damada balık pişirdim.. diye yazmış..
"damat" demezdi ama "balık" pişirirdi cemal bey..
ben de balık sevmezdim ama o atmosferi severdim..
tintin arkasına takılıp bakırköy balıkçılar çarşısına gidişimiz..
hep mi kışın olurdu..
ben kışlara karşı algıda ve hafızada seçici miyim..
ev sahilde..
çarşı içerde..
ne uzun gelirdi bana..
şimdi yürüsem beş dakikalık yol..
çarşıda ..
ıslak kaldırımlar..
bir ihtimal yağmurlu hava..
gerçi balıkçıların tezgahlarının önü yaz kış ıslaktır ama..
sentetik tezgahlardan söz etmiyorum..
kırmızı boyalı ahşap yuvarlak sergi tahtalarının sıraya dizili olduğu..
deniz kokan..
balıkçıların bir yandan ellerindeki maşrapamsı kaptan balıkların üzerine su attıkları bir yandan
"derya kuzusu bunlar" diye bağırıştıkları..
gerçek balıkçı çarşısından..
şimdi nerdeyse kont ya da konsolos gibi davranan büyük mağaza ya da avm balıkçılarından değil..
o çarşının balıkçı dışında iki değişmezi olurdu..
salata malzemeleri satan tezgah ve tatlıcı dükkanı..
havada sarıkanat palamut barbun izmarit isimleri uçuşur..
cemal bey birini ya da diğerini seçer.
sonra salata tezgahına..
ordan da minicik turplardan bir demet..
mavi bir iple birbirine bağlanmışufak demetlerin birleşerek oluşturduklarını çok sonra farkettiğim..
çıtır çıtır kıvırcıklardan bir demet alınır..
genelde ya tulumba tatlısı ya da tahin helvası.. bazen tahin pekmez..
balık sevmem..
bir barbun severim bir de kalkan..
kırlangıçın buğulaması.. levreğin de..
hele ufak balık hiç sevmem ..
ailece istanbulluyuz
henüz her lokmasında kılçık var diye söylendiğim..mevsiminde hamsinin ..
kızarmışı ve istavrit midir izmarit mi küçük olan.. onun dışında balık bilgim yok..
sonradan gördüm hamsili pilav denilen muhteşem şeyi..
saime hanım balık bilmez elleyemez pişiremez..
cemal bey kızartır ızgaralar..
palamutu dilimletir nar gibi yapar..
kılçıksızdır ama ben sevmem samansı bir tadı vardır..
salatanın ekşisi ile yutmaya çalışırım ..
üzerine limon damlat derler..
hiç sevmem öylesini..
cemal bey bir demet maydanoz bir limon suyu biraz zeytinyağı ile özel bir sos yapar.. onu da sevmem..
benden gizli tabağıma limon damlatırlar üzerine servis ederler balığımı..
kıyameti koparırım..
ama o alışveriş sahnesini..
renkleri ıslaklığı.. ıslak kaldırımda parlayan yansıyan ışıkları..
heyheeey diye bağıran keyifli balıkçıyı.. bende uyandırdığı duyguyu severim..
balığın üzerine tatlı yemezsen..
ölmez.. midende yüzmeye devam eder.. derler..
kıkırdarım.. tatlımı yutarken..
benim için balık sadece cemal beyin bildiği gösterdiği sihirli bir görsellik.. yansıma.. renk ve ses cümbüşü..
sonra abimin evlendiği sene..
onlarda yatıya kalmışım bir gün.. üniversiteliyim..ertesi gün geç kalkıp..
kahvaltı sonrası karşıya geçmişiz..
paşabahçe fabrika mağazasına gitmişiz paşabahçede..
ne aldık bilmiyorum..
ama sonra deniz kenarında kurulmuş olan balıkçı tezgahlarının yanına gittiğimizi hatırlıyorum..
şaşırtıcı.. çünkü balıkçılara sadece cemal bey gider diye biliyordum ben...
saime hanımın hiç olmadığı bir sahnede abimin eşi garip..
çünkü balıkçılara sadece cemal bey gider diye biliyordum ben..
eleler.. balık alıyorlar..
sonra seyyar satıcıdan kıvırcık ve turp..
eve geldiğimizde ben salata yapıyorum.. balıklar kızarıyor..
ve benim için bu sahne ..
soğuk ve ıslak bir kış gecesinde balık sofrası..
aile olmanın sahnesi olarak gelip oturuyor ..
sonrasında kendi sk'lı yaşantımın ilk günlerinden balık sevmeyen almayı da yapmayı da bilmeyen olarak sahneyi ve mutfağı ..
ona devrediyorum..
ancak balıkçı sk'nın yolu üzerinde..
ve evde yemek varken elinde bir paketle geliyor..
sofra gecikiyor..
çocukların uykusu geliyor..
dahası..
yanındaki salatada herşey var ama ufak kırmızı turplar yok..
onlar ailece turpu kocaman alıp.. ince dilileyip.. üzerine tuz limon zeytinyağı döküyorlar..
o da güzel oluyor..
ama minik turplu yeşil salata balığın hammaddesi..
hem bu iş..
birlikte gidilen üşünürken seçilen .. yanına salatası alınan ..
eve gelip hazırlanılan bir ritüelin parçası..
birini değiştir.. hepsi değişiyor..
dikkatinizi çekerim bi de ben balık sevmem...
beraber gitmemişiz..
salatayı karışık kuruşuk yapmışssın üstelik turp yok..
zaten hafta arası ders var kurs var yemek sonrası tatlınla keyif yapamayacaksın..
damada balık pişirdim..
yeni bir cümle..
abimin dilinde..
damat yeni..
ama cemal beyin ağacından yetişene ..
gayet uygun bir cümle..
ilerleyen yıllarda..
nefis lüferler vardı aldım beş tane koydum çocukların dipfrizine..
cümlelerini de bekliyoruz kendisinden..
hem de balıkların yanında en uzun saplısından bir buket glayölle birlikte..
biliyorsunuz değil mi..
eylülün yirmisinde başlayan hüzün kuşağıma girdim ben..
ataletin de dönencesi var..
martın 25ine kadar sürecek sıcak.. yoğun kışa uyan bir dönence ..
genellikle ayın yirmisi olmuş .. girelim demeden..
ay ben neden gene böyleyim.. sorusuna cevap olarak..
girildikten bir onbeş yirmi gün sonra farkedilen dönencem..
geçenlerde çekirdeğe söyledim..
manyak mısın senenin yarısını depresyonda geçiriyosun.. dedi..
oysa benim en yoğun yaşadığım dönem..
yok bir şikayetim.. sadece hüzne meylim..
konyağa meylim artar..
yalnızlığa meylim..
şöyle doğru dürüst sohbetlere meylim artar bu dönemlerde..
bir de bana ne söylersen söyle ucu gelir..
çocukluğa..
eskiden'e..
cemal beye saime hanıma bağlanır..
pese.. fotoğraf neyin nesi manyak mısın..
değilim.. elimde sarı/balıkçı çizmesi sembolizasyonu/ ve ıslak zeminden yansımalı bir bu vardı..
konuyla ilgili foto çekecek halim mi var ..
beğenmeyen hemen gidip balıkçı çarşısına..
ama işte tam da benim yazıyı eklediğim saatlerde..
kırmızı tezgahlı sarı çizmeli bi balıkçı bulup çeksin fotoyu yerler ıslak olsun ampullerin çiğ ışıkları yansısın illa ki..
hemen değiştirip eklerim.. "o" fotoyu..
4 yorum :
Ne olur yazılarına hep foto koy. Hep hayal mi edelim yani biz konuya ait kareleri:))
Yok yok..Ben sadece hayal ediyorum..Sahneler gözümde o kadar net ki;neredeyse beraber yaşadık diyeceğim.
Çocukluğundakilerle yüzleşip hesaplaşmadan hüzüne meyil geçmiyor.
Öperim.
Seni okumuyorum, izliyorum sanki ben.
Foto olsa da olur, olmasa da...
Nasıl oluyor da o duyguları bu kadar net hissettiriyorsun, bilmiyorum hâlâ.
8)
balık-turp-kış-dönence-hüzün
anlat atalet,
dinliyorum ben,
yanındaymış gibi
Yorum Gönder