"Time is a dressmaker specializing in alterations"
~Faith Baldwin~
"zaman değişim ustası bir terzidir"
kimdir bu hatun kişi bilmiyorum bile..
orda duruyordu bu cümle..
okuduğum yazının altında..
yazı makaralar hakkındaydı..
nostalcia izınt glam / diyor ve devam ediyorum.
bu aralar değişim sözcüğü.. seçici algıma zıplayıp duruyor..
eçızgıposta kutumda duruyordu değişim..
insanı heyecanlandıran bir sözcüktür diyordu..
o heyecanla iyiye mi değişiyoruz kötüye mi diye bile sorulmaz hatta..
işte bu yazıda da var..
değişim..
makaraların değişimi..
tahta makaraların güzelliği.. etiketleri..
şimdikilerin plastik hali..
sevimsizliği..
ben de tutkunum tahta makaralara..
hatta artık üretilmediklerini keşfedince toplamaya başlamıştım.. ordan burdan..
hoş bir koleksiyon olarak duruyor.. topuk yumurtası.. tahta makaralar ve benzeri şeylerim..
konum makara değil..
değişim de değil.. aslında konum saime hanım..
ama saime hanım herşeyle bağlantılı biri zaten..
=)
bir hasta yatırdım düm..
sık sık yatar ..
patronun çocukluk arkadaşının annesi..
minicik bir kadın..
pozitif..
sevecen..
adile naşit in bel ağrılı versiyonu..
bana kraliçem der..
ben de ona yaka çiçeğim..
gelini fransada bir kozmetik marka sında çalışıyor..
parfüm kokluyor.. özel bir burnu varmış..
ne aman gelse.. ille elinde bir armağan olur.. ya kendi örmüştir.. mordur..
ya da ille bir fardır rujdur..
bu sefer..
bir pudra ponponu çıktı bahtıma torbadan..
gittim gene geriye..
zaman makinem tek yönlü benim.
hemen çocukluğuma götürüyor.. 8-10 yaşlarıma..
saime hanımın tuvalet masasının üzerinde bir chanel beş şişesi bir de pudra kutusu dururdu..
sarıyı sevmeyen saime hanımın sarı bir pudriyeri vardı..
kapağında goblen işlemesi olan..
aynalı filan pek kadınsı birşeydi..
pudra konulan kısmının üzerinde bir kapağı vardı..
bir halka üzerine gerilmiş ince delikli bir kumaş.. organze belki..
pudriyer ponponu da onun üzerinden dururdu..
o organze kapağın üzerinden pıt ptıt pudralardın ponponu..
sonra burnunun tepesine alnına..
o ponpon kuş tüyünden di..
bu ponpon sentetik elbet..
aklıma getirdin dedim annemin masasını talan edişimi..
naapardın dedi..
bir gün okuldan gelmiş saime hanım..
ben ellerimde bulaşık eldivenleri..
elimde tırnak törpüsü oyuncak ayımın karnını kurcalıyorum..
ve ayı buram buram şanel beş kokuyor..
napıyorsun demiş..
ayımı ameliyat ediyorum demişim..
zaten öyle kaldı bu doktorluk başıma..
pese 1..sahi ben ayımı hiç anlattım mı acaba blogda bir bakmalıyım..
pese iki.. yanarım yanarım o pudriyere sahiplenmediğime yanarım..
pese üç.. yeni bir kitaba başladım..
"büyük büyükannem iplik eğirirken kitap okuyabilsin diye çıkrığına bir kitap tutturmuş.."
diye başlıyor öykü..
mary lawson .. gölün kıyısında..
mary lawson .. gölün kıyısında..
pese 5 ve son. . eskiden ille bir şarkı eklerdim bitirirken.. bugün de eskiye gönderme olsun..
zakkum dinliyorum.. "acı çeksem de alışacağım.. tuza müpteladır yaralarım.."....
11 yorum :
:) O puriyerlere takım saç fırçası ve ayna da olurdu hatırladın mı? Aynı sarı kapağı goblenli, arkası goblenli. Nişan bohçalarına konmuş olabilir mi?
yok anam anlatmadın anlatsan hatırlardım ben... Bak LALEHAN'ı unutuyomuyum hiç:) ya da patineyi ya da örgücü kadınları...
Annemin de vardı ponponlu pudriyeri hatta sanırım Zuz saklamıştı...
Öptüm çook
eveeet Çiğdemin dediğinden de vardı annemin...
@çiğdemcim..iki öksüz ve yetime kim ne nişan bohçası hazırlayacak.. saime hanım kendi hazırlamış tüm çeyizini.. cemal bey de.. izmir fuarında sergilenen mobilyalardan seçmiş yatak odasını bi de kelebek koltuklarla sehpaları.. yemek masaları filan .. zor zamanlarmış.. öyle aslan ayak filan değildi.. ama tuvalet masası çok güzeldi .. çok güzeldi.. hatta fotoğrafını eklemiştim ben saime hanım öykülerine.. onun üzerinde dururdu..
aynası yoktu..
sadece pudriyer.. kapağının içi aynaydı.. =)..
@lalem. o zaman derhal anlatmalıyım.. =)..
bu eskiye dair bir şeyler anlattığın yazıların haberi gelince... hele de Saime Hanım'lı olanları... en sevdiğim yazarın yeni kitabı çıkmış hissi oluyor bende.
öpiym bi de. 8)
Ben blogcu zamanında olmadığım için çok eksiğim var, aklına geldikçe dön çocukluğuna okuyucu kitlesi hazır.
Ayılı birşey ben de okumadım, bekleriz şanel 5 kokan maceralarını:)
Pudriyer değil ama ayna ve saç fırçası, arkası goblen işli, benim hala var:))
Ucundan kıyısından sözünü etmişliğin var diyelim. Anımsarsın aslında. Senin inek (öküz de olabilir) peluşla birlikte alıp gelmiştim de sen ineki seçmiştin hani. Ayı bende hala. Müsebbibi ayılı yazıydı. Çok sene oldu da benim lanet olası fil hafızam işte...
Merhaba Ataletim :)
Eski kadınlar belki de bu ince detaylar yüzünden daha güzel, daha şık ve daha zariftiler kimbilir...
Ayıdan bahsetmiştin evet, hatırladığım kadarıyla onu birine vermişlerdi ve bunun üzüntüsü senin migreninin başlangıcı olmuştu. Umarım doğru hatırlamışımdır :)
sevgiler ve öpücükler..
Ada
geciksem de geldim işte..
@ biblo kadı.. =P.. sağol.. nasıl hoşuma gitti bunu deyişin.. sevdiğim yazarın kitabı çıkınca hissedilenin nasıl güzel bişi olduğunu bilmemden sanırım.. çok anlamlı bi yorum benim için..
@leylak dalı.. yazı dizisi olmuştu zamanında .. iyi de oldu zira ben bile arada okuyorum.. eksikleri buldukça not alıyorum.. bizim eksiğimiz basit günlük tarihimizi not etmemizden.. belki bi faydamız olur günlük yaam notlarımızla diye..
hehe bi de ayı hep şanel kokmuyor annem ya.. o bi kerelik anestezi madesi olarak =D..
@ kayıp simurg.. inek de bende hala.. bu vesileyle teşekkür edeyim ki bir daha.. =).. diplomalarımın önünde oturuyor.. =P.. yazılarımı deşemedim daha.. bulursam bakarım eksiklik var mı diye.. ayı hikayeleri dizisi yazabileceğim kadar çok zira.. =)..
@ ada.. migren tetikleyici olay evet.. ve kalp kırıcı.. sağolasın hafızanda buna ve bana yer açtığın için..
sevgilerimle ve keyif dileklerimle..
atalet
bayram yeri gibi herkes burada,
eline sağlık atalet.
@beyaz gelincik.. ne güzel di mi.. =)..
sağol..
atalet
Yorum Gönder