2 Ağustos 2013 Cuma

feysimin buku niyetine.. yazdıklarım yazamadıklarım.. kısa kısalar


“bazen yüksekçe bir yerde oturuyormuşum gibi geliyor.. hiç bir şeyin kıpırdamadığı iç dünyamın tepesinde bir yerde.. gözüm tepeye gelen yola ilişiyor.. bir kadının tek başına yürüdüğünü fark ediyorum.. o yolda kadınlar genelde yalnız yürürler.. kayıpları vardır yanlarında.. o da göze görünmez.. o kadına seslenmiyorum.. o yolu herkes kendince yürür yürümelidir.. bazen fazlaca oylanırlar bir noktada.. endişelenirim.. ama yine de ses çıkarmam.. görürüm onları.. izlerim sevgiyle.. bazen durup çığlık atarlar.. duyarım ama ses çıkarmam.. yoldur önemli olan.. ve yolu yürüyendir.. o kadını gözlerimle yüreklendirir.. yolun sonunun kendi içindeki sakin tepeye varacağını sessizce hissettirmeye çalışırım.. sessizsem sanmayın görmüyorum duymuyorum.. sadece yola saygım var.. sana saygım var kızkardeş.. gücüne saygım var.. kendi tepene ulaşacağın güne kadar.. sessizce.. sevgimle izliyorum seni.. görüyorum sendelediğini.. duyuyorum çığlıklarını.. ama ne uzanıp elini tutmamın ne de çığlığına cevap vermemin sana faydası yok.. zararı olabilir.. yolunu uzatabilir..bil istedim.."

sıkışıklıktan yorgunum..
her şifre soran yere çok yorgunum yazasım var..
farklı dillerde ve noktalama işaretleriyle bezelisinden..

kollarımı açmış kendi etrafımda serbest dönmedeyim..
kol boyumdan yakına gelmesin sıkıntılar diye..
ve sıkılma diyenleri..
kasma diyenleri..
izin al diyenleri..
her türlü iyi niyetli ama beni rahatsız eden yorumu ve yaklaşımı..
anlayacağın blog biraz gerginim..

dert değil sıkıntı.. bilmez miyim..
hem toplumda hem çevremde.. hem de haberlerde nice dert varken..
ama sıkıntı da bir rahasızlık işte..
ya sindrellaya verdikleri ayakkabı ayağını sıksaydı..
nasıl dansederdi güç bela gidip kaderini değiştirdiği baloda..

ataletimi bozmam gereken durumlar silsilesi..
beni sıkan..
değişik devlet daireleri ziyaretleri..

muhtara gittim ikinci tur..
çekirdeğe vermediği kağıt için..
arayıp tepelemedim
tepeleyecek gücüm yok..
ayrıca canım ülkemde haklı haksız herkesin bir mazereti var..

“kızımız sinirlendi biraz” dedi..
çekirdek.. “bağırdım çağırdım” demişti..
“ben de merak ettim dedim.. reşit olduğu halde neden anne baba istediniz..
peki ya anne babası olmasaydı..”
o zaman da polisten fotoğraflı bir belge getirmesini isterdim dedi..
o nasıl olacaksa..
birkaç yıl önce..
çocukluğundan beri tanıdığı.. beraber futbol oynadığı bir dostu gelmiş.. bir gün.. muhtarı olduğu mahallemizden biri..
yanında karısı.. o da tanıdık biri aslında..
kadın oturmuş.. başı önünde..
adam konuşmuş..
hanım pazarda kimliğini düşürmüş para verirken..
bulamadık acil de lazım..
kimlik yenileme belgesi istiyoruz demiş..
muhtar da vermiş..

meğer adamın doğu bloku ülkesinden dostuymuş kadın..
dost dediysem metresi işte..
başına örtüyü takıp kafayı da türk kadınının pek iyi bildiği usulle..
önüne sallandırınca..
eh muhtar da.. tanıdıklar nasıl olsa diye güvenince...
dostunun karısına da alıcı gözle bakmayı yediremeyince ..
ne olsa ayıp..
“ne baktın dostum” diye kavga bile çıkabilir.. canım ülkemde..
( erkek egemen zihniyete bu yüzden karşıyım)
bilememiş ki..
kadın o kadın değil.. olması gereken kadın değil..

sonra bu çift..
doğu bloklu kadına çıkardıkları kimlik üzerinden işlem yaparak bi sürü yeri dolandırmışlar..
sonra da uzayıvermişler..

borçlar gerçek eşe kalmış..
kadın da kocasını değil muhtarı dava etmiş..
nasıl çıkartırsın diye kimlik yenileme kaydını...

muhtara altı yıl hapis çıkmış sonra nasılsa ceza nakde çevrilmiş.. şerh düşülmüş..
eğer bir daha benzer bi hata yaparsa..
o zaman hapse girecek..
artık herkesin baş örtüsünü güneş gözlüğünü çıkarttıyor..
ille de kesin kanıta dayalı veriyormuş belge yenileme kağıdını..
çekirdek işte bu nedenle alamamış.. nüfus kağıdı yenileme belgesini..
haklı buldum.. muhtarı..
birçok haklı bulmadığım kişiye kıyasla ..

ama ben de haklıyım..
kendi işini halledebilsin birileri de..
herkesin işine ben mi koşayım..

her an yeni bir devlet dairesi işi çıkıyor..
şimdi de pasaport yenilemesi gerek..
fotokopiler belgeler fotoğraflar..
okuldan öğrencidir kaydı.. alınacak..
müdür izinde.. bayram geliyor..
pasaportun acelesi var biraz..
sıkışıklık..
söylenenler etrafımda..
bıdık bıdık para transferleri.. aç şube kapa şube..
ailemin operasyon merkezi durumundayım..
bilemiyorum bu görev nasıl neden bende...
üzerimden atmaya çalıştıkça atamıyorum üstelik...

yeni eve taşınmış gibiyim..
çantama bilgisayara alışmaya çalışıyorum..
ama hemen de taşınacakmış gibiyim..
çok da alışasım yok gibi..

birkaç dostum var feysimin bukunda görüyorum.. yazdıklarını..
şarkıdaki gibiyim..
görüyorum duyuyorum anlatamıyorum..
izliyorum birçok  kadının bi zaman bi ara farklı nedenlerle geçmek zorunda kaldıkları..
benim de geçtiğim yolu geçmelerini..
o yüzden yorum yapamıyorum..
bugün yine gözüme ilişince birinin statüsü..
yukardaki paragrafı yazasım geldi..

her bir kızkardeşimin farkındayım..
benim farkıma var diye çığlık atanlara tıkalı kulaklarım sadece..
onları bile .. çığlıklarının tonuna göre..
izliyorum..

sonra baktım..
görselleşti yazdıklarım..
görselleşince hemen bir yazının bir öykünün parçası haline gelirler ..
zihnimde..

herkesin çok sevdiği peri gazozunu okudum..
tarzını çözdüm..
zorunlu hizmet anıları aile anıları okul anıları türkiye anıları biraraya gelmiş..
bakmış görmüş duymuş ve sevmiş birinin sözcükleri dizilmiş..

insanlara çok eksikliğini duydukları bir şeyi sunuyor yazar..
“ordaydım” diyor ve sizi duydum..

birbirine karşı onca sağır bir toplumda bu yazıların ses getirmesi..
kaçınılmaz..

düşündüm sonra..
kaybettiğim öykülerimi..
defalarca yazdığım girişleri..

anladım ben öykü.. roman yazmayacağım ..
benim bloğum var..
ben gönlümü titretenleri..
hep burada yazdım..
asla öyküleşmeyecekler...

ben bir sözcük yazarıyım..
insanların üzerimde bıraktığı izleri..
tadları toplayıp sessizce anonimce..
bir kağıt ağırlığı yüklemeden sözcüklere..
salınsınlar diye sanalda..
buraya yazıyorum...
Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

carpediem dedi ki...

sen yaz kızkardeş,
okuyorum.
biliyorum duyuyorsun, ben anlatamıyorum o kadar birikti ki anlatacaklarım,
anlatamıyorum,yaşamaktan.

lale dedi ki...

Gönüllerince salınsınlar burada...

Bazı şeyleri görmemiş gibi yapıyorum ya, görmediğimden değil... Dağ başında çoban olasım gelir, Aysun Kayacı'ya bi gün hak veriyo olacağım kimin aklına gelir.

Bi de kolay gelsin,öptüm seni çok çok

Kızkardeşlikle

Follow my blog with Bloglovin