30 Eylül 2012 Pazar

yazdım sildim.. tekrar yazdım .. ne demek istediğimi de bilemedim...

bir süredir ertelediğimişlerimi toparlamak için bir kaç gün zin aldım..
uzun süredir bunu yapmamıştım..
uzun zamandır..
hobi niyetine yaptıklarım ..
evle ilgili olsa.. da..
ruhumu katmamış..
kattığımdan bunca keyif almamıştım..

bardak dolu bardak boş diyenlerden farklı olarak..
hangi bardak demiştim..

eşyalara.. nesnelere ruh vermemiş..
olanı ancak hayatta tutmuştum..

evin kalbi mutfaksa..
ruhu da  kadın..
ben ruhumu martı kanadında koyvermiştim..
kısa molalarda ev keyfi yapsam da..
yorgunluk bezginlik ya da sıkı bir gezme hali nedeniyle..
koltuğu ısıtmadan kalkıveriyordum keyif köşesinden..

bir uyuşuklukla bir umursamazlık hali..
aslında bu.. diye başlayıp sonrasında..
amaaan boşver kim uğraşıcak şimdi.. noktasına çok hızlı geçiş..

işte bu nedenle bu birkaç günde.. ev yaşadım..

ilk gün akşam üzeri çekirdek eve döndü.. kapıyı açtım..
hoşuma gitti yalnız dedi..
evde olman..
sonraki gün hevesle geldi..
büyük bir hevesle..
evde misin.. diye..
ctesi hiç çıkmadık evden ta akşam üzeri.. pizza yemeye çıkıldı o kadar..

alıştım dedi evde olmana ne iyi geldi..

bana da..
bana da onun bu söylediği iyi geldi..  iyi geldi..
evcimen ve evsel şeyleri sırtlanmak istemedim hayatımda hiç..
sözcüğüm sırtlanmak..
ben hep keyifle yapanlardan oldum aslında..

çb oğlunu aradım yemeğe gel dedim o da olur dedi..
dedi..
akşam üzeri..
oldukça geç bir saatti.. 
et var mı evde.. alayım mı..

etçildir 21lik..
üstelik artık nerdeyse iki yıldır kendi yemeğini hazırlıyor..
ve et konusunda çok iyi..
ona   şu sevimli ingilizxy aşçıyı tanıttım..
onun eğlenceli yemek yapma yöntemlerini izleyip..
ustalaştı..
benden ilk tarif aldığı günleri anımsıyorum..
telefonu kapatmama izin vermeyip..
soağnı ne  kadar kavuracağını..
domatesi nasıl doğrayacağını anlattığım zamanlar..
baktım  kurabye filan da yapası var..
mini fırın aldım ona..
tam donanımlı mutfağı...
mikro dalga mni fırın..
robotu ve hatta capucino köpüğü yapan aleti bile var..
gerçi arada onunla buzluk temizlemeye da kalkışıyor ..
oyuncudur..

kuş başı olsun dedim..
saime hanım yaparı..
düdüklünün ortasına bir tam soğan..
elbette kabuğu soyulmuş..
etrafına süzgeçte yıkadığı kuşbaşları ama çok da beklemeden acık suluca..
altına maydanozların saplarını koyardı düdüklünün..
bu kadar..
düdük ötünce 20 dakika..
benim düdüklüde bir de ara parça  var.
buğulama yapabiliyorsun.
patates dilimledim oraya..

bulgur pilavi yaptım bir de..
çünkü  dolmam vardı çünkü.. eskiler aynı türü kullanmayı sevmezdi.
yayla çorbası.. pirinç pilavı ve  zytinyağlı dolma..
asla olmayacak bir mönüydü..

osalata yaptım sonra..
önce domatesleri doğradım.. diğerleri doğranana kadar suyunu biraz salsın diye..

limon sıktım ama tuz eklekmedim .

ne çok şey biriktiriyoruz beynimizde.. ne çok bilgi..
ne çok ayrıntı.. 
ve nasıl duruyorlar yerlerinde..
gerektiğinde kullanılmak üzere.

.
sofra kurdum sonra şık ama sade..
konuk ağırlar gibi..

bunlardan sıkılabildiğim..
homurdandığım zamanlar geldi.
aklıma..
ve 
.belki de.. hayatın önemli bir bölümünü kaçırdığımı düşümdüm..

sonra bu sabah düşündüğüm şey geldi aklıma..
hani kendimi kötülediğim.. kendime öfkemi haykırdığım zamanlarda..
arkadaşlarımın ama  memnundun o zamanlar da..
demelerine kızmam..
değildim.. memnun olmak zorunda hissediyordum kendimi..
madem yaşadığım bu bari seveyim diyordum..

bunların doğru olmadığını düşündüm..

ben anlayacğınız beni bana bıraktım..
bir salındı iki salındı durdu..
keyifle aynı noktaya geldi..

-oğlun yoldan mesaj attı..
trafik kötü yoldayım sakın bensiz  başlamayın diye..

oturduk sofraya.. çekirdek duştaydı..
herzaman ki gibi..

bazen herşey her zamanki gibi olur..
ama siz dışardan bakarmışsınız gibi olur hani..

bir farklılık vardır aslında..
ya da yoktur ama..
o her zamanların zamanı geçmiş gitmiştir..
bir toz kaplıdır sanki ya da cam buharlanır hani nefesinizden..
siliversen elimin yan kenarı ile..
berraklaşsa ortalık..
ama yapamazsın manevı toz ya da buğu..
öyle camdakine benzemez..

sen çok güzel ızgara et pişiriyorsun diye..
ben düdüklüde pişirdim eti..
dedim..
neden dedi..
gereksiz kompetisyon olmasın diye dedim..
ohh bedavadan doyurdum karnımı dedi yemek bittiğinde..
bedava mı dedim..
evet dedi..
emeksiz olmuyor çünkü..
bu akşam emeksiz doyurdum karnımı..

hayat bazen sizin öğretmeye çalışıp öüretemediklerinizi..
ya da aklınıza bile gelmeyenleri öğretiyor çocuklara

sakin bir akşamdı..
ama yine de bir gergin miydi ortalık..

manipülasyonu bilirim ben dedi..
onı bana bırak..
demek gergin değil de..
manipülatif..

philippe noiret'nin oynadığı bir gerilim izledim bir yandan..
zaten onu izlerken hadi yazayım dedim..
sonra birden silmeye başladım yazdıklarımı..
kıme ne gerek şeklinde..
gittim face'e.. bloğun feysin ne manası var kı dedim..
lalem ve çiğdem utandırdılar beni..
döndüm buraya yazının kalan kısmının ucuna devamını ekledim..
bu da burda dursun işte.. diye yazdığımda başlamıştım silmeye..
yine onunla bitireyim..
bu da burda dursun blog..

Image Hosted by ImageShack.us

3 yorum :

laleninbahcesi dedi ki...

bak şimdi sana bişi anlatacağım.Anlayacaksın senin hiç tanımadığın benimse ilk hatırladığım benim en eski arkadaşımın hayatına bir yazınla nasıl dokunduğunu, o yazın sayesinde onun bu gece ne kadar duygulandığını...
Jale benim ilkokul ortaokul ve basket takımından arkadaşım, Ordu'dan. Biz ortaokula kadar ayrılmaz ikiliydik, adeta yapışık yaşardık. Sonra kaybettik birbirimizi. Ayrı ayrı yerlere savrulmuşuz. Daha iki ay önce bulduk birbirimizi. Bu gece konuşurken, ben geçtim mi? hiç yazılarında dedi. Bir arama yaptım, senin J harfi ile ilgili bir yazıya yorumda ben ondan söz etmişim, hatta o zamanlr Jale'den bir iz bulur gibi olmuşmuşum ama sonra olmamıştı yine. İşte o yazının linkini gönderdim ona bugece, nasıl duygulandı anlatamam.
Anam ben bunu post olarak yazaydım ya...

Anladın mı? blog neye yarar... Blog hiç tanımadığın insanların hayatlarında belki de hiç bilmediğin izler bırakmaya yarar...

Leylak Dalı dedi ki...

Tam da öyle...
Yıllar önce okuduğun bir öyküye başka birinin gözünün de değdiğini öğrenip mutlu olmaya yarar...
Bir paket menekşe şekerini üç farklı evde koklayıp çocuk olmaya yarar...
Gundula'nın kardeşini kıskandığını yegane bilenin sen olmadığını anlamaya yarar...
İlk kez karşılaştığında yıllardır tanışıyormuşsun gibi hissetmeye yarar...
Daha da yazardım ama uykum geldi kaçıyorum diyecek kadar yakın bulmaya yarar...

Asis dedi ki...

Bu yazı beni çok duygulandırdı, zaman zaman belkide son zamanlarda ne çok bu duyguları hissettiğim ama çok dile getirmediğimi düşündüm. Burda ne işim var deyip gitmek isteyip.. Ama Lale gibi birkaç güzel insan beni geri döndürmüştür. Bence de dursun, sevgiler.

Follow my blog with Bloglovin