kaynak |
bu sağlık bakanlığı toplu hemşire ve sağlık memuru alımlarına başladı başlayalı..
durum vahim..
kadro sürekli değişiyor..
daha üçüncü sınıfta iken kpssye girbiliyorlarmış..
ve iki yıl süre ile geçerli oluyormuş puanları..
daha mezun olur olmaz.. atamaları yapılıyor..
bu durumda tüm kurumlarda .. özel olanlarda bir personel eksikliği oluşuyor..
bu yüzden değişip duruyor kadrolar..
hatta neredeyse memnun kalsınlar diye pohpohlayacağız.. (inanma sakın)..
neyse işte vizitte dedim ki yeni ekibe..
farkında mısınız burada her vizitte ne öğrendiğinizin..
memnun olmayı..
susadım. aa ne iyi farkettim susadığımı.. ve hatta suyun yerini de biliyorum ..
oraya kadar gidebilme.. suyu olduğu yerden çıkarabilme.. bardağa koyma içme ve susuzluğumun giderildiğini farkedebilme yetisine sahibim bugün..
memnunum..
demiyorsanız eğer..
o zaman anlamadınız demektir dersiz.. bir kez daha dolaşalım viziti..
ben hergün birkaç kere bunu anımsamaya çalışırım..
bu beni biraz iyi biraz kötü etkiler..
çok fazla beklentim olmadan ..
minik şeylerle güzelleştirebilirim bireysel yaşamımı bu iyi birşey..
ama bazen de insanın motivasyonunu azaltan birşey..
bu sabah yolda giderken monet.. empresyonizm babası istanbulda sergisinin afişini gördüm yine..
hala bakmadım gerçi..
ama monet acaba diğer empresyonistlerden yaşlı mıydı.. yoksa diye düşündüm..
çünkü artık monenin kataraktı olduğunu ve gerçekten de etrafını öyle gördüğünü biliyoruz..
gördüğünü çizmiş adam.. aslında.. yeni bir teknik ve akım geliştirmek değilmiş amacı..
ona bakarsanız van gogh da dijital kullanırmış.. ve dijital zehirlenmesi nedeniyle sarı görürmüş.. etrafı..
sarı yoğunluklu resimler çizmeye başlaması o yüzden ama her ne nedenle olursa olsun..
uzaklara baktığüımızda gördüğümüz gibi çizmeyi başarmışlar ve bir devir akım başlamış..
belirsiz ve flu görüntüler devri..
şimdilerde fotoğraf sanatı aldı başını gidiyor.. daha net daha net daha büyük daha yakın çekme konusunda bir telaş var etrafta..
yakın net ve büyük..
çiçekler ne güzel.. ne gerçekçi noktasından..
çiçeklerin pistili püstülü üzerindeki toz zerresini tartışır hale geldik..
hep şu şiir geliyor aklıma..
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve orman gibi kardeşçesine..
insanın iki özlemini de dile getirmiyor mu??..
hem ait olacaksın bütüne.. hem az uzak ve farklı olacaksın..
hem genel bakışı görecek tadını çıkaracak hem her deliğin içine burnunu sokacaksın..
bak bergama şehri geldi aklıma tepede dümdüz ovaya 360 derece bakan antik şehir..
ilk kez o zaman içselleştirmiştim tepede olmanın kartal yuvasından etrafa bakmanın verdiği güveni..
ta ufukta bir toz bulutu olsa..
hemen hazırsız.. sürpriz yok..
ve elbet ilk maydanoz çiçeği makro fotoğraf çekimimi anımsadım sonra..
hele o minicik kır çiçeklerini hani iki milimlikler ama herşeyleri var diyebilmeyi..
bi yakından bak.. bence yaşama.. sonra uzaklaş bi de ordan bak..
bi uzaktan bakmaya başladıysan eğer. hadi bir de dibinden bak..
tekilin bireyin katkısını .. bütünün uyumunun güzelliğini seç.. seçebilirsen hangisi daha önemli.. daha etkili.. ve özel..
işte sabah bunları düşünerek geldim.. yolda.. ve baktım.. bir eski dost taze blogcu da bahsetmiş bu uzak yakın ilişkisinden..
ve bir de sonra bişeye sinirlendim o yüzden bu düşündüklerimden önce onu yazdım buduarda..
ama yolsa en son aklımdan geçen..
makro can'sa..
elektron mikroskobu sanatın piri midir.. di.. bakın bakalım da siz karar verin..
pese.. hiç yazıyla alakasız ama gayet ataletçe.. bu dostun denizaltı fotoğraflarına bakarken bir mor balık gördüm..
incelerken zebra gibi siyah beyaz çizgili beden üzerinde mor baş ve omuzları (???) olduğunu farkettim..
anla işte omuz dediğim solungaçlar civarına kadar olan yeri..
düşündüm.. bir siyah beyaz dapdaracık etek ya da sigara pantalon edinesim geldi üzerine mor bir kazakla giymek için..
bunlar sabah ve güne başlarke olanlardı..
ama sonra bunca tıktık heveslisi miyim ki.. her yere bağlantı kaynak ekliyorum..
nasıl bir saygısızlıktır diye sinirlendiğimden önce şu yazıyı yazdım buduarda..
bence tepkiler önemlidir..
ne kadar önemsiz konuda da olsa..
he bir bardak suda fırtına koparıyorum değil mi.. eh ama bu bardak değil
mantalite ..
zihniyet..
yaklaşım ..
öyle yani..
2 yorum :
niye? niye içim gibisin ki? bilmem, bilemem.
yakınına daha yakınına... uzağa daha daha uzağa... anlamı kaçırdıktan sonra ne fayda be ataletim... siyah beyaz etek ve mor bluz fikri müthiş... :)) biz bütünü hep kollamak zorundamıyız sence... izin mi almak lazım kaybolmak için detaylarda özgür... bilemedim ataletim... anlam detay da mı yoksa :))) sevgiyle
Yorum Gönder