrobasi kursuna devam etmeye karar vermis..
bu hafta basliyor..

kitabima gelince ..
orwell cok katmanli bir eser cikarmis ortaya..
hem din hem fakirlik hem cehalet ve egitim konusunu donem insanlari icin degil her donem icin yazmis..
her davranis analizi her tepki..
bir baska pencere..
hah..
bir de su var pazar gununden..



bir de su cumle..



bunu derhal kabullendim ve uygulamaya baslayacagimi soyledim..

son olarak bu da var..
cuma gunu is yeri mahallemizde bir tur attik..
orta karadeniz çaycısında.. post modern bir dekor ters bir z harfi ve bir evren buldum..



posted from Bloggeroid

8 Ekim 2017 Pazar

ve duz 7 ekim cumartesi..

yine erken kalkip ise gittim..
nisbeten sakin bir gun..
banyomuzda bir tesisat sorunu var..
usta gelecek..
galiba komple yikima girecegim..

ustaya randevu verdim..
lokasyon attim..

isten cikip eve geldim oglende..

bu kopru calismalari felaket biri bitip digeri basliyor..
sanirim.. benim gectigim saatlerde hic isci gormedigim icin delleniyorum o kadar..
koca sehir.. fecii yogun bir guzergah.. gece gunduz yap da bitir degil mi..
degil..
yolumun uzerinde bir yesil alan calismasi var yolu daraltan..
6 ay bitti calisan eden yoktu ama yol daraltmasi mevcuttu..
15 gundur calisiyorlar.. bitti nerdeyse..
peki bu 1 aylik birseyse neden biz 6 ay cile yasiyoruz..
sonra neden noroz diyoruz gerci..
ruh sagligimiz tumden gidik.. gidik..

usta geldi..
galiba pazartesi basliyoruz biz....

cekirdek ustanin arabasiyna oto stop yapip yine sergiye gitti..
ben yine hbcyi corbaladim turluledim..
ekmek yaptim..

hayatim gordugunuz uzere mala ve motora baglanmis durumda hic bir romantikligi yok..

corba ve turlu arasinda sonunda bir bitirme tezi hazirladigini ogrendim hbc nin..
bitirme burada onemli sozcuk..
arabasi da tamirden cikiyormus..
onun da odemesi yapilacak..

cekirdek sergiden geldi..
helixi ve perayi gezememis..
bir tek rum okulunu gezebilmis..

yarin bazi duzeltme ve duzenlemeler yapacagim..
ustalar ile beraber..

iyice delirmeceler basliyor..
arinma faz 2.. yi yapacaktik daha ...
aksam yine papazin kizi yine uyku...

posted from Bloggeroid

6 ekim cuma..

sabah kadinin parasi..
marketten alinacaklar olursa parasi.. birakip ise gittim..
sabahtan korkuttu sekreter.. cok yogun bugun korkuyorum diye..

gun sakin gecti.. ancak noroz coktu..
aksam kahve molasinda..
her doktorun gunluk noroz kotasi olmali olmuyo boyle.. dedim..
kopan aci kahkahayi duymaliydiniz..
siz kendinize neler yapiyorsunuz sevgili halk..
ey siviller..
siz tum gun.. nasil yasanmamasi gerekirse oyle yasayip..
sonra klasik tibbi nasil sorguluyorsunuz..
nasil ve neden.. bilmem kacinci vizitte benim neyim var diye hala soruyorsunuz.. dinlemeyip cevaplari yeni sorunuzu sormak icin bekliyorsunuz sadece.. ve ayni mukerrer soruya sakin cevap verince de bozuluyorsunuz..
nasil bir hayatiniz var..
bilmiyorum..

neyse bir sure geyik yaptik bilesiniz.. hatta kapida sensor olsun.. noroz alarmi calsin.. bile demis olabiliriz..

sorulari hayatiniza sorun.. size bu kadarini birakan.. butun program ve molalarinizi elinizden alan ve yasamakla ovundugunuz..
titiz.. perfeksiyonist asiri manasiz yasaminiza..
size ihtiyac duymayan ve ozen gostermeyen kisilerin ilgisini cekecegim diye kendinizi parcalamayiniz.. degisin biraz..

dunku anilari yanlis yazmisim..
dun hbc mercimek corbasi icmedi.. evet..

neyse eve geldim..
domates rendesi.. ile arkadasimin getirdigi ev eristesiyle yine zencefilli corba yaptim..
hbc de icti.. o da eriste getirmis.. eriste degis tokusu yaptik..
onunki tuzluymus cunku..

cekirdek yine yoktu yine sergi.. bu kez erken geldi..
hbc bir hamak getirmis..
mutfak tezgahinin uzerinde kaldi.. ben yatarken..
kacta yattim bilmiyorum..

posted from Bloggeroid

5 ekim..

ben kadini cuma gelecek sanirken meger persembe gelmis..
telefon acti ta aksamin korunde ogrendim..
ne para birakmisim.. ne ne yapilsin istedigimi soylemisim..
gun boyu zaten burnumu odadan cikaramayip yemek bile yiyememisim..
arada hbc arayip hasta corbasi tarifi istemis..
atesi varmis..
tarifi verdim..
sonra masanin uzerinde biraktigi seyleri nereye koydugumu sordu..
elledigimi hatirlamiyorum bile..
uc bes telefon konusmasi ile.. cozuldu konu..
aklimda kalan cumle..
sicacik oturmak istiyorumm ama evi didikliyorum su an aradigimi bulmak icin..

sabah kahvesinde.. taa ne zamanin fotograflarini buldum gecen.. ne kadar zayifmissin.. diyen patavatsiz bir eski tanidikla karsilasma disinda bir sey yapmamisim..
iligim kemigim yorgun..

dedi ki kadin..
ben yarin yine gelicem..
demistim zaten ben..
sali ekersen hafta sonu 2 gun gelirsin..

eve geldigimde hbc atesli ve oksuruklu..
ates olunca artik antibiyotige baslamis..
tarhana corbasi teklifimi reddetti..
mercimek corbasi yaptim oba..
kirklarelinden bir mercimek aldim.. firt diye pisiyor..
icine sogan sarmisak.. zencefil zerdecal ve kimyon doldurdum..
icirdim cocuga..
hbc de icti..
durgundu biraz hbc..

karabiberli balli yesil cay ile destekledim..
cekirdek hanim masaja gitmis.. yine yok..
bu sefer ben mi arasam arkadasi evde yok ulasamazsan beni arama desem..

yine papazin kizi ve temizlikci kadinin anlam veremeyip saga sola sakladigi arinacaklar torbalarini bulup yikama kurutma..
bu sefer cekirdek vakitli geldi..
yemis yemegini..

saat yarim.. uyumusum..

posted from Bloggeroid

4 ekim..

olu gibi yatinca tabii..
sabah ise gec kalmis olarak uyandim.. neyse ki karma sabrimi odullendirdi de ilk hastaya yetistim..
gun boyu salak gibiydim..
gun boyu herkes iyi misiniz diye sordu..

bana yaranilmiyor zaten..
ayak ustu yorgun gorunuyorsunuz deseler.. bozulurum..
iyi misiniz deseler sinir olurum..
iyi olmadigimi dusununler az vizirdamak az noroz sergilemek.. az uzatmak.. az abartmak gibi seylere dikkat etse o minimum enerjim ile neler yaparim da..

gunu hatasiz.. catismasiz.. hatta bir idari arti deger katkisi ile tamamladim..
aksam yine arinma.. yikama..
cekirdek tabii olayi baslatan kisi olarak..
bu yanlis ifade..
olayi baslatan baskasi..
lakin olayi icten hisseden yipranan.. dolayisiyla yipratan cekirdek..
cekirdek eaah deyip basip sergiye gitmis..
evde ise hbc arkadas cagirmis.. ooh keyifler yerinde..
yika as yika as..
bu havada ne kadar kurutabilirsin ki..
ha unuttum..
markete ugradim ve camasir askiligi aldim.. salon camasir altinda kaldi..
tam iki camasir arasi kanapede sizmisim.. tel caldi.. cekirdege ulasamayan arkadasi aradi..
e ama ben de ulasamadim ..
dedim tamam sonunda sergi cikisi kacirdilar kizimi..
ya da tophane saldirisi ayari biseyin ortasinda kaldi..
ya da silahli saldiriyla oldurulen rus konsolosu olayi ay sergiye gitmek meger ne tehlikeli eylemmis..
endiselenince ben ben degilim..
hbc ye sordum.. kimle gitti?.. biliyo musun.. yok bilmiyo.. okuldan arkadas..
biri dedi ki ben taniyom cocuklardan birini arayip sorayim mi..
yok dedim..
gerek yok.. beni oldurur cekirdek.. ben bagrima tas basarim..
gulduler yuzume yuzume..
kendimi asma katlama islerine verdim.. papazin kizini okuyayim dedim.. ama yogunlasamadim onun sorunlarina..
hic bir yere bakmayan pencereden bakiyorum.. oyle..
sigara iciyorum..
beni arayip merak etmeme yol acan arkadasa kiziyorum..
cebini duymayan cekirdek bir klasik cunku..
derken bir mesaj geldi bizimkinden..
pasif agresifligim.. ve endisem sona erdi..
sonra cekirdek geldi..
sergi anilarini anlatti..
bugun de saati iki ettik.. yatsak ya artik..

posted from Bloggeroid

3 ekim..

sali gunleri benim kosusturmacali gunum..
degil ataletce ucusmalar.. tuvalete bile gidememe gunu..

temizlige kadin geliyor salilari ama bu hafta gelemeyecek..
isabet olmus persembeye kalmasi cunku.. bizim ozel bir aritma seansimiz oldu..
salilari neden yogun..
cunku gunun yarisinda hastanede diger yarisinda baska bir semtteki poliklinikteyim..
oglende de trafikte..
ve mutlaka.. her sali sabahi..
gun boyu takip etmek gerecek kadar uzun.. ancak acil olmayan.. ustelik bir dost ya da meslektastan gelen bir hasta geliyor.. bazen bu gun boyu takibin tek nedeni dost ya da arkadasdan referansla gelmesi oluyor ..
bu benim yasam bicimim aslinda..
hayatimi ozetlesem kapi kulpunda kriz cozme der gecerim..
gecen hafta bacagi agriyor yine siyatigi azmis bi bak dedikleri kadinda kalca kirigi yakaladim..
bu hafta baska bir hasta nedeniyle kopru trafigi dahil telefonda gecirdim iki semt arasi yolda..
istanbulda semt demek.. evren demek.. karadelik demek..
sonra tabii ihmal ettigim aritma malzemelerinin eczanede olmadigini fark ettim..
zor bela.. muadil buldum..
aksam 1 miydi neydi arinma.. yikanma yikama cekirdek sakinlestirme girisimleri..
olu gibi yattim..

posted from Bloggeroid

2 Ekim 2017 Pazartesi

kintsugi'ye yine rastladim bugun..

kahve molasında ..
insta gezerken..
maddi manevi kıymeti olan porselenin tamiri..
güzel fikir tabii..
görünmeyen tamir olmaz.. en azindan sesi artık bütünlük taşımaz..
sahi çatlak vazo diye bir öykü okumuştum yıllar önce.. bak unutmuşum..bu ses meselesini o zaman daha çocukken ögrenmiştim..
neyse.. o yüzden japonlar gözümüze soka.. altına bulaya tamir ediyorlarmış ..
komşulari çinliler ise böyle düşünmüyor.. onlar çatlak kırık objelerin bereket ve huzur kaçırıcı olduğunu düşünüyor..

bu konu hakkında benim fikrim değişmiyor.. daha güzel görunebilirsin.. ama bu birilerinin seni kırdığı gerçeğini değiştirmez..

yine de fikir fikiri taşır.. ilham ilhamı açar.. tamir yama.. yavaş dikiş ve rebeka ...
bu önüne düşen kintsuki sayesinde altınla yamamak kavramını keşfettim..
ha bir de ordan oraya fikir uçuştu kolaj geldi....
dolap diplerinde kıyamadığım evrak-ı metrukelerim var..
onlara gün yüzü göstereyim.. hem elim çalışır..
hem gözüm eğlenir dedim..
ben bu fikri çok sevdim....dolap diplerinde atmaya kullanmaya kıyamadığım çul çaputum var.. onları birlestireyim..
hem elim çalışır hem gözüm eğlenir dedim ve iki fikirle çıktım yola..

pese ..
siz bana bakmayın.. bu kintsugi uygulamasi zor emekli iş..
hem yapışkanı toksik hem bekleme süresi haftalar aylar..
haa karışımlı epoksilere altın sim katıp yapanlar var tabii ama onlar sayılmaz..
değerli şeyi kırdın..
tamir edesin var..
onu da 2 dakikada kuruyup emeği de yoksayan yöntemle ne demeye tamir ediyorsun..
işin felsefesine ters..
at gitsin..
ucuzlatma.. ne kendini.. ne yaşamı.. ne emeği...
pese iki..
devam ederim ara ara...

pese üç.. şu epoksi meselesi de o kadar kolay değilmiş.. çok altın katarsan fazla esnek.. çok epoksi katarsan fazla kırılgan oluyormuş ..
bunu da.. yeterince tamir olmadan ise koşulmak.. kırıcı ortamlara geri donmek.. ya da sertleşip mutsuz zımpara modeli insan olmak şeklinde aforizmalaştırmışlar da..
ben katılmıyorum..
altın katıyosun .. degerli sayıyorsun kendi yaranı..
e kiran başkası.. neyin aforizmasi..
hele rumî.. ve çatlaktan ısık girer lafı hiç olmuyor..
e çatlağı tıkıyorsun yani.. ışığı engelliyorsun..
o zaman.. niye rumî yoruyorsun.. zaten dedim ya baştan yanlış..
kıran kırmış.. tamir edecek olan da.. o.....



posted from Bloggeroid


posted from Bloggeroid

1 Ekim 2017 Pazar

ev hareketli olunca hic bisey yapasim olmiyor..

bin tane yapmam gereken vardi..
oglene kadar uyumusum..
uyaninca da once keyif yapasim geldi..
kahvemi yaptim..
marketi arayip siparis verdim..
derken telefonum caldi..
bir erkek sesi canim.. dedi..
tanidik bir ses.. ama uzak bi tanidiklik..
cikardim sonra kim oldugunu..
bu sıcak arama bana degilmis elbette.. baska bir atalete imis.. aa atalet burda zaman yoka mi basmışım ..
olsun bak ne uzun zaman oldu..
karşılıklı iyi niyet konuşmaları.. derken.. canimli aramanin kime olduğunu izah etme cabası geldi pesinden..
niyeyse..
açıklamalar olayı şupheli hale getiriyor..
bilesiniz..
ben soruyor muyum..
diğer atalet kim.. neden aradın..
niye canım dedin..

zamanında bir canımlı mesaj yüzünden..
yandı buralar..
riskli sözcük.. canım..
demiyorum ki ben..
açıklamak batmaktır..
sabahki durumda ise belki uyarıcı olmuştur..

cocuksa kahvalti hazirladim..
sonra katalan referandum haberlerine daldim..

icim daraldi..
bana romantik diyorlar..
ekonomilerden soz ediyorlar da..
ben anlamiyorum..
bence gitmek isteyene dur denmez..
dense de o kalistan bi hayir gelmez..
sonra bolune bolune nolcak..
sehir devlete mi donulecek..
hayor aslinda tek ve buyuk bir dunya vatandasligi olsa daha iyi olmaz miydi..

olmazdor tabii ve bunu bana ayrintiyla anlatmak isteyen cok insan olacakir..
istemiyorum..
herkes uz dursun.. eline ayagina gucune sahip ciksin..
baska bir dilegim yok..

dizi mevsimi acilmis bir bir dusmusler ortaya.. kriminıl maynds olsun.. hov tu get evey olsun hep baslamis..
cocuks evde yok..
kedis kavgalasirken ara dayagi yiyen sol ayak bilegimdeki siyrik sizliyor ve ben orwell ile yataktayim...
yedim butun hafta sonunu..
afiyet olsun bana..
iyi geldi bi de....

posted from Bloggeroid


posted from Bloggeroid

30 Eylül 2017 Cumartesi

üçüncü gün

ve gunün konusu


sabah malum is güç..
sonra ev..
mutfak mesgul..
hareket çok..
keyifli gençlik iş başındaysa kenarda durucan..
sonra arkadan ekmek makinasını çalıştır..
bulaşık makinasını çalıştır..
mercimek çorbası koy..
kitaplık yerleştir..
mumluk yak..
eski işyerinden gelip kalmış kutuyu boşalt..
yağmurda göl olmus saksiları süzenle..
ponyoyu kaçırma..
diyor ki çekirdek..
bloğunu okudum..
sen değilsin..
olmak istemediğin kişiden mi kaçtın..
hem çok hüzünlü ..
hüzün ilham verir dedim.. severim..
hem sen hüzun nedir bilmiyorsun..
ilk yılları okusaydın ..
bi de gitme takıntın var dedi..
var dedim..
sonra beğenmiyorsan okuma yav dedim..
benim bloğum.. istediğimi yazarım..
takibi bırak..
gülüştük sonra..

ekmek olmadı..
kabarmadı sıcakken yedik hamuru..
herşeye bir şey var dedi hbçnin arkadaşı..
reçel kaplarına bakıp..
ben çok daraldım diye geldi çekirdeğin arkadaşı..
provalar yarim kalmış..
evde çürüyomuş..
müzikleri kahkahaları..
merdivenden düşerce inişleri..
kitabim ve beni çok ağırbaşlı gösteriyor..
daha gece genç demek geldi içimden..
bugün dünya kalp günü..
aşure günü
hasan feritgedik öleli 4 yıl olmuş..
limonlu soda severmiş..
esin agrının zirvesine çıkmış..
"canıtın" yazmış..
onu da iskartaya çıkardık..
simone'u da..
vircinyam rebekam ve sürmelim..
ne kalabalıktık..
bak.. gene..

üç gündür yazacak bişey var aklımda .. yarına kaldı yazık..

posted from Bloggeroid

29 Eylül 2017 Cuma

peki bugün nasil geçti..


verimli ve sıradan..
sabah uyuyakalmışım..
saati duymamışım bile..
uyandıktan 7 dakika sonra arabadaydım..
10 dakika gecikmeyle hastanede..
sekreter..
listenizi gördünüz mü dedi..
molasız.. peşpeşe..
öğlen saatinde de toplantı vardı..
öyle sürmüyor tabii.. kimi kısa kimi uzun kalıyor yanımda..
öğleden sonra bir kahve molası verebilecek kadar vakit buldum..
kahvenin yanına bir tirami su bile söyledim..
sabah ise.. kahvemi odamda içtim..

eve geldiğimde çok acıkmıştım..
avniye sokakta karşıladı beni..
ancak ponyoyu görünce.. benimle birlikte içeri girmedi..

hbç öksürüyordu..
makarna yapacaktim aslında..
onun yerine ramen yapmaya karar verdim.. çorbamsı olsun dedim..
alışılmış hareketlerin tekrarinda bir rahatlatıcılık gizli..
gün boyu şikayetler arasındaki gerçek sesi ayırıp..
onları tanılara yönlendirip..
o tanılara uygun hastalık takip ve tedavi seyri düzenlemek..
karar verememe anları..
eksik parçayı bulmak için yeni sorular bulmak..
yoruyor zihni..
üstüne trafikteki öngörülmez hareketler..

bir dönem içtiğim şarap ayrı gitmeyen bir kadın..
hayatın puzzle benzerliğini anlatmıştı..
teorisini şu anda söyle desen bilemem.. söyleyemem..
benim için.. sabır ve tutarlılıktır..
son parçaya gelip.. kutuda olmadığını farketmenin derin sinir bozuluğunu çok duydum .. yaşamadım..
ben puzzle çözerken şimdi nasıl bir parçaya gerek var diye bakmam..
bu elindeki nereye uyacak bakalım diye bakarım..
şimdi gene nerden nereye gittim..
eeeee anneeee derdi çekirdek ona söyleseydim..
sonra birleştirince de..
ne alaka derdi..

aslinda ..
yağmurdan kaçar ve egemenliğinden daraldığım birinden uzak dururken..
bir başka egemenin nasıl .. sonlara doğru artan bir ivmeyle kabalaşarak hayatimda yer edindiğini düşünüyorum sık sık..
buna nasıl hevesle izin vermiş olabileceğimi..
saime hanım derdi..
şeytan azapta gerek.. ondan olsa gerek..

ay neyse..
minicik bir puzzle kolye aldım..
tam iki koprucük kemiğimin arasındaki çukura oturuyor..
gün içinde okşuyorum..
mutlu ediyor.. o arkadaştan bağımsız..
elimdekini nereye uydururum.. yaklaşımımı derinleştiriyor..

hastanın öyküsü olur..
buzdolabındaki sebzeler..
yün parçası.. ya da fular olur..
hayata nesnelere ve sahip olduklarıma bakış açım böyle..

bu akşam..
buzdolabında..
sebze yoktu pek.. birkaç köy biberi..
kırmızı lahana..
güzel bir domates vardı..
kaju fıstık ve sarmısak.. biraz zencefil ve hep hazır bulundurduğum sebze suyu..
birleşip yemek oldu..
sos güzel olmuş nasıl yaptın.. dedi çekirdek..
hep aynı yapiyorum..
önce soğan doğruyorum..
o tavaya düşünce baska ne koysam diye başlıyorum dedim..

o soğani doğrarken avniyenin camdan içeri girme kıvranışlarını.. ben oralı olmayınca yine camin içindeki çiçeği gözüme baka baka yemesini..
camı açınca.. ponyoyu görüp girmekten vazgeçmesini..
boşu boşuna yenilen çiceğin hüznünü..
yemek üstü çay demlediğimi..
çaydan koca bir bardak alıp.. ateslenirseniz.. haber verin deyip yatağa geçtiğimi..
elena ferrantenin patikli kitabini..
gerçekten niye o kapak.. ne alaka..
alıp.. bitirdiğimi..
çayın bardakta soğuyakaldığını..
şuraya not düşeyim..
elena bu işi biliyor..

bütün aşamaları ile doğru yazmış..
okurken her kadının sinirleneceği..
birçok şey hepsi birden ya da ayrı ayrı mümkün..
bu kadar söyleyeyim..
ve otto.. benim pencere içi çiçeğimin yaprağı kadar gereksiz yaşadı yaşadıklarını..

bir tek cümle alıp çıktım kitaptan..
yaşananlarin ilmeğinden düşme tanımlamasını içeren cümleyi..
çeviri genel olarak akıcı idi..
iki majör hata vardı.. kabul edilemez hatalar..

elenanın cep telefonu devri kadınının.. nasıl da napoli üclemesi kadinları zamanından kalmaymış gibi olduğunu da düşündüm sonra..
sonra düşünemedim..
soguyan çayımın yerine yenisini alayım.. yazıyı ekleyip uyuyayım ben..

posted from Bloggeroid

28 Eylül 2017 Perşembe

kralice ister de ..

yazılmaz mı..
21 gün yazilmaz mı..
bilmem ama denenir..

sabah dinlenmiş uyandım..
dün selden kurtulup 3 saatte eve ulaşınca yataga yüzü koyun düşüp.. öyle sabahı bulmuşum..
kahvemi içtim..
ıslattığım nohutların suyunu döktüm.. taze su ekledim..
protein oranı daha yuksek olsun diye çimlenmeleri başlayinca pişiriyorum tohumları..
sabah trafiği sakindi.. lâkin yine telaşlı şoför terörü vardı..
önce ben hep ben.. en çok ben sendromu..

öğlene kadar arasız calıştım..
öğlen yemeğine çıkmak istemedi canım.. internet didikledim..
çekirdek dün ucak bileti almıştı..
ne zaman dönüyorsun ki mesajı attım.. şimdi cevabı geldi.. sevindim..
seher'i bir hekim arkadaş için almıştım.. haşteg kitap okumak direnmektir yazıp içine ona armağan ettim..
ayak üstü sohbetler ettim.. sırtlar sevdim..
iki hasta arasında çiceklerime duvardaki resimlerime ilgi gösterdim..
paspartularını değiştirdim..
bugun üç kadin hastamdan ayrı ayrı .. çok hoş kadınsınız komplimanı aldım..
feromonlarımı sorguladım..
kalmış mıdır bilmiyorum..

gidip gelip irem'in duruşmagonderilerinden semihin dediklerini ve sonucu takip ettim.. az kalsın ceylanı anmayı unutacaktım..
zımba gözlü kız 20 yaşında olacaktı.. olamadı..

bir kızım daha oldu.. hem de adaşım.. sırrı bende duruyor.. dursun..

eve geldim.. çekirdek havaştaymıs.. nohutu pisirdim..
pilavin inmesine 3 dakika varken geldi..
pilav mikrodalgada pisiyor bizde dakikası belli..
tam onu doyururken hbc geldi..
ay sana demedim blog.. hbç bizimle yaşiyor yine..
iki kardeş 3 ayda 2 gun görüsebildiler.
biri gitti biri geldi diye..
sonuç onlar odalarina çekildi..
dedi koduya başladı..
ben ponyo ve avniye savaşının ortasında kaldım..

o arada marim kraliçamın blog çelıncını gördüm..
elbet katıldım.. burdayım..
sindrella gibi pabucumu düşürmemek için acele ediyorum..
çekirdek bana bir kolye almış.. mor ve yeşil..
benim bu sezon yeşilim geldi.. hep mora gidiyor elim..
aramızda bir bağ olsa gerek..
konusmadan iletismek için..

tipo hatalarına bakmayın olur mu..
en mavi göz'ü alıp yatağa kayacağım az sonra..

posted from Bloggeroid

3 Ağustos 2017 Perşembe

sozcukler icimden disima dogru itmeye basladiginda..

durmamam gerektigini öğrendim ben..
içimde kalıyorlar .. boğazima takılıyorlar..
hayat zor bir süreç..
iniş çıkış mesele değil de..
tümüyle kontrolden çıkabiliyor bazen..
aynı evde aynı yerde sürgünmüşsün gibi hissedebiliyorsun..

nesnelerden söz edesim var demiştim geçen yazıda..
sandalyeler gördüm..
üstüste konabilen plastik sandalyeler..



rehindiler.. belirli bir bölgeye girmeleri yasaklı..
parmaklıklar gördüm kimi sabit.. kimi hareketli..
öyle baktım onlara içimden ne kuş geçti.. ne kervan..
gözyaşlari gördüm bugün..
gözyaşları nesne sayılır mı..
sayilır bence gözyaşı kapları bile yapıldığına göre zamanında..
bak ben senin için ne kadar çok ağladım diye yaşla doldurulan şişe.. zamanin sosyal medyası gösteriş unsuru olduğuna göre..
o şişeler ki.. kanlı olanları antikacilarda daha da değerlidir..
yalnız ağlayanın değil..
onu üfleyen işçinin de can acısını barındırır içinde..

öyle birden ve durdurulamaz akıverdiler ki.. gözyaşları..
bir parmaklık oluşturdular benimle ağlayan arasında..
oysa aynı parmaklığın aynı tarafındaydık.. o bilmiyordu..

hüzün her yerde mesdames..
olmadığında da ben içimdekinden bir tutam serpiştiriveriyorum..
oluyor..

pek iyi bir sosyalleşme arkadaşı sayılmam ben.. bu ara..
bavullardan söz etmek istiyorum çünkü.. tahta bavullardan.. bir neslin.. bir devrin bir fukaralığın ve medeniyetin nesnesi bavullardan..




bisikletlerden söz etmek istiyorum..




çocukluğun.. oyunun.. romantizmin özgürlüğün nesnesi bisikletlerden.. bir iran filmi vardı hani bisiklete binmek isteyen .. bisiklet almak isteyen o yüzden hatim yarışmasına giren küçük kızı anlatan.. ben o filmi çok sevmiştim.. persepolisten daha çok.. orada özgürlüge gonderilen kız hayatını damla damla mahvederken.. bu filmde küçük kızın damla damla isyanı çok iyi gelmişti bana..
sonra..
çocuklardan soz etmek istiyorum..
vesikalık fotoğraf bağlamında..
egemen nesnesi olma bağlamında..




ne çok çocuk gözü var bize kocaman kocaman bakan ne çok çocuk var .. ve giderek kalabalıklaşıyorlar..

nesne değil ama coğrafyadan söz edelim mi bir de.. kader nesnesi yapalım gerekirse..
alacakaranlık kuşağı olsa bir baksak tüm o çocuklar dikilmiş önümüze titreşen hayaller olarak..
yok burdan bir soru cumlesi çıkarmam inky.. ne yapardık demem..
ay si ded pipl.. derim.. her birine sarılırım.. o koca gözlerinden öperim.. sizin ne yaptıgınıza da bakmam.. merak etmem.. o yüzden sorular yok bende..

güzelmiş eskiden.. hokkalardan büstiyerlerden bahsedebiliyormuşuz..
lüksmüs.. bilmemişiz ..


posted from Bloggeroid


posted from Bloggeroid

20 Nisan 2017 Perşembe

Ağaçlar yağmurlar yollar ve diğer şeyler..

İncecik yeşil yapraklı söğütler ıslanmıştı..
Erguvanlar ıslanmıştı..
Sakuralar ıslanmıştı..
Çimlerin arasından baş vermiş sarı süsenler.. ıslanmıştı..
Beyaz petalli baharlar.. ıslanmıstı..
Mor salkımlar ıslanmıştı..

Doğada yağmuru bulan bitkiler..
Bir ayin yapar gibidir..
Suyun üzerlerinden kayıp gitmesinin hazzını hissedersin izlerken..
Damla damla köklerine ulaşan suyun verdiği doyma hissini..
Okursun petallerinden.. yeşillerinden..

Ama burasi doğa değil..
Çevre yolu kenarı yeşil alan..
Burda onlar zevk almıyor..
Hasta banyosu gibi..
Bebek yıkanması gibi değil..

Gelin hamamı gibi değil..
Hemen yanıbaşlarında ekili..
Star wars amblemi şeklinde..
İşaret modeli ekilmiş her dem yeşiller var..
Bodur çalı..
Çalı çok yıllıktır..
Bilir bunu.. keyifle açar dallarını toprağa paralel..
Yayar kendini..
Bu çalılar top top büzülmüs.. cüce buxuslar..
Mevsim dönümünde hoyratça koparılacaklar topraktan..

Kalıcı olmak bitkinin doğasında var..
Yerini yurdunu benimsemek..
Toprağını kucaklamak..

Bizler.. şehrin köle pazarlarında mesai adı altında çile doldurtulan beyaz yakalar..
Mavi yakalar..onlar kazandıklarını harcasın diye ..
Çalışmalarının karşılığında..
Kendilerine ve ailelerine.. iyi hatta lüks bir yaşam sağladıklarını sansınlar diye açılan avemelerin vardiyalarından çıkanlar..
Gün doğmadan yola düşüp hava kararınca eve dönen ..
Okul çocukları..
Ve hatta şehrin emeklileri..
Yılların alışkanlığı ve bezginliğiyle..
Bu yolları günün en kalabalık saatlerinde..
Arpa boyu hızıyla arşınlarken..
Gözü sağa sola kaçtığında..
Öndeki aracın stop lambasından ayrıldığında..
Yeşili görsün diye..
Her şey normal .. insanoğlu kendini..
doğal yaşamında sansın diye.. oraya dikilmiş bitkiler..
Gün boyu bizlerle birlikte egzos koklayan yeşiller..
Aslında hayvanat bahçelerine kapatılmış o mahzun hayvanlardan ..
Farklı değiller..

Can çekişiyorlar..
Hele yolun dibine dikilmiş olanlar..
Yanlarından geçerken dallarını kıran.. yapraklarını uolan yüksek kasalı araçların gazi ettlkleri..
Sirklerdeki ucube gösterilerine katılanlar gibi..

Şu kelebek çalısı pekala sakallı kadını görün diye çığırtkanlı çadıra kapatılsa olur..
Şu laleler.. 
3 beş memeli cüce olabilir misal..

Hüzünlüler..

Bu ağaçlara gelin gibi çiçek açmış diyemezsin misal..
Şu atkestanelerinin yanında yöresinde yeni çimlenmiş bir kestane görmezsin..
Kısırlar..
Etraflarındaki toprak zehirli zaten..

Elimizin değdiği herşeyi kendimize benzettiğimiz büyük şehirde..
Yağan şey..
Bahar yağmuru değil...

2 Nisan 2017 Pazar

Bazi performanslar aynalar bilinenler..

Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz derdi..
Saime hanım..
Biliyorum.. ziya paşa demiş ilk..

Biri..
"Geçen bi doktor arkadaşım bi laf etti..
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir dedi.."
Diye sözünü bağladı..
Sonra benim..
" tabii aslında bu lafı şey demiş kim demiş.."
Dememle bazı ulusalcı yazar adları .. peşinden fransız yazarları .. saydırdı..
O mu bu mu..
Ben hatırlayıp herakleitos diyene kadar.. sürdürdü..
Herakleitosu duyunca ilgisi söndü..

Onun gibi değilim yani..
Lafların peşinden gider sahibine bağışlarım onları..

Devamı pek söylenmez..
O mısranın..
"Şahsın görünür rütbe i aklı eserinde.."
Der ziya paşam..

Eh eylem fıkarasıyız..
Laf ustasıyız..
 doğaldır lafın birinci bölümünü yagınlaştırmamız..

Siz insanlar iyi diyerek onları doğru sıfatlandırdığımızı düsünüyor musunuz..
Tek vasfı iyi olmak olan..
Kendi şartları içinde..
Kediye köpeğe kuşa.. kapıya yem koyan.. ama köpek barınağında çalışmaya gitmeyen..
Ya da..
Evdeki çocuğunun torununun giysilerini birilerine veren..
 ama çocuk esirgemeye gitmeyen..
Ya da tacize dur de yürüyüşüne..
Ya da sokakta dayak yiyen çocuğun annesine dur demeyen..
Ya da şiddete uğrayan kadına müdahele etmeyen..

Ne bileyim.. hayatında ağaca zarar vermemiş..
Ama.. bir ağacı kurtarmak için ona kendini zincirlememiş..
Gözünü canını taşağını o uğurda kaybetmemiş...

Cesaret durduk yere sahip olunan bir şey değildir..
Başka seçeneğin kalmadıysa cesur olursun demiş..
Ünlü bir dizi büyüğü..

Siz şartlarını zorlamadan ..
Güvenli alanını terketmeden yaşayan..
Orda durup..
Hiç kötülük etmeyen birine iyi diyebiliyor musunuz..

Çünkü iyilik de.. cesarete dair..
Dünyanın en hızlı yapılan hesabı..
Bundan bana ne zarar gelir hesabı olabilir mi?..
Olabilir..
Yaptım..
Zarar gelebilir de ne ..
Canıma okunur dedim..
Okundu..
Geleceğim o gun değiştı..
İşin tuhafı bu işe yol açan kişiye hiç bişey olmadı..
Ben isimsiz kahraman..
Tarihimi yeniden yazdım..

Bazı durumlar insana ayna tutar.. 
Bazıları zaten bilip düşündüğün gerçeği ortaya koyar..
Sanatın performansın böylesini seviyorum..

Yatıyordu yerde kız.. elindeki koca taşı..
Tam kalbinin üzerine koydu..
Ben buyum dedi..
Fırlamak .. taşı alıvermek istedim..
Nhayıır diye bağırmak..
Kaderin bu değil değiştirelim demek..
Durdum bi an..

Hayır performans sonuçta..
Içine dalmayalım..

Böyle kalıcam dedi..
Hiç kimse yüreğindeki ağırlıkla yalnız kalmamalı..
Ha ağırlıktan kurtulmak için yol arıyorum..
Bi dakka bulucam..
İnime bi çekileyim diyenler ayrı..

Ama tam teslim yerde yapıp..
Böyle kalıcam fiyen biri..
Hele bir küçük kızkardeş..

Fırladım ben.. her zamanki işim..
Önce taşı aldım..
Sonra after effekti aldım..
Sonra baktım taş bende..
Ayh onu ben de bırakıverdim..
Sonra baktım sesi soluğu çıkmıyor..
Elini yanağını okşadım..
Sonunda canı geldi..
Tuttu elimi..
Doğruldu..
Sarıldı başını göğsüne koydu..
Ay başı boynumdaki kulaklığın şeysine mi geldi..
Yok dedi..
Performanstı interaktifti..
Süreleri tepkileri o yönetti..

Ha bir de kadın vardı..
Hayat çogzel deyip durduğu için..
Bizim buralardan olamaz dediğim..
Evetti yabancıydı..
Baktım gelmiş başımıza dikilmiş..
Bekliyor sırasını..
Bi kola da o yapışmamıß..
Çunkü avrupalılık..

Sonra bir erkek vardı..
Ellerini cebinden çıkarmamış ama..
Ama geride de durmamış..
O da dikilmiş yanımızda..

Tam da "üç kız bir ana.. demezler bana..
Ağlarlar yana yana.."

Ve diğerleri..
Yerlerindeler..
Üzüntü hatta endişe ile bakıyorlar..
Ama yerlerindeler..

Onlar iyi insanlar..
Ve çok seviyorum..

82 referandumu geldi aklıma..
Meğer zarflar şeffaf gibiymiş..
Meğer jandarma varmış..
Hiç ayırdında değildim..
Yapmam gereken hayır demekti..
Tek sorunum pazar pazar giyinip oy kullanmaya gitmekti..
Pijamalarımla vedalaşmak pek zor gelmişti..

Sonrasında ..
Ama yıllarca sonrasında..
Hayır dediğim anayasanın değişikliklerine hayır demeye giderken..
Aa ne cesurmuşsun dediler..
Zarflar şeffaf gibiydi..

İşte bak..
Ben de cesur filan değilmişim işte..
Çünkü şartlarımı zorlamamışım..

Yazının ucu kaçtı biraz..
Kimseye hayır deyin filan demiyorum..
Zaten evet ya da hayırın bişey değiştireceğine inanmıyorum..

Ilk düşenleri koşup yerden kaldırdığımız günlerde..
Buralar hep çiçekti..
O zamanlar koşmayıp..
Sadece izleyenlerdir bu gün bizi bu noktaya getirenler..
Ve daha ilerisine taşıyacak olanlar...
O yüzden..
Inan..
O değil derdim..

Derdim ne biliyor musun rebecca..
Ses olmak..
Nefesi içine kaçanın nefesi olmak..
Oralarda buralarda.. şlfacının eli nasıl hafifti demeden..
Kendin şifacı olmak..

Şifanı aramak yerine şifa dağıtırken..
Şifa bulmak..

Bak her şartta evet diyenler değil..
Hayır diyenler de değil..
Bu kişilerin sayısı artarsa ancak o zaman..
Ancak.. o zaman..
Kadının dediği gibi..
Hayat çok güzel bişey..
Yaşamak mükemmel olur..
 ve ayaklar.. yürekler sırtlar ağır ve ağrılı olmaz..

Diyeceksin oralar da güllük değil..
Gülistan değil..
Evet değil..
Şu anda değil..

Saime hanıma çok kızarken ben çocukluğumda..
Bu kadın hep olay çıkarıyor derken..
Ve uzak durup tanımazdan gelirken çocukluğum boyunca..
Saygıyla anıyorum onu..
Nisanın ikisinde.. 

Ruhi su diyorum..
Kuru kütük yanmayınca tüter mi..
Dinleyin evet..
Karacoğlan demiş..

Pese spoiler yoktur düşünmek vardır..
Pese Pera İstanbul'dadır..
Asla yalnız gitmeyinizdir..
Üc bölümdür..
Biri elçi resimleri koleksiyonuna..
Diğeri 
Ölçüler ağırlıklar sergisine..
Üçüncüsü.. 
Müzelik eserlerin sıradanlaştırılmasına ..
Ellenebilirleştirilmesine dairdir..
Genç sanatçılardır..
Harikadır.. ve..
PerformArt çalışmasıdır...

19 Mart 2017 Pazar

Rebeka.. inki.. vircinya.. kelt düğümü.. ve diger seyler...





Sevdigim seylerden biri.

Yasadigim yerin dekoruyla oynamak.. bu artık bilinenin ilânı..
Sorunlu bir alan olan boudoir'da yine yeniden bir değişim oluyor..
O beyaz gardrop.. boudoir balkonu yok artık..

Zamanı dolan.. dilediğim hale getirip yeterince kullandığım şeylerle vedalaşabiliyorum ben..
Üzülmeden..

Alan daha geniş..
Duvar da öyle..
Haftalardır.. galeriduvar deyip duruyordum.. 
O tamamlandı..


Perde diyeceğim.. çok mu sıradan kaçacak atalet için..
Dreypıriiz mi desem..
Neyse asimetrik pencereyi bilirsiniz eskilerden..
Simetriye karar verdim..
Boş duvara da perde astım.

Evet çok dekoratör üçkâğıdı biliyorum..
Korniş astım da perde yok elimde ve beğenemiyorum derken....
Bir desen atladı gözüme..
Her zamanki aşk ilişkisi..
Alıp eve taşıdım..


Açıkçası sonradan farkettim desenin el dikişi gibi göründüğünü..
Ve bir yerden biliyordum bu deseni..
Hatırladım sonra kelt düğümü deniyor..
Artık el dikişleri aklıma hep rebekacığımı getiriyor..
Suturanın sutradan geldiğini de ondan ögrendim ya..

Baş ucu.. duz rengiyle gayet uyumlu idi..
Ta ki..
Başka bir kumaş üzerime atlayana kadar..


O da nedense primitif sanat çizimlerinden çıkmasın mı..


Ben bir aradalıklarını sevdim..
Duvar kağıdını da biliyorsunuz..
Onunla da uyumlu bence..
Hem vintıc mühim..
Nerdeyse 20 yıllık o kâğıt..
On küsur yıl bekledi.. kaplanacak yeri bulmak için..


Evde alış veriş sırasında ergen çekirdeğin odasından çıkma bir zebra desen halı buldum..
Neden olmasın afrika da güzel bir kıtamız dedim..

Bugün de mandalayı kutuya ve baş ucu sehpasına yaptım..



O sehpa da tanıdık size..
Ama üzerine kırmızı mum dökmüş biri..


Elbette kim olduğunu bilmiyoruz.. kedidir diyoruz..
Mum çıktı fakat kırmızı lekeler kaldı..

Mandala o işe yarıyor..
Hayır sabra değil.. lekeleri saklamaya..


Üzerinde p kapital dekupaj olan masa da aynı lekelerden muzdarip..
Bu avniye çok fena..
Patide mum florans natingeyl gibi oda oda geziyor.. akıtıyor..


Onu da siyah karatahta boyasiyla boyadim.. üzerine..
Beyaz mandala yaptım ama taşırdim..
Eh boyanın en kolay tarafı..
Bir kat daha boyarsın olur aşamasıdır..
Üzerine bir yuvarlak örtü koyarsın..
Değisebilir mandalan olur..

Bu kare kutu..


Çekirdeğin çocukluk odasinda üzeri bale patik desenli idi..


Desenin üzerini boyamaya kıyamadım..
Bazen anıları arkaya dizersin..
Hayata devam ederken..
Burda da öyle oldu..
Kare küp.. eninde sonunda bir tarafı duvara geleceğine göre..
Dursunlar.. dedim..

Tek tek birbirine bağlanıyor.. 
Sutra sutra..
Canlılar da öyle değil mi..
Rebeka.. vircinya.. inky.. afgan kadınlar.. ve afrikalı.. ve iskoç kadınlar.. onların izleri.. ilmek ilmek..
Şu duvar için bir projem var..
Bir kac daha resim var aklimda duvara asılacak..
Yazı masamın bir kenarı çizilmiş..
Bir fikrim var onun için de.. çekmeceler için de öyle..


İş bir odayı yapmaya gelince..
Biraz rahat bırakıyorum..
İlmikler birbirine dolaniyor.. ekleniyor..
Kendiliğinden olunca..
O artık bir oda olmuyor.. 
Bir koza oluyor..
Evrimlesebiliyorsun orda..

Pese diyim eksik kalmasin..
Nevresim.. harita desenli.. ve celtic sea yaziyor en gorunen yerinde..

Boşuna cornwall demiyorum..
Cagiriyor..
Simdilik.. inkicim gibi kacis asamasindayim..
Hatta kanalizasyon icindeyim..
Olacak ama..
Yeterince yoğunlasirsam..
Kornval beni cagiriyor...
Pese iki de diyim..
Bu desenleri tek tek arastirdim..
Aborijin desenler düştü aklıma..
Leman hanımın ve saime hanımın örnek bezleri de düştü..
Var bir sürprizim size..
Dekor deyip geçmeyin diyorum degil mi..
Geçmeyin işte....

Follow my blog with Bloglovin