20 Mart 2009 Cuma

..

sağlam .. düzgün şeyler içinde başlamıştık..
ilk kırık çok üzdü gerçi..

hemen tamir etmeye çalıştım..
geçici de olsa..
benimle olma süresi uzatılmalı gibi gelmişti..
vedalaşabilmem için..
elime aldığımda kırık olduğunu.. emanet olduğunu hatırlamam..
artık atılması gerektiğini.. kaybedildiğini içime sindirmem ..
her an elimde dağılabileceğini anlamam ..
ve ayrılığı benimsemem için..

önemli bir tepki bu sanırım..
tamir etme tepkisi ..
eskisi gibi olmayacağını bile bile..

ama gene de kırılmasında ..
ya iyi sahip çıkamamak tan..
ya özen gösterememişlikten dolayı..
bende de sorumluluk payı olduğuna karar vermiştim ..

amacım kırığı tamir etmekti..
sadece dayanıklılığın isbatı olan bir kaç güzel çatlak kalsın geride..
öyle düşündüm....


annenizin dolabında duran sonra size kalan çatlak antika fincan gibi..
bilirsiniz.. onun maddi değerini..
ama çatladığında artık sadece manevi değeri vardır..
bir anıdır..
çatladığı ana karşı verdiğiniz kurtarma harekatıdır....
o günden sonra..
artık ona baktığınızda dokunduğunuzda ..
sadece ilk maddi değerini değil...
kurtarmak için verdiğiniz çabayı hatırlarsınız..
parmak uçlarınız o ince çatlağın üzerinde dolaşır.. istemsizce..

elinizde tutarken artık bir kahve fincanına değil..
kendinize bakar gibi olursunuz..
artık belki vitrine yakışmıyordur..
sergilenmeyi hakedecek zerafeti kalmamıştır..
ama ordadır ve olduğu gibi kabullenmeyi..
öğrenirsiniz hatta benimsersiniz..

kırılanı saklamak önemlidir..
kırık olması ..
güzelliğini tam olarak elinden almaz..
onu dikkatle ilgilenilesi..
özene gösterilesi hale getirir..
saklarken amaç buydu..
en azından benimki buydu..

çatlaklar heryerdedir..gün ışığı böyle içeri sızar.. demiş...
bu sözü benimsemiştim..

ama sonra biri çarpıverse ..
ya kırılsaydı düşüp.....

o kadar acıdır ki içinizdeki duygu..
o kadar öfkelenirsiniz ki..
bastırmakta zorlanırsınız..
gözlerinizi önünüze eğersiniz..
bakmazsınız çarpanın eline yüzüne ne yaptığına..

kabullenmek istemezsiniz..
aslında gerçekte kırık olduğunu ..
tuz buz.. dağılmasa da..

o ise telaşla yerine koymaya çalışmaktadır..
bak bişey olmadı demektedir..

sonra..
kaldırıp başınızı...gözünün içie bakarsınız..
ama o zaten kırıktı dersiniz..

kırıktı zaten...
sadece kırık birşeyin de varlığını sürdürebilir olmasını kabullenebildiğiniz.. için..
orada idi..

o sağlam değildi ki.........
kırıktı..
ama benim için değerliydi.. bırakamadım..
onun için sakladım..
bazı şeyler böyledir..

şimdi sen görmüyorsun..
sallandı ve bişey olmadan yerine kondu sanıyorsun..
dersiniz.... ama yanıldın..
aslında kırıldı...

tuz buzz...

belki de daha iyi.. böylesi..
bazı şeyler tamir olundu sanılsa da..
olmaz.. olamaz..

ama yine de severdim..
ben ona farklı bir açıdan bakmış.. kusurunu eksiğini benimsemiştim..
kim bilebilir ki..
bir şeyin.. bir başkasının gözünde çöp mü.. hazine mi olduğunu..

ama eğer o saklanan korunan bilmiyorsa..
bunu..
farkedemiyorsa..

o zaman yavaşça..
alır hazinenizi..
koyarsınız..
atılacak şeylerin yanına..

**************
geçmişte olanlar.. ve ilerde olacaklar..
içinizde olanın yanında..
önemsiz kalır..
w. Emırsın
**************



Image Hosted by ImageShack.us

10 yorum :

Çağlar dedi ki...

benim bi "ruh kaşıklayan" yazısı vardı eski.
bu yazıyı o yazıya eklemlemek... istemedim.

Şarküteri dedi ki...

Yazının nereye varacağını merak ede ede okudum. Ama altı çizilmiş, göze sokulmuş bir yere varmadı. Ben kendi kırıklarımla kala kaldım.

Fonda çalan müziği ben de çalmıştım bir ara

http://www.youtube.com/watch?v=xe5tQHuZQCo&feature=channel_page

alpernatif dedi ki...

nedense fincan gibi gelmedi kırılan :)

hayatımız öyle geçiyor
saklamak
kırılırsa tamir etmeye çalışmak
dağılırsa hatıralara koymak

ama o arada kırıkların kestiği parmak yaralarımız ?
o kırıklardan içeri sadece güneş girmiyor
karanlıkta bu oyunun içinde...
soğuk,kar,yağmur,dolu da var

sanki kırılmaya mahkum bir fincan hayatımız da
durup durup fala bakıyoruz içinden

laleninbahcesi dedi ki...

kırılanı atabilseydik eğer, hayat daha mı kolay olurdu .Öptümm çook

kayipsimurg dedi ki...

"kipper" diye bir deyim var. sözlük anlamı ile değil de deyim olarak kullanılan, hedef saptırma, şaşırtmaca anlamındaki "kipper"
Eskiden ingiltere'de tazıları yetiştirmek için bir tilkinin kuyruğunu yerde sürükler kuyruğun üzerine de tütsülenmiş ringa balığı bağlarlarmış.
Böylece tazılara hedef saptırıp gerçekten tilki kokusu alan tazıların hangisi olduğunu bu sayede anlarlarmış:)
Ne alaka deme. Yoksa da kur bi alaka.
Yargılamada "münasebetsiz evrak" diye bir tanım vardır. İlgisiz evrak anlamında, dosyayla ilgisi olmayan evrak anlamında, bunu da münasebetsiz yorum say istersen:)

Adsız dedi ki...

ups...bu konuda yazmak istediğim çok şey var. kırılmak için ısrar edene de...onu illaki toparlayacağım diye tutturana da...
ama söylemeyeceğim...insanın sevildiğini anlaması lazım.ve önce kendini sevmesi. en zoru da bu zaten hepimiz için. kendini sev, izin ver, herkes seni sevsin.
Bence kırılanlar ve toparlamaya çalışanlar azıcık zaman tanısın kendine...birbirleri için ne kadar değerli olduklarını farketsinler...

Boş attım, dolu tuttum mu... bilmem...

Adsız dedi ki...

benim sadece..
gözlerim doldu :((

.. dedi ki...

burdaydım demek istedim. 8(

kumhavuzu dedi ki...

bazen atılacak şeylerin yanına da konsa..
o atılacak şeyler atılmadan uzun zaman daha bekleyebiliyor..
ne zamanki emin oluyorsun artık
ne zamanki aa yokluğu eksik gelmiyor artık diyorsun
işte ancak o zaman atılıyor onlar

müzikte deli uymuş yazıya..
bide
öpüyorum seni
özlemle
sevgiyle

carpediem dedi ki...

valla kıyamam ben atmaya
saklarım çatlak da olsa...
tuz buz olana kadar da
beklerim...
sabırlıyım sanırım...
ama bazan
sağlam şeyleri atmışlığım
da vardır!!!!

Follow my blog with Bloglovin