bazen çok iyi çok güzel birşeyle kesişir yolun..
tesadüftür.. sağduyudur.. öngörüdür onu seçip almanın nedeni..
işte şebnem işigüzel'in hanene ay doğacak'ını.. basılır basılmaz almıştım..
çok beğenmiş etkilenmiştim..
o zamanlar daha gençtim.. kitabın konusu ön planda geliyordu benim için..
sözcük cevherciliğini farkedemiyordum..
kadının insan olma hakları ve insanın insan olma haklarının sevdalısı ..
neferi..ateşli yandaşı olarak.. çok beğenmiştim..
o zaman gugıl'anım yoktu.. hemen sorup öğrenemiyorduk..herşeyi..
bilmiyordum böyle bir yazar yok sanarak neredeyse takma isim niyetine kabullendiklerini.. editörün aklına telefon rehberine bakmak gelmese öyle sanmaya devam edim gazete haeri basacaklarına..
kitabı öyle beğenmiştim ki.. başlık unutkanı isim unutkanı ben.. yazar adı soyadı kitabın adı olarak kaydetmiştim onu beynimin kabuğuna..
sonra aramıza neler girdi..
ben neden diğer aşık olduğum yazarlarda olduğu gibi.. peşine takılmadım.. bilmiyorum..
ama bu yıl işte benim şebnem işigüzelle arayı kapatma senem oldu..
eski dostum kertenkele.. kapağında yere düşen melekler tablosuyla elimdeydi bugün..
sıra sıra kıvırdım..hızla bitirip yeniden okudum o sayfaları..
bugün burjuvaziyle ilgili bir tepkisini yazan ..
kimbilir bencileyin tepesini attıran bişeye tanık olmakla.. yazan selgingb'yi andım bir sayfada..
"saçlarını dümdüz omuzlarına dökmüş,,kamerayakorkarak gözlerini açarak bakıyor.. yoksulluktan çıkmış.. düşlerini ufalamış..
bu yüzden çok yorgun.. parlak makyajı güzel birmaske yüzünde.. bu maske yüzünden çocukken oyuncakları olmuş..kitapları.. boya kalemleri olmuş .. dayak yememiş.. aç kalmamış gibi.. büyüklerle verdiği savaşın tahrip ettiği yüzünde her maske şeffaflaşıyor.. sudan çıkmış bir balık gibi gövdesini yere çarpıyor.. gövdesini çarptığı toprağa güvenle ayak basanlar başka türlü yemek yiyor.. başka başka düşünüyor.. onun yeni yeni öğrendiği ressamları.. şairleri çoktan biliyorlar.. kendisini eksik sanıyor.. oysa sadece genç.. "
kitaptaki kertenkelenin.. televizyonda çalışmaya başlayan teyze kızını izlerken yaptığı sevecen yorumlar.. içinden geçenler..
ama tabii gerçek bu değil..
çünkü o genç kız..eksikliğinin farkında ve peşinde..
eksikliğini bir arsızca kahkahayla bir bilmişlikle örtesi yok..
bu kez sözcükleri birer değerli taş gibi seçmesi dizmesi de etkiledi beni..
konuyu basmadan boğmadan akıtıvermesi de..
romanlar kitaplar .. gerçek hayatın yavanlığından kaçanlar için zaten..
sabah okuduğum bir makalede öyle diyordu..
hayatındakilere.. yaşamındaki olaylara sıkıcılığa bakar..
kitapların arasına saklanırsın..
şort giyip kemer takan erkekler yoktur o kitaplarda diyordu..
en önemlisi..
"ingilizler zümrüt körfezine çıktılar ve iyi olan herşeye el koydular diğerlerini de yaktılar yok ettiler..
irlandalılara sadece sözcükler kaldı diyordu..
o yüzden tuaregler için doğalortam çöl olduğu kadar.. irlandalılar için de doğal ortam kitaplarla dolu evlerdir.." diyordu...
romanlar gerçek hayatın yavanlığından kaçanlar için..
o yüzden romanlardaki olduğundan yukarı tırmananlar hafif utangaçtır..
gerçek yaşamdakilerse arsız.. ve geldikleri yerdekileri küçümser..
bu kertenkele pek okumuş bir oğlandı..
şiirler vardı zihnine kazıdığı..
ve ben de..
eksiklik hissettim.. şiir sevmememin getirdiği..
konuşurken arada.. ya da yaşarken arada..
bir şiiri hatırlayacak kadar..içselleştirmediğim için..
elbette beni cahil sanma okur..
epeyce şiir bilirim..
ama gene de bazen bu duyguya tutuluyorum ökse gibi..
ne olsa bilmek yarı sevmek ayrı..
bu sefer
"kertenkele hüngür hüngür ağlar.. eşi hüngür hüngür..
bay ve bayan kertenkele küçücük beyaz önlüklü..
yüzüklerini yitirdiler dalgınlıkla çünkü..
kurşun yüzüklerini ah..
canım nişan yüzüklerini"..
lorca'nın bu dizelerine borçluyum bu duygumu..
hele de ilerleyen satırlarda..
"ona kertenkelelerin de nişan yüzüklerinin olabileceği gibi..
benim de kitap okuyabileceğimi.. bunu sadece kendim için yapabileceğimi..
kimsenin karşısında bıçkın delikanlı maskemi indirip kertenkeleli şiirin devamını okumaya kalkışmayacağımı anlatmak isterdim" diye yazdığında..
hele hele..
"havlu terlikleri hep ayağındaydı..
ona bu alışkanlığı kazandıran teyzemdi..aslında çoplak ayakla gezmek istiyordu..
çocukluğundan beri bunu çok seviyordu.. nişan yüzüğü takan kertenkelelerin bir de terliklerinin olması düşünülemezdi".. cümleleri işte..
beni dağarcığında daha çok şiir olan biri olmamaktan dolayı kendime eksik hissettirdi..
ama geçer..oturup beklerim geçer..
ordan king crimson'ın o güzel kertenkele albümüne götürdü beni..
sonra kendi yolumdan aktım.. epitaph'a gittim..
I talk to the wind'e geçtim..
o nasıl sözler..
ben bir çok şarkı sözünü ezbere bilirim blog..
o da şiir sayılmaz mı..
üstelik kertenkele şiirinin sadece başı vardı kitapta..
bir ispanyolca sever bilir olarak kalanını da ben çevirdim sizin için..
dişi kertenkele ağlıyordu..
beyaz önlükleriyle..
erkek ve dişi kertenkeleler..
yanlışlıkla kaybetmişler
nişan yüzüklerini..
ah o kurşun yüzüklerini..
ah o kurşun yüzüklerini..
üzerlerinde büyük ve bulutsuz gökyüzü kuşlu balonuna biniyor..
güneş.. yuvarlak kaptan.. saten bir yelek giyiyor..
onlara bak ne kadar yaşlılar..
ne kadar yaşlılar kertenkeleler..
ay nasıl ağlıyorlar.. ağlıyorlar..
ay ay nasıl ağlıyorlar...
7 yorum :
Ben de çok sevmiştim, Eski Dostum Kertenkele'yi... Matrakçı Nasuh'un minyatürleri peşinde az koşmamıştım, nette arayıp bulup görmek için...
'Sarmaşık'ı da okumalısın. ''Hanene Ay Doğacak'' çok güzeldi ama ilk hikaye beni biraz irite etmişti...
Öpüyorum seni Ataletim canım benim
En sevdiğim ilk üç Türk yazardan biridir Şebnem İşigüzel. Yayınlanmış tüm romanları ve hikaye kitapları çok güzeldir, hepsi tavsiye edilesidir. Fakat son romanı 'Kirpiklerimin Gölgesi'ni okurken sindiremedim, yapamadım bunu, insanlığımdan o derece utandım ki, herhangi başka bir canlı olmayı diledim. Bitirdikten aylar sonra bile aklıma geldiğinde canımı acıtmasıyla iz bıraktı bende, kalbimi bu kadar dağlayan başka bir kitap olmadı.
Kirpiklerimin gölgesinde'yi okumaya kimseye tavsiye etmeye cesaret edemedim...
Atalet,
Sanki fırtınalar kopartan bir iç sesin, olabilecek en naif satırlarla anlatıldığı bu yazıyı da, diğerleri gibi aynı duygularla okumaya çalıştım.
Ama dönüp tekrar okuyacağım.
Ve sonra yine.
Ben hiç Şebnem İşigüzel okumadım, desem... Utanarak. Aslında sizin yazdıklarınızı görünce sevinmedim de değil okumadığıma demek ki, okuyabileceğim güzel kitaplar beni bekliyor, diye... Bu da böyle bir avuntu ama benim için normal. Sevdiğim yazarları okumaz, kötü günler için bekletirim zira.
Aslında Türk yazar az okumak benim eksiğim ama bir zaman cesaretim kırıldı, tamiri mümkün olmuyor. Bana biraz dünyadan fazlaca kopuyorlarmış gibi geliyor, bir de özellikle yeni nesil her şeyde olduğu gibi yazarken de abartıyor ve kendini fazlaca önemsiyor. Düz patikalardansa anlamsız şekilde labirentleri seviyorlar ve ben patika istiyorum.
Yine de Şebnem İşigüzel'i okurken aklına düştüğüm için çaktırmadan gururlandığımı söylemeliyim.
Son söz: Ne kadar reddedersem edeyim, maskeler gerekli oluyor. Etreftaki insanların çoğu maskelerle dolaşırken insanın kendi yüzü o maske yüzlerin arasında acıklı bir maske gibi durabiliyor.Belki de maske değil de kalkan kullanmayı öğrenmek daha iyi olacak.
@selgingb.. şebnem işigüzeli oku.. beğenirsin.. ama acı her satırına sızmış bir yazardır ve satır aralarından sana sızar.. bir süre gerçeğe dönemezsin. o anda oğlun kızın bir huysuzluk etse.. huysuzluk edebilme lüksü verdiğin için sevinir.. bir yandan da. onlarla ilgilenirken içindeki hüznü hemen de gideremezsin.. öyle yani..
@ecehan ben naifim zaten.. salaklık düzeyinde. üstelik hem çok akıllı hem naifim kötü bir karışım.. beni öfkeli biri de yapabiliyor zaman zaman.. ama iyi ki blog var.. orada yazarken duygularımı dile getirebiliyor bu pradokstan az da olsa çıkabiliyorum..
yoksa nasıl anlatabilirim.. etrafıma.. saflığımın salaklık olmadığını..
@lale.. aslında tavsiye etmeliyiz.. her gün basında tacize uğrayıp ruhu yaralanmamıştır raporu alan çocuklarımızdan konuşulurken.. doğruyu bilim insanlarının değil.. hukuk insanlarının değil de bir romancının ağzından öğrenmeleri ve bu konuda cap cap konuşmak yerine gözlerini açıp gönüllerini açıp konunun hakettiği saygı ve hüzünle susmalarını yeğlerim.. nedense ben nasuhinin peşine değil de.. lorcanın ve crimsonun peşine takıldım bak sen söyleyince girip baktım onun minyatürlerine.. ama tam minyatür gibi bile değiller daha çok şehir çizmiş.. ilginç bir adam hele erzurum.. çok ilginç..
@banu.. benim de.. en sevdiğim yazarlardan üç de diyemem benim sevdiklerim kocaman bir kabile.. hepsi farklı ve zaman zaman çok ayrı.. ama hepsi sözcük cevhercisi.. sözcükleri dizerken.. duyguları da diziyorlar.. pırıl pırıl parlıyorlar.. ay kıskanıyorum...
teşekkürler.. yorumlara..
keyifle olsun.
atalet
ben en çok senin sözcük cevhercisi tamlamasını beğendim desem...
yazdıklarına diyecek bir şey bulamıyorum,zevkle okuyorum demekten başka.dilara
Yorum Gönder