28 Şubat 2017 Salı

Kornvol yavaşdikiş galeri duvar.. ve diğer şeyler..

Emekli olunca cornwall'a yerlesecegim derdim ..
Benim hayalim de buydu..

Sonbaharda kışın da yürüyüşe çıkılacak kadar geniş kumsalları..
Uzun değil geniş.. 
Üzerinde yürünebilir ıslak kum alanı da geniş..
Her evin diğerinin üzerinden denizi görebildiği yokuş yollar kenarına yerleşmiş yapıldığı günden beri değişmemiş .. 
sadece bakılıp yaşatılmış balıkçı kulübesi evleri..
Sahilde limana yakın..
Bir pub.. bir bakkal.. bir postane.. bir kitapçı bir eskici..den oluşan çarşısı..
Kasabayı hayal etmiyorum.. 
Var..

Pubında deniz feneri bekçisi.. ilkokul ögretmeni ve doktorun birlikte sohbet ettikleri kasaba..

Hayal et sen de..
Sabah avuç içi kadar bahçende unutma beniler.. ortancalar sulamış kahveni içmişsin.. tepeden denize bakarak.. 
Köpeğini alıp yürüyüşe çıkmışsın.. 
Suda gezmiş tahtalar.. cam parçaları toplamışsın..
Bakkaldan alışverişini yapıp.. 
pubda hava durumu hakkında sohbet etmişsin.. 
bira eşliğinde.. 
sherry de olur..
Ayrılırken.. 
Eskici el etmiş üzeri minicik minelerle süsü yüzyıl başı sütlüğü göstermiş.. 
beğenip almışsın..
Kitapçıya uğramışsın..
Son aldığın kitabı o da okuyup bitirmiş meger.. 
Onu konuşmuşsunuz bir "kapp'o" eşliğinde..
Kıtap klubü mü başlatsak demişsin..

Eve gitmişsin sonra..
İki dal unutma beni koparıp..
Yeni sütlüğün içine koymuşsun..
Ateşi yakmışsın..
Serinmiş bu akşam..
Koltuğa yerleşmişsin..
Kitabın kahven konyağın köpeğin kedin..
Havada mutfaktan gelen bir yemeğin kokusu..
Gözlerini yummuşsun..

Yarın da böyle olacak..
Boğazına dizilecek birşey yok..
Okyanusun hediyelerini alıp masada..
Renkli yünler iplerle..
Deniz kabukları çiçeklerle bir duvar süsü yapmışsın..
Bir rüya kapanı.. bir rüzgar çanı..
Arasına bir kuş tüyü katmışsın..
Oynamaktan suçluluk duymadan..
İçine sine sine..

Bu hayali kurmak için niye kornvola gittin be atalet..
Buralarda da var balıkçı köyleri.. 

Tek argümanımı söyleyip gerisini saklıyorum..
Çünkü onlarda kitapçı yok..

Başka argümana gerek yok zaten..
Yaptığın herşeyi izah etmek zorunda değilsin..
Hayal ise en kendini açıklaması gerek olmayanı...

Sosyal medyada kendi gelişimimi görebiliyorum..
Parmaksız file eldivenden..
Çaput bağlamalara.. dokumalara..

Gelenekler ve eski olan herşeyin yok edildiği.. kültürlerin karışamayıp dövüştüğü..
Kimlik savaşlarının..
Kişilerin içinde.. ev köy şehir ve hatta devlet içinde sürdüğü yerlerde biz..
Hep abesle iştigal edenleriz..

O yüzden mi abesimi alıp uzaklara kaçma arzularım..

Hamile kadınlar..
Yalnız çocuk odası ve hazırlığı değil genel olarak evle ilgilenmeye başlarlarmış..
Buna yabancılar "nesting"etkisi diyorlar..

Sahi.. sadece bizde mi.. yuva yapma'nın tehdit olarak kullanılması..
Yuvanı başına yıkarım nasıl bir tehditse..
Yapıcam şimdi yuvanı da bir tehdit dilimizde..
Bu derin denize girmiyorum..
Kesin altı kadın haklarına kadar dayanır..

Dolanmaya devam ediyorum..
Meandrosu ve rebecca'cığımı anarak ve menderes nehrine selam göndererek..

Sosyal medyada kendi değişimim kadar takip ettiğim insan profili de ilginç..
Kocası için eyer altı kilimi dokuyan..
Üniversite mezunu tasarımcılar bile var..
Doğal olanın güzelliğine katılan..
Doğaya yerleşen..
Hepsi sözcüklerle arasını iyi tutan..
Renklerle.. bitkilerle.. yemeklerle..
Koşullardan zorunluluktan değil.. kendi seçimiyle..

Nestinge dönüyorum..
Buduarda galeri duvar için..
Asılacakları seçtim..
Saime hanımın gece çantası.. siyah süet taşları var üzerinde.. incecik..
Pluto .. ta uzaklardan göbeğinde kalple bana gelen kadim zeytin ağacı..
Bir taş baskı.. insanın kaslarını gösteren..
Şezlongda kadın.. giacomettinin bir heykelciğinin kart postalı..

Resimler seçtim..
Ve çerçeveler sipariş ettim..

Seçtiğim resimler..
Hep hoşuma giden şeylerin resimleri..
Deniz feneri misal..
Salyangoz kabuğu gibi sarmallanan merdiven..
Orta çagdan bir evren haritası..
Bir aborijin dokuması.. kadının rüyası..
Gözümü actığım anda..
Beyaz fonda alp'ı görüyorum..
Henüz tamamlanmadı duvar..
Yavaş ve bu sefer ara vermeden küçük adımlarla ilerliyorum..

Kırıntılar bırakıyorum..
Çekirdeğe..
Bu kilim yastıkları seviyorum.. çünkü datçadan aldın.. ama çok sertler..
Dediği için..
Yumuşak yünden bir yastık yüzü ördüm..
Bunu çok seviyordum ama paçasını bisiklet yırttı dedigi için.. ona bir abartılı yama tamiri yaptim..
Gerçi bir sepet daha doldurdu bana şimdi..
Bu lekeli bu yırtık bunun kenarı tarazlanmış..
Olsun bir paça yapıyorum.. bir yatak örtüsü değiştiriyorum..

Nesting.. 
Bitirince.. oturup  bakacagım ne dokumuşum hayatım boyunca..
Kimlere dokunmuşum..
Neleri umursamamışım..
Var mı ihmal ettiğim..
Bu kızı yeniden büyüttüğüm yetmedi..
Yumurtadan da çıkaracağım..

Bitirince..
Biterse..
Şu yazmayı hayallediğim roman öykü.. belki yazılmayı tamamlanır sizlere ulaşır..
Belki evdeki artık yünler.. kullanılır bir anı battaniye olur..
Annemin düğme kavanozu..
Her düğmenin öyküsünü bildiğim..
Fotoğraf albümleri..
Her çocuğa birer tane..

Sevgiyi sorguluyorum..
Hayatı.. kendimi..
Sosyal medya hesaplarıma bakıyorum..
İlham veriyorlar..
Adını unuttuğum bir fakülte arkadaşımın yeşil renkle ilgili dediğini anımsadım..
Bugün..
Onun anlattığı masanın üzerine bırakıp çıktım..
Belki bir gün kitabımı..bırakır çıkarım..




 

24 Şubat 2017 Cuma

Kontrolsüz duygusal.. umursamaz görünen hassas.. ve bazı diğer şeyler hakkında...

Dersen ki..
Nerdesin..
Bir zamanlar hiç çıkmazdın blogdan..
Derim ki haklısın..

Yok içimde düzen perisi..
Obsesif kompülsif yazma bozukluğum var..
Okuma ve yeme bozukluğum..
Hatta obsesif kompulsif mavi emaye çaydanlik arama bozukluğum bile var..
Obsesifliğim bile düzen sahibi değil..

Öyle her ay ne okudum yazdım gördüm geliştim yazamıyorum..
Olmuyor..
Denemedim diyemem..

Muntazam not defteri tutan asistanlardan olmadığım gibi..
Acenda sahibi blogculardan da olamadım..
İçim daralınca da hiç bir şeye odaklanamam ben..

Yaparım ama ..
Extrapiramidal yaparım..
Bakarım silip temizlemiş bulaşık makinesini çalıstırmışım..
Ama hiç kayıt yok kafamda..
Daha beteri evden çıkıp barbarosun başındaki alt geçide gelmişim.. arabayla .. ama nasıl hiç bilmem..
Boş boş durmayı da yapardım..
Lakin tüm yaşadığım evlerin sırtı sokağa dönüktü..
Yoksa denizliğe dirseklerimi yaslayıp bütün gün bakabilirdim..

Pencere niyetine insta bakıyorum..
Kraft niyetine skrin şot alıyorum..
Sonra gidip bildiğimi yapıyorum..
Okumalarım da karışık..

Aynı anda üç kitap.. bir eskilerden leyla erbil.. bir yenilerden polisiye bir de yenilerden roman elimin dibinde..
Ruhum kaldırdığınca..

Örgüler öyle..
Birinden sıkılınca diğerine..
Biri dikkat gerektirince hop hadi yine birinciye..

Dostlara da mola verdim biraz..
İnsan kırgınken.. sevdiklerine hırçınlık yapıyor..
Onu keşfettim..

En çok yaşam sevincimi çaldıkları için kızgınım..
Buna karşı duyduğum öfke..
Gelecek kaygısı yaşatıyor olmalarına duyduğumdan daha çok..

Bir de kişisel yaşamda "değersizleştirme.. 
böylece kaybettiğine üzülmekten 
ve pişmanlıktan kurtulma.."
 çalışması yapan biri var..

Bağıran insanı daha çok duymuyorum ben..
Sağırlaştırma etkisi oluyor..
Çok tekrar edenin..
Dediklerine karşı da öyle..

En çok böyle zamanlarda..
Etrafım umutlu huzurlu neşeli gençlerle dolsun istiyorum..
Onu da bırakmadılar ortada..

Çay kahve yanı havali yeme içme..
Farklı kraft ve benzeri oyalanma..
Tuzu kuru etkisi yapınca toptan beslenemeyen oldum..
Açıkçası şu yaşımda artık değişim dönüşüm de istemiyor gönlüm.. 

En az üc kere.. sen de dört kere yeniden büyüttüm içimdeki kızı..
Birinde her yere giden kötü kızlardan bile olmayı bildim..
Ama alamadım o küçük kızın umursamaz hassasiyetini elinden..

Umursamaz görünen.. hassasiyet sahibi küçük kızları..
En çok kontrolsüz duygusallar üzebilir yorabilir..
İşbu nedenle.. kontrolsüz duygusallar..
Hep umursamaz görünen hassas küçük kızları hedef alır..

Eh.. fransız demiş..
Aksiyon.. reaksiyon..
Duygusal kontrolünü kaybettikçe hassas kız daha umursamaz görünür..

İşte blog bu konularda ve nerdeyse rehin alınıp tehdit edilme etkisi yaratan bazı saatler sonucunda..
Şu anda galeri duvarımı..
Masumlar kitabından yaptığım alıntıyı..
Pencere içindeki yeniden açmaya duran orkidelerimi..
Ya da kilim yastıklar daladığı için çekirdeğime ördüğüm renk kombinli üzerine de püskül çalısması yapmayı hayallediğim yastığı değil böyle..
Yine beş benzemez bir yazıyı eklemekteyim buraya..

Ve yine..
Sadece.. "akşamı ettik.. bugünü de bitirdik hadi sabaha bakalım.."
yaşam programı sahibi ataletten seslenebiliyorum sana..

Büyüyünce ben.. 
Bir cümlenin sonundaki üç noktanın üçüncüsü olacağım...


17 Şubat 2017 Cuma

kitap mührü.. bir zamanlar sevdiklerimiz bizi sevenler.. bir de neden her şey bu kadar karmaşık olmak zorunda hakkında..

iyi ki celın olmuş da bir iki gün düzenli yazmışım..

aslında aklımda hep giriş cümleleriyle dolanıyorum..
sahi çocuklar büyüyecek ve hayat kolaylaşacaktı değil mi..
burdan bildiriyorum.. hayat her zaman karışık ve karmaşıktır..
olabilir..
sen prensipten haber ver..

gerçi okumak ve yorumlaşmanın ilk zamanlardaki gibi rakipsiz ve efsane ortamı yok artık..
feys var insta var..
da oralarda böyle düzgün ifade edebiliyor muyuz ki kendimizi..
ay pardon düzgün ifade mi demişim..

neyse canım beni muhteşem girişlerin kadını olarak bellesin herkes..
sonrası kofti..

bir kitap damgam var benim.. bin yıl oldu..
her ne kadar kitap aşk ve tutkum.. ve martı ve kahve aşkımı birleştiren ve sevgiyle ve bana özel  tasarlanan bir armağan olarak geldiğinde beni çok mutlu etmiş olsa da..
armağan eden kişiyi hatırladığımda beni hüzünlendirdiği için kullanmıyorum..

çekmecede duruyor..
istiyorum da..
çünkü kitaplarla ilgili her şeyi de seviyorum..
okumayı sevdiğim kadar..

bu yüzden kendime yeni bir kitap mührü edinmeye karar verdim..
üzerne ne koyayım diye ilham bakınması yapıyordum..
Pinterestte..
bir sanat nesnesi olarak kitap mühürleri diyebileceğimiz kadar güzel şeyler gördüm..
artık canıtını emekli gibi bişey yaptım biliyorsunuz..
blogda daha çok kızkardeşler var.. rebekam.. vircinyam..
o yüzden martı istemiyorum..
kahve de istemiyorum.. çünkü kitap ve çeşit içecek..
süt ve kukiden..
çukulatalı tekilaya geniş bir yelpaze .. onu da geç..
işte o yüzden ilhamlanırken..
bizim ev finy petra romanı gibi.. kanadı olan kafesi boylardan..
kelebek meraklısı kızıyla kuş düşkünü anneyi amlatan kuş kadın romanı gibi..
çekirdek hanım kelebek sever..
nefis bir kelebekli exlibris buldum..
hah dedim bunu da çekirdeğe yaptırayım..
çünkü annelik benim kitabımda böyle bir şey..
küçük siyah elbise görgüsünden kitap mührü görgüsüne..

yalnız bizde sormadan alınan hiç bir şey hora geçmez..
o yüzden bunu yaptırıcam sana dedim..
o ne ki.. ex libris nedir ne demektir..
konulu konuşmadan sonra..
kitaplarımızı da etketleyip üzerine iz bırakmak istediğim..
bu benim kitaplığımın üyesi diye dmgalamanın..
sahiplenici.. baskıcı.. amacını aşan ve ayrıca kitabı da mutsuz edici bir davranış olduğuna inanarak ve bu isteğimden utanarak çıktım..
nerdeyse vazgeçiyordum ki..
birden aydınlandım..
nefis bir fikir buldum..

ex libris filan demeyeceğim..
atalet tarafından sevgiyle okundu diyedek benim yazı..
da..
erkek tuvaletlerindeki kapı arkası yazılarının..
tosun buradaydı bağlamında.. atalet was here gibi mi olur ki dedim şimdi de..
bak hatta bunu ..
yazıyı bitirirken dedim..

öyle damgasız kalsın mı ki benimkiler..
Ne dersiniz?..

Ps iki.. sevdiğiniz insanlara onların çok sevdiği şeylerle ilgili armaganlar vermeyin..
Bir gün gidiyorsunuz..
O sevdikleri şeyden de bi uzak duruyorlar ..
Kendi sevdiğiniz şeyleri verin ki..
Siz gidince rahat rahat kaldırsınlar ya da atsınlar..

2 Şubat 2017 Perşembe

Sizin için çizdiğim.. çelınc .. dilek.. hareket .. ve diğer şeyler...


Çelınc 16 dedi ki..
Çizdiğin bir şeyi paylaş..
En sık çizdiğim şeyi ekledim ben de..
İki omur bir disk..
Bir de enine görüntüsü..

Çelınc 17..
2017'den beklentin ..
2016'nın sonunda..
Uzun süredir beklettiğim bir şeyi yaptım..
2017'ye insanlık için önemsiz ama kendim için önemli bir değişiklikle girmiş oldum..
Yine uzun zamandır yapmam gereken hep ertelediğim bir konu vardı..
Onu da hemen şubat ayı içinde yapmayı umuyorum..
Bir de sen biliyorsun kibele konuyu.. durumu var..






Follow my blog with Bloglovin