17 Aralık 2012 Pazartesi

tuhaf bir konu.. hiç ilginç de değil üstelik..

şimdi bahsedeceğim konuyu.. neden bu bağlamda ele almak istediğimi düşündüm 
önce..

bahsetmeye başlayınca anlayacaksınız..
benim..
bizim yabancı olduğumuz bir konu değil çünkü..

ama ben bu konulardan genellikle kaçınırım..
zira ataletin sosyal misyonla bağlantılı olmasını istemiyorum..
atalet kötü kız zira..
öyle olmasını istedim..
duyarsız.. tutarsız.. bazen kaba..
patavatsız..
tam olarak olamadı..
aslı huu nesli huu derler..
bu da öyle..

facebukta daha  rahat dile getiriyorum tepkilerimi..
bu tip konularda..
ama blogda yazmak doğru gelmiyor..
ama bu kez yazmak istedim..
üstelik tamamen yabancı ellerde yer almasına rağmen.. 
neden bundan bahsedesim var diye 
düşündüm de üstelik..
cevabım:
hani filmlerde olur ya..
" güya bi arkadaşının sorununu psikiatra jinekologa.. üroloğa soran" insan yaklaşımı olabilir..

cumartesi günü amerika birleşik devletlerinde bir ilkokul basıldı 
ve ana sınıfı  bölümü kurşun yağmuruna tutuldu..
katilin kim ne nasıl hangi şartlar altında bunu yaptığının sadece gazete değeri var..
28 kişi öldü 20si ana okul öğrencisi..

kayıp duygusu..
acı..
ailelerde.. kişilerde.. ulusta..

çok yakından yaşadığımız bir duygu..
okul gezisi otobüsü devrilir..
trafik canavarı deriz..
korucu minibüsü taranır..
okul taranır..
çarşının ortasına bomba konur..
terör deriz..
olayı konuşuruz konuşuruz.. küfrederiz lanetleriz..
söz biter babam biter..
o insanlar o kaybedenler.. 
ah ki ne ah..

insanlar aileler yuvalar..
yıkılır..
kırılır ..
dağılır..
çorbamız boğazımıza dizilir..

dizilir mi acaba gerçekten..
benim diziliyor açıkçası..
ama herkes adına nasıl konuşayım..

facebukta biri bu okul baskını haberini koymuş..
diğeri de gelip altına..
"merak ediyorum acaba o çocukların kaç tanesinin ailesi silahsızlanma karşıtı"..
demiş..

uf ben ya naif ben..

o silah alan satan bulunduranlara ayrı kızıp
o çocuklara ayrı üzülüp..
hepsini bir kefeye koyamayan..
hepsini altalta yazamayan ben..

bloğa yazsam..
haberini yapsam ayırırdım bu ikisini..
birini yas diğerini toplum ve eğitim  sorunu olarak ele alırdım..

abede'deki silahla ölüm silahla yaralanma silahlanma istatistiklerini
ve o zavallı çocukların haberlerini ayırırdım..

peki ne demeye çalışıyorum..

bu bir çok blogda yayınlanan bildiri.. 

bunu..

ne diyor..
"sevgili blog dostlarım,
bende birçok yemek kraft yaşam tarzı ve kendin yap blogcusundan biriyim ve bugün sizinle paylaşacağım yazım hazırdı..
ancak dün olanlar kalbimizi kırdı..
biz de sizin gibi haberleri izlerken ağladık ve yüksek sesle neden en masumların başına öyle bir şey geldiğini sorguladık..
yalnızca kaybedilen canlar .. yaralılar ve onları kaybedenlerin acısı için değil.. noel büyüsü ve ruhu için de yas tuttuk..
diyor ve devam ediyor..
sizi seviyoruz..
sizin için dua ediyoruz..
kayıplarınız için acı çekiyoruz..

kaybedilerin anısını onurlandırmak için bugün bloglarımızdan ve bilgisayarlarımızdan uzak durmayı seçtik.. ve yaşam adına  bugünü en sevdiklerimizle  çocuklarımız dostlarımız ailelerimizle geçirmeye karar verdik..

özetle bu..

yukarda bahsettiğim.. "kaç tanesinin anne baası destekliyordu silahlı olmayı " cinfikri değil..
çizmeli demokratlık..
enenenen herşeyi bilen dosdoğru p.....değil..
o katılar benim etrafımda durmasın..
çizmemle teperim..
ennn herkesden daha düz odun gibiler..
gazete haberinin altında biz üzüldük sizin gibi katil değiliz.. suriyeli çocuklara yaptıklarınızı ödüyorsunuz
filan yazanlar..
hay bi sesiniz kesilsin.. 
belki kendi sesinizin etkisinden kurtulunca beyniniz çalışmaya başlar..

çünkü insanız..
her bir yanımız hata..
ve bunu düzeltme şansımız var..
yaşadıkça..
her an ümit var..

ama bunca kaybettiğimize bir kez bunu duymadım..
kürt çocuk ölür.. "az büyüyünce taş atcaktı zaten".. olur..
"memetçikler ölürken iyi miydi" denir..
"hep fakirin çocuğu ölüyor" denir..
yav bu nasıl bir mantık.. acımasızlık..
neyin tükrük saçan doğruculuğu..
kim alıştırdı bizi buna..

hay o doğdum doğalı televizyonda herkesin haddini bildircem diye yamık yumık konuşan kaplıcak mıdır nedir
onun ve benzerlerinin tekeri göğe gelsin yav..
bizi nasıl acımasız yaptılar....

rikkat sessizlik..
acı çeken insanın yanında sessizce oturup onun acısına tahammül etmek..
bu değil midir olması gereken..

başkalarının kayıplarını herhangi bir ideolojiye.. ideale bayrak yapmak..
evladını kaybetmiş annelere bir de ulusal misyon yüklemek..

hadi burnuna mikrofon uzatmak filan.. medyanın ayıbı da..
günahsızları misilleme aracı olarak gören.. 
bir şeylerin bedelinin ödendiğini düşünen
bu sosyal ortam huliganları..
çok ürkütücü gelmiyor mu size de..





Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

lale dedi ki...

Çok yıllar önceydi,iki çocuk silahla oynarken biri diğerinin ölümüne yol açtı.Ama ne yazık ki ölüm oyun değildi...Bunun sonucunda bireysel silahlanmaya hayır diyen ''UMUT VAKFI'' kuruldu. Kuran Ölen çocuğun annesiydi...
Bir gün bizim eve bir zarf geldi, kalınca bir zarf, Umut Vakfından, Nazlı adına... Vakfı biliyorum, Nazlı'ya bakıyorum daha ortaokul sonlarda falan... Dayanamadım açtım. Bir teşekkür mektubuydu, yıllardır verdiği destek için...yıllardır hem de... Bunu niye yazdım, çocuğumla burada öğünmek için değil, kendimle öğünmek için:))) demekki ben doğru yoldayım dedim...O çocuğu atış poligonlarına götüren annesiymiş, üstelik silah da anneye aitmiş.
Bu memlekette biri bir gün bireysel silahlanmayı serbest bıraktı ve bununla da övündü, çoluk çocuk maganda kurbanı oldu, meydanlarda hakkını ararken değil düğünlerde eğlenirken öldü... Belki cezasıdır onunda durup durup mezarının açılması...
Bu konuda çok kızgınım, hınçlıyım...

carpediem dedi ki...

maalesef insanlar,söyledikleri ve yaptıkları artık şaşırtmıyor beni yaşadıklarımdan dolayı...

Follow my blog with Bloglovin