2 Mart 2015 Pazartesi

mariyi nasıl bilirdiniz..biz iyi ve gösterişli bilmezdik..


madame aux camelias kamelyalı kadın..
sonu aciklı biten bir romandır..
alexanre dumas baba'nın oglu alexandre dumas'nın romanı..
ayrıca gercek bir kadına dayanır öykü..

alfonsinin büyük annesi fahişe.. dedesi rahiptir..
babası alkolik ve şiddet dolu bir kumaş tüccarı..
annesi kötü bir evlilik yapmış iyi bir ailenin kızıdır..
bir süre sonra çocuklarını kuzenine emanet eder ve evi terkeder..
bir ingiliz aileye mürebbiyelik yapmaya gider..
alfonsin 8 yaşındayken annesi ölür..
babası kızlarını kiralamaya baslar.
bir otelde çalısmaya başladığında oniki yaşındadır..13ünde babasıonu 70lik bir adama satar.. bir yıl sonra.. yettiniz artık der.. kovar kızlarını..
alfonsin parise gelir.. yine çalışır.. bir şemsiyecide bir sapkacıda çalışır.. derken zengin bir esnafın dikkatini çeker..
adam ona bir ev acar..

giyim tarzı ve güzelliği ile bir anda parisin dikkatini çeker..
sene bin8yüzlerin başıdır..
siyah saçlı kara gözlü beyaz tenli pembe yanaklı ve kiraz dudaklıdır.
uzun boyludur..
alexandre onu böyle tanımlar..
sarah bernhard da cok zarif ve çekici oldugunu soyler..

alfonsini ayrıcalıklı kılan..
öğrenme aşkıdır..
okumayı yazmayı öğrenir..
piyano çalmayı..
sanatla ilgilenir..
guncel olaylari takip eder..
gazete okur.. kitap okur..
onunla her konuda sohbet edilebilir.. der alexandre..
ki bir kadını çekici yapan budur..
güzelliği kadar..hatta daha da fazla..
sayisiz sevgilileri olur..

salonları meşhurdur artık..
bir çok sevgilisi olur..
adını da değiştirip mari yapar..
adını üç nedenle seçtiğini söyler..
meryem ananın adıdır..
annesinin adıdır..
ve maria magdalenanin adıdır..

zeki kızmış değil mi?..

küçük bir asalet de bağışlar kendine..
dü eki ile..
alfonsin plessis.. olur marie duplessis..
kitaplığında 200 kitabı vardır..
salonlarinda yazarlar ağırlar..
balsac.. theophile gautier.. alexandre oğul olan..
henüz yazar olmaya uğraşan bir gençtir..
ona bakmaya parası yetmez..

sıradan bir günde madam düplesi..
saat onbir gibi uyanır..
sonra bir sıcak çukulata içer..
sonra bir saat okur..
sonra ne giyeceğine karar verir.. bir kaç saat sürer bu iş..
sonra arabasıyla bir tura çıkar..
alışverişe gider..akşamları salonlar.. opera tiyatro..
köpeklerini.. kumarı sever..
bir krz çocuğu olur bir sefirden..
başkasına bırakır.. 7sinde ölür çocuk..
sarah bernhard ona hiç aşik olup olmadığını sormuş..
her seferinde kalbimi verdim..
ama hiç sevilmedim demiş..
benim gibi bir kadının bir kalbi olması çok yanlış.. öldürücü olabilir..

sonunda bir gerçek asille tanışır ve onunla evlenir..
ama yürümez evlilik..
damadın babası yüzünden..
döner gelir parise..

deli dolu yaşar..
tüberkülozu vardır..
tedavi olmak icin çok uğraşır..
hipnotizma ve manyetizmayı bile dener..
parası biter..

liszt son askıdır..
turneye giderken..
beni de götür der..
liszt.. seneye türkiyeye götüreceğini söyler..

o yokken ..
yanında kimse kalmaz..
yirmiikisinde yalnız ölür..
gömülürken yanında..
iki kişi vardir..
asil kocası ve son aşığı..
kimsesizler mezarlığına gömülür..
ama kocası ordan alır ..
monmartre mezarlığına naklettirir..
nakledilirken yapılan töreni pek kalabalıktır.
papağanı dahil tüm eşyaları satılır.. açık arttırma ile..
borcları ödenir..
sanki jan darktır ölen..
beş ay sonra..

alexandre dumas.. oğul.. kamelyalı kadını yazar.. 12000adet basılır..
sonunda meşhur olmuştur..
sonra tiyatro eseri olur..
sonra la traviata olur..

diyebiliriz ki..
pretty woman da biraz maridir..
hatta mulen rujdaki nikol kidmanın canlandırdığı da biraz odur..



zavallı küçük..
duydum ki ölürken yalnızmışsın..
bütün aşıklarından geriye
gözlerini kapatacak.. ikisi kalmış der aleksandır.. oğul olan..

ne güzel anlattım değil mi..
harika bir yaşamı..
ilham veren bir kadını..
oysa 13ünde babası tarafından satılan..
15inde fahişeliğe başlayan..
ve 23ünde en azından aleksandr dı oğulu..
onun kendisine asla harcamadığı kadar para kazanmasını sağlayan ..güzel bir kadını..
okur yazar.. yetenekli ve şen gönüllü kadını..
sene bin8yüzkırklarda kaybetmişiz..
bir kızkardeşi.. mari adında..

aleksandr'ı azcık affediyorsam..
tek nedeni..

bir kaç yıl sonra..
belediyeye başvurmasıdır..
sokaklarda dolaşan evli olmayan kadınlar..
bildiğin fahişeler..
toplanıp eğitim verilsin..
fahişelik yapmasınlar.. iş sahibi olsunlar der..
ama..
belediye sallamaz..
toplar.. kolonilere gönderir kadınları..

bugün ne değişmiş peki..
cevap veriyorum ..
hiçbişey...

posted from Bloggeroid

7 yorum :

Çiğdem dedi ki...

Eline aklına sağlık

atalet-buduar dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
atalet-buduar dedi ki...

=).. sagol..
atalet

Adsız dedi ki...

Özlemişim yazılarını kızkardeş. Yüreğine ve beynine sağlık..dilara

ilknur dedi ki...

Ahhh Ünzileler her yerde...Ne güzel bir özet.

Adsız dedi ki...

ben eski blog gunlerini canlandirmaya calisayim siz de beni yorumsuz birakmayin.. motive edin..
atalet

Adsız dedi ki...

evet ve her zamanda.. malesef..
ataket

Follow my blog with Bloglovin