turizm böyle patlamamış..
tatil zamanlarının bazıları için yazlığa gitmek..
diğerleri için istanbul plajlarından denize girmek olduğu..
istanbulun böylesine rutubetli olmadığı zamanlarda ..
yaşamların sadece küçük ve tatlı mutluluklarla güzelleştirilir olduğu zamanlarda çocuktum..
gençliğimde ülke ekonomisi nedeniyle yurtdışına gitmek henüz ..
sadece bazı kişiler için doğal idi.
cebinde 100 dolar bulunanı hapsederlerdi.. vatana ihanet..
turizm ancak güneye gitmekti.. bodrum hala küçük bir sahil kasabası idi.. dalamanda havaalanı yoktu..
yeni asistandım.. yırtdışına ilk çıktığımda..
ilk gittiğim ülke finlandiyadır..
il göz ağrımdır..
dünyanın 13. en zengin ülkesi idi..
nüfusunu filan hatırlamıyorum ama 20 kişiye bir göl düşüyordu o net bak..
bir de göz alabildiğine ormanlar anımsarım..
kilometrelerce orman içinden giden otoyol kenarında kilometrelerce uzanan bisiklet yolu kenarında kilometrelerce uzanan yaya yolu..
alışverişe daldım bir gün..
bir plastik halkaya tesbit edilmiş çiçekler vardı kırmızı mavi ve beyaz ortaları siyah siyah çiçek tozu..
anemon dediler..
bizim özgürlük simgemizdir..
kurtuluş bayramıydı o genç cumhuriyetin de ben ordayken ..
bizden ya bir yaş büyük ya bir yaş küçüktü..
ama daha çok en uzun gündür anımsadığım..
çok etkilenmiştim ..
kurtuluş günü kadar etkilememişti beni..
mum kenarlarına takılan süsmüş o gördüğüm plastiğe takılı çiçekler..
anemonlar..
benimle istanbula geldiler..
yıllarca mumlarımın kenarını süslediler..
ne zaman hangi akla hizmeten attım bilmiyorum..
eskimemişlerdi.. sadece sıkılmıştım sanırım..
anemonlar yazın ve özgürlüğün müjdecisi..
finlandiya için..
pazartesi.. çiçekçi romanım kadınım..
bak bak sana ne vericem dedi..
önünden geçerken..
bir baktım anemonlar..
kırmızı beyaz..
iyi dedim bugün de çanakkale şehitlerini anma günü..
ben gittim oraya diye çırpındı..
gördüm siperleri.. gene gideceğim..
partiler gezdirip duruyor..
yok seçim konusuna hiç girmeyeceğim..
ama benim roman kadınla girdim elbet..
mavisi de vardır bunların diye geçirdim içinden..
bugün demetin içinde tek bir tane gördüm..
üçleme tamamlandı işte..
bazen güzel bir şeyi tanımak için çok uzaklara gitmeniz gerekir..
bazen saklı durur diğer güzellikler arasında..
herşey bir zamanlama meselesidir..
bunu en iyi martılar bilir..
hedefin varsa zamanlama daha çok önem kazanır..
canıtın esas bunu bilir..
2 yorum :
Dağda yer gök dolu. Pembesi, mavisi, kırmızı, moru.. Biliyor musun toplayamıyorum artık çiçekleri? Bakıyorum uzanıp seviyorum.
Ordu'dayız bir gün bizim sütçü;laleler açtı sana lale toplayacağım yarın dedi. Ben bir heves bekliyorum. Elinde bir demet beyaz anemon ile geldi. Tabi o zaman adı anemon diye bilmiyoruz. Ben şok oldum, kadına atlayacam nerdeyse. Bu lale değil ki dedim. Bu dağ lalesi dedi. Bizim fındık bahçelerinde ağaçların altında açarlar. Bir de fulyalar... Bak sen anını anlattın benim anıya yol verdin.
Öpütüm seni çok çok Ataletim canım benim.
Yorum Gönder