8 Ocak 2018 Pazartesi

sakince .. devamla..

Gecen yıldan aktardığım bir yerlere sığdıramadığım bazı güzellikleri de buraya eklemek istiyorum..



Misal büyülü lavantamı .. “Her için daraldığında bunu kokla.. Iyi gelecek ruhunu ferahlatacak” diye yazan uzeri 3 kirmizi kalple muhurlenmis zarfa girip..bir kartın arasında kızkardeşlik sevgisinin kanatlarına eklenip de gelmiş..

Olmasaydı ne kadar eksik kalırdım .. çok eksik kalırdım dediğim kadın..

Yazar..

Kızkardeşlik’ten dost ve kizkardes.. Başak Kaban





Çalıştığım kurumun..

Takvim not defteri dışında kitap ayraçları da yaptırmış olması..



Kırmızıyı görünce dayanamadım diye bana gönderilen kıpkırmızı bir not defteri..


Hafta sonu biraz gerdim kendimi ..

Çünkü ne yaparsak kendimize yaparız..

sonra da benin kadar gerilmeyenlere kızdım..

Çünkü başkalarına suç atmaya eğilimliyiz..

Insanların bir şeyler yaparken başkalarını düşünmemeleri beni oldum olası rahatsız etmiştir..

Yine etmişti..


Şimdilerde yeni bir terbiye almaktayım..

“Düşünme..”

“Düşünmeyeni de alınganlıkla değil basitçe uyar.. Hatta uyarma.. Git kendini düzelt..”


Ruhum arabesk mi yoksa gerçekten..

Sorusunu ancak altı saatin sonunda oluşturabildiğime göre gene bir ego patlaması yaşamış olsam gerek..

Cevabım.. Evet arabesk olmadı da..

Ilk aşkımı andım..

Sorumluluktan kaçan .. ilişkiler beklentiler kaktüsler ve ev hayvanları.. Hatta evin kendisi bağlamında..

Her cümlesinin sonunda ama onu bekler ama bunu bekler diyerek sahip olma korkusu ifade ederken aslında sahiplenilme korkusunu bir güzel dile getiren sevgili adayı olarak kalan erkek kişi..


Bize yapılmasından hoşlanmadığımız şeyin muhtelif versiyonlarını ne kadar çok yapıyoruz..

Dar alanda.. küçük çapta.. Paslaşmalı röveşatalı..

Röveşatanın reverse shot olduğunu biliyor musunuz.. Ters vuruş demek.. Miş ekleyeyim de futbolla ilgili bişey biliyormuş gibi görünmeyeyim..


Yine bir eğitim öğretim yılının başına geldik..

Ve ilk konuşma başlığımı buldum..

“ Hareket ediyorum.. Öyleyse varım”..

Murakami IQ84’te kullanmış bu cümleyi..

Bilen bulan .. bağlam açısından bana söyleyebilir mi ?..


Bugün bu kulaklar “doğal antibiyotik.. Ev yapımı yoğurt.. Turşu.. “ Sözcüklerini cümle içinde duydu.. Bir hekimin ağzından.. Ay bir erkeğin ağzından...

Gripten yıkılan meslektaşına.. Söyledi cümleyi.. Onun “hanımı” yapıyormuş..

Probiotiği anımsayamadı ama.. Ben hatırlattım.. Bişey bildiğimden değil.. Reklamlar ve instagram sayesinde duyduğumdan.. Son olarak meslektaşı da kadındı..


Maya mantarları içimizde mayalanıp.. Patlayacak ya da  kabarmaya başlayacak mıyız bir gün..

Stephan king’in bir romanında adamın birinin kutu içeceğine bir sümüklü böcek düşer.. Adam farketmeden içer .. Ve olaylar gelişir..

Neden bu maya mantarı fazlalığı ile bu kitap zihnimde özdeşleşti bilmiyorum..


Çok fazla serbest çağrışım yaşar durumdayım..


Iranda bir mimbere tırmanıp saçlarını açmış genç kadın fotosu ile..


Osman hamdi’nin sari elbiseli kızı da öyle özdeşleşmişti..

Neden.. Çünkü mihrap.. Çünkü kadınınbeden dili.. Çünkü basamaklardaki kitaplar.. Çünkü ışık...


Geçen hafta öğrendiklerimden bir demet..

Soğuk ve vahşi doğalı iskandinavyalıların öykü .. sıcak ve ılıman akdenizlinin şiir olması..

Hristiyanlıkta ikonlar dolayısıyla resim batılı.. Ezandan dolayı.. Ses doğulu..

Bunlar üzerine okumalar yapasım var..

Bu bağlamda kibeleden sindrellaya sergisine gitmeye çalışıp bir gün önce bittiğini öğrenmişliğim..


Evi ve ruhumu beslemek için kelebekli tarte tatin ve ıspanaklı börek yapmışlığım var..

Ertesi gün kuru fasulye pilav pişip yanına probiotikli sauerkraut ikram etmemişliğim de olabilir..


Hayat işte akıyor..

Neyle istersen öyle ..

Kapasitemiz sonsuz..

Ne işlersek o..


Sökükleri dikikleri buraya yazıyor muyduk blog..

Onlardan yapıp artı değere geçtim biraz ..


Son olarak…..

Yalnız bu hafta hala sorumluluğu üzerine almayıp başkasına atan..

Aynada kendine değil..

Ortalıkta kabahatli bulma amaçlı bakanların.. Gelecek kaygısı yerine suçlama ve şikayet oluşturmalarını izledim..

Acıttı…

Ordan değil burdan sesleneyim madem..

Leo buscaglia gibi..

Ebeveyninin hata ve eksiklerinden sızlanmaktan vazgeç..

Eksik kalanı kendin tamamla.. Ki yetişkin olduğun anlaşılsın……..

posted from Bloggeroid

4 Ocak 2018 Perşembe

sessizce...


Instagramı seviyorum ben..

Bir çok fotoğraf beğeniyorum..

Kiminin yazısını..

Kiminin nesnesini..

Kiminin bütününü..

O bütünler..

Çok beğeni’li fotoğraflar..

Hayal gibi..


Dar bir kapı ve minik bir pencerenin sığacağı kadar dar yüzlü ..

Kulübe ile köy evi arası bir binanın boyalı pervazları önünde..

Kapının bir yanında duran tek kişilik bir bank .. eski bahçe koltuğu  ya da taburenin

Pencerenin yanında üst kattaki ufak ahşap balkonun pervazına kadar  yükselip sarılan..

titizce budanmış bir sarmaşık..

Dibine dayanmış pastel boyalı bisiklet..

Mümkünse sepeti ve sepetinde bir demet çiçek olan..

Ya da kağıda sarılmış baton ekmek..ya da şeridine çiçekler sıkıştırılmış süslü bir hasır şapka..

Bir elma.. En kırmızısından ve yarı aralık bir kitap..

Hatta mümkünse hepsini bir arada gösteren fotoğrafların çekiciliği kadar kırılgan ve sade..


Birbirine sarılmış uyuyan oynayan koruyan çocuklar..

Kediler .. köpekler.. Kirpiler..

Daha da iyisi hepsini bir arada..

Altlarında kareli yumuş battaniyeler üzerlerinde büyükanne smit battaniyeleri.. örgü yastıklar.. kirkyamalar...


Kırmızılar pembeler yeşil ve maviler..

Köşede yarısı yenmiş bir kurabiye tabağı..

Yarısı boş süt bardakları.. Ya da yarısı dolu süt bardakları.. Geri planda bir soba.. Daha iyisi kuzina..hatta şömine evet..

Kuzinanın üzerinde portakal kabukları yok yok.. Kestane..

Kızarıyor..

Buharı burnunda bir çaydanlık..

Bir de mutfak masası olsun..

Vircinyanın masası gibi filozof değil ama..

Sağlam.. Tombul bacaklı sorgulamayan.. çalışan üreten masa..

Üzerinde un şeker kareli .. yıkanmaktan yumuşamış.. El bezleri..

Turta kalıbı..


Sıcak.. Saran kuşatan.. Çocukluğumuz gibi diye nitelediğimiz fotoğraf kareleri..


Herkesin çocukluğu böyle sarılmalı uyumalı geçmiş gibi..

Çocukluğumuz hep masalmış gibi..

Kibritçi kızlar yokmuş gibi..

Ya da kurbağanın kaçırdığı parmak kızlar..

Ya da farenin kanalizasyonlara sakladığı balerin bibloları yokmuş gibi..

Teneke adam yüreksiz korkuluk beyinsiz değilmiş gibi..

Kırmızı pabucun topuğunu vurunca dilediğin yerde olmayı bırak..

Değil ayağında cam ayakkabı..

Ayakkabı .. hatta sırtında eşek derisi ile..

Babasından tek kalan büyülü çekirdek olanların.. Ya da babasına seni tuz kadar seviyorum dedi diye sürülen prenses.. Geçelim prensesi.. Kara ördek yavrusu diğer ördek yavrularınca horlanmamış gibi..

posted from Bloggeroid

Follow my blog with Bloglovin