11 Mart 2013 Pazartesi

viva la mujer ve diğer kafa karıştırıcı konular ve tüyler ve kibele ve martılar.. ve hatta gel vatandaş bak şarkılı türkülü.. yetmedi dersen tiyatrolu yazı..

dünya yansa çulu yok o yüzden umursamaz değilim..
zira çulum olmasa da.. diğer çulsuzların derdi benim..
çulum yanmasa da.. diğer çulu yanmışlarınderdi benimdir ..

tuzu kuru da denemez bana..
tuzum kupkuru olsa da.. 
elde pirinç .. tuzu nemli olanların tuzunu kurutmaya koşanlardanım..
tuzu olmayana tuz bulmaya çıkanlardanım..

lakin içimde bir ironi damarı var ki..
en dar zamanda birden patlıyor ..

ondandır kahkahamın bolluğu..
gülerim ağlanacak halimize..  bile değil benim ki..
ağlanacak halin gülünesiliğini farketme becerisi..

epeydir bir sürü fikir delip geçiyor zihnimi..
ama buraya yansıtacak kadar cümleye gelemiyorlar..

koca bir kadınlar günü geçti..
kadınların yirmibeş yılda bir arpa boyu yol alamadığı anlaşıldı ama..
yazmadım bir kadın yazısı.. bunca kadın konusu düşkünü iken ben..

bunun nedeni sanırım iletişim bozukluklarının artması..
cümlelerin havada anlam oluşturmadan.. amaca.. hedefe yönelmeden uçuşması..
ve bir diyaloğa dönüşmemesi..

topluca karanlık odaya düşmüşüz..
hiç görmediğimiz fili dokunup tanımlar gibiyiz..
bu da bende kaçma.. saklanma.. haber almayım da canım üzülmesin.. duyuları geliştiriyor.

ataleti koru ona iyi bak..
diyesim var..

bak hem kadın ne demiş..

cumartesi geç saatte
tevebeşdünya kanalında müzik şölenine denk geldim..
eskinin şarkıcıları enriko masiaslar jerar lönormanlar  filan..
siz de bilirsiniz onları 
yeni albümleri..
kavırlanan şarkıları ile gündemdeydiler..

bazıları çok bildik bazıları..
kıbrıs çıkartması yüzünden.. 
kültür bloğuna takılmış benden de kaçmış..

işte  nasıl bir dünyada yaşamak istediğimi.. orda söylenen bir cümle ile farkettim..
programın bir ak saçlı sunucusu var bir de yanında yardımcısı gençten..
"aynı masada bir arap bir alzaslı bir provanslı bir ermeni oturuyoruz" dedi ak saçlı sunucu..
döndü gençten yardımcısına.." sen ermenisin değil mi" dedi..

bak bu deyiş bu soru bu sözcük.. nasıl tüyleri diken diken ediyor değil mi..

ama gençten yardımcı sunucu..
kahkahalarla gülerek evet dedi.." annem ermeni ama.. babam normal.."
rtük devreye girsin.. tüm etnik kökenler ve meslek odaları gençten yardımcıyı yerden yere vursun..
anneler sokaklara düşüp bağırsın.. derken..
 gülüşerek devam ettiler..

işte bu..
ben tüylerimin diken diken olmadığı..
bu "sen .. sin değil mi sorusunun ardından karşı tarafın içine  saldırgan zombi kaçmadığı bir yerde yaşamak hakkımı istiyorum..

eskiden bir nebze saygı ile..
engellenebiliyorlardı artık  engellenemiyorlar dediğinde..
sen nerden bilicen varoşun gücünü adım adım anadolu gezmiş olsan da..
dediğinde..
kadınsın o yüzden sözünü dinlemez bunlar dediğinde.
kabul et bunları artık yaşam insanlar böyle olacak ve hatta  biz uyum göstereceğiz demeye getirdiğinde..
"azınlık hakkımı istiyorum" dedim.. geçen gün patrona.. 

ilk defa sür çekecek..
lafımın üzerine laf edecek bişey bulamadı..
o hazır boş bakarken..
yani hiç eğitilmeyecekler mi diye sordum..
kıracak saracak yapacaklar ve her yerde..
mahkemede.. kamunun nazarında ve hatta senin gözünde haklı mı olacaklar..
birine kızmanın ayrı.. onu ölümle tehdit etmenin ise başka birşey olduğunu anlatacak bir davranışımız olmayacak mı..
dedim ben daha üstüne üstüne..
ha özür mü.. e diletiriz.. dedi..

bence top yekunuz..
ve ben bu yekunda artık yerimi bulamıyoruz..
tam bir ionescusal durum söz konusu..
hani gergedanda..
önceleri sokakta gördüğü gergedanlardan korkar iğrenirken.. 
sonunda tek kaldığında aynada kendi insan görüntüsüne bakar ve nefret eder.. 
soluk benzinden yumuşak derisinden ..
o da kalın ve yeşil bir deri.. 
minicik burnu yerine.
bir boynuz istemektedir artık..

ben gergedanlaşmayanlardanım..
antigergedan bir yapım ve tarzım var..

yeni evliyken şaşırıp "ne seversin koca" diye sormuştum da..
"balık" demişti.
"ay bilmem" demiştim "ne almayı ne yapmayı"..
dahası sevmem dememiştim..
öğrenirsin demişti..
gülümseyerek ve hoşgörülüce..
"bu konuda istikrarlı bir cehalet sergileyeceğim" demiştim..
ve sözümün arkasında durdum..

pişmanım kibele..
eğer toplum.. 
benim o günkü cahil kalma dürtüm nedeniyle.. 
böyle bir saplantı ile cezalandırıldıysa.. 
der ve saçmalar.
akabinde..
gergedanlaşma konusunda da.. 
öyle tutarlı bir beceri yoksunluğu segileyeceğime and içerim.. 
canıtın üzerine..
tüm martı tüyleri hakkı için..
der ve kendime gelirim..

klinikte pek tatsız işler..
işler derken ..
hekim olarak yaşadıklarımız tatsız..
her bilgi ve cümlenin sorgulandığı..
söylediğin her şeyin taahhüt ya da beyaz eşya sigortası gibi algılandığı.
kendi bilgi eksikliğine bakmayanların "senin kadar anlamamı sağla" isteklerinin ardı arkasının kesilmediği bir  noktaya geldik sonunda..

yardımcı personelin de inisiyatifsiz..
sorumsuz..
bilgi eksikliğinin farkında olmayan..ve bu eksikliği gidermeye dirençli olduğu..
fütursuz kolaycı ve kaypak olduğu günlere..
gözümüz aydın olsun

elde kalem bi sürü not yazıyorum..
ahmet beyin kalçası kırık olabilir ama film çektirmek istemiyor.. 
öenmli bişey olmadığını düşünüyormuş..

ayşe hanım havuza alınmamış olmaktan şikayetçi..
ama aslında havuza kendi isteği ile girmemiş..
şikayeti değerlendirildi..
havuza almayanlar idama mahkum edildi.. diye..

yapcak bişey yok..
mesleği bırakmak için henüz genç..
 ama başka mesleğe geçmek için yaşlı olunan bir yaştayım
ve hapırsalar da köpürseler de..
ben sistem içinde devam..
eğitmeye ve tedavi etmeye.
alın yazısı değil..  kömür karası diye bişi var hafızamda..

sıkı bi piyango bulur..
ki almıyorum bilet filan..
nerden bulucam..

aniden mısırda halamdan gelen mirasa konarsam..
ki halam filan yok nerden konucam..

o zaman düşünürüm..
bir kadın vakfı açmayı bir gençlik vakfı..
adıda PP vakfı olur..
hem atalete P harfı.. uyar.. 
açılımı "par prensip".. 
yakışır..

neden mi..
aslında artık kimseyle uğraşasım yok..
ama par prensip bırakamıyorum urganın ucunu..

saklanasım var dedim a..
ben nereye saklanırım..
krafta kitaplara..
güzel sheylere..

aklımdan mavi gök üzerinde gümüş ok gibi.. martı kanadı gibi fikirler geçiyor da blog..
pek kayda değer bir şey yok senin sayfana not edecek..

 can yücelden daha kötü durumdayız..
"oysa biz kurtarmak için yaradanı kullarını kurtarme zahmetinden " demiş a tutukevinden yazdığı şiirde..
işte biz kurtarılmak istemeyenleri döve ite kurtarma aşkına düşmüşüz..
ki ondan karşımızdaki levrek bakışları..

gözümüz aydın..
kadınlar günümüz bol hediyeli..
ondört şubata taş çıkaracak denli süslü..
ondört martımız az kanlı..
hayatımız heyecanlı olsun ne diyim..
hayır desem de ne anlamı var..

Image Hosted by ImageShack.us

1 yorum :

serpil dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Follow my blog with Bloglovin