27 Ağustos 2008 Çarşamba

balkon devam ve itirazım var............


bizimkiler gurbette ya..
ziyarete geldiklerine teşekkür etmek gerek..
ederim de..
yece ve çağlarıma.. hatta kocaman hoşgeldin öpücükleri de veririm..
oralardan atalete geldikleri için..
ama dilim durmaz..=P

balkon konusundan anlamıyorlar.. demeden geçemem..
yeci bilmem ama..çağlar zaten kuşlara teslim etmişti balkonunu..

aslında ben mi yanlış anladım ama.. bir çeşit bizim de balkonlarımız vardır yoksa da başka şeylerimiz vardır.. havası sezdim.. onların yorumlarında..
e gurbetçi çocuklar tabii..=P
huuuu... kızmayın atalete..bizim balkonlar kötü demedim ki..
balkon kültürümüz yok dedim..
ve de.. yok işte..
buyrun yukarda..avrupa balkonları..
hem de pek israr edilmeden ille de süslü olsun demeden
yaptığım aramada çıkanlar..
hırvatistan .. bosna ..macar..ispanyol..italyan..fransız..ingiliz..madrid .. sofya..tek tek sordum aklıma gelen ülke ve şehirleri ..
hepsinden resimler verdi.. gugl..
ordan tplayıp.. bi tek resme toplayıverdim.. bir demet balkon...=)
artık kim kim diye bir de onu yazamadım..
ama ararsanız bulursunuz..

bence..iki şey..
biri.. dili bir ulusun..
diğeri evi..
onun genel olarak yaşama yaklaşımını ve anlayışını anlatır..
bizde evin içi var..kutsal ve sıcak..
hele ortak yaşam alanları ve mutfaklar..
ama eşyaya düşkünlüğümüz yok..
onlar hep..sabit.. eve ait..
inanmayan araştırsın..
eşya kültürü çeyiz sandığı olan bir ulusuz biz..
yıllar önce okuduğum bir mimari kitabında okumuştum..
eski istanbulda.. badana yaptırmaktansa taşınırmış insanlar..

sedirler sabit.. dolaplar yerli yüklük..
e ne kaldı geriye..
bi sini iki tahta kaşık.. kap kacak..
bir de..
dokuma döşemeler..
göçebe çadır geleneğinin devamı gibi bizim evler..
yani..
kızmayın.. yerme değil bu..
gerçek ...

yine de balkon türkiye deyince..
satılık yazlık ev ilanları ile..
ki o evler hep.. akdeniz mimarisi ile.. akdenize ve egeye açılan koca terasları içermekte idi..
esas ilgi çeken..
türkiye ile ilgili balkon haberlerinde..
genelde balkon çökmeleri..
balkondan halı silkmeler ..
ve bir de balkona sayarsak..
epidemi şeklinde..
damdan düşmeler yer alıyor..
haha bi de.. şu yoldan balkona düşen arabanın kaza fotoları..

şimdi tamam ben de severim canım tece mi de..
laf da etmedim de..
balkonlarımıza..
ama..
balkon bizim kültürde yok..
sokağa bakan balkon klasik türk evinde yok
neden..
kadın kısmı dışarı gösterilmez de ondan yok

cumba var cumba..
farkı farkedelim..
=)

bu arada..
jidoma özel teşekkür..
bayıldım romeo öyküsüne..
evet..
bekliyorum ben gene balkon aşkları.. lütfen..
anıları karıştırın bakalım..
haydii =)

*****************
durum dün bir tutam baharat adlı filmi izledim..
nasıl bir denk geliş oldu.. tam da rum evleri büyüsü altında iken..
oradan bir cümle size..
meze..
insanın damak tadını gezdiren bir yemek türü imiş..
o yüzden..
yunanca da yemek sözcüğünün içinde..
gezmek sözcüğü de gizli imiş..
yalansa günahı.. filmdeki faninin boynuna..

ama ben çok sevdim.. baharatlar sayesinde..
açılan renkşeri yaşamları hatırlaynda..
yukarda bi eksik bıraktım dedim..

bir.. dilimiz..
iki.. evimiz..
üç mutfağımız.. bizi anlatan..
yaşama bakışımızı..

bi de uyuyakalmasam filmin sonunda tam olacaktı da..
neyse.. dvdsi alınmalı bunun..
izlenmeli..
anlaşılmalı
olabilecek en yumuşak göç ve geride bırakma öyküsü..

bir cümle daha..
eğer gidiyorsan bir şehirden..
artık geride kalanları değil..
gittiğin yerdekileri anlatma vaktidir.. =)...

11 yorum :

Adsız dedi ki...

Belki senin bahsettiğin gibi bir balkon kültürüne sahip değiliz ..
Bence beton yığınlarının hayata yaşama açılan tek kapısı balkonlar... :)
Benim memleketin balkonları kocaman olurr öle minicik değil :)

Ayrıca her hafta sonu karşılaştığım bi manzara var onuda anlatmadan geçmeyeyim hazır yeri gelmişken hafta sonları katıldığım bi ders var derslik bi apartmanla karşıkarşıya dolasıyla balkonları bize bakıyor bahsettiğin gibi bi çoğu fazla eşyaları için kullanıyor balkonunu yanlız biri hariç her hafta dikkat ediyorum bomboş balkon kahvaltı vakti gelince iki sandalye bi masa dışarı çıkıyor sonra çay ve kahvaltılıklar gaste hemen yanında saatlerce kahvaltı edilip sohbet ediyorlar :) Seviyorum onlarııı senidee tabiii
Kadeh

Adsız dedi ki...

okuduğum bir yazıya göre:
Balkon, Türk mimari kültürüne Doğudan değil, Batı kültüründen, (Tanzimat’tan sonra) girmiştir. Bu durumu en güzel ifade eden eser, Peyami Safa’nın Cumbadan Rumbaya adlı romanıdır.Cumba,Doğu mimarisini ve eski hayat tarzını,Rumba,(Balkon) ise Batı mimarisini temsil eder.
sel altına geçip bana serenat yapar mı bilmem ama her halükarda severim ben de balkon. 8)

geçkalmadımki dedi ki...

Kabul etmek zorundayız tabiki ataletim..
doğrular da bizim yanlışlar da..
Bizim kültürde ev içi daha önemli,
evlerin içi tertemiz, hergün halılar balkondan sokağa silkeleniyor.. çöpler kapının dışına yığılıyor evlerin içi tertemiz.. bir adım dışarısının önemi yok..
Antalya'da daha çok farkettim, şimdi istanbul'da da yaygın, kapıdan girerken eşikte ayakkabılar çıkarılıyor (uygar olan evsahibi! ya da konuk eğilip ayakkabılarını eline alıp içerde bir dolaba koyuyor, uygar olmayanlar kapıda bırakıyor..
evin içi tertemiz, herkes çoraplı yada çorapsız, herkesin giydiği terliklerle evin içinde.. üzerlerindeki kılıklarla alakasız terliklerle anti estetik.. hele o erkeklerin kocaman yamuk, kemikli ayakları, çıplak ya da çoraplı.. nasıl çirkin..
Ay bu konu benim yaram da kendi sayfama yazamıyorum, antalyada çok sevdiğim yakın dostlarım var sayfamı okuyan(uygar guruptan)incitmekten korktuğum..
okuyanlar diyecek ki e sokaktaki pislik içeri mi girsin.. (sokakların temizliğine dikkat eden toplum olabilsek pislik olmazdı ya) bi çözüm bulmalı eve girişte ayakkabıları temizleyen ilaçlı paspaslar filan yapılmalı, bilim adamları sterilize eden antreler icad etmeli (manikürcülerdeki kutular gibi :))
ben haberli konuklarım geleceği zaman kapıya çamaşır suyuyla ıslatılmış bir havlu paspas koyuyorum yeni temizlik yapılmışsa)
Balkon derken, ev içi ve dışı derken daire giriş kapıları geldi gözümün önüne Antalya ve sanıyorum diğer tüm Anadolu kentlerinde.. (bu durum en az Ankara'da) Pardon Konu dışına taştım galiba...
neyse burası zaten serbest kürsü gibi değilmi :))
Sevgiyle öptüüüm..

uctemmuz dedi ki...

Tuhaf...aynı şeyden bahsetmek istiyordum çünkü...Sadece balkon değil de genel mimarimizdeki çöküşten...İnsanların yaşadığı evler, o insanlar hakkında çok ciddi fikir veriyor...Aslında bir önceki evim şehrin en eski sokaklarından birinde idi. Eski Rum ve Türk evlerinin kaynaştığı bir sokakta. Artık çoğu dik durmakta zorlanıyor. Ben hep şunun hayalini kurdum, bir gün yeteri kadar maddi imkanım olsa, bu evlerden birini alıp adam etsem. Bu kanunen de zor biliyorum gerçi, çünkü o evlere çivi çakmak bile izinlere tabii..Ama kurtarılmaları için gereken hiç bir çaba yok. Şimdi bir tanesini yeniliyorlar, muhteşem birşey.
Neredeyse her şehre ait farklı bir ev tarzı bu ülkede. Ve hepsi dantel gibi gerçekten. Ama bu göç...bu göç yok mu o evleri de yedi,yuttu...Yeni gelenler çeşitli dörtgen şekillerdeki evlerde birbiriyle dipdibe yaşamak zorundalar. Uzun ki bu konu...:)

Filmi akşam biz de izledik. Ahmet aşık oldu, ben de hangi yemeğimizi kapmışlar yine endişesiyle izledim...(Az miktar faşistlik iyi midir ne?;) )Ama yumuşacık güzel filmdi hakikaten...

Sevgiler ataletciğim...:)

Adsız dedi ki...

bir blogum daha olursa adını birdemetbalkon koymalıyım :))
çok sevdim ..
balkon aşkına gelince ..
ööle bakıştığımız bir çocukçeyiz vardı ..
bişi olmadı ...
ufacıktık o zamanlar ..
çıksın diye beklerdim :))
sağolasın ataletim ..
geri döndüm o günlere ..
gülümsedim yazarken :))

Adsız dedi ki...

Kolaj harika olmuş! Ben İspanyol evlerinde gördüğüm minik balkonlara bayılmıştım, bir veya 2 karo dizecek kadar bir çıkıntıdan ibaret ve o çıkıntının alt kısmına da karo diziyorlar rengarenk desenli, kuşlu-böcekli. Sokakta başını kaldırıven o güzelim karoları görüyor; bu incelik çok hoşuma gitmişti ve Akdeniz'de başka yerlerde hep başımı kaldırdım ama öyle bir şey göremedim. Bizde "balkon kültürü var" itirazına katılıyorum Antalyalı Çağlar'ın, ülkemizin güneyinde var bir balkon kültürü ama balkonda vakit geçirme, tadını çıkarma hatta sıcak gecelerde eve sığmayıp balkonda yer yatağında yatma kültürü var (Adanalılıktan biliyorum, sıcak bastı mı utanma sıkılma kalmaz, don-fanila tüm mahalleli atar kendini balkona);kuzeydekiler bilmiyor balkan sefasını, dolap yapıyorlar balkonlarını. Süsleyip güzelleştirmeyi, evlerin dışına özen göstermeyi hiçbirimiz bilmiyoruz orası doğru (şimdi pencereden dışarı bakınca ne kadar çirkin bakımsız çürümüş panjurlar görüyorum karşıda). Pencere-kapı-balkon ev sahibinin kartvizitidir derler ya, bizim kartvizitler felaket :(

imbir dedi ki...

benim çalıştığım ilçede eski evler var.eskiden nası olduklarını hayal edebiliorum.çok güzeller.ama balkonları yok.sade balkon gibi çıkıntı var ama evin içinde o çıkıntıda.penceresi var falan.balkon niyetine o pencereye çıkıolarmış herhalde.eski evler daha çok hoşuma gidiyor.şimdi hepsi beton neblim soğuk

Şarküteri dedi ki...

Ataletçiğim doğru dedin, gurbette yaşamak insanı biraz değiştiriyor. Yani memleket konusunda biraz daha hassas yapıyor diyelim. Kulaklarına "Turkey" ile ilgili bir laf gelmeye görsün, hemen hindi gibi kabarıp gagalamaya hazır bir hale geliyosun (yani yabancı insanlarla birlikteyken) Fakat ben neredeyse ikinci seneme başladım. Yani "homesick" diye tabir edilen evreyi geçtim artık, bu konuda biraz daha rahatım.

Balkon mevzusuna gelince... Bu konuda yeterli bilgim yok açıkçası. Balkon kültürümüz yoksa yoktur, yani tutup şovanist bir milliyetçilikle "var yahu, ben biliyorum" demem. Geçen yazıdaki yorumumda tek kişilik bir balkonun sıkıcılığından bahsetmiştim. Ama tutup ta tüm avrupa tek kişilik balkonlarda oturur (ayakta dikilir)gibi bir yargıya varmadım. Gördüğüm kadarıyla geniş ve heybetli balkonları da var çünkü... Bizim de tanzimatla beraber bu kültürü almış olmamız mantıklı geliyor kulağıma. Bi de şu var zaten 1900 lü yıllara kadar bizim toplumda yoğun bir kentleşme yok ki. Çoğunluk tek katlı evlerde, hadi bilemedin iki katlı evlerde yaşıyor. Eh, dışarı çıkıp bir ağacın altına masa atmak varken eve niye balkon yapasın? Arazi geniş. Sanırım balkon kültürü şehirleşme ile ortaya çıkıyor. Kucak kucağa hayattan biraz dışarısı ile temasa geçmek için... İlk şehirleşen de biz olmadığımız için balkonu sonradan öğrenmiş olma ihtimalimiz kuvvetlidir.

laleninbahcesi dedi ki...

şimdi ben sana uzun uzun balkonlar anlatacaktım, balkon sefalarımı, Behice teyzenin basmayın, çıkmayın bizim balkon çürük diyerek bizi çıkartmadığı balkonunu, ama 50 yıldır o balkon hala çökmedi, Görümcemin Fransız balkonunu , biz önüne masa koyup balok kapılarını da açıp okey oynuyos orda. Sonra bizim kumburgaz balonunu, benim bit balkonu ama araya Bir Tutam Baharatı soktun sen bingoooo ben de dün akşam onu izledim , hatta köfteme tarçın koyup deneyeceğim hehehhe. Yemek kültüründen de söz edelim bi gün. Öptüm seni be yav

laleninbahcesi dedi ki...

ha unuttum o son söz var ya son söz ondan hayat felsefesi olur.

uctemmuz dedi ki...

Hah haaa...Yandaki 'şey' beni Kesir Kayseri diye bi yerden gelmişim gibi gösteriyor...:)

Follow my blog with Bloglovin