bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti..
diyordu kitabın ilk cümlesi.. ve benzetmelerde pek kullanılan bir cümle oldu..
bir kitapla bir hayat değişmez çünkü..
değişirse de vardır büyük eksik gedikler o kişide.. o kitaptan önce..
ama bugün bir kitap okudum ve hayatım normal seyrine döndü.. yine..
itiraf etmeliyim ki.. ayda dokuz on kitaptan azını okursa depresyona girdiğini iddia eden ben..
sanırım..yaşamı yaşamak yerine okuduğuna karar verip bilinç altından..
daha öncesine döneyim az öncesine..
sanırım bir seneye yaklaştı..
aslında bloğu okusam bulurum tam olarak ne zaman ama.. önemi de yok..
okuyamamaya başladım..
keyif almamaya..
sonrasını merak etmemeye..
yazmayı da aksatmaya başladım..
bir iki kapat git de geldi..bloğu..
kenara köşeye notlar almaz oldum..
ama almayı sürdürdüm..
devere ve remzi ve sanal kitapçılar..
herzamanki gibi..beş benemez seçkiler..
yığınlar..
yükseldi... hiç yükselmediği kadar..
okuyamadım..
yazı atölyesine katıldım ..
hem yazamadım.. hem de okumam gerekenleri okuyamadım..
öykü yazarlarının konuşmalarına gittim..
anlattıkları ilginç geldi..
kitaplarını edindim.. ama okuyamadım..
bugüne kadar.. vicdan azabi çektim.. bazen geceleri aklıma da geldi ama yine de okuyamadım..
elime aldım..
birkaç sayfa sonra..
kıvrıldı kondu kenara..
bugün tuhaf bir nedenle.. klinikte olmamam gerekiyordu..
o yüzden önce kendimi tuhaf işler dükkanlarına attım.. elimi oyalayacak.. bişeyler edindim..oralarda.. payet taş parlak..
saksağan günümdeydim..
sonra hala dönmemem gerekiyordu .. işe..
bari sinemaya gideyim dedim..
ama seans başlamıştı..
sonra..
ayaklarımın sancıdığını hissettim.. topuklu çizmelerin tepesinde durmaktan..
ve ben de.. devereye girip bir dergi almaya karar verdim.. iki kitap ekledim.. sonra bir de sidi..
kitaplardan biri hakkında.. türkiyeden bir küçük prens öyküsü diye söz etmişti bana biri..
okuyun ilginç..
başka dilde yazılmış..
40 dile çevrilmiş.. sonunda da türkçeye..
deverenin karşısında starbaksa yerleştim..
tombul mor koltuklardan birine..
kahvemi aldım.. atıştırmalık bişeyler..
ve bir göz atayım dedim kitaba...
bitirdim kitabı.. orada.. öyle kalktım..
kaç sayfa.. yüzkırktan fazla.. en son baktığım sayfa yüzkırktı.. ama daha bitmemişti..
ha neden bi solukta okudum..
bazıları çok etkilenmiş.. ben etkilenmedim..
kapakta.. martıyı.. küçükprensi ve simyacıyı sevenler.. bu kitabı.. sevecektirler.. diyor..
içinde martı seven bir ressam.. güller.. metaforlar.. ve artemiş ile meryem var..
tam da atalete göre..
martıyı yirmili yaşlarımda okumuştum..
küçük prensi defalarca..
simyacıyı.. basıldığı yıl .. sanırım doksanlı yıllarda..
bu kapaktaki söz.. yanlış.. eksik ya da.. anlatım bozukluğu var bence..
"o kitapları sevenler" tümcesinde..
bu tür kitaplar sadece edebiyat olarak kabul edilemez..edilmemeli..
o kitapları sevenler .. o kitapların anltmaya çalıştığı prensipleri benimseyerek..
sonunda o kitapları yazacak hale getirebilmeliler kendilerini..
hiç durmadan bu tür mesaj içeren kitaplar okuma gereksinimi duyanlar bence..
yerinde sayanlar..olabilir..
vardır öyle insanlar..
tanıdığın en pragmatik egoist hırslı ve egosu parlak kişidir .. mesela..
ama elinden tanrıyla sohbet.. bir çift güvercin.. yüreğinin götürdüğü yere git filan ..
düşürmez bunları.. sonra da..
kitabı kapatır..
onu yargılar.. diğerini kısıtlar.. ötekini cezalandırır.. birini harcayıverir..
çıkarır sonra ayracı kitabın arasından devam eder okumaya bilgelik patikasındaki yolculuğu..
küçük prensi ilk okuduğumda.. ehlileşmeyi ve sorumluluk taşımayı..
o saf naif adanmışlığı..
martıda hedefe kitlenmeyi.. defalarca çabalamayı.. alıp benimsedim..
simyacıda da.. hayatın çeşitli hallerini ve kabullenmeleri...
yaşamın verdiğinden daha kolay alıverdiğini..
kendinden başka yarışacak.. güvenecek.. bezeyecek eleştirecek kimse olmadığını.. bilirim .. insanoğlunun..
bu yüzden arada bilgece laflar edebilirdim..
açıktı kanallarım herkese..
ne kadar da dar bir tabana oturtmuşum..
meğer..
bir davranışla nasılda çöküvermiş..
benim oturdu sandığım öğretiler..
kitabı okurken..
ben bunları biliyordum.. dahası yaşamımdı.. kişiliğimdi.. diye hayıflandım..
bitince koydum kitabı.. düşündüm..
basit bir kitap..
okurken birkaç kez..
yirmibirinci yüzyılın öğretisi.. kendine dön.. başkaları gibi olarak ilginleşmeye çalışma diyor..
hedef koy.. sorumluluk al filan demiyor..
kendi sorumluluğunu al diyor..
=)
özelleş biraz.. ayrıl güruhtan diyor..
durum düşündüğümüzden de kötü olsa gerek..
ferrarisini satan bilgeden bile daha basit şeylere işaret etmek zorunda kalıyor..
yirmibirinci yüzyılda bir yazar..
ne öğrendim..
hiç..
ama hatırladım..
daha önce bir kez zaten kendimi hücrelerime ayırıp yeniden birleştirdiğimi..
yıllarca çabalayarak.. bir ben yarattığımı..
sınırları kaldırıp.. yükseldiğimi..
sonra.. hangi şaşkınlık anı beni bunca sırada bir yere..aşağıya çekiverdi..
onu düşündüm..
uzun zamandır empatisizliğime..
hatta etkiler altında kalışıma..
öfkeme.. tepkime.. sıradanlığıma..
üzüldüğüm zamanlara..
kaçırdığım zamanlara..
başkasının gözüyle değil.. kendi gözümle yeniden bakmaya kendime..
kuyruğuma..
yanına taktığım yana ve çana..
baktım ve yükseldimmmmmmmm...
ben bu değildim..
hiç olmamıştım..
nereye saklamıştım kendimi..
bilmiyorum.. ama buldum birden...
ağır adımlarla ilerledim .. yüksek topuklarımın tepesinde.. dinlenmiş adımlarımla..
iki kişiye teşekkür ve özür borçluyum.. ben bugün....
onları edeceğim hemen şimdi..
ama önce şu minicik alıntı..burda dursun..
"okyanusta bir dalga.. keyifle ilerliyormuş.. güneşli güzel bir günde..
bir bakmış.. kıyıdaki kayalara vurup paramparça oluyor önündekiler..
panikle daha yaşlı daha büyük bir dalgayla paylaşmış korkusunu..
şaşkın demiş yaşlı dalga.. sen okyanussun.. dalga değilsin..."
bizi biz yapan davranışlarımız..
onları herkese göre değiştiremeyiz..
herkesin anladığı dil farklı da olsa..
biz bu kadar şekil şekil olamayız..
ben ne isem oyum..
oysa bir süredir.. beni yanlış anlayacaklar diye susmaktan..
durmaktan daraldım..
ümitlenip yeşillenecekler diye davranmamaktan.. bunaldım..
yaşamda bunları düşünmekten.. hesaplamaktan..daha güzel şeyler var..
hatırladım..........
bu sancılı süreç boyunca.. yanımda olanlara kocaman bir teşekkür daha..
ettim aslında sık sık..
ama bu defa farklı bir nedenle..
daha önce.. üzülen bunalan kadına tahammülleri için.. onları bu kadar üzdüğüm içindi..
bu kez..
kendini olduğu ve tanıttığından bu kadar farklı bir konuma biçime getiren birine katlandıkları için teşekkür etmeliyim..
ve onlarda eğer.. bir.. yanılma/yanıltma duygusu yarattıysam.. inanç güven eksikliği oluşturduysam..
bir de teoride söylediklerimi.. eğer şüpheli bir şekilde hayata geçiremediysem..
özür dilerim...
