26 Ekim 2013 Cumartesi

cumartesi kolajı 4.. bir ayı tamamladık canıtın.. hiç fena değiliz ne dersin

evet ben de sevmeye başladım bu işi..
haftanın fotoğraflarla toparlanması..

hafta sonu ön bahçede calıştım biraz..
arka bahceden alıp celiklediğim ajugaları ektim bir saksıya.. etrafına deniz kenarından toplanmış kabuklarımı koydum.. yıkadım da koydum ama tuz iyi gelmez ne inşaata ne çiçeğe..
posta kutumun üzerinde evin numarası da buluna bir kolaj vardı..
fotoşopta yapmıştım antika bir ptt telgrafının fotğgrafı üzerine bizim evin numarasını eklemiştim..
sümüklü böcekler kağıdı yemişler..
bildiğin yemişler..
deme daha sağlam bi vernik gerekiyormuş..
demek akrilik vernik  kutularının üzerine.. sümüklüböcekler yiyebilir yaması lazımmış ama üreticinin bunu bildiğini sanmıyorum bu da benim insanlığa faydam olsun..

zamanı geçti demedim..
hava güzeldi ya ben de şaşırdım bahar sandım..
kurdele çiçeği çaldım hastanenin bahçesinden..

son mavi yaseminlerden biri.. vazoma yerleşti..
ve limon ağacım gene budanamadı zira 10 santimlik dalında bile deli gibi koca koca limonlar var...
kütüğün tekerlekleri takıldı pek de iyi oldu ..
hem tabure hem sehpa..
baharda bu bahce diğerinden daha sıcak oluyr..
daha uzun süre keyif yapılabilir..
bir tuhaf parazit dadanmış kızılcık ağacıma mısır patlağı gibi bişey..
ilacını bulmak lazım.. fotoğrafı ondan çektim..



biraz vitrin baktım trafikten ilerleyemeyince arabayı parkedip..
örgülerde pirinç görünce sevindim pek..
ne olsa ben de atkı için pirinç seçmiştim..
atkı bitti bu arada ama dikemedim daha..
bu sne her mağaza kitap şeklinde kutular koymuş..
sıfırdan da yapılabilir gerçi ama evde yıllar öncesinden kalma bir tane olmalı bende yeniden boyanabilir..
kapağa karar verdim bile..
maupassant'ın hayat kitabı pek anlamlı olur bence..
ne olsa hayat bir açılmadık kutu..
pandora kutusu da olabilr..
yılbaşı süsü de bulunabilir içinde..

zeytinyağı üretenlerin çıldırdığını düşünüyorum..
eskiden bi zeytinyağı vardı yıllar sonra riviera tipi çıkmıştı..
cemal bey tarişin 1 asidli olanını alırdı eminönünden..
şimdi raflar dolusu çeşit..
bu işlerden anlayan biri bana anlatsa.. ne olur.. birinci ne..
sızma ne
daha başka şeyler de var ama nedense onlar girmemiş kareye..
ayrıca sirkede de çeşit artmış..
üzümdü elmaydı derken...hadi nar sirkesini de anladım da..
 limon sirkesi ne..
hele hele gül sirkesi ne ya.. 
Image Hosted by ImageShack.us

5 yorum :

lale dedi ki...

hahha gül sirkesi kullanıyom ki ben:)) hafiften bi gül kokusu hissediyosun arada bir:)).
Zeytinin olduğu gibi yani ilk sıkım işlemine birinci diyorlar,hiç bir makine ya da metal filan değmeden sıkıyorlar,ama bu en değerli kısmı köylü hep kendine ayırırmış aynen senede ancak 60kg elde edilebilen Anzer balını ,köylünün kendine ayırıp o yörede gelen balın hepsini bize Anzer balı diye kakalamaları gibi:)) Bizim köylü kurnazdır bilin sen onu....
çok seviyorum bu kolajları du ben de şu hafta sonu önerilerimi yazayım:))

Leylak Dalı dedi ki...

Ben de düşündüm ki İmza: Kızın'dan bir kutu yapabilirsin. Atkıyı da merak etmekteyim bu arada...

serpil dedi ki...

Karaincir sirkesi varmış bir de.
sahildekiev.blogspot.com'dan öğrendim.

carpediem dedi ki...

zeytinle elle toplanmalı elde edilen zyağının kaliteli olması için,yere dökülenlerden yapılanlar kalite olarak daha düşük oluyorlar ,
bir de soğuk suda sıkılırsa daha az yağ (sanırım sızma denilen yeşilimsi )elde edilip daha pahalı,sıcak sudan geçirilip elde edilen ise daha çok yağ,daha ucuz oluyor...
sirke çok kullanmıyorum ama çok faydalı olduğunu da biliyorum.
kolajlar sanırım sevdim onları.

carpediem dedi ki...

zeytinle elle toplanmalı elde edilen zyağının kaliteli olması için,yere dökülenlerden yapılanlar kalite olarak daha düşük oluyorlar ,
bir de soğuk suda sıkılırsa daha az yağ (sanırım sızma denilen yeşilimsi )elde edilip daha pahalı,sıcak sudan geçirilip elde edilen ise daha çok yağ,daha ucuz oluyor...
sirke çok kullanmıyorum ama çok faydalı olduğunu da biliyorum.
kolajlar sanırım sevdim onları.

Follow my blog with Bloglovin