17 Kasım 2011 Perşembe

frog madeleine mekik proust ve diğerleri..

madeleine.. /madölen okunur.. sondaki ne'nin hakkı verilerek.. e de.. geniş ve açık söylenerek..

midye kabuğuna benzeyen bir kurabiye..

edebiyat dünyasının en ünlü kurabiyesi..

proust'un kurabiyesi..
hafızanın kurabiyesi..
kurabiyelerin en kitsch.. ve edebi olanı.. en çok gönderme yapılanı..

bilmeyenlere ben anlatayım..
annesinin gönderdiği kurabiyenin ucunu.. çaya batırır ..
ve bu ağzına değdiği anda.. bir anda çocukluğuna..
teyzesinin odasına gittiği..
teyzesinin de bir parça madeleine'i çaya batırıp onun ağzına verdiği anı hatırlar..
bütün o köy.. bütün bahçe.. ev.. çocukluğu..
çay fincanından çıkar ve odasına dolar.. mutluluk duygusu ruhuna dolar..

böyle yazar.. " geçmiş zamanın peşinde" kitabında..
ve şiir ezberlerken kullandığımız bilinçli hafıza dışında..
yaşadığımız anlarda bilincimiz ve kontrolümüz dışında kayıtlar alan..
hafızamızın da varlığına ve çalışma prensibine yönelik en önemli örnek olmuştur..

sofinin seçimi kitabında da.. sofi portakal marmeladına dayanamıyordu hani.. toplama kampında yaşadıkları nedeniyle..

koku tad..
bir basit hareket bir gülüş bir ses..
kontrol dışı alır götürür bizi bir yerlere.. genelde geçmişe..
sıklıkla mutlu zamanlara..
bazen de sıkıntılı anlara..

bu yukarıda yazdıklarımı yazana kadar..
çok zorlandım..

çünkü "mekik istedi canım".. dediğim andan itibaren.. bir kaos oluştu beynimde..

mekikten madeleine'e.. madeleine i kim yazmıştı maupassant mıydı yok pe'li biriydi..
ay evet proust'tu ..ya.. noktasına gelmek..
eş zamanlı madeleine tarifi..
karşılaştırmalı mekik tarifi..
derken.. insanların nelere zamanı ve aklı oluyor.. ben ingiltere kıyılarında taş olsam derdim..
şimdi de.. madeleine olup analiz edilesim geldi bak.. dedirten bir yemek analizine ulaştım
özetle..
" proust uyduruyor.. bir parça madeleine'i çay fincanına atıp kaşıkla çıkarıp yemekten söz ediyor bu durumda kıvamı kuru ve gevrek olmalıydı.. oysa mevcut tüm tarifler daha yumuşak..hem yorulmadık denedik.. hiç biri öyle olmadı.. demek ki.. 12 sene hiç çıkmadan odasında hatıralarını ayrıntılı şekilde düzenlemiş.. biz de yeniden deneyimleyelim diye.. ama acaba.. hiç madeleine macerası olmadı mı ki.. ister taze ister bayat türlü çeşit madeleine'i öyle yemeyi denedik olmadı..tamamen uydurma mı ki..proust'un madeleine'i" diyen.. bu gerekçe ile proust uzmanı edebiyatçılarla konuşan fikir alışverişi yapan.. ayrıntılarda yelken yapan.. kanat açan bir yazı bile okudum.."

ayrıca.. selim ilerinin bir kitabını..
mavi kanatlarınla yalnız benim olsaydın'ı okumadığımı farkettim..
çünkü..
Nefesini hep yüreğimizde hissettiğimiz ama ne zaman uzanıp tutmaya çalışsak avuçlarımızda kar taneleri gibi eriyip yok olan mazi, usta anlatıcı Selim İleri'nin kaleminde yepyeni bir şekle bürünüyor.Geçmiş Zaman Yazarı'nın şimdi Marcel Proust gibi çayına kurabiyeler batıracağı, kurabiyeleri batırır batırmaz Madeleine kurabiyelerinin Proust'ta yarattığı mucizeyi bir kez daha yaşayacağı, hemen hemen ölgünken, yavan, neşesiz günler geçirirken, yarının, öbür günün... sonraki günlerin de yavan, neşesiz. geçeceğini duyumsamışken ansızın dirileceği, vücudunda ve ruhunda bir iksir gibi "hayatî bir haz"zın dağılacağı, işte artık büyük halasının mı, başka bir akrabasının mı yanında geçirdiği yazları, güzleri usul usul anımsayacağı, uyurgezerin gezinişleriyle yine eski çalışma masasına koşacağı ve aralıksız yazacağı vehmedilmişti..
kitabın arkasındaki bu yazıyı unutamazdım..

ama hala mekik istiyor canım..
servis çayını da keyifle içemedim yanında konyak yok diye şikayetlendim..

mekik diye tutturdum..
benimki madeleine değil..
mekik.. çünkü..
liseme gidip kütüphanedeki kitch bayan alice den üç kitap alıp..
bak işte şimdi hatırladım ben neden ambalaj kağıtlarına sarıyorum kitapları..
bizim okulun kitaplığında kitaplara kuver geçirirdi bu mlle alice..
aha bir madeleine vakası daha yaşadım sayın seyirciler..
işte o kitapları koluma koyup..
sadece genç kızların koyabildiği gibi..
yürürken elmadağdan taksime doğru..
divan otelinin pastanesinden mekik alırdım..
annemle çay saatinde yemek için..

mekik benim için..
kitap okunarak geçen güzel zamanların..
genç bir kadın genç bir öğrenci olmanın..
güzel zamanlarına taşıyan tad..
madeleine proust için ne olmuşsa.. mekik de benim için o olmuş..

bu havada da en güzel bu yapılır..
kıvrılıp kanapede..
çay..
konyak.. mekik.. kitap..
keyif yapılır..

karar verdim ben..

bu akşam eve gittiğimde yapacağım..

siz de isterseniz diyerek..
mekiğin.. ve madeleine'in tariflerini veriyorum..
" mekik..
4 yumurtanın akı..50 g un..65 g toz badem..150 g pudra şekeri..100 g tereyağ..1 paket vanilya

tereyağını eritin hatta hafifçe yakın.. tel süzgeçten geçirin.. ılınmaya bırakın..
toz bademi fırın tepsisine serpin ve 160 derece fırında biraz kavurun..
şekeri.. unu.. vanilyayı ve bademi karıştırın.. yumurta aklarını hafifçe çatalla çırpın.. diğer malzemelere ekleyin..
soğuyan tereyağını ekleyin..
kalıplarınızı yağlayın.. karışımın dökün..190 derecede 10-15 dk kadar pişirin..

ya da güvenilir bir pastaneden alın.. =)..

madeleine ise..
4 yumurta.. 200 gr şeker.. 2 limon kabuğu rendesi.. 225 gr un..185 gr tereyağ.. eritilmiş ve soğutulmuş..
yumurtaları şekeri.. büyük bir kapta çırpın.. ister elle ister elektrikli mikserle.. rengi limon gibi açık sarı olsun.. kabukları ekleyin.. unu ekleyin.. eritip soğuttunuz tereyağını ekleyin.. bir saat buzdolabında dinlendirin.. kalıpları yağlayın.. 3/4 doldurun yoksa taşar.. 190 derece fırında 10 12 dakika pişirin.. hemen kalıptan çıkarın..
ve tazeyken yiyin..

iki tarif arasında ne fark var.. badem..
benim tarifim proustunkinden daha zengin.. =)..


pese: bu arada siz bu şarkıyı da dinleyin bence..




Image Hosted by ImageShack.us

3 yorum :

laleninbahcesi dedi ki...

aaaa bu Proust kurabiyelerinin muhabbetini daha önce yaptıkmıydı bi devaju halleri geldi bana birden de...
o DEDİKLERİNİN HEPSİNİ YAPTIM BU GÜN:)))) özellikle büyük harf yazdım, tembelliin kitabını yazdım alimallah. İzlediğim film çok kötüden biraz hallice idi bir tek:))
Bizim kurabiyemiz acıbadem kurabiyesi idi... Bir de milföy...hani içi kremalı üstü pudra şekerli ...Oy oy canım istedi. Biz de kitaplarımızı kolumuzda öyle taşırdık bir farkla bizimkinin üstünde bir de şapkalarımız olurdu. Şapka mecburi idi bi de şapka konntrolü vardı yaa.Ne acaiplikti. Du ben bir proust okuyayım. Bizim kuzen senin meslektaşın olan, PROUST hastasıdır. Geçen yıl ona üstünde Prost'un resmi olan kupa ve not defteri hediye etmiştim hatta.
Öptüm seni en kurabiyelisinden

uctemmuz dedi ki...

şu an yazının başlığını okudum ve tekrar okdum..yazıyı da şimdi okuyacağım..nolur anlayabileyim, KA FAM 1500 bu ara.:)

uctemmuz dedi ki...

çok güzeldi bu yazı dostum.
kokular ve tadlar..özlediğin ve gelmeyecek insanlara seni accıyla ve mutlulukla kavuşturuyor.
ah bazen hiç hatırlamamak istiyorsun
bazen hiç unutmamak..
sağolasın.

Follow my blog with Bloglovin