25 Mart 2016 Cuma

söyle simone.. bu kadar çok soruya verilecek cevabın var mı..

bazen hayat ağır gelir..

"uyursam geçer mi" demiş hani ilhan berk..
"geçerse uyursun" diye cevaplamış kendini..

her gece aynı saatlerde uyanıyorum..
saat beşe doğru..
sanırım günün aydınlanması uyandırıyor beni..
ya da ağır gelen hayat..

kahveler içiyorum..
tadını ve hatta bitirdiğimi farketmeden..
boş fincanı dikleyince fark ediyorum..
ya da soğutuyorum fincanlarda..
soğuk kötü kokulu yudumu alınca farkediyorum..

kitaplar okuyorum..
köşeleri hep benzer sözlerden dolayı  kıvrılmış oluyor..

filmler izliyorum..
benzer diyaloglar sıçrıyor korteksime..
retikular formasyo harekete geçti..

ataletin en inertia hali gibiyim..
biraz dağılsın dedim de bastım hafta sonu..
şehrin dışına..
ama her gözümün değdiği aynı kafa yapısına ulaştırdı beni..
yordu..

çirkinliklere gark olmuşuz..

belediye başkanı olsam..
buraya oraya şuraya..
kadınları seçsem yardımcı..
sokak sokak gezsek düzene koysak küçük kişisel kâr hesaplarının çirkinliğini..

ağaçları el birliği ile tam ortasına koysak yaşamın..

üç kişi el ele versek etrafını çevreleyemeyeceğimiz.. çınar ağacına 1 metre ötede yapılan döküntü apartmanı yıksak misal.. o da doğayı kirletir..
ya da sarmaşıklarla kaplasak gitse yitse..

bağırttılar beni.. 
bütün kasabayı toplasan en değerli şey bu içine çöp attığınız ağaç ulan.. 
diye..

denizin dibine yapılıp.. 
arkasındaki eskiiii yıkıntı minnak balıkçı evinin önünü kapatan lenduhanın duvarını.. 
sahil ve deniz manzarasıyla boyasak..
o yıkık evi kitap kafeye çevirsek..
arkasındaki bahçeyi minnak bir çay bahçesi bostana..

elimizin değdiği her yeri güzelleştirsek..

kafaların içini güzelleştirsek..
çalışırken.. konuşssak hiç durmadan..
çalıyı çırpıyı budar..
duvarları yeniden örer..
boyarken..
kim daha iyi yapıyorsa sigara böreğini onun tarifini not alsak..
çayı demlerken anneleri nasılmış anlatsalar dinlesek..
saime hanım misal çayı soğuk suyla çalkalar ve iki kerede demlerdi..
bir altındaki su kaynayınca bir de on dakika sonra..
toplam yirminci dakikada ikram ederdi..
nedendi bilmiyorum.. nasıldı.. muhteşem.. onu biliyorum..
 insanların ev içi hallerinin en güzelidir sevdiklerini doyurma halleri..

sonra..
sarılsak her dönüştürdüğümüz şeyi tamam edince..

neden hep dullar kasabası kitabı geliyor aklıma..
bir sömürülmüş hak bir yıkıntı görünce..

neden hep yapıcıyı kadın görüyorum..
havluyu dokuyup.. 
üzerini nakışlayıp..
yetmeyince kenarına da dantel tentene de geçen olduğu için mi..

güzel yerlerde yaşayanlar güzel fikirler üretir demiş..
kırmızı kiremitli evi icad eden viktorya dönemi sefahati ile sefilliğini dönüştüren mimarlardan biri..

doğru mudur..
şekilcisin sen derler bizimkiler..
öyle miyim..

45 çocuk.. 45.. 45 çocuk.. 45.. ritmini susturur mu.. 
nerde bunların anneleri.. nerde bunların anneleri.. nerde bunların.....

neden paskalyanın benzeri bizde yürek ağrısı olur..
bilir miyim..

gülmek insanı diğer canlılardan ayıran özellikse..
gülmeyi özlemek de insanlık mıdır..
attığın kahkahanın göğsünde bir sıkıntı yaratması ömürden kısar mı..

ana babalık.. kendinden önce çocuğunu düşünmekse..
nerede bu çocukların anababaları..

en çok hakedene verilmeyince o şefkat..
kimseye verilmemeli mi..

psikoloji bilmek..
tek başınalığı ve dibe daha dibe indirilmeyi..
atlatmayı sağlar mı...

çözemeyeceğin sorunları..
bilmenin kime ne faydası var..
yoksa neden o sorunlara bulanmadan rahat edemiyorum..

birilerini çökmüş görünce..
buluyorum onları yukarı çekecek söylemleri de..
kendim neden çuval gibiyim..

birşeyler anlatan herkesi neden susturasım var..
bu da dert mi diye..
rasyonel mantık dediğim ..
nereye saklandı bu aralar..

hep beraber ne zaman sokağa çıkacağız..
ya da hep beraber ne zaman çıkmayacağız..

"hep beraber" var mı?..

bir kadın..
yazdığı taslağın okumasını emanet etti..
biraz okudum sonra..
sen bunları bunca zaman nasıl içinde tuttun dedim..
baskı dedi..
korku..
farklı olmak..
okuyorum yerine ağrıyorum desem yeri midir..??

4 yıl önceki kendimi arıyorum..
gören var mı??

yerine getirilmeyecek umutlu anlar hiç mi yaşanmasaydılar..
daha mı iyiydi..
??

atalet iyi birşey mi??
duygusal körlük..?? 
onu nasıl bilirsiniz..

konuştukça çok yoruluyorum..
sussam mı...

ben de susarsan kim dürter bazılarını..??

"uçmak için kuş olmak gerekmiyor..
küçük sevinçler olsun yeter.."

diyen cemal süreyya..
yine diyebilir miydi..
küçük şeyler sevinci boğazına böyle tıkıldığında..??
gönlümüz kırıldığında.. tüm coğrafyada..



1 yorum :

Adsız dedi ki...

ruh halim aynı,
artık susuyorum.susma hakkımı kullanıyorum,
enerjim falan kalmadı,yerlerde bile sürünmüyor,
dilara

Follow my blog with Bloglovin