1 Mart 2012 Perşembe

Charlotte Bronté, Emily Bronté, Villette, ilk öyküsü, öğretmen ve öğrenci aşkı ve diğerleri,

bak geniş gönüllüğüm tuttu işte... =)..
bugün gazetelerde haber oldu..
akşamına size.. taze taze çevirisi...
ben okurum da seni bırakırmıyım blog....

Charlotte Bronté nin fransızca ev ödevi..

Baglanti

16mart 1842.. tarihli..

Nankörlük

Kentlerin ve hanedanın bitkin düşürdüğübir fare ( evet çünkü sarayda, asillerin salonlarında da payına düşen rolü oynamıştı), deneyimin artık bilgelik kazandırdığı bir fare , dalkavukluktan düşünürlüğe geçmiş ve taşradaki evine (ulu bir ağacın gövdesindeki deliğe) çekilmiş, kendini tek oğlunun bakım ve eğitimine adayarak bir keşiş yaşamı sürüyordu.

Deneyimin verdiği bu katı ancak kurtarıcı derslerden henüz nasibini almamış olan genç fare biraz sersemdi; babasının ağırbaşlı nasihatleri ona sıkıcı geliyor; korunun gölgeli ve sessiz ortamı ruhunu sakinleştirecek yerde sıkıyordu. Yolculuk yapmak ve dünyayı görmek için sabırsızlanıyordu..

Bir sabah, erkenden kalkıp, peynir ve buğdaydan oluşan azığını hazırladı ve kimseye tek söz söylemeden, nankör çocuk, babasını, baba evini terkedip bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı.

Önce her şey ona pek hoş geldi, kendi evinde asla görmediği üzere, çiçekler pek taze, ağaçlar pek yeşildi; sonra pek çok harika şey gördü, kuyruğu kendisinden daha büyük olan bir hayvan (bu bir sincaptı), evini sırtında taşıyan bir başka hayvan ( bu bir sümüklüböcekti). Bir kaç saat sonra bir çiftliğe ulaştı, mutfak kokusu onu kendine çekti ve kümese girdi- orada gururlu ve kurumlu bir eda ile yürürken korkunç bir ses çıkaran ve dev gibi bir kuş gördü. Bu aslında bir hindi idi, ama bizim fare onu canavar sandı ve bu görüntüden korkarak tarlalara doğru kaçtı.

Akşama doğru bir koruya girdi yorgun ve bitkin halde bir ağacın dibine çöktü. Azığını çıkarır, akşam yemeğini yer ve uyur.

Sabah çayırkuşuyla uyanır, kolları bacakları soğuktan ağırlaşmış, sert yatağı canını yakmıştır; nankör o zaman yaşlı farenin özenini, ve ve şefkatini anımsar, gelecek için faydalı kararlar alır, ama artık çok geçtir, soğuk kanını dondurmuştur. Deneyim onun için ölümcül bir öğretmen olmuş, ona bir tek ders ve bir tek ceza vermiştir, bunlar ölümdür.

Ertesi sabah bir oduncu cesedi bulur, onu iğrenç bir şey olarak görür ve geçerken orada yatanın şefkatli bir babanın oğlu olduğunu düşünmeden ayağıyla iteler."

*********

Öykü, Emily ve Charlotte Bronte Belçika'da iken onlara fransızca öğreten ve Charlotte'un aşık olduğu Constantin Heger konusunda araştırma yapılırken bulunmuş. Charlotte'un hazırladığı ilk ödev olup, birinci dünya savaşından beri nerede olduğu bilinmiyormuş..

1842 yılının şubat ayında Charlotte ve Emily Bronte o zamanlar 25 ve 23 yaşlarında yatılı olarak Claire Zoe Parent tarafından işletilen okulda kalmışlar. Kızlar eksik kalan eğitimlerini tamamlamak ve ilerde bir gün kendi okullarını Yorkshire'da açmak ümidiyle bu okula gitmişler. Parent'in kocası Constantin yakındaki Athenee Royale isimli, okulda ders vermekte, aynı zamanda yatılı okulda da fransızca ve fransız edebiyatı derslerini yürütmekte imiş. Sınıfta yaptıklara çalışmalara göre kızlara ödevler verirmiş. Okudukları bu modellere benzer kompozisyonlar yazmalarını istermiş. "hangi konuda kalbinizin ve aklınızın yaratıcılığının tetikleneceğini bilemem onun için konuyu kendiniz seçin " dermiş. Heger Bronte kardeşleri hem yazmaya teşvik eder, hem de yazdıklarına titizlenmelerini istermiş... acımasızca düzeltirmiş ödevleri.. "şair ya da değil.. önce biçim" dermiş..

ay sıkıldım yeter.. noktalar virgüllerden iki noktalarımla devam edeceğim..

gerçi bu bulunan kopyada düzeltme görünmüyormuş..oysa epeyce hata var..
ben de gördüm..=P..
çekim ve yazım hataları filan..
bir geçmiş bir geniş zaman kullandığı cümleleri aynen çevirdim..
bu Heger için yazdıkları otuz ödevden ilki..

büyük ihtimalle bu öykü La Fontaine ya da Florian örnek alınarak yazılmış..
La fontaine 'in " dünyadan elini eteğini çeken fare" si.. bu masalın içinde bir yerlerde..
Florian'ın "sazan ve şakraklar" masalı da olabilir.. nankör gençliğe gönderme açısından...

1842 kasımda.. kızların eğitimi aniden son bulur..teyzeleri ölmüştür ve Haworth'a dönerler..

1843 ocak ayınd Charlotte yeniden Brüksele gider.. aynı okulda bu kez.. öğretmen olur..
ingilizce öğretmeni..

arkadaşına yazdığı mektupta.. "karşı konulmaz bir itkiye uyarak" gittiğini yazmıştır..
Heger'e çok aşıktır..
anacak ilk tanıştıklarında zaten evli ve üç çocuklu olan Heger..
genç kızlar orada değil iken iki çocuk sahibi olmuştur..
Charlotte okulda öğretmenlik yapmak için gider..
hem aşkına karşılık bulamaz hem de.. Heger'in karısının düşmanca davranışlarından dolayı.. ayrılmak zorunda kalır.. 1844 ocak ayında..

1844 ve 1845 yılları boyunca Heger'e sayısız mektup yazar.. fransızca olarak.. =P

" gece ya da gündüz huzur bulamıyorum - uyursam, bana karşı her zaman çok ciddi, çok soğuk ve kızgın davrandığın, çok rahatsız edici rüyalar görüyorum... Tam bir dostluk ve arkadaşlık göstersen ne yapardım bilemiyorum, ama orada senin öğrencinken bana birazcık olsun ilgi göstermiştin - bu ufacık ilgiye tutunuyorum- yaşama tutunur gibi bu ilgiye tutunuyorum"...


Heger bazılarına cevap vermiş.. ama bu mektuplar bulunamamış..
1853 yılında basılan Charlotte'un kitabı Villette ve Brüksel'deki deneyimlerine göndermeler içerir..
tek farkla..
kitapta öğretmen.. öğrencisinin aşkına karşılık verir..
ve sonunda kahraman /Bronte/ kendini öldürür..

1913'de bu mektuplardan dört tanesi British Museum'a bağışlanır Paul Heger tarafından ve The Times'a da basma izni verilir..
Mektuplar çok ilgi çeker..
Belçikalı aç gözlü koleksiyoncu Warocqué'ninkini özellikle çeker...
bu mektuplardan istiyordur..
Hemen Heger'le yazışır..
ancak başka mektup yoktur..yine de Heger elimde size ilginç gelecek bir şey var der.. ve sonunda1914 yılında bu kompozisyon Waroqué'nin olur..

aç gözlü dedimse.. toplamış biriktirmiş ve çocuğu olmadığından hepsini müzelere bağışlamış biri bu adamcağız.. da.. Rodin'in koca bir heykeline filan da sahipmiş..

şimdi gelelim..baden meinhof'a..
dün bronte dedikodusu yaptık..
bugün.. bronte'nin bilinmeyen bir öyküsü bulundu başlığı vardı haberlerde..
leylak dalım..
bizim için de çalıştı.. baden meinhof..
he biz ne dedikodu yaptık onu da sonraya....


kaynakça için artık bi zahmet şuraya tıklayın.. çalmadım etmedim paşa paşa ana sayfadan aldım.. günlüğüme not tuttum......

www.lrb.co.uk/v34/n05/charlotte-bronte/lingratitude






4 yorum :

Leylak Dalı dedi ki...

Merak edilen konuların dedikodusunu yapalım biz Ataletim, ertesinde hemen o konuyla ilgili birşey çıkıyor ortaya:)) Neymiş kardeşim bu Bronte'ler. Onca kitap boşuna çıkmamış anlaşılan:)
Sağolasın bizi de aydınlattığın için, öperim...

semaca dedi ki...

eh sen çevirdin anlattın, biz de hazıra konduk :)) tutunmaya çalışmayan da yok yani... "tutunmak" belki de herşeye ve herşeye rağmene... sevgiyle

ATALET dedi ki...

leylak dalım bence de.. gündemin bu yönde gelişmesi daha keyifli zaten...=)

atale dı dedikoducu..

semamcamşekerim..
tutunmak da .. =P.. biraz uçuşup da tutunmak belki ne dersin..

atalet dı.. "ada"..

laleninbahcesi dedi ki...

Bronte kardeşler ne yazık ki çok erken yaşlarda ölmüşler.Kimbilir çocuklukluklarından beri çıkamadıkları hayal dünyalarında ne zenginlikler gizliydi ve gitti onlarla...

Follow my blog with Bloglovin