20 Ekim 2017 Cuma

persembe..

Perşembe dün.. Yakalıyoruz treni..

Sabah ben uyandıktan kısa süre sonra hbç de kalktı..

Sınavı varmış..

Kahvesini aldı salona geçti..

Kahvemi aldım mutfakta kaldım..

Derken seslendi..

Ders çalışırken beynimi açacak tatlı ne yiyebilirim..

Ballı kornfleyks..

Ben süt içmiyorum..

Reçelli ekmek..


Bir dikdörtgen tabak..

Bir dilim ekmek..

Yanına krem peynir..

Yanına vişne reçeli.. Bir kaşık bir bıçak..

Verdim giyindim çıktım..


Kurumsal fotoğraf çekimi vardı..


Ben şanel benzeri bir ceket aldım geçen aylarda..

Söylemedim tabii size..

Efenim tek son baş hekim olduğum yerde tabii öyle cekete filan ihtiyacım olmadığından yıllardır nöbetçi iki ceket yetiyordu benim günümü kurtarmaya..

Ama burda daha şık kadınlar.. Daha sık toplantılar var..

Ben de bir ceket aldım..

Ay ne var..

Kadın bloğu herhalde burası..

Biz de bi saat düşünüp öyle giyiniyoruz..

Sadece bunu ortalıkta anlatmayacak kadar görgülüyüz..

Oysa bazen pijama partimsi toplantılar yapıp..

Gardrop kombinlemesi bile yaparız..

Pek de keyifli olur..


Benim yaşımda bu aklımdaki kombin ile üzerimdeki kombinin nasıl farklı olduğunu idrak etmek anlamına geliyor..

Seviyorum..

Her kadın gibi kadar .. iyi çekici sağlıklı bakımlı özenli bir görünüm ile kimliğimi desteklemeyi..

Giyim bir kart vizittir neticede..

Şimdilerde ben kimim sorunsalı yaşamadığımdan…

Yaşamıyor muyum acaba aslında .. yoksa bastırılıyor mu bu kim olmak istiyorum.. Soruları bu yaşlarda bile bazen..

Çünkü bana sorsan ben sırtımı ağaca.. Örgüleri belime.. Kitabı kucağıma alıp..

Insanlardan uzak bir yerlerde takılmak istiyorum.. Uzun etekli elbiseler giyip raflar dolusu reçel kaynatıp..

Dağ başının akîl cadısı şamanı bilge büyücüsü olmak istiyorum..

Şanel ceketle ne işim olur o zaman..

Demek kim olmak istemek de değil kim olduğunu bilmek de değil bu işlerde çok başka devreler var kapanması gereken..

Ben savaş boyaları diyorum makyaja.. Sabahın köründe kırmızı ruju.. Gözümün sürmesini çekiyorum.. Çekiyoruz bütün kurum..

Kıyafetler de savaş zırhları..


Neyse.. Şanelimin bir lafını okudum geçenlerde..

Lüksün karşıtı.. Fakirlik değildir.. En fakir kulübede de nefis bir türlü pişebilir.. Sadelik de değildir.. En sade saz duvarlı kulübeler çok güzel olabilir… lüksün karşıtı bayağılıktır demiş.. Onda hiç bir şey barınamaz..


Bu yüzden bu kültür şokunu yaşayıp.

Güzelliğe sığınıyorum .. ben ve belki bencileyin ruhlar..


Daha önce hiç bu kadar çok sayıda sergi enstalasyon sanat gösterisi olmazdı demiş bir bu tarz işleri yazan çizen yöneten kişi..

Doğrudur..

Hiç bu kadar derin gün batımı izlememiştim yıllardır..

Batıyoruz diye mi belki..


Akşam üzeri aklıma geldi..

Aradım baş ustayı..

E aramadınız dedim takmadınız mı banyoyu..

Taktııık dedi..

Sıkıntı yok..

E niye haber vermediniz iyi haber..

Hakikaten.. Niye.. dedi.. Evde kızlar vardı onlar haber verir diye düşündüm dedi..


Pehh..


Fotoğraf çekildi..

Işler bitti..

Köprü yolu açılıyomuş gözünüz aydın dediler..

Aymış.. Ama çok da aymamış.. Olsun .. dönüş yolunda markete girecek kadar enerjim kaldı ya.. Bana yeter..



Pırasalı soğanlı kabaklı börek yaptım.. Yalnız bu sefer yufka bulamadım.. Su böreği yufkası vardı..

Ya o yufkalar yapışmış birbirine.. bi de kat yerlerinden kıvrılmış..

Bi olamadı yani tam hayalim gibi ben mis gibi su böreğimsi börek yapabiliyordum eskiden normal yufkayla..

Sevemedim yani bu yufkayı daha da almam..


Neden giderek baklava yufkası ve su böreği yufkası paketlenip satılmaya başlandı..

Eskiden bir tek böreklik yufka vardı..

Bir de milföy hamuru.. O da taaa ne kadar sonra geldi hayatımıza..


Onu evde açabilen bir tanıdık hanım vardı.. Ayda yılda bir milföy pastası yapardı bize..

Çıldırırdık…


Ev baklavasını oldum olası sevmem ..

Mis gibi ustasından baklava dururken.. Incecik çıtır çıtır..

Su böreği de öyle..

Alınan bişeydir benim için..

Annem için de öyleydi..


Noolduk biz..

Instagramın büyüsüne kapıldık mı ki..

Ille her bişeyden eksik kalmayacağız mı ki..


Ne kadar net bir kadındım ben eskiden..


En çok ne yemeği seversin..

Etli sarma ..

Tamammmmmm… annene anneme söyleyelim.. Yaptıkça haber versinler..


Bak bu konuşmadaki bendim..


Şimdi bir ekmek mayalamalar.. Filan ay.. Size uydum ya.. Ben..

Yapmıycam artık..

Mikrodalga kekinin üstüne tanımazken şimdi nerdeyse tel kadayıfın telini dökeceğim..


Tamam

Bak bu yazıda da bir hayır varmış..

Beni aydınlattı..


Iki karıştır bir sürüştür yemekler yapılaaa…

Diğerleri için mekanlarına ziyaret düzenleneee….



Sürmek derken..

Buzdolabını bi açtım..

Krem peynirin üzerinde kırmızı bıçak izleri..

^_^....

Biz kaşık verdik.. Bıçak verdik.. Aloooo…


Ama sınavı iyi geçmiş.. En azından.

Neyse..

Çekirdek geldi..

Dersten hocadan ve başka bir dersten muzdarip..


Pekii..

Açım..

Pekiii..

Bu börekte ne var.. Bunu böyle birbirine yağıştıran ne.. Su böreği yufkası %?* ^_^

Soğan mı var çok soğan sevmiyorum ben aslında..

Soğan var.. Pırasa var..

Onu da sevmiyorum..

Kabak da var..

Onu da sevmiyorum aslında..,

Ama hepsi birden güzel olmuş..


Banyoyu kontrol ettim.. Çok silikon var..

Yine bize kara küf.. Yine bize kara küf..


Var mı çaresi bu işi engellemenin silikonun altından altından kararmasını..

Yani bazı evlerde yerlerde olmuyor.. Bazı yerlerde oluyor..

Benim eski evlerimde yoktu böyle bir sıkıntım.. Bu evde var neden..



Merlot açtım bi şişe..

Bi kadeh içtim..

Çok beğenmedim aslında ama..

Şaraptı işte iyi geldi..


Yattım sonra..

posted from Bloggeroid

5 yorum :

Ecehan dedi ki...

minik not: ısıya dayanıklı silikonlar var, onunla yaptırdığım yerlerde kararma olmadı.

atalet-buduar dedi ki...

kacirdik vapuru.. yenilemek gerekirse o modeli denerim.. not aldim.. saholasin.. 💜

atalet-buduar dedi ki...

sağolasin diyecektim.. diyememisim.. 😎

Işın dedi ki...

Nedense bu her şeyi evde yapma, dolmalar sarma haline ve her türlü domestikliğe sinir oluyorum ben de. Eskiden yoğun çalışırken
heves etmiştim bir ara, ekmek, yoğurt falan yapıyordum. Şimdi boş vaktim çok ama yanından bile geçmem. Kadınlar dışarı çıksın,
yürüsün, sergi gezsin, kitapçı gezsin, İstanbul'da hala kalan bir sürü güzelliği keşfetsin, ne bileyim gönüllü çalışsın falan. Yemekler de az ve öz olsun mümkünse. Hele o kış hazırlıkları yok mu, sanırsın 1910 snesinde bir dağ başında yaşıyoruz.

Lale dedi ki...

Ben artık hiç bir sey yapmayı da sosyal medyayı da sevmiyorum.Sadece blog oldugu zamanlara dönsek.

Follow my blog with Bloglovin