24 Ekim 2016 Pazartesi

pembe anı defteri ve orta okul halleri...




insan herşeyi herkese anlatamıyor..
bazen en yakınına bile..
en azından en yakını olduğunu sandığına..

kimsenin vakti yok demiş ya şair..
ne ince şeylere.. ne anılara..

çocukken keşke halamı daha çok dinleseymişim diye düşünmüştüm ..
halamın ölümünden sonra.. 
aile öyküsündeki boşlukları doldurmaya çalışırken..

hafızaya kalırsa iş zor zaten..
misal aynı çocukluk öyküsünü bin kere dinlemişimdir de..
27 yıllık çb'nin.. yine de tam anlatamam..

"evliliğin en kötü yanı aynı şeyi üstüste defalarca dinlemekmiş"..
diyor atalet demişti abisine bir şey anlatırken..
gerçekten o anlatırken yaptığı değişiklikleri fark ederdim ben..

kendini anlatmaya meraklıdır bazı insanlar..
ben de elbette..
ama bazı çocukluk anılarımı..
çb bilmiyor.. çocuks bilmiyor..
blog biliyor..
çocuks henüz.. "olsaydı da dinleseydik" keşkeleme yaş grubunda değil belki..
ama senin çocukluğunu bilmeyen.. çocuksun babası..
nerde neden neye nasıl izin verdiğini.. 
tahammül ettiğini..
anlayamaz ki..

eskiden anlık kayıtlar tutardım değil mi..
evden diyaloglar not ederdim..

ama işte bazı diyaloglar..
gelmiyor ne bloğa ne feyse..
bir kez dökülesi olmuştum..
aman deyim pişman olacağın şeyler yazma mealinde meyller .. 
yorumlar almıştım misal..

neden..
ben biliyorum yaşadıklarımı..
bana bunu reva gören biliyor..
neden herkes bilmesin..
sonrasında verdiğim tepkileri..
kararları..
o yaşadığımın aydınlığında okusun..
insan başkalarının yaşadığı kötü olayları öğrenmek istemiyor..
its tuuu komplikeyted deyip geçelim istiyorlar..

feys aslında blogdan rol çaldı..
anlık yazıyoruz.. yayınlıyoruz..
ama yutuyor kendince..
hepsini göstermiyor işte..
halamın anlattıklarını not alsaymışım keşkeden..
feys yerine bloğa yazsaymışım keşkeye..

oysa blog..
ayrıntı ayrıntı.. veriyor..
kim demiş.. ne olmuş.. 
ne çok değiştik diyebiliyorsun..
hiç değişmemişiz diyebiliyorsun..
kendine kabullendirmek istediğin olay ve durumların..
bazılarının ne önemsiz.. 
bazılarının bugün yaşadığın ve hoşlanmadıklarının temel taşı olduğunu..
doğal süreçte gelişip değiştiğini..
ya da kendine zorla giydirdiğin.. 
zaten eğreti duran davranışın..
bugün nasıl da ateşten gömlek olduğunu..

blog yorum bırakılabilen bir yer olmasına karşın..
sosyal medya kadar..
kabalığın.. çok bilmişliğin.. 
ve ego sergilenmesinin tavan yaptığı bir yer değildi..
içerik yazıyı ekleyenin genel hatlarından çok uzağa taşınamazdı..
"doğal insanları sadece akıllı ve eğitimli iseler severim..
orman kaçkını gibi insanlar var.. neymiş.. doğalmış.. nesini seveyim.."
açılımında bir tepki okumuştum bir sosyal medya ortamında..
tamamen aynı fikirdeyim..

orta okulda çok kısa bir süre dışında..
hiç anı defteri yazamadım ben..
annemin çok kızdığı bir şey yapmışım..
harçlığımdan ayrı..
haftada bir 45lik..
ayda bir 33lük fransızca plak alma hakkım vardı o zamanlar..

yazmışım deftere..
"dinlemedi bile"
"şimdi plak parası da vermez.." diye..
o zaman anneme de anlatamamış olsam da..
yaptığım şeyin kendimce makul bir nedeni varmış olsa gerek .. 
ama o dinlememiş..
suçu bu..

ertesi gün kısacık bir not düşmüşüm..
"hala küs bana.. ama plak parası verdi.." diye..
çok utanmış olsam gerek..
o plak hak değil.. 
ödül değil.. katmerli ceza gibi gelmiş olsa gerek..
bugün olduğum kişi.. öyle hisseder çünkü..
temeli çocuklukta yatıyor olsa gerek..

bunu yaşadığımı anımsamıyorum..
ama o defter.. 
bir iki sayfası hariç bomboş defter..
pembe ve kilitsiz ve elbette annemin armağanı..
yıllarca atamadığım.. oradan oraya gezdirdiğim.. 
sonunda yok ettiğim defter sayesinde.. 
her okuduğumda öğrenip .. 
sonra unuttuğum anı sayesinde..
anı defterinin.. günlüğüm önemini kabulleniyorum..

buna rağmen anılarımın el yazısıyla kaydını tutamamamı.. 
disiplinsizliğime verelim geçelim..

gerçi bir kez tuttum..
inanılmaz derecede disiplinli..
blogta "aman yazma" dediklerini bir deftere yazdım.. 
onun da bir öyküsü var yarın mı anlatsam..

bloğa dönersek.. 
yazdıklarıma anında tepki..
cevap.. benzer konularda yorum yazanlar sayesinde..
hem anı defteri hem gelişim hocası gibiydi..

pembe defteri yazan kızın dayanılmaz yalnızlığı.. 
herkesin ötegeçtiği...

bu pembe defteri.. misal.. 
yine blog bilecek ve onu okuyanlar..
ama çocuks ve çb bilmeyecek..

annemin akla karayı karıştırmamış bir kadın olduğunu..
bu yüzden topyekun cezanın naturamda olmadığını..
hatam varsa onun nedenlerinin onu/beni ilgilendirmediğini..
hataları varsa nedenini dinlemeye çok önem verdiğimi..
hatamı içselleştirip düzeltmenin kendi sorumluluğum olduğunu..
ve benim bu sorumluluğu çok ciddiye aldığımı..
ama başka insanlara hatayı geri çevirmenin ve tekrarlamamanın..
daha hafif yöntemlerini öğretmeye çalıştığımı..
asalım keselim herşeyi yasaklayalımla.. 
aman boşver..
arasında çok farklı ve dereceli tavırlar olduğunu..

karşımdakiyle uyum içinde olmayınca..
bir çok sorunun doğuverdiğini..
bu nedenle anksiyete geliştirdiğimi..
anksiyete nedeniyle yanlış şeyler yaptığımı..
sonrasında onlar öfkelenirken..
benim yine anksiyete hissettiğimi..

bunları bilmeyecek..
blog bilecek..
ailem bilmeyecek... 


pese..
her okuduğumda içimi biliyormuşçasına gülten akın..

ilk yaz şiiri..
"Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya"..

"Bir gün birileri öte geçelerden
Islık çalar yanıt veririz"...





5 yorum :

Çiğdem dedi ki...

Can kırıklarını öyle anlatıyoruz ki el kol bağlı kalıyor, bişi desek diyebilemiyoruz.. Hani onun aklı var zaten benimkini beş kere döver diye ama el kol titriyor...

Ben bir kere günce tutmaya yeltendim, tırım tırım sakladığım hatıra defterimi ben daha 2. kere okumadan annem burnumda salladı. O oldu. Hatıraları aklıma yazdım. Ama bi arkadaşım yazıp yazıp ortaya bıraktı defterini. Annesi hiç bakmamış. Son notunu o gittikten aylar sonra okuduk.

Şimdi kuzu hergün yazıyor defterine. Mutluluğunu, sıkıntısını benimle kavgasını. Gizli gizli okuyorum, çok şey öğreniyorum. Sizin güncelerinizden öğrendiğim gibi...

Kalbe dokunmayı, kalbi okşamayı hiç farkında olmadan öğrettin. Sağolasın...

atalet-buduar dedi ki...

ben zaten annemin defteri yazsin da okuyayim diye aldigini dusunuyorum.. blogun aksine.. cok ketumdum ben ergenken..

bi de ..
cocuksdan birinin defteri odasini temizlerken gecti elime..
cok kizdirmisim nefretini kusmus..
ergenken..
gulumseyerek okudum..
oh icini dokmus rahatlamis diye..
mazoistsem demek..

opuyom seni de sessiz kuzuyu da..
atalet

atalet-buduar dedi ki...

ben zaten annemin defteri yazsin da okuyayim diye aldigini dusunuyorum.. blogun aksine.. cok ketumdum ben ergenken..

bi de ..
cocuksdan birinin defteri odasini temizlerken gecti elime..
cok kizdirmisim nefretini kusmus..
ergenken..
gulumseyerek okudum..
oh icini dokmus rahatlamis diye..
mazoistsem demek..

opuyom seni de sessiz kuzuyu da..
atalet

İslamda.org dedi ki...

ALLAH razı olsun
http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

Lale dedi ki...

Geçen gün yazı eklerken senin bir sorun üzerine yazdığım yazı ile karşılaştım. Unuttuğum isim hikayelerimizi hatırlattı. Yeniden okumak çok hışuma gitti.
Buraya yazdığın her yazıyı hatılıyorum. Çocukluk anılarını da...
Lalehan'ı, Halana yaptığınız ziyaretleri, Babanın pişirdiği zaytinyağlı fasulyeyi, kırdığın kapı camını hatta ergenlik hatıralarımı, isyanlarını, sevinçlerini. Bzim hatıralarımız birbirimizin hatırlarına karıştı.
Seviyom leyn seni harbiden. :)

Follow my blog with Bloglovin