daha normale dönemem..
ama her fırsatta.. deniyorum..
ben önemsizim tabii...
ama hayat normale dönmüş gibi oluyor bi an.
belki etkisi olur diye umuyorum..
edebiyathaber bu ayki videosunu yayınlamış..
videoya bakıp bir öykü yazacaksınız derginin istediği bu..
on birinci kez istiyor bunu.
biz bir kez selginle ortak bir öykü yazmıştık....
bu sefer.. videoya bakarken şu kayıplar..
isyanlar..
acılar ve sessizliklerin çığlıklara.. haykırışlara karıştığı bir zamanı yaşadığımız günlerde..
bir kadın belirdi önce gözümün önünde.. bir adam.. bir hayat ve..
ilk defa.. bir de isim belirdi.. bu adama bir isin verdi beynimin kabuunun altı..
öykü kendini bana yazdırdı.. ben yazmadım aslında..
öyküyü dergiye göndermeyeceğim ..
ama burada paylaşmak istedim..
video için.. tıklayın..
sonra okuyun dilerseniz..
**************
son çay bardağını tepsiden masaya koyduğu
anda..
"anne... biz gidiyoruz..
göçüyoruz.. erkanlar da geliyor" dedi kızı..
erkek kardeşinin eline yapışmıştı..
itiraz bekler gibiydi.. biraz yüksek çıkmıştı sesi de..
baktı masanın başında oturanlara.. altı çift
gözbebeği onun yüzüne kilitlenmişti..
nefesini tuttu.. akşamın başından beri
bekliyordu zaten.. hatta sabahtan beri..
tepsiyi göğsüne bastırdı..
sıkı sıkı kucaklayıp odadan çıktı..
mutfağa doğru yönelmişken vazgeçti..
sokak kapısını açtı.. çıktı bahçeye..
işte tam orda kesildi dizlerinin bağı..
çömeldi duvarın dibine..
hala tepsiye sıkı sıkı sarılıyordu.. farkında
değildi..
"bunlar abi kardeş bayramdan bayrama
bir araya gelmeyi zor başarmışlar.. ne var da bugün ikisi de ayrı ayrı aradılar
.. akşam sendeyiz dediler.. var bunun altında bişey.. dur bakalım
hayırlısı" demişti ethem'e sabah telefonu kapatırken ..
ethem.. "ne fesat kadınsın..
çocuklar ziyarete gelir.. altında bişey var.. gelmez.. altında bişey
var.." diye sinirlenmişti hafiften..
sonra "ben çıkıyorum kahveye.. eksik
bişey var mı.. getireyim gelirken" deyip kapıyı çekivermişti..
sokak kapısının örtüldüğünü mutfağa
girdiğinde duydu..
arkasından "yok bi eksik" diye
seslendi suratını asarak..
kolayı buydu ethem için.. kapıyı
çekiverip çıkmak..
hayatın üzerine perde gibi kapıyı
örtüvermek..
acılardan.. kavgalardan.. yokluktan
ve eksikliklerden kaçmanın yolu buydu..
tartıştığı kızdığı asla duyulmazdı..
bi bakarlardı ethem odada yok..
kapıya bakarlardı.. ayakkabıları yok..
ethem evde bile yok..
giyiverdiği gibi çıkardı evden..
"zayıf adam.. zayıf.." diye homurdandı buzdolabını açarken..
nasıl da ayrı düşürüyordu insanları yaşam
kavgası.. ekmek kavgası..
tanıştıklarında suskun olan
kendisiydi..ethem alıştırmıştı onu konuşmaya..
bir tek onunla uzun uzun tartışır.. fikir
ayrılıklarını konuşur..
orta ya da ortak yolu buluverirlerdi..
yenemeyecekleri zorluk yokmuş gibi gelmişti.. böyle evlenmişlerdi ..
karı koca olarak eve ilk girişlerini
anımsadı.. biraz tedirgin.. biraz şaşkın.. çok heyecanlı..
o zaman da eskiydi ev.. ama şimdi kendisi
gibi iyice yaşlanmıştı..
duvarlar yıllarca kat kat boyanmaktan inceli kalınlı
çatlaklar.. kabarıklıklarla dolmuştu..
ilk yıllarda hep bir heves.. güzel
heyecanlar .. kızları doğduğunda hele ..
umutlu gelecek hayalleri ile doluydu
ev ve yürekleri..
ama zaman içinde.. oğulları doğup..
çocuklar okul yaşları gelip..
istekleri
ihtiyaçları arttıkça..
yoksulluğun gözü körolsun.. ethem giderek
sessizleşmiş içine kapanmıştı..
güç bela büyütmüş evlendirmişlerdi
ikisini de.. yalnız kalmışlardı evde..
bir ümit kıpırdanmıştı içinde..
şimdi eskisi gibi gene konuşur tartışırız..
diye..
kimbilir yeniden arkadaş oluruz
birbirimize diye..
ama yaşam boyu başarısızlığının tanığı
olarak gördüğü kadınla ethem'in..
artık paylaşacak sözü kalmamıştı.. sessiz ve
içine kapalı yaşıyordu.. emanet gibiydi.
"göçüyorlarmış..
haklılar tabii.. ama
biz.. ne yapacağız.. nasıl yaşayacağız.. ne çok özleyeceğiz.."
canı yanıyordu..
"canım yanıyor .. bağrım"diye çöküp kaldığı yerde sallanıyordu..
sonra içerden gelen sesleri farketti..
seslere sinmiş korkuyu .. paniği
farketti..
koşarak girdi içeriye odaya.. ethem
oturduğu yerde gözleri kapalı yüzü bembeyaz..
oğlu telefonda evin adresini veriyor sesi
boğula boğula..
kızı babam deyip duruyor elinde babasının eli..
torunlar
annelerine sokulmuş.. hiç ses çıkarmıyor..
en küçük yüzünü gömmüş annesinin
göbeğine..
"ethem" dedi.. bağırmak istedi.. ama fısıldadı sadece..
"ilk defa ben çıkmıştım evden be ethem.. ilk defa
ben çıkmıştım.."
ona mı öyle geldi.. yoksa gerçekten
gülümsedi mi ethem.. kapının önünde bir hareket oldu..
hasta bu evde mi diye soruyordu ambülans
görevlisi...
**********
belki de hiç tanımayacağımız.. dostlara..
güzel günlere ve güzel insanlara...
ethem kardeş.. nur içinde yatsın.....
2 yorum :
ağlasam sesimi duyarmısınız???
gerçi ağlayışlarım da sessizleşti.
bir sessiz ağlayışlar koromuz var gibi
Nur içinde yat Ethem.
Klavyene ruhuna sağlık Ataletim
kumm
Öykü kendini iyiki yazdırmış, bize de Ethem'e selam gönderme fırsatı tanımış.
Yorum Gönder