hemşire deskinde oturmuş emar sonucunu okuyordum..
birden yaşamını okuyormuşum gibi gelmeye başladı..
yaşlı.. tombul.. az biraz endişeli..
eski herşeyleri bulgaristan’da onlar zaten yok elimizde son
iki sene yapılanlar vardı da.. onları da saklayamamış..
ama bende şu sonuç var dedi.. kızı..
derinlerden biyerlerden
çıkardı bir rapor..
bir de yeni yapılanlar var..
çocukluğunda bu bacağında yaralar olmuş akmış dedi kızı..
bir kere götürdük ordan bir iğne yaptılar..
yüzümde nasıl bir ifade belirdiyse..
ama yara filan yok .. o
kapanmış dedi..
sen hatırlıyor musun dedim.. bu bacağın aktığı zamanları..
onüç yaşındaydım dedi..
e ne yaptılar.. hiç öyle kendisi geçti..
kapanan yaralar..dört tane iz bırakmış..
bacağın yan tarafında gamze gibi..
sonra bura geldik..
evlendim..
çok iş vardı bi daha bakınamadım..
bi kere bir doktor bunu ameliyat edelim dedi..
ben tayin oldum gidicem gitmeden şu filmi çektir de yapalım
dedi..
film makinesi bozukmuş.. o zaman aydın'daydık..
Biz işi gücü ayarlayıp izmir'de çekinene kadar.. o doktor
gitmiş..
yerine gelen de baktı filme .. teyze sen istanbula ankaraya gitmen lazım
dedi..
iş güç çoğudu.. kaldı öylece..
muayene bitti..
hemşire deskinde oturuyorum..
emar raporunu okuyorum..
ama nedense elmaların çiçek açtığı zamanmış..
havada bahar kokusu.. gökyüzünde güneş varmış..
rüzgar varmış ot kokuları getiren..
saçları iki betik örgülüymüş.. hızla yürürmüş tozly patikada..
genç bir gelinmiş..
aydın'daymış..
boy boy süt kuzusu bebeleri varmış..gelinin..
az aksarmış tarlaya tapana gider gelirken..
az sızlarmış bacak geceleri..
elmalar çiçek açmıştı ya hani..
ağacın yanındaki bir kütüğün üzerine basıp uzanmış bir dal
elma baharı koparacakmış sanki..
eve gelip vazo niyetine çinko bir ayran bardağına koyacakmış bahar dallarını.. toprak
mutfakta sanki..
o kütüğün kenarından inerken işte.. o menisküs o zaman
yırtılmış..
yine baharmış sanki..
o bebelerden biri sırtında bağlı.. ikisi önünde arkasında oynaşarak.. güderken en sevdiği ineği..
sanki o fıtık da o gün ineğe doğru hamle eden köpeğe hoştlarken kayıvermiş yerinden..
ve yükler ve çuvallar..
ve hayat varmış sanki sırtında..
ama nedense hep elmalar çiçekteymiş..
sanki..
sanki emar değil..yaşam öyküsüymüş raporlardaki..
beyaz kağıda yazılı siyah lazer baskılar değilmiş sanki..
mavi gökte.. elma çiçekleriymiş..
sanki..
5 yorum :
Bu nasıl on numara bir yazı olmuş böyle?! Nasıl usta işi ama bir o kadar akar gibi, kendiliğinden şırıl şırıl... Bak hatrım kalır blogda kalmasın, bir yerlerde tescillensin.
Off... hep güzel yazıyorsun ama bu bambaşka bir şey olmuş. Çok çok güzel... Ne bir kelime eksik, ne bir kelime fazla, hepsi yerli yerinde... Bir nota bile yok tiz basan... Tebrikler...
Emardan fırlayıp atlayan bu kadın öyküsüne bayıldım ama ben...
Şiir gibi yazılar hep.. Hep şiir gibi..
sanki
elma çiçekleri
hayatını çizmiş iki belikli gelinin.
Bu yazı bir başka güzel olmuş sanki...
Yorum Gönder