9 Ocak 2014 Perşembe

seray şahiner.. yekta kopan.. ve tuhaf bağlantılar...

bilen biliyor ben rehabilitasyon yaparım..
iğneyle kuyu kazarım..
bir minicik kasla aylarca uğraşırım..
küçük parmağınızın ince uzun tendonnu pek öenmlidir benim için..

neyse..
o yüzden biraz yavaş biraz uzun çalışırım..

ama sonra bişeyler oldu..
sistemdeki hekimlerden biri ayrıldı diğeri hastalandı ve ben iki şubede tek kaldım..
aniden hızlandım..

yıllardır böyle çalışmadığımdan önce bir korktum..
ama aslı hû nesli hû derler..
unutmamış sistem  zamanında öğrendiklerini..
gayet başarılı yürütüyorum ne ki artık öyle keyifli kahve molalarım filan yok..

iki şube arasında giderken gelirken araçta girdiğim kadar fgirebiliyorum sosyal medyaya..
bloglovin toz bağladı..
pinterest bu akşama kadar bana hasret kaldı..
blogcuğum da ucu yanık mektup gönderecek hale geldi..

ama ben de bir süredir karşılaşmadığım hasta ve kadın kitlesiyle yeniden yüzyüzeyim..

sgk anlaşmalı şubede de parttime vekaleten  çalışıyorum..
kadın hastalar çoğunlukta..
çok şekerler..
neyse ki onlar da beni öyle buluyorlar da..
anlaşıyoruz..

bazıları keşke hep siz kalsanız dedi bile..
en tatlısı da..
bugün gelinini de getirmiş muayeneye..
hiç durmadan dürttü kadını..
bak ben dedim sana çok şeker değil mi diye..

genel gözlemim..
kadınlarımızın potansiyellerini kullanmadıkları..

o yüzden hepsi..
temizliğe sarmış durumda..

spor niyetine sosyalleşme niyetine özgüven tazeleme niyetine..
başarı niyetine.. rekabet niyetine..
temizlik..

 duvar silenden yatak silkeleyene..
prizlerin içinin tozunu alana..

kadınlarımız sitemkar..
kızkardeşiyle geliyor..
temizlik hastasıdır diyor..
gözünü ona doğru çevirmeden sayıp döküyor bütün kusurları..
kendisi de hem refakat etmiş hem de görücü gelmiş..
beğenince beni..
ben de danışsam dedi..
bir konuşmaya başladıysa o da çekiştirdiği kızkardeşinde beter.. 
kontrol frik.. nörozun önde gideni..
o konuşurken kızkardeş de göz teması kurmuyor bu sefer onunla..

gelinini getiren de öyle..
güler yüzü ve asla kurmadığı göz teması ile.. hep yer dedi..
şimdi sofradan kalkar.. kapı önünde acıkır gene dedi..
kalçalarına bak dedi..
temizlik hastasıdır dedi..
seni beni silkeler camdan dedi..
dedi de dedi..

kadınlarımız hala gündür duadır mukabeledir .. genel kültürlerini orda tazeliyorlar..
zeytinyağı ile ace karıştırmayı dizlerine sürmeyi de..
hangi iyi doktorun nerde olduğunu da orda öğreniyorlar..

kadınlarımız pek başarılı iletişimde..
ilk gün gördüğüm her hasta..
 birer hasta onlar da birer hasta getiriyor.. 
giderek artıyor..sayımız..

kadınlarımız pek pazarlıkçı..
egzersizin ilaçın tavsiyenin herşeyin biraz daha azını istiyorlar..
pek emek vermeden .. herşey yoluna girsin istiyorlar..

kadınlarımız kolay beğenirlerse.. 
ilgi azalır diye korkuyorlar..
hep bi azıcık burun kıvırma..
azıcık olmamış ama neyse deme durumları var..
farkedilince de pek şeker gülümsüyorlar..

kadınlarımızı dürtüp kovalayıp dövüp..
daha insan yapasım geldi..
onları bu hale itenlere hesap sorasım geldi..

erkeklerimiz..
daha suskun..
anlatmaktansa anlaşılmayı bekliyorlar..
hayattaki gibi.. doktora karşı da öyleler..
sonuç bildirmek de istemiyorlar..
kadınlar ayrıntılı rapor veriyor o düzeldi bu arttı bu azaldı bu da yeni başladı diye..
adamlar sadece.. ancak sorunca..
nasılsınız'ın cevabı da iyiyim..

aslında aklımda içimde birçok  şey var ama..
nedense oturdum bunları yazıyorum..


ama orda oturur onları dinlerken aklımdan..
çamaşır suyu kokulu kadınların anlatıldığı kitaplar..
yekta kopanın aile çay bahçesi..
seray şahiner'in hanımların dikkatine'si.. 
geliyor..

evde oturup temizlik yapılan ..
mutfakta oturulup kahve içilen..
yemekler pişirilip sofralar kurulan.. kırıklıkların toz bezlerine.. 
temizlik ürünlerine sarıldığı dünyalardan esintiler geliyor..
evlerin kadınları yuttuğu..
kadınların kendilerini adadığı bir dünya var oralarda..

eskilerde kaldı sanmıştım ben..
kalmamış.. orada ve hala çok canlı..

içim daralıyor..
pencereyi açmak istiyorum..
rüzgar essin.. 
o düzgün kadınların saçı başı eşarbı karışsın uçuşsun..
hafiflesinler istiyorum...

Image Hosted by ImageShack.us

7 yorum :

Unknown dedi ki...

Bu yazı süper ötesi olmuş, yorgunluğumun üstüne iyi geldi. Çok iş yaptım ama ben o kadınlardan değilim, hiç de olmadım :)

Unknown dedi ki...

Yav unknown ne benim ben Leylak, herbişeyden kızkardeşin :)

Adsız dedi ki...

Aha! bizim ailede var öylesinden. Allahtan iş buldu da çalışıyor şimdi. Evi çamaşır suyu koksun diye günde iki posta yerleri siler,temiz olan banyoyu yeniden ovardı.

Oturduğum ssitede bolca var hayatı tam da böyle olanlardan. Halılar her gün balkonlardan sarkar(Birazı da diğerlerine gösteriş olsun diye sanırım).

Allah kuvvet versin, tempon hafiflesin de keyif molaların olsun :)

Ece

Adsız dedi ki...

biçilmiş rolleri oynuyoruz çoğumuz,
Berrin,

lale dedi ki...

ayol ben sana anlatmamış mıydım?. Benim fırından aldığı ekmeği suyun altına sokup yıkayıp sonra fırında kurutan,evindeki zemin boşluklarına basmayıp halıdan halıya atlayan, bulaşık makinesinde yıkadıklarını tekrar yıkayan teyzelerim var. Kırmızı pantalon giyerler ve her daim inci takarlar:))

Aner dedi ki...

harika olmus, cok cok begendim gercekten. Bende o kadinlardan degilim ^^

MONICA LIVAS dedi ki...

Yusuf Atılgan'ın öykülerinde de vardır bu kadınlardan çokça. Eve hapsedilmiş, üstüne de kendini temizliğe hapsetmiş kadınlar...Hatta gösteriş için temizliğini evlerinden taşıranlar...

Follow my blog with Bloglovin