24 Temmuz 2008 Perşembe

..

sarı gül..
bir dönemin bitişi oluyor..
hala saime hanıma hiç birşey söylemeyen küs ağabey..
denkleri döşekleri valizi ve saime hanımı..
topluyor..
ve doğru izmire geliyorlar..

izmir.. cumhuriyet kız meslek lisesine..
taş binaya geliyorlar..
merdivenlerle kapısına çıkılan bir okul..
eski bir bina..
tarihi anlamında..
kapısında roz ponponlar varmış..
pembe..
en sevdiği çiçeklerdendir saime hanımın..
sarı ise..
neffffret ederim sarıdan.. dedirtecek kadar..
sevmediği bir renk..
önüne atılan ve hayatını değiştiren gülün etkisi var mıdır bilemem
....

müdire hanımın odasında ilk defa anlıyor ki saime hanım..
manastır niyetine yatılı okula kapatılmak üzere..
hafta sonları da evci çıkılamayan..
leyli.. öğrenci olarak..

son olarak bavulu elinde .. bakışıyorlar..
hala konuşmayan abisi ile..
merdivenlerden yatakhaneye tırmanıyor okul müdür muavinin peşinden...
bir kaç yıl kalacak olduğu okula ilk gelişi bu..
yatağının hemen yanındaki yatakta müdür muavinin küçük kardeşi melahat kalmakta..

saime hanım sonrasında..
nadiren ziyarete gelen abilerinden
ve okuldaki öğretmenlerden başkasını görmeden okuyor..
ve ikinci dünya savaşı patlıyor o arada..

nadiren ziyaret dedim ya..
abiler ise farklı bişeyler peşinde..
en büyük öğretmenlik yapıp da..
bir sonraki liseyi bitirince..
bu sefer onu öğretmenliğe başlatıyorlar..
büyük olan..
ankaraya hukuk fakültesine gidiyor..

biri erzurum da..öğretmen.. diğeri ankarada öğrenci..
saime hanım tamamen izmirli..

savaş yılları dedim ya..
abiler.. ya biz de savaşa girersek diye tedirgin oluyorlar..
kardeşimize ne olur ??
en iyisi onu da hemşire yapalım..
biz askere gidersek o da askeri hemşire olur diyorlar..
saime hanım bir yaz.. erzurumda kurs görüyor..
ben diplomalı hemşireyim derdi..=P
ve gayet başarılı idi..
onun bildiği fransızca hastalık isimlerini ben öğrenemedim gerçi..
fakültede.. ama..
iyiydi diyorsam..
iyiydi işte =P..

savaş yıllarında..
okulun kapıları arkasında pek bişey değişmemiş..
bir tek yemek anısı vardı..
bir gün tayın gelmemiş okula..
o yüzden akşam yemeği vermeden göndermişler yatağa..
hepsi yatakta kafalarına yorganı çekmiş ağlaşırken..
birden kampana* çalmış..

ekmek gelmiş..
kızlar yemekhaneye..
gecelikleriyle koşuşmuşlar..
bir kuru ekmeğin kıymetini o zamandan bilirdi..
o ekmeğin yokluğunda ancak anlaşılır açlık nedir derdi..

sonunda lise bitirme sınavı oluyor..
abileri saimenin bu sefer de yüksek okula gidip öğretmen olmasına karar veriyorlar..
okumayacağım yahu..
ev istiyorum.. evlendirin beni.. diye tepine tepine..
sınava giriyor..
kazanıyor..
bir saime.. bir de.. müdür muavinin kız kardeşi melahat..
gidiyorlar ankaraya kız meslek yüksek öğretmen okuluna..
orada da lütfiyeyi buluyorlar üçüncü olarak..
sacayağı kuruyorlar..

ankara da iyi bir öğretmen kadrosu var..
Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu 1934 de açılmış yepyeni bir okul..
cumhuriyetin ilk öğretmen hanımları..
nazife cemgil..
bahriye hanım..

saime hanım nakış ve iç giyim hocası olacak da..
(anladınız mı ataletin iç çamaşırı kültürü nereden geliyor..=P
uzman elinden yetiştirildim ben)
fransızca.. giyim kuşam tarihi.. sosyoloji..pedagoji..
okutup duruyorlar..
hatta okul gezisi olarak..
operaya götürülüyorlar..
tiyatrolara.. galalara..

topyekun medenileşiyor ulus..
yol eğitim yolu..
nakış hocası da olsa farketmez..
dünya vatandaşı olacak..
atanın eğitim neferi olacak.. kızlar yetişiyor..

sinanın ölümünü duyduğunda.. ne yanmıştı.. annem..
doğumunu bilirim.. diye..


*****************
kampana.. okul zili yerine çalınan çan..
*****************
durum.. valla giderek keyif almaya başladım..
lamba da.. hala kırıksa da..
onun öyküsü en sonda..en sonda ..

8 yorum :

Adsız dedi ki...

sabah gelip şuraya oturup bilgisayarı açıyorum, çayımı alıp ekran karşısına geçiyorum ya..
bi gazetelere, okuduğum yazarlara göz atarım klasik.
bu yazı dizisi başından beri ilk iş saime hanıma geliyorum.
teşekkürler 8)

uctemmuz dedi ki...

Savaş, yokluk,pek çok acı...İnsan bugünkü halimizle kıyaslayınca
o neslin bizden daha şanssız olduğunu düşünebilir. Ama onların bir ülküsü var imiş ataletciğim. Vatan sevgisi, görev aşkı,gelecek nesilleri adam etme savaşı. Bence bizlerden daha şanslılarmış. Biz yüzümüze gözümüze bulaştırdık bu işi. Ha?

laleninbahcesi dedi ki...

şimdi daha iyi anlaşılıyor dimi, anneannemin siz seferberleik görmediniz mi lafının değeri. Hep ağlayarak hatırladığım bir anı var. O gün beyaz ekmek çıkacak deniyor fırınlarda, evin büyük oğlu koşa koşa gidiyor fırına sıraya, kapıp geliyor bembeyaz ekmekleri. Masaya oturuluyor, evin küçüğü korka korka koparıyor ucundan siyah ekmeğin içini açıp arasına beyaz ekmeği koyuyor. Hakim babab göz yaşları içinde ana avrat düz gidiyor, ülkeyi bu duruma düşürenlere. Bak nasıl işim var anlatamam ama koşup geliyorum acaba yazdı mı diye. Öptüm seni ataletimmm

Ece dedi ki...

İşe bak...
Babaannem İzmir’de o okulda öğretmenmiş. Annenin öğretmeni de oldu belki. Yıllar tutuyor sanki..Ama adı Cumhuriyet değil o zamanlar. Sadece ‘İzmir Kız Meslek Lisesi’. Bende öğrencileri ile çekilmiş resimleri var. Ferah bir zamanda çıkartmalıyım ortaya. Ne hoş bir sürpriz olur ama...

Okuduklarım içinde bana tanıdık gelenlerle ilgili notlarım olacak. Ama yazının sonunu bekleyeceğim ben. Sanırım çok uzun bir yorum bırakacağım o zaman.

Şimdilik öpüp sarılabiliyorum ancak..Sevgiyle..

Adsız dedi ki...

son derece haklıymış sarıdan nefret etmekte...
o zamanla bu zaman arasındaki fark her yazıdan sonra daha belirginleşiyor...
keşke bir şeyi yaparken diğerlerini bozmadan gelebilseydik bugünlere...
bu yazı dizisi bittikten sonra babayı da anlatacaksın di mi...
lütfen anlatıcam de :))
sevgiyle...

alpernatif dedi ki...

Kendi kurgu öykülerimden sonra
Acaip bir tat bıraktı bu iş bende
(Gerçi şimdi kurgu deyince aaaa,her şey kurgu muydu der millet ya
Olsun :D )

Adsız dedi ki...

saklanbacım..
uzatıp sıkmaktan da korkuyorum ama..
başlayınca da duramıyor ki insan en azından bi yere bağlayayım derdindeyim..
=)
sağol..

üçüm temmuzum..
onlar hiç demoralize olmazlardı biliyor musun..
son nefese kadar savaşçı idiler..
bence fark bu..
gözünü savaşaaçanlar ile refaha açanlar arasındaki fark..
lalenin anneanne gibi..
seferberlik ruhlarına işlemiş..

lalem..
ben de senden söz ediyodum bak =P
evet bizde de var az çok..
ama sonraları yok oldu..
aslında olmalı da zaten..
ama keşke yokolması endişeli durumlara yol açmasa..
seviniyorum ben hem..
gel sen iş arasında da olsa..
=)


ecem..
hoş döndün..
bir konak kız meslek lisesi var.. internette bulduğum..
annem izmir kız meslek mi derdi..
sonradan cumhuriyet mi oldu..
ben çok bilemiyorum..
bak resimlere..
güçleri birleştirip o devrin pazılını tamamlayalımmm

sedenim.. ayrık otum..
ne olduysa 50lerde oldu sanırım..
sen istersin de ben anlatmaz mıyım..
ama araya bi jartiyer resmi sokmazsam..
kimliğimi unutacağım ayol..=P

alperim natifim..
senn de anlatacağın bir dede öyküleri vardı..
kurgu olmayan..
hem kim sana kurgu muydu diyebilir..
şaşarım =D............

ataletttttttttt

geçkalmadımki dedi ki...

yatmadan önce okuyunca ve hemen sonra yatınca Saime Hanımı, abileri okulu.. dönemi kanlı canlı tahayyül edebiliyorum..
iyi geceler..
Sevgiler sonsuz...

Follow my blog with Bloglovin