biliyorum..
benim işim değil..
kitap eleştirmek aktarmak..
ama nedense bitirdiğim anda not almam gerekirmiş gibi önemli bir fikirmiş gibi geldi bana..
sakın kımıldama..
margaret mazzantini..
benim okuduğum ilk kitabı..
bence detaycı betimlemelerinde..
dilde.. edebi çalışmada çok özenli..
ama kahramanı adına.. dolayısıyla yazarı adına..
bende bıraktığı etki bu..
"egoizm"
hatta yazarın bir erkek olduğunu bile düşündüm bir ara .. kapağı kontrol ettim..de yeniden hatırladım yazarın kadın olduğunu..
yazarın değil çevirmenin yarattığı bir durum var..
tıp kökenli olanları rahatsız edecek kadar fazla tıbbi sözcük hatası.. hatta neredeyse tümünün hatalı olması.. kahraman doktor olunca ister istemez.. tıp sözcükleri kullanılmış işte..
bildiğin lavman yerine beni bile sözlüğe bakmamı gerektirecek afili bir sözcük kullanılmış mesela.. çeviride..
oysa hepimizin aile hekimi var ille muayene olmaya gerek yok..
yaşamını renklendirseler hekimin..
arada böyle konularda da danışmanlık alsalar.. keşke çevirmenler..
arka kapaktaki açıklamada..
"ben seni.. gerçekten de seni mi sevmiştim? yoksa kaderden talep etmiş olduğum ve hala da talep ettiğim bir sevgiyi mi seviyordum.. şimdi sana bakıyorumve bana ne öğrettiğini biliyorum.. sen bana günahların bedelinin ödendiğini öğrettin..bu belki herkes için geçerli değildir ama bizim için geçerlidir.." yazıyor kırmızı harflerle..
bedeli başkası ödeyince.. ders alınmıyor diye düşündüm.. çünkü ben kapağı romanı bitirdikten sonra okudum..
sürekli bir uyumsuzluk dile getiren kahraman sorunlu biraz..
varolamamanın .. burukluğun.. ezikliğin.. filan göndermeleri var..
ama bunların öyküsü gibi gelmedi bana..
kimbilir belki çevremde bu tip insanların çok sayıda olmasından..
hatta elimi sallasam.. bunları baz alıp gökdelen çıkanlara çarpıyorum..
oh yaparım ederim.. sonra da anlatırım rahatlarım..
bu sıradan bir durum artık günümüzde.. en azından benim çevremde..
kimbilir belki aslında çok iyi gözlemcidir romancı..
ki doktorlar arasında böyle çok karakterin olduğunu gözlemiştir diye düşünüyor buldum kendimi daha şu yukardaki cümleyi kurar kurmaz..
koltukaltı manik ya da koltukaltı fobik biri.. yazarımız..
dokuz kere koltukaltından söz ediyor..
ben daha önce hiç eleştiri yazmadım bu iş adabınca nasıl yapılır diye de düşünmedim..
daha çok beğendim.. aman kaçırmayın dedim..
sanki..
acemiyim o yüzden spoylırlaştırmamaya çalışıyorum..
eşi iş icabı yurt dışında iken..
kızı bir trafik kazası geçiren bir doktorun.. kızı ameliyatta iken.. düşündükleri..
bir çeşit geçmişi sorgulaması.. yok hatta daha çok aklama girişimi..
hatta belki günah çıkarırma..ve böylece herşeyin düzeleceğine umma....
bir yetersizlik hissi var her yaşında..
ama doktorluğunda yetersiz hissettiğinde nasıl üstüne gidip kendini çok iyi doktor yaptıysa..
yaşamla ilgili konularda birşey yapmamayı seçmesi ve sonra da mızmızlanması..
bir çeşit uzamış ergenlik sendromu..
ben lalem gibi değilim.. dünyaya güzel bakmam..
defo bulucu gibiyimdir.. o yüzden ..
"sepetin içine koymak istediği ışıklardan" alıntılamayacağım..
ben ışıklı anıları olmamasını mazeret olarak kullandığı cümleyi alıntılamadım..
benim başka alıntı cümlelerim var..
"sadakat akıllı mantıklı yaşlara has bir değer değildir.. sadakatsizlik ise öyledir.. çünkü ihtiyat.. hesap kitap ölçülülük ve yaşlılığa has tüm meziyetleri gereksinir..
"cesaret .. yeni aşklara hastır.. eski aşklar daima biraz düşkündür.."
"yeni aşklar korkuyla dolup taşar..dünyada ne bir yerleri vardır.. ne de ilk ve son durakları.."
"annenin kurumlu bir doğası var.. niyetleri.. hatları hep kibirli.. o bana ait değil.. hiç bir zaman olmadı.. artık eminim bundan.."
"annen unutmayı biliyor.. her şeyi o anın ihtiyaçlarını karşılayacak şekle dönüştürmesini biliyor.. bu bir yanıyla korkunç olsa da diğer yanıyla etraftaki her şeye sürekli olarak doğma imkanı sağlayan bir şey.. ben onun ellerinin arasında farkına bile varmaksızın defalarca doğmuş olmalıyım.."
"hayır sen geceleyin gitmeyeceksin.. bunu yapmayacaksın.. çünkü seni.. özlememe ihtimalim var ve sen tedbirli kadınsın.."
"varlığıyla ortamları dolduran hep odur zaten.."
"hemcinsleriyle.. en mütevazi halli olanlarla dahi.. dayanışma içindedir o.. karşısındaki özgür bir kadın.. ona karşı hoş görülü olmayı görev biliyor.."
"evimde herşey yerli yerinde.. karım güçlü kuvvetli bir kadın.. "
"sizler yalnız başınıza kalana dek.. kendimi her gün bir lokma kadar geri çekmem daha kolay olur.. kız çocukları anneleriyle beraber durur..annelerini makyaj yaparken ayakkabı giyerken seyreder.. ve ben göze batmaksızın sıvışabilecek.. evde olduğum halde sessiz uşak gibi.. arka planda sessiz sakin kalabileceğim..
bu margaret hanım.. bir erkeğin her şarta kendini nasıl temize çıkarabildiğini..dahası aslında kendi gözünde zaten hiç suçlu olmadığını.. bir kadının iyi özelliklerini alıp onları nasıl hakaret gibi söyleyebildiğini farketmiş ve çok güzel yerleştirmiş aslında karakterin beynine.. oradan da kitaba..
tümünü alıntılamışsın atalet demeyin.. koca kitap daha bin tane cümle var..
ama bir tane daha..
"aynı sopadan dayak yemiş gibi arkadaş olmak".. bu deyimi çok iyi anladım ve çok beğendim..
sonunu söylemem lalenin zuz'u kızıyor..
sonuç olarak..
bence başarılı bir roman..
her ne kadar olumsuz eleştiri gibi gelse de yazdıklarım..
ben anna kareninaya ve madam bovariye de gıcık olduğumdan..
sanata değil.. karakterlere sinirlendiğimden..
sinirlenirim elbet adamın kızı beyin ameliyatında.. o tutmuş kendi hayatını düşünüyor.. kendine acıyor..
bu yukarda dediklerim.. dediklerim yazarı ya da eseri bağlamıyor..
ama düşündüm gerçekten o durumda bir annenin.. bir patates gibi boş olurdu kafası.. ya da.. sadece kızıyla ilgili şeylerde..
***********
cumartesi.. aktara gidip.. vanilya alırken..
yolda esas baharata.. en acı acıya rasladım ben.. burda dursun diye not ettim..şimdi..
damağımdan hiç çıkmayan kinin acısının kaynağına..
ama vanilya likörümü yaptım..işte..
gidip kendimi rakıya boğmadım eve vanilya götürmeyi bile unutup..
***********
yarına çekirdekten bir ilişki analizi size..
..
10 Ekim 2011 Pazartesi
eller yukarı mı.. aman dikkat düşeceksin mi..
Etiketler:
altı çizili satırlar
,
deli buhur
,
erkeğin korkusu
,
kadının nesi
,
kirli çamaşırlar
Gönderen
ATALET
zaman:
15:07
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
2 yorum :
kitabın ta başında tutturdum Ataletin gözünden Ataletin gözünden diye hehheeh.O tıbbı terimlerin anlamını iyiki de bilmiyomuşum, karışık kafam daha bi karışacakmış desene...
Şimdi sana başka tarafından baktırayım kitabın, Gurmenin Son yemeğinde de sonuç aynı yere geldi dayandı. Fransa'nın en ünlü gurmesi, hayatının son gününde , ağzında kalmasını istediği lezzet sonunda ne çıktı şaşacaksın okuyunca, burada da basitlik arayışı beni etkileyen.
Biz ayrıngibi görünsek de aynıyız kıs, tamam ben güzelelri görüyorum, sen defoları diyelim. E sen defoları bulup çıkarıp atınca geriye güzeller kalıyo işte:)
Seviyom seni
Hayde bi kitap daha okuyalım birlikte ne güzel oldu böyle
Ben şimdi Venedikte 1000 günü okuyorum...
evet onu da bitirdim.. bir yemeklerle ilgili kitaplar yazısı geliyor yakında..
hehe ben kötüleri bulup da çıkarıp atmıyorum yalnız.. itina ile onları tutup kavanozluyorum.. =)..
sen güzel bak böyle.. bana iyi geliyorsun lalem..
keyiflerin olsun...
atalet
Yorum Gönder