24 Şubat 2017 Cuma

Kontrolsüz duygusal.. umursamaz görünen hassas.. ve bazı diğer şeyler hakkında...

Dersen ki..
Nerdesin..
Bir zamanlar hiç çıkmazdın blogdan..
Derim ki haklısın..

Yok içimde düzen perisi..
Obsesif kompülsif yazma bozukluğum var..
Okuma ve yeme bozukluğum..
Hatta obsesif kompulsif mavi emaye çaydanlik arama bozukluğum bile var..
Obsesifliğim bile düzen sahibi değil..

Öyle her ay ne okudum yazdım gördüm geliştim yazamıyorum..
Olmuyor..
Denemedim diyemem..

Muntazam not defteri tutan asistanlardan olmadığım gibi..
Acenda sahibi blogculardan da olamadım..
İçim daralınca da hiç bir şeye odaklanamam ben..

Yaparım ama ..
Extrapiramidal yaparım..
Bakarım silip temizlemiş bulaşık makinesini çalıstırmışım..
Ama hiç kayıt yok kafamda..
Daha beteri evden çıkıp barbarosun başındaki alt geçide gelmişim.. arabayla .. ama nasıl hiç bilmem..
Boş boş durmayı da yapardım..
Lakin tüm yaşadığım evlerin sırtı sokağa dönüktü..
Yoksa denizliğe dirseklerimi yaslayıp bütün gün bakabilirdim..

Pencere niyetine insta bakıyorum..
Kraft niyetine skrin şot alıyorum..
Sonra gidip bildiğimi yapıyorum..
Okumalarım da karışık..

Aynı anda üç kitap.. bir eskilerden leyla erbil.. bir yenilerden polisiye bir de yenilerden roman elimin dibinde..
Ruhum kaldırdığınca..

Örgüler öyle..
Birinden sıkılınca diğerine..
Biri dikkat gerektirince hop hadi yine birinciye..

Dostlara da mola verdim biraz..
İnsan kırgınken.. sevdiklerine hırçınlık yapıyor..
Onu keşfettim..

En çok yaşam sevincimi çaldıkları için kızgınım..
Buna karşı duyduğum öfke..
Gelecek kaygısı yaşatıyor olmalarına duyduğumdan daha çok..

Bir de kişisel yaşamda "değersizleştirme.. 
böylece kaybettiğine üzülmekten 
ve pişmanlıktan kurtulma.."
 çalışması yapan biri var..

Bağıran insanı daha çok duymuyorum ben..
Sağırlaştırma etkisi oluyor..
Çok tekrar edenin..
Dediklerine karşı da öyle..

En çok böyle zamanlarda..
Etrafım umutlu huzurlu neşeli gençlerle dolsun istiyorum..
Onu da bırakmadılar ortada..

Çay kahve yanı havali yeme içme..
Farklı kraft ve benzeri oyalanma..
Tuzu kuru etkisi yapınca toptan beslenemeyen oldum..
Açıkçası şu yaşımda artık değişim dönüşüm de istemiyor gönlüm.. 

En az üc kere.. sen de dört kere yeniden büyüttüm içimdeki kızı..
Birinde her yere giden kötü kızlardan bile olmayı bildim..
Ama alamadım o küçük kızın umursamaz hassasiyetini elinden..

Umursamaz görünen.. hassasiyet sahibi küçük kızları..
En çok kontrolsüz duygusallar üzebilir yorabilir..
İşbu nedenle.. kontrolsüz duygusallar..
Hep umursamaz görünen hassas küçük kızları hedef alır..

Eh.. fransız demiş..
Aksiyon.. reaksiyon..
Duygusal kontrolünü kaybettikçe hassas kız daha umursamaz görünür..

İşte blog bu konularda ve nerdeyse rehin alınıp tehdit edilme etkisi yaratan bazı saatler sonucunda..
Şu anda galeri duvarımı..
Masumlar kitabından yaptığım alıntıyı..
Pencere içindeki yeniden açmaya duran orkidelerimi..
Ya da kilim yastıklar daladığı için çekirdeğime ördüğüm renk kombinli üzerine de püskül çalısması yapmayı hayallediğim yastığı değil böyle..
Yine beş benzemez bir yazıyı eklemekteyim buraya..

Ve yine..
Sadece.. "akşamı ettik.. bugünü de bitirdik hadi sabaha bakalım.."
yaşam programı sahibi ataletten seslenebiliyorum sana..

Büyüyünce ben.. 
Bir cümlenin sonundaki üç noktanın üçüncüsü olacağım...


3 yorum :

Zelda Capulet dedi ki...

Şu an ne istediğim biliyor musunuz? Şu bahçeye açılan odanız varya, Oraya oturmuşuz, öyle sessiz karnımızdan konuşarak dışarı bakıyoruz. Sonra ben "kalkayım" diyorum, siz "kalın işte ne var" gidecek diyorsunuz. Öylece bırakıyorum kendimi koltuğa...

ATALET dedi ki...

Ah zelda capulet.. beraber içi dolu susmaları ne çok severim....

carpediem dedi ki...

bir girdaba kapılıp gitme modundayım.

Follow my blog with Bloglovin