9 Ocak 2012 Pazartesi

lümpenlik.. güzellik.. çevre.. finlandiya.. ve yaratıcılık ve diğerleri.. ama bu kez martılar yok..


bir sabah erken yolda giderken diye başlayan bişi vardı..
hatırlamıyorum gerisini..

sabah yolda giderken bişey olamıyo benim yaşamımda.. fanus içre.. trafik izniyle dura kalka cam kulede gidiyorum..

yağmurda .. yağmur şarkısı denk gelmesi..
ani bir duruş gerektiğinde frene azıcık geç basma..
bi de belki bir sabah bebek üzerinden işe gitme dışında..
heyecansız..

istanbul güzel olmaya güzel de..
ben yıllar önce bir finlandiyaya gitmiştim..
asistandım.. ve orada bir ay çalışmıştım..
sana kalacak yer veririz demişlerdi..
ben de bir oda verecekler sanmıştım..
bana bir orman köşkü vermişlerdi..
kırmızı bir iskandinav evinde kalmıştım çam ormanında..
yürüyerek yirmi dakika idi.. hastaneye giden yolum..
ve bacaklarıma.. vahşi orkideler sürtünüyordu..

inanılmaz bir aydı..
en uzun günleriydi yılın gece olmuyordu..
güneş ufka değip yeniden yükseliyordu..

bir de ondan önce zorunlu hizmet bölgesinde böyle yürüyerek gidiyordum..
tarhana zamanıydı..
toprak damlarda kurutuluyordu tarhanalar..
toz rengiydi tarhana..
soakklar toz rengiydi..
hava tarhana kokuyordu..
yolumun üzerinde gönlümü yeşertecek hiç bir şey görmüyordum.. yirmi dakika yürürken..
sadece karda..
sadece karda.. tüm o kuru ve tozlu görüntüler örtüldüğünde..
bembeyaz karla yumuşacık örtüldüğünde her yer.. her çukur her tümsek..

lümpen atalet..
ne diyorsun..

demiyorum bişey..
istanbul diyorum..
trafik.. diyorum..
fanus diyorum..
demiyorum bişey..

bünyeyi zımparalıyor.. 365 gün projesi..
insanların fotoğraflarına bakıyorum.. rasgele karelere..
kablo.. tabela.. ilan kirliliği olmayan .. binalara..
yağmurla ıslanınca ayna gibi görüntüyü yansıtan kaldırımlara..
yürüme yolumun üzerinde dedikleri hoşluklara..
bakıyorum..

ve bir daha bakmıyim ben önüme bakıyim projedir.. saçmalamayayım diyorum..
ama duramıyorum..
gene bakıyorum..
şimdi.. çamurlu şişlimde üzerime bir çamurlu su fışşşşkırtılmadan karşıya geçebilirsem..
saatim var tamire verilecek..
telefonum var.. tamire verilecek..
ve don lastiği var alınacak..

pese.. foto osman hamdibey amerikalılara karşı sergisinden.. bu yazıyla bağlantısı.. "iyi ki arkeoloji var da gözümüz güzel görüyor" teması üzerinden..
pese iki.. bir ingiliz dekoratörün lafı var aklımda çın çınlayan..
"insanlar güzel yerlerde yaşarken güzel şeyler yaratırlar"..demiş..
sanırım.. bu bizim için geçerli değil..
pekala güzel şeyler yaratabiliyor insanlar tüm bu inadına çirkinleştirilmiş.. inadına bakımsız çevre içinde.. ekstra puan veriyorum hepsine..


Image Hosted by ImageShack.us dı lümpen....

6 yorum :

carpediem dedi ki...

bunca çirkinlik içerisinde
güzel şeyler de oluyor,
güzellikler de yapılabiliyor,
insanın içinde her şey,
her şey de insan için.

laleninbahcesi dedi ki...

Anne çok az bir zamanda kalacak olsan yaşadığın yeri güzelleştir ve ayrılırken de kendinden bir iz bırak derdi. İşten yrılırken onun hanımelisinden dikmiştim duvar dibine, daha sonra uğradığımda yukarılara tırmanmıştı..

Dali sergisine gidicem. Bi de gidip Finlandiya da yaşayacam...

Adsız dedi ki...

Finlandiya deyince benim aklıma "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" deliyor hemen. bkz: http://www.idefix.com/Kitap/tanim.asp?sid=S8Q3JTMC3Z5Z1F89EIUQ
Benim de tıp fakültesindeyken İsviçre'de, Alp'lerde geçirilmi unutulmaz bir yazım var. Hala bir daha oraya ne zaman gideceğim diye bekliyorum.

Adsız dedi ki...

Finlandiya deyince benim aklıma "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" deliyor hemen. bkz: http://www.idefix.com/Kitap/tanim.asp?sid=S8Q3JTMC3Z5Z1F89EIUQ
Benim de tıp fakültesindeyken İsviçre'de, Alp'lerde geçirilmi unutulmaz bir yazım var. Hala bir daha oraya ne zaman gideceğim diye bekliyorum.

Oya dedi ki...

alla alla ataletim yaa..
bir kaç gündür şehirlerin insanlar üzerinde yarattığı hissiyat hakkında düşünürken,
senin bu yazına denk geldim yine..
mekanların, insanların içinde bulunduğu duygu durumuna göre değişiklik gösterdiğini ve duygu durumuna göre renklere büründüğünü düşünüyordum ki,
senden finlandiya'yı okudum,
işte böyle anlatılır dedim :)
sen çok yaşa inşallah ;)

ayrıca,
365project konusunda mükemmelsin..
bakmaya doyamıyorum çektiğin resimlere..
bloguna da koysana linkini..
buraya girince tıklayalım oraya da..

ben hala tembellik yapıyorum o konuda..
bir kaç resim çektim ama beğenmedim..
zaten devamını getirebileceğim konusunda da şüpheliyim..
önce şu blog işini bir düzene bağlayayım hele de..
sonrasını düşünürüz..

uff gene çenem düştü..
uzun lafın kısası,
öpüyorum çok ;)

Adsız dedi ki...

dilaram ben galiba artık güzel çirkin oranı güzelden yana ağır bassın istiyorum.. kesmiyor bir çuval içinde aramak bulmak..

annen ne güzel dermiş lalem.. ne güzel tutmuşsun sen de onun sözünü..
ben de elim durmaz.. ille bişiler yaparım...
çalışırım...
en azından..
ama yoruldum artık tek olmaktan..

selginim.. ben biraz da korkuyorum.. ya finlandiya da artık değişmisse diye.. kitabı biliyorum pek güzeldi. hatta du bi daha karıştırayım onu =)

oyam dünlüğüm.. kalp kalbe fikir fikire karşı=).. doğrudur.. baktığımız her şey gibi şehirlerin de rengi değişir.. matlaşır parlar..
ama istanbul hep parlaktı mordur.. damarından sızar seni de parlatır..
seversen istanbulu o seni hep sever..
=)
iyi fikir koyiim ben bağlantıyı gerçekten köşeye..
kalın keyifle..
atalet

Follow my blog with Bloglovin