16 Mart 2016 Çarşamba

içi saman dolu ayilara sarılmasi gereken kırkbeş çocuk.. bir ulusun yarısı.. ve simone sene 2016



peanuts isimli çizgi roman karakterlerinden biri..
bir alışveriş merkezinde..
"güvenlik battaniyesi" metresi 50 cent yazan bir ilan görür..
ve kendi boyuna göre bir battaniye kestirip alır..
sonrasında biz onu battaniyeli linus olarak tanırız..
battaniyesi yıkanırken bile krize girer.. ayrı duramaz..
onu snoopy'den kurtarmak için ne çabalar gösterir..

hele bir keresindesinde..
snoopy onu kapıp köpek kapısından dışarı kaçınca..
peşinden gider.. dövüşürler yuvarlanırken ağaçlara çarparlar..
sonunda elinde battaniyeyle geri gelir..
ve buyurur..
" güvenlik de demokrasi gibi..
yeniden ve yeniden ve yeniden ve yeniden..
kazanılmalıdır.. yeniden.. ve yeniden....."


güvenlik çok önemli bir duygu..
çocukluk çağından itibaren..
bebeklikten itibaren güveneceklerimiz giderek değişir.. 
ve fakat güven ihtiyacı hiç değişmez..
yoksa dinleri bulmaz..
tanrılara putlar dikmez..
kurbanlar vermez..
kurbanları da en değerli şeylerimiz olarak seçmezdik..


bebeklikte anne kokusu.
ebeveyni görmek..
o yüzden aile içi şiddet çok kötüdür..
güvendiğin kişinin sana şiddet uygulamaya hakkı varmış gibi gelmeye başlar..
sonunda..

masaların altıdır çocukların en sevdiği yer..
sığınmak görülmemek ve sarılmak..
bunlar güvenlik duygumuz..
evin olağan ses veya sessizliği..
olağan kokuları..

hbç demişti bir gün..
uzun süredir bizi ziyaret etmeyen arkadaşımı sorup neden gelmiyor demişti..
e geldiğinde ne yapıyorsun ki sen onunla demiştim..
odanda oturuyorsun..
evet ama odamdan.. sizin sohbet eden seslerinizi duyuyorum.. 
ve herşey yolunda duygusu veriyor bu bana..

benim aynam hbç..

ctesileri çocukluk evimde öğle uykumda duyduğum kek kokusu..
sabahları mutfaktan gelen tıkırtılar ve..
kızarmış ekmek çay kokusu..
güvenlik..

büyüdükçe insan..
 güvenlik gereksinimi evin dışına taşar..
okulda öğretmenine güvenirsin.. misal..
sana hakettiğinden kötü ve zalim davranmayacağına..
öğretmenin sana tecavüz ederse..

zorunlu hizmette köşelerde yumalanmış toz bağlamış herşeye el atmıştım..
sucuk üretenlere..
hızarlara..
ve yurtlara..
o yurt hiç çıkmaz aklımdan..
yerler şap..
kütüphane raflarında islam ansiklopedisi dışında bir tek kitap olmayan..
çok ranzalı odada..
ortada bir soba..
öğrenciler yakıyormuş..
yurt abisi..
başında takkesi..
ayakları nalınlı çıplak..
altında bol pantalon.. paçaları kıvrık..
içim üşümüştü..
kapatmak için epey bakınıp..
bulamamıştım bir şey..

o çocukların o ortamda büyümesiydi beni rahatsız eden..
beton üstü..
bir sıcak kapı değildi onlara açılan kendilerinin ısıtması gerekiyordu..
o oda kaç saatte ısınır ki..
aşçı görevli abi olan o adam ruhları ne kadar ısıtabilir ki..
evlerinden okula iki saat yürüseler de..
analarının sıcak göğsüyle ..
bir tarhana çorbası sıcaklığıyla sarılsalar diye düşünmüştüm..

tabii sadece bu kadarla kalsa..
o yurtta birşey yakalayamadım..
 ama erişkinin girdiği her yerden bir pislik çıkıyor bu ülkede..
bak misal kırkbeş çocuk..
ırzına geçilen..
onların bulunduğu yurdun bağlı olduğu vakıftan bahsetmek yasakmış..
peki .. bahsetmeyelim..
savcı görevden alınmış..
peki alınsın..
ya o anne babalar..

çocuklardaki travmaya bak..
güvendiğin insanların.. ailenin seni teslim ettikleri..
güvenilmesi gereken insanlar..
sana bunları yapıyor.. can yakıyor.. 
sonra güvenli ailen..
ses çıkarmıyor..
neler oluyor o çocukların evlerinde..
peki ruhlarında..
o aileler.. 
rezillik içinde eğer çocuklarının hakkını aramıyorlarsa..

20 kişi onyedi yaşında bir liseli kız çocuğa tecavüz ediyor.. 
video çekiyor..

ben onyedi yaşımdayken hala bazen annemin koynuna giderdim..
çekirdek hanımın 21 yaşında hala yaptığı gibi..
ve ben arada içi saman dolu ayıma sarılırdım hala..
emniyet tekrar ve tekrar kazanılması gereken birşeydir..
ayı orda yatağın üzerinde bu yüzden bekler..
ayılar.. yastıklar ve battaniyeler..
bizi saran ve kuşatan yumuşacık şeyler..
aile gibi.. kollayan.. koruyan..
ve bizi yarattığına o yüzden koruyup kollayacağına inanmak için yarattığımız tanrılar gibi.. 
ceza verirse bir suçumuz vardır..
ekinler kurursa dalında..
çekirgeler gelirse bir suçumuz vardır..
çünkü hayat normal akışında süperdir..
o yüzden kızgınlığını almak için yarattığımız tanrıların..
kurbanlar veririz..

hep temiz ve acizlerden seçeriz..kurbanlarımızı..
çocuklar bakireler..
yani gencecik kızlar.. ellenmemiş kirlenmemişlerin kanıyla..
günahlarımızın affedilmesini dileriz..
kendi yarattığımız tanrılardan..

daha da büyürüz ve yaşamak için.. 
sürdürmek için yaşamı ve ailemizi de ..
devletlere güveniriz..
onun için kurmuşuz devleti zaten..
bizi korusun diye..
önce şehir devlet kurmuşuz.. 
sonra onları birleştirmişiz..
devlet.. 
sade vatandaşı korusun diye kurulmuş..
savaştan hastalıktan ve açlıktan..
devlet.. kendisi de güçsüz kaldığında..
tanrılara sığınmış..
tanrılara sığındığını koruması gerekenlere açıklamak için..
tanrılara tapma yöntemi geliştirenleri devleti yönetirken yanında görevlendirmiş..

var mı yalan dediklerimde..

devlet ve tanrılar..
hepsi biz fanilerin canını korumak için ve güvenliğini..
işte bu yüzden isyan ve itirazımız..
sarılıp uyuduğumuz ayıcıktan daha fazla işlevi yoksa eğer..
ayısına sarılıp uyuma yaşında olanları ölümlerden koruyamıyorsa..
tecavüzlerden..

ne yapacağız..
o kırkbeş bebe..
devlet tarafından korunmayacaksa..ve aileleri tarafından..
haberleri kendilerine güvenlik sağlayabileceklere yayılmayacaksa..
onları savunacaklar olmayacaksa..
nereye gider güvenlik duygusu..
güvenlik duygusu olmayandan insan olma vasfı bekler miyiz..
korunmayan insan ..
korumayı akıl eder mi..
güvensiz insan kendini adar mı ideallere..
içselleştirmez mi kendine yapılanı..
haketmişim demek ki en güvendiklerim bunu yapıp daha da güvendiklerim beni savunmadıysa..
demez mi..
ben kötüyüm diye yaftalamaz mı kendini..

insan iyi doğuyor..
yüzde doksanın üzerinde hem de..
bebelere test yapmışlar..
el veren yardım edenden yana olmuş.. yürümez konuşmaz bebeler..
bilim blogu değil burası..
araştırıp bulun..
ya da inanın bana.. yapmışlar.. ve öyle çıkmış sonuç..

o hakları sorulmayan kırkbeş bebenin hakkını sormak için..

devlete adalet dağıtma görevi eklenmemiş miydi..
adaleti uygulamak için yargılayıcı ve savunucular oluşmamış mıydı..
peki savunucuların da ..
haberleri yayanların da..
başka iyi insanların da sesini kesersen..

kendi istediklerin uğruna.
tanrıları arkana alıp..
çocukların patlatılarak ölmesini..
alışılacak bir durum gibi kabullenilmesi için zorlarsan..
nereye sürüklüyorsun sen bizi..

tecavüze uğrayan çocukların aileleri..
kimsiniz.. nerdesiniz.. ne yapıyorsunuz..

üç tane çocukluktan yeni çıkmış kadın protesto ettiler senin çocuklarına yapılanları..
onlar tutuklandı..
kendileri de tecavüzle tehdit edildi..
sen neredesin çocuğunun güvenlik çemberinde..
kurbanlık mı doğurdun çocuğunu..

ülkeyi bilmem yönetimden anlamam ama beynim kaos..

çocuklar öldürülmesin..
evde okulda sokakta güvende olsun..
her şehirde..
güvende olsun.

çocuklar ve kadınlar ve onları savunanlar olsun..
ve onları savunanların başvuracağı adil yasalarla ceza verecek ..
adil yargılar olsun..
çünkü devlet olmak budur..
insan olmak..
bunu talep etmektir..
kabuğumuzda büzülmüş birer midyeyiz..
adalet..
güvenlik..
basın..
hayatlarımız..
yukarda kullandığım görselde..

son 72 saatte..
çoğunluğu çocuk kırka yakın insanımız bombalanarak öldürüldü..
bununla yaşamaya alışın dediler bizi koruması gerekenler..
patlama alanını sildiler.. hemen yeni bir otobüs durağı diktiler ki..

silelim hafızalarımızdan olanları..
pervane gibi yine yeniden ateşe atabilelim kendimizi..
çocuklar ölmesin maça gidebilsin diyenler..
kalacak otel bulamadı..
barış olsun diyen üniversite hocaları tutuklandı..
onların yerine derse toplu giren hocalara da tepkiler..
savunmalara giden avukatlara da baskınlar baskılar.. 
biz barış olsun dedikçe..
bodrumların tepesine delikler delinerek benzinlendi insanlar ..
yandı insanlar..
yandı insanlık..
alışın bununla yaşamaya dendi bize..

bunların yanında minicik ama..
kadınları her alanda ezmeye devam ediyorlar tevelerde sokaklarda.. 
bu işin miniciği mi olurmuş..
ben "mi" çalamayan kemancıya üzülen insandım...

bugün okuduğum bir yazıda diyordu ki..
kışın gölün üzeri buzlanmasın diye ördekler ..
iner kalkar kanadını sürermiş suyun yüzeyine..
her kanada iş var her kanada gerek..
herkesin heryerde suya vurabileceği kanat var..

köşe yazarı beni bağlamaz dedi bak..
evet..
kalemi barıştan yana blog yazarı..
o da mı..
ördek peki..
kanadı barıştan yana olan..
o da mı..

ördeğin çok işi var..
yaşam kuşun kanadında...
********************
görseli yakalayan bana kullanma özgürlüğü veren..
leylakdalı.blogspot.com a teşekkür ederim..
hali pür melalimiz olarak.. her yerde kullanıyorum...

4 yorum :

carpediem dedi ki...

Ahhhhh canim hiç değilse yazıyorsunuz
Ben ama ben :-(

atalet-buduar dedi ki...

sen de yaz... ekleme bi yere.. yaz ciksin icinden....
ataletin.. sarilir oper..

Şahin Şirin ERDEM dedi ki...

aileleri de benzer güvensizlikleri yaşamışlardır herhalde.
ben bunu hakettim. ben kötüyüm. bu tanrının bana cezası. boyun eğmekten başka yol yok. zihniyeti ile büyümüş onlar da büyük ihtimalle. yoksa böyle sessiz kalmazlardı.
bir toplum çoğunluğu dürüst değilse o toplumda ne demokrasi olur, ne hukuk ne güvenlik.

nalan dedi ki...

Allahım,artık çocuk olmak da zor...Okulumun karşısında sadece 2 ev ötesinde oturan çocuğum sınıfa ya anne babası ya da ablasıyla gelebiliyor. Ben de tembihliyim.Sakın yalnız yollamayın diye . 2.sınıf... 20 yıl önce emekli olduğumda bıraktığım çocuklarımın çocukluğu nerede,şimdikilerinki nerde?
Çok şaşırıyorum çok. Keeşke dönmeseydim mesleğe yeniden. Anılarımı da iflas ettirdiler.Hayat sadece bana tatsız sanıyordum.Yaşlandığım için. Meğer herkese öyleymiş...
Güzel ,çok güzel yazıyorsun arkadaşım. Sağol...

Follow my blog with Bloglovin