27 Mayıs 2013 Pazartesi

kahve canıtın atalet zaman yolculuğu




yıllar önce..
belki de lisede idim..
sütlü türk kahvesini hiç sevmezdim..
o aralar almanya furyası sonrası..
instınt kafi ile kaçak olarak tanışmıştı türkiye..
neskafe dememiz o yüzden..
bildiğimiz tek marka.. anında kahvede..
işte ama onu pek sevdim ben.
saime hanım da sevdi..

bir dostumuz..
amerikaya gitmiş..
kocaman bir teneke kutu getirmişti..
neskafe..
aman heyecan içinde açtım..
ama o eriyenden değil..
sıcak suya katınca üzerinde yüzmeye başladılar..
çay süzgeci ile süzmeye çalıştım.. ııh deliklerden geçtiler..
kaynatsan olmuyor katsan olmuyor..

kutuyu okudum..
percolator dan geçiriniz diyor..

bu percolator ne ola ki..
bilemedim..
bilmem bir kaç yılı buldu.
bir plastikhuni gibi  filtre ve kağıt filtreler ile tamamlandı süzme kahve bilgimiz..

arada yurt dışına bir gittiğimde..
kahveleri artık self servis makinelerden almaya başlamıştı avrupalı milleti..
burda da bazı otellerde vardı aynı makine..
ama üzerinde düğmesi vardı.. çaykahve sıcak su dağıtıcısının.
ne istiyorsan basıyordun düğmeye..
bir nevi semaverin elektrikli hali.. 

ama bu yeni makinelerde..
düğme filan yok..
kahve bardağını yanaştırıyorlar.. cırrt doluyor..
nasılken nereye napınca oluyor diye bir süre izlemiştim..
utanarak bilmemekten..
meğer kahveyi döken musluğun hemen üzerine bir mandal takmışlar..
fincan mandalı itiyor..
kahve dökülüyor..
çekiyorsun fincanı kesiliyor akması..
sonra sütü ayrıca alıyorsun bir sürahide duruyor.. 

derken duyduk ki gurme kahve dükkanı açılmış istanbulda..
john's coffe world ün açıldığını dergide okuyup .. 
koklaya koklaya kahve seçmeye ..  almaya gidişim..
aynı gün..
forest nuts favorimdi hala da öyledir..

sonra sıra sıra kahve makineleri resmi geçidi.. hayatımdan..
espresso-danlıklar.. ki sütle yine filtre kahve muamelesi yapardım onlara da..
çeşit çeşit..fransızlardan başka herkesin  french press dedikleri..
fransızların sadece cafetiyer dediği cam kahvedanlıkla servis yapan kafeler..
derken makiatolar.. kafelatteler..
espressolar..
yetmedi evlerde espresso makineleri..

şimdilerde türk kahvesinin o keyifli ve ritüelli içişi..

iki zamanda ..
seviyorum kahveyi..
sabah çok erken..
ve işe gelir gelmez..
başka zamanlarda da seviyorum kahveyi..
yoldan gelince..
konserden çıkınca..
şarap içince..
alışveriş bitince..
yeni bir kitaba bir filme başlarken..
kahvesiz asla.. diyebilirim..

anısı ne çok.. 
acısı da..
bir çay kaşığı instınt kafenin.. bir fincan sıcak süte katılarak hazırlananı..
bir yudum içilip bir yudum mavi maşrapaya nakledileni.. en acısı..

sen hayatı seviyorsun..
her yudumda mmm diyorsun..
diyen saime hanım.. en tatlısı..
ya da sürpriz yapıp bir dilim çokellalı ekmek..üç zeytin..
apti efendinin aptes suyu ısısındaki sütlü neskafeyi ..yatağıma kahvaltı getiren çekirdeğin ki..
ya da yaşı altı olur olmaz..
hemen bana kahve yapmayı öğrenmek isteyen hbç..

neskooofi.. diye dalga geçerek içer misin diyen dostum..çok uzaklarda şimdi..
2 yıl birlikte yaşadıktan sonra..
ayrıldığım yıllar sonra karşılaştığımda..
"sen her kahve içtiğinde içiyordum ya o zamanlar.
sanırım ömürlük kahvemi o zaman içmişim.. artık içemiyorum" diyen ve benim kahveme.. çayla eşlik eden biri.. o daha da uzaklarda..

uykusuz geceler..
sonunda gece yarısı kahvesinin hayatımdan çıkışı..
giderek saat altıdan sonra kahve içmemeye başlama..
şimdilerde evde kafeinsiz kahve bulundurma..

yıllar önce.. starbucksdan amerikadan getirilen termos bardak.. üzerinde salsa adımları olan..
hala sağlam duran..
yıllar sonra burda da açılmasını karşılamak.. aynı dostla..

he bu ne bu..
bilmiyom..
içimden geldi..
kahve aracılığı ile zaman yolculuğu yapasım geldi..



Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

Adsız dedi ki...

Seninle kahve içmeyi çok özledim :(
Ece

Selgin GB dedi ki...

Her şeyi bir kenara bırakacak olsam, yaşayacak kadar yemek ve suyum olsa bir hırka, kitap ve kahvem olsa bana yeter, diye düşündüğümde onsekizime basmamıştım. Sonrasında benim hayattan ve hayatın benden talep ettikleri hep arttı ama geçirdiğim en güzel hafta sonlarının evde hırkam sırtımda elimde kahvemle kitap okuduklarım olduğunu gördüğüme göre aslında değişen bir şey olmadı.
Çok güzel bir yazıydı Atalet. İlle de instant derim ve kahvemden bir yudum alırım...

Follow my blog with Bloglovin