22 Mayıs 2012 Salı

kitaplar.. erendiz.. kadınlar.. çocuklar.. ve martılar da uçsalarmış keşke o zamanlar..

bak nasıl gönlüme göre oldu..
leylak dalı bir mim başlatmış..

kitaplığımın önüne geçtim..
saydım yaşıma kadar..
malum benim kitaplar kaplı..
hemen bilemedim hangisi..
"erendiz atasü.. kadınlar da vardır" kitabım...

yaşımın sayfasına geldim..
ilk paragrafı alıntılamam gerek..
bir de ne göreyim..
kocaman üç tane ünlem kondurmuşum..ilk cümlenin yanına..
 =)..
"Gülşen zaman kıtlığı içinde yaşıyordu.. hep acelesi vardı.. ir yere ya da ir şeye yetişecekti.. koşardı hep..yavaş yürümeyi unutmuştu.. hep aynı anda en az iki işi irden yapma zorunluğu .. hiçir şeyde tat bırakmıyor..ertesi sabah sekizde ameliyata gireceksen ..gece üçte türlü maskaralıklar yapan bebeğini bağrına basabilir misin.."
yorgunmuşum demek..
içselleştirmişim..
vakitsiz kadını.. iki elde iki sorumlulukla uğraşan kadını..

aslında şu anda da içselleştirmiş durumdayım.. =)..

erendiz atasü.. benim çok sevdiğim biryazar.. bu bir öykü kitabı.. ama benim favori  atasü kitabım..bir roman.."dağın öteki yüzü"dür..

merak ettim başka nereleri işaretlediğimi..
bir derleme yapayım..

"analığın evlatlardan başkasını dışlayan içine kapanıklığı her zaman biraz ürkütmüştü Gülşen'i..derin mavi suların .. dalgıcı vurguna çağıran çekiciliği giiydi analık.. evlatlar uzaklaştıktan sonra insanı hırpalanmış.. uyumsuz.. sakat bırakan..kendini kaptırdın mı.. kurtuluşu yoktur bu işin.. "

"ne aç bir canavardır o çamaşır.. ya da ulaşık leğeni.. kıvılcım gii bir yanıp bir sönen sevinçleri nasıl yalar yutar.. yutar da gene doymaz.. ilk yılların ir erkekle birlikte olma mutluluğu.. sonraları analığın sıcaklığı yorgun kollarından süzülüğr ..kirli sulara karışıp akar gider.."

"yaşam .. bir yığın çabucak bozuluverecek dengelerden oluşan bir tahteravalli sanki..."

" onların yazgısını aylık gelirleri belirliyor.. bizimkini ise aylık gelirimizle kadınlığımız.. eskiden epey kitap okurdum.. yani bebek doğmadan.. daha doğrusu evlenmeden önce.. Simone de Beauvoir ..filan.. Nemide hanım Simone de Beauvoir'ı duymamıştır bile.. ve ben ve nemide hanım şimdi hepimiz aynı çizgideyiz... "

kitabı kızına adamış yazar..
ilk baskısı 1983 ikincisi 1984 yılında yapılmış.. ben o zamanlar zorunlu hizmette.. ömer seyfettin ve kemalettin kamu dışında yazar.. kaşağı dışında romanın bulunmdağı tek kitapçının olduğu kasabada idim.. kaçırmışım..
neyse ki 1997de bu baskıyı yakalamışım..
97 çekirdek iki yaşında..
97 .. 21lik ilkokul birde.. fiş cümle yazıyoruz.. mutfakta.. bir yanda çorbayı karıştırıp.. diğer yandan.. atatürkü..çoook se.. vi.. yo.. ruz.. diye yardımcı olmaya çalışıyorum..
arkasından atatürk.. bi..zeeee... çok çalışın .. de.. diii...
akşam hastane dönüşü yorgun  eve geldikten sonra..
birbirimizi yiyoruz..
yemek hazırlandığında.. tokuz aslında.. bıraksalar uyuyacağız.. 21likle beni..

onbeş yıl sonra yapılan bir yeniden basımın önsözünde..
yine çok içselleştirdiğim bir cümle var ..

yazar kendi eski öykülerindeki acemiliği fark ediyor ve düzeltmek istiyor..
ama sonra vazgeçiyor..
sadece bir öykü ekliyor.. işte bu konuda..
"istedim ki okur diğer kitaplarımı okumuşsa, bu yapıtlarda yazarın olgunluk çağına doğru kendi yazma yeteneğini şalkınlıkla keşfeden henüz genç bir kadındn.. başlıca yaşam amacı , şenliği ve kaygısı edebiyat olan bir insana dönüşüm serüvenini izlesin..."

nesini içselleştirdim.. elbet.. " yaşam amacı şenliği ve kaygısı edebiyat olan.. bölümünü..


teşekkür ederim leylak dalım..
yaşamın geride kalan bir bölümüne götürdün beni..
kitaplığın rafından alıp..
uçurdun..
minik yanaklı..uykulu gözlü..
pijamalı çocukların olduğu bir zamana..
erendizin tairiyle..
tadını çıkaramadığım zamanlara..
ama o halleriyle bile tatlıydılar.......

Image Hosted by ImageShack.us

5 yorum :

Leylak Dalı dedi ki...

Sağol Ataletim, ne güzel yazmışsın.
Erendiz Atasü'yü ben de çok severim. Yıllar önce Antalya'da bir okuma gününe gelmiş, Uçu adlı öyküsünü kendi ağzından dinlemiş ve küçük bir sohbet yapmıştık. Çok beğenmiştim o zaman da. Birkaç yıldır Ankara'da rastlıyorum, sanırım bizim eve yakın bir yerde oturuyor. Kimi zaman markette, kuruyemişçide, fotoğrafçıda karşıma çıkıveriyor. Yaşlanmış ama dimdik, böyle yaşlandıkça güzelleşip asilleşen kadınlardan olmuş. Anneannemin deyimiyle "hökümat gibi":) Fotoğrafçıda karşılaştığımızda "Açıkoturumlar Çağı" kitabı yeni çıkmıştı (ki ben onu çok sevdim) onun üzerine sohbet etmiştik biraz. Hasılı Erendiz'den de kardeş olduk bak, daha kurcalasak kimler, neler çıkacak.
Öpüyorum seni, Frida'yı izlemekten geldim ve hala etkisindeyim...

Adsız dedi ki...

leylak dalım bak o kitap da çok gerçekçi ve beni çok etkileyenlerdendir..hele de amaca ve çıkara yönelik sözde çalışma yayınlayanlar.. ve unu yapmayanların alnı açık ama oynu eğik kalması kendilerini enayi hissetmeleri.. o kurgu.. ki gerçektir..niye böyle oluyor diye üzüldüğümüz ne çok şeyin açıklamasıdır.. ve kurgu değil.. gerçektir..

atalet..

carpediem dedi ki...

canım...
gerçek..

carpediem dedi ki...

Özür dilerim sayın baylar, dedi, oo, aranızda tek tük bayanlar da var diye ekledi; özür dilerim sayın baylar ve bayanlar, canınızı sıktım. Yeniden söylenceye dönmeye, rolümü üstlenmeye karar verdim.

- Ohhh, dediler, yöneticiler, hakimler, hekimler ve tüm yetkililer...

- Yalnız küçük bir sorun var, dedi Madam Butterfly, söylencenizde ufak bir değişiklik yapmak zorundasınız. Aşkımı yitirdiğimden kıymıyorum canıma; o seksen yıl öncede kaldı. Dünya 20. yüzyıldan 21. yüzyıla dönerken ağır ağır, başka bir nedenle harakiri yapacağım. Kendimi yitirdiğim için öleceğim.

Babasından kalma bıçağı aldı ve karnına sapladı...

1985
MADAM BUTTERFLY ÖLMEYİ REDDEDERSE
Dullara Yas Yakışır'ı
okumuştum ataletim...
ta 88'lerde.
sevmiştim öykülerini
erendiz ATASÜ'YÜ.
Bir daha okuyamadım,ama okuyacağım.

Adsız dedi ki...

erendiz atasü sempozyumu.. kadın yazarlar sempozyumunun ikincisinde erendizdi konu... kadın yazar olursa.. elbetkadın sorunlarını dilegetirmelidir..ancakdöve döve değil incelikle yapmaktadır.. yoksa unun adı edebiyat olmaz demiş..

katılsam mı katılmasam mı bilemedim..örneğin kadın duyarlığı dedikleri şey.. kadın yaşamının incelikleri filan.. bildiğimizo diye mi..benimsetilen rol o olduğundan mı.. incelikle biryere gelinebiliyor mu.. edebiyat biryeregelmebiçimimişdir.. adı mesela ağda zamanı olan bir kitabı erkekler okur mu.. okumazsa.. neye yararkomşu muhabbetinden başka.. dur bne bunları bloğa yazayım...

atalet..

Follow my blog with Bloglovin