31 Ocak 2017 Salı

Hygge çellınc öreke ve diğer şeyler..

Juno bu ayin ve subatin bir kisminin..
Zor gececegini soylemisti nitekim..
Öyle geçiyor..
Herseye rağmen rutinlerimde biraz zevk aldigim seyler bulundurmaya uğrşıyorum..

Zamanında carpe diemcilere ne kadar sinir olduysam..
Şu yapay hyggecilere de öyle kiziyorum..
Ayrıca varoluşculardan da hazzetmem..

Neyi sorguluyorsun..
Gelmis suyun dökeceksin..
Hangi sistemde geldiysen dünyaya..
Bütün dünya çeşitlemelerine göre değil..
İçinde bulunduğunda var olacaksin..
Bir artı değer getireceksin.. bir fark yaratacaksın..
Konu ne olursa olsun..
İsviçre alplerinde sürü güderken ağaç tohumları eken adam gibi..
Kendi başına milyonlarca hektar orman yaratan bangladeşli gibi..
Srilankalı sokak köpeklerine kendini adayan veteriner..
Yangından kurtulan hayvanlara ellik diken kadınlar..
Bu kadar buyuk bile dusunmeye gerek yok..
Yerde gördüğü pet şiseyi kaldırıp çöpe at.. önce..
Sonra daha büyük bir dünya hayal et..
Ay şekerim bizd de çok pisisz..
Öyleyiz canım..
Sen kirletme..
Ve bir ucundan temizlenmesine katkıda bulun..
Yengeç çorbasımıydı..
Yok tavuk suyuna çorba..
İşte öyle değil..
Gerçekçi ol..
Bak nasıl iyi ki varım canım kendim noktasını da geçip..
Düşünecek vaktin bile kalmıyor..

Ben neden geldim bu dünyaya diye düşünürken..
Gecip gidebilir yaşama sürenin değerli zamanları

Carpe dieme neden sinir oluyordum..
Bildiğin oportünizm ile karıştırdılar..
Fırsatçılık değil o anlatılmak istenen..
Var olduğun anın güzelliğini kaçırma deniyor orda..
Vır vır etme..
Koşulların içinde iyi bir şey bul ve sevin deniyor..
O diemi carpelemek isteyen fırsatçılar yüzünden bildiğin toplumsal çöküş oldu..
Kımsenin sıkıcı şeylere emekle oluşturulana sabrı kalmadı..
A bak ne güzel mekan o zaman carpe..
Ee evde seni bekleyenler ?..
Yarına yetisecek işler..
Önce onsan ol.. artı değere geçir çevreni..
Sonra carpele bişey ille anladığın buysa.. an yakalamaktan..

Şımdı hyggeciler geldi...
Hygge insanı koza gibi sarıp sarmalayan.. iç ısıtan.. dolayısıyla çocukluğunuzda güvende olduğunuz..
Korumalı olduğunuz anlari anıları çağırıştıran ögeleri tanımlayan sözcük..

Yani kol örgüsü ile yapılan battaniye hygge olamaz neden..
Çünkü olsun olsun iki yıllık geçmişi var..
Ama soba üstü kestane..
Sabahları mutfaktan gelen tıkırtılar .. kızarmış ekmek kokusu.. hygge..
Bal kabağı çorbası değil bizim hyggemiz.. tarhana çorbası..
Kırk yama herkese hygge.. 
Pazen kumaş da oyle.. 
Bizim nesile hygge..
Gel yirmi yaşlarındakilere onlara polar kumaş hygge..
Bir filmcik izledim..
Önünde sepet olan bisiklet hygge..
Neden.. çünkü içine ailen için yaptığın alışverişi koyuyorsun..
Seni büyük aile yemeklerine götürüyor anılarında..
E peki biz.. 
Benim hyggemi bir fırtına ve istanbul belediyesi yıktı mesela..
Benim için aile yemeği..
Karaköyden vapurla gidilendi..
Ayrıca banliyö trenleriydi .. benim hyggem.. e yok artık..


Sarılmak neden iyi gelirmiş insana..
Çünkü vücudunun sınırlarını belirlermiş..
Çok canim yanıyor dediğinde aslında..
Ne kadar çok olabilir ki bedenimin sınırı buysa sermiş algı alanımız..

Son hafta.. daha çok elimle işler yaptım..
Yemek.. örgü ütü..
Ütü benim icin hygge..
Yatak çarşaflarımı değistirdim..
Ben çok severim yatak yapmayı..
Yeni ütülenmiş gergin mis kokulu yatak..
Ritüel gibidir günün güzel.. gecenin huzurlu olmasının simgesi..
Bu el işlerinde bana.. lucifer ve the oa eşlik ettiler..

Dünya dar gelince insanlar fantastiğe kaçtı bence..
Dünyanın dar gelmediği tek yer..
Artisanat yapan kadınlar..
Zanaat yani..
Gerçi bazıları artık.. sanatçı düzeyine gelmiş olanlar var..
Dün kalın merinos yünüm geldi ve onunla.. 
Benim hyggem olmayan ama ileri yaşında çrkirdeğimin hyggesi olacak olan..
Battaniyeyi ördüm..

Bir tutam yün arttırdım..
Onu da bu akşam kirmenimle eğireceğim..
Ülkemde öreke bulamamanın ama turkish spindle kullanan bir çok dünyalı kadının varlığını ögrendim.. bu kaç puan..
Hatta egirme yünü ve kirmeni kit haline getirip satıyorlar..
Ben de bir asyalı hanımın.. 
Çekilişle hediye edeceği kampanyaya katıldım..
Neden olmasın.. 

Yatak odama perde aldım bilog..
Adını rebecca koydum perdenin..
Üzerinde sanki bol teyel gibi bir desen var zira..
Ve bana sutralardan.. bol teyellerden.. kuşların göç haritalarından bahseden kitabı yüzünden rebecca solniti anımsattılar..

Yatak odamda ikinci büyük değişiklik yer alıyor..
Ve bu dekorla ilgili degil..
Bir de şu çelıncı eklersem.. çok icerikli yazmış olurum..

10 yıl sonra nerde nasıl yaşamak istiyorsun..
On yil sonra hala yaşıyor olayım yeter dermişim..
Yok ben ulu bir ağacın gölgesinde sırtım ağaca dayalı..
Elimde erbanem..
Önümde yanan ateş üzerinde kazanım..
Önümde serili bir yeşil alandan deniz görür halde oturup..
Yine instamda feysimde..
Kitabımda bloğumda olmak istiyorum..

Gelelim 15. Soruya..
Hangi ünlü arkadaşın olsun istiyorsun derlerse..
Rebecca solnit ve meryl streep derim..
Mina urgancığım vardı.. kaybettik onu..
Bu kadınlar komşum olsun.. çat kapı giderim olsun isterdim..

15 yaşındaki ergene ne nasihat vereceğim..
Herkes veriyor zaten.. vermem..
Sorarsa danışırsa söylerim fikrimi..
Onlar da sormaz..
Zaten insana b.ka bakar gibi bakıyorlar o yaşta...
Hastam olarak geliyorlar bazen..
Ebeveynleriyle beraber..
Ay bi dilinin ucuyla cevap vermeler filan..
Ama inatla onlari muhatap aliyorum..
Bir numara dediğim..
Ben seni tedavi edemem.. annen baban da..
Senin bu tedaviye uyman gerek..
Fizik tedavi isim benim..
Egzersiz vericem yapmiycak..
Basket oynama diyeceğim .. oynayacak..
Istemem oyle..
Kendi bedeninin sorumluluğunu almalısın diyorum..
Hazır mısın buna..
Süper anlaşıyoruz ergen hastalarımla..
Bakıyorum pıtır pıtır kontrollere bile tek geliyorlar..
Haa ergen ebeveynleriyle anlaşamıyorum..
O ayrı....





6 yorum :

Işın dedi ki...

İçimizi ısıtan, iyi gelen şeyler, bizi sarıp sarmalayan şeyler de değişiyor zamanla. Yaş, küreselleşen dünya, arkadaşlar, yolculuklar, kitaplar, filmlet.
Her ne ise etkilendiğimiz, bazen İskandinavya'ya ait bir şeyler mesela annenden, konu-komşudan, akrabadan gördüklerimden, çocukluğundan gelenden çok daha kıymetli olabiliyor. Benim için böyle en azından. Sonuçta çocukluk şu anki yaşımın anca dörtte birine karşılık geliyor. Ve kendi kontrolümüzde değil. Bize dayatılanlar var orada. Geri kalan hayatımı ise ben kendi çabamla inşa etmişim, belki içine bütün dünyadan rengarenk bir şeyler koymuşum. Bunlar kıymetli benim için, eskiden gelenler değil. Hygge şu anda tarhana değil, balık çorbası mesela benim için. Ya da sıcak şarap. Oysa bunlar belki 30-35 yaşlarında girdi hayatıma. Çocukluğumda kimse bilmezdi çevremde. Ama o aile dayatmaları hiç bitmiyor burada maalesef.
Bu yüzden eskiye, hatıra objelere hiç değer vermemem herhalde. Annem zamanından gelen ne varsa hayatımda olmasın demem. Çevremdekiler de böyle çoğunlukla. Belki bizim kuşağın eski kuşakla imtihanı bu da, bilemiyorum,

Meryl Streep'i bilmem ama Rebecca Solnit komşu, ev arkadaşı her şey olur benim için.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Ataletciğim,
Öyle bir yazmışsın ki, hiç şaşırmadım ve okurken çok mutlu oldum. Ben yazsaydım bu cülelerle ifade edemezdim, ama tam da böyle düşünüyorum işte.
Bir de Merly Streep'le arkadaşlığa ortak olmak isterdim. ;)

ATALET dedi ki...

Işın çok değerli bir yorum yazmışsın.. eskiden gelenler.. kaybedilenlerle birlikte deger artışı yaşıyor.. o ayrı..
Aslında bizim kuşak fena imtihanda.. kendi annebabaları ile.. şu anın yirmiliklerinden oluşan çocuklar arasında.. teknolojiyle beraber.. bir şaşkın haldeyiz..
Hyggeyi gerçekten anlamlardırmaya çalışırken.. eğretilemek ve sonradan edinilen zevkleri aşağılamak istemedim .. ben de çocukluğumda sıcak şarap içmedim.. ama 30larımda ögrenmeme rağmen.. her soğuk hava yürüyüşunden sonra beni hyggeler.. 🙂..
Neyse nostalciya iznt glem ' de anlaşalım hadi.. 😄


ATALET dedi ki...

Ekmekçi kız.. meryl'i ortamıza alıp.. selfi bile çekeriz.. 😍

Adsız dedi ki...

Anlaşırız tabii niye anlaşmayalım ��Umarım çok sert ifade etmemişimdir düşündüklerimi. İçimi dökmüşüm bir nevi. Aslında ben de sürekli azalan erguvanların, leylakların arkasından ağlıyorum. Kapanan küçük esnafa üzülüyorum. Mahalle hayatına sırtını dönenleri eleştiriyorum.
Halbuki bir çok ileri yaş insanın umurunda bile olmuyor bunlar. Herkesin nostaljisi farklı demek ki..

Ecehan dedi ki...

Aylardır mahallenin manavı, mahallenin kasabı, mahallenin tuhafiyesi, mahallenin yaşlıları ile Hygge yaşıyormuşum da haberim yokmuş adından...
Temel ihtiyaçlar dışında evime kapandım belki bu da Hygge imiş...
Sizi tekrar okuyor olmakta Hygge ise sevdim ben oni...

Follow my blog with Bloglovin