yirmi yıl önce bugün pazardı..
yirmibirlik henüz bir yaşının sonlarındaydı..
akşam üzeri konuklar gelecekti..
konuklardan önce uğur mumcunun saldırıya uğradığı haberi düştü eve..
onlar arabada radyoda..
biz evde televizyondan öğrenmiştik..
yirmi yıl önce bugündü..
uğur mumcu..
bir başka değeri bu toplumun yetiştirdiği bir beyin değeri..
düşündüğü.. konuştuğu. yazdığı..
aydınlığı sevdiği istediği..
bunun her bireyin hakkı olduğuna inandığı için..
yok edildi..
*********************
dün..
iş yeri çok yoğundu..
yoğun derken her an başka bir şeyle
uğraşmak ve sürekli kapı telefon ile bölünen işleri tamamlamaya çalışmak..
zordu ben tek çocuk gibiydim ..
sessiz evde derin konsantrasyon..
dikkatimi yoruyor bu maltitasking ve delikli konsantrasyon..
gün sırasında ve sonunda..
geleneksel çekirdekle dövüş seviş dövüş
seviş dövüş beşlemesini tamamladık..
akşam pizza yiyelim mi diye sorar sormaz.. babam nöbetçi, mi diye sordu bana..
ikimiz de onun minik çocukluk günlerini anımsadık..
sonunda başka bir kötücül gıdada karar kıldık..
inişli çıkışlı bi ilişkimiz var.. düzeyli
değiliz.. =)
sonra akşam evde..günün sonunda uyuşturucu niyetine
..
iki film izledim..
biri güvercin kanatları..
filmin son cümlesi vurucuydu..
sahneler elbiseler ve mekanlar dışında
çok ilgi çekici gelmedi..
ama o güzellikler için izlenir..
diğeri..
horozun kahvaltısı..
onu pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim..
sefil evler sefil yaşamlar..
eh kahramanın sonunda mutlu olması iyiydi tabii..
hatta o kadar yorgun olmasaydım belki..
izlemekten vaz geçerdim..
ama haşhaş
niyetine.. gitti arada..
bugün..
yine otobüste..
-ne öğreniyorsunuz..
- anatomi.. fizyoloji..
-nerde gidiyorsun kursa..
-ismekte
ben ??????
-siz de gelsenize..
-bana teklif geldi zaten.. öğretmen olmam
için..
ben dönüp bakma isteğimi zaptederek
içimde.. noluuyooooooooo burda çığlıklarımı sessizleştirerek..
-a ne güzel .. e siz süper yaparsınız
bunu..
-hep anlatıyorlar mı..
-yok pratik de var..
-ben pratiği iyi yaparım da.. anlatımdan
tedirgin oluyorum..
-ay ne var daha çok yazıyoruz zaten
derslerde..
-e ben anlatmazsam siz ne
yazıcaksınız..??
ben.. bak bu gerçekçi..
-kitaplar var zaten..
burda koptum konuşmadan..
ismekte anatomi fizyoloji içeren bir
kursa takılmıştım zaten..
gömüldüm kitabıma..
az sonra yeni bir cümle atladı kulağıma..
da anladım..
saç bakım cilt bakım kursuymuş..
son..
dün nörolog bana bıdı bıdı bişeyler
anlatırken onu dinlememe engel olacak kadar takıldığım konuyu anımsamaya
çalışıyorum..
ama gelmiyor aklıma..
fransızca bir sözcüktü hatta not almıştım bir kağıda..
ama gün sonunda onu da atmışım..
böyle de dağınığım bu ara..
bırak bir fikre..
tek bir konuya..
hiç bir şeyin tekine sabitlenememekte aklım..
yorum yazarken bile kopuyorum.. ikinci sözcükte..
3 yorum :
kızınla didiş,seviş,
kızı olmanın en güzel tarafı iki kişilik parti yapabilmek demişti biri sanırım.
çocuklar büyüyüp evden ayrılınca,tek kişilik parti biraz zor oluyor ama...
hayat onlarla daha güzel .
Allah yokluklarını vermesin,onlarla beraber biz de büyüyoruz,öğreniyoruz ataletim
insanın kızı olunca parti yapmak için daima banko biri var:))
Horoz Kahvaltısı niyeyse hoşuma gitmişti, bu Avrupa sinemasının dilini seviyorum.Film bitince,annemin sözü geldi aklıma,kıyıda durdu ortada bulundu... Sonunda kahramanımız ,herkesin hayatının ortasına kuruldu ya...
Güvercinin Kanatlarını görür görmez o şapkaları falan aha dedimn Ataletim sever bunu...
Otobüste giderken bir anne kız oturdu karşıma,kız ayaklı ansiklopedi kıvamında sürekli bir bilgi aktarımında ana da vallah ne yalan söyleyeyim ayaklı ansiklopedinin ayaklı ansiklopedi anası... Konuşmadık ne ressam ne müzisyen ne felsefist ne Fizikçi kimyacı koymadılar. Ben ağzımı beş karış falan açaçacam da ayıp olacak. Ama sonunda şöyle bişi oldu.
Kız-Anne, Amerilaya neden Amerika denmiş, Kristof denmemiş mesela ya da Kolomb... Anne bilmem dedi . Ohhh şimdi zurnanın zırt dediği yere geldiniz mi? onu da ben biliyom işte. Çünkü bizim Kolomb Amerikayı keşfettiğini bilmiyodu,onun başka bir kıta olduğunu America Vespuci anlamıştı ehu ehu:)
Bıdı bıdı nörologları severim de çok bulunmazlar şükür. Nörologların genelinin işten, hastadan gayrı pek anlatacakları yoktur.Teşhis koymaktan çok hasbelkader nasıl teşhis koyduklarını anlatmayı severler. Tedavi desen, zaten mümkün değil. Anatominin yanına fizyoloji, onlara da MSS ekler, hepsi kendi yoluna buyursun,der ve giderim...
Yorum Gönder