15 Temmuz 2011 Cuma

patinpatinapatine..


suretiminkitabına bir söz ekledim geçen..
"ben herşeyin eskisini severim..eski dostları.. eski zamanları.. eski usülleri ya da terbiyeyi..eski kitapları ve eski şarapları..
olivır goldsmit söylemiş.. bir kitabında..

ben de söylemiş olabilirdim.. ama madem o söylemiş benden önce..
o zaman aynen derim..

eski .. yıpranmışlıkla da gelse.. sapasağlam kalarak da gelse..
bir iz taşır üzerinde..

yabancı dillerde buna "patina" diyorlar.. .
merak ettim nedir bu nerden gelmiş diye..
latince ince tabaka halindeki herşey..
fransızcada.. bronz eşyaların üzerinde oluşan yeşilimsi tabaka imiş..
bronzun pas eşdeğeri..
ve bu rengin bronz eşyaya güzellik kattığını düşünürlermiş..
1748 yılında kullanılmış bu sözcük bu anlamda..

çok kullanılan eşyaların üzerinde oluşan ince kir tabakasına da bu adı vermişler zamanla..

ama.. gelince bin9yüz33e..
zerafet.. kültürel ince zevk anlamında kullanılmaya başlanmış...

patina oymalı eşyaların oymalarının arasında biriken yer etmiş sarımsı tabaka..
patina masaların köşelerinde.. çekmecelerin kulplarının çevresinde doğal olarak oluşan yıpranma..

nice kınalı ojeli yüzüklü parmakların izi..
ince kuğu gibi ellerin..
tombul yumuk yumuk çocuk ellerinin izi..

duyguların izi..
öfkeyle fırlatılan anahtarların.. çantaların.. izi..
kaybedilenlerin ardından..
üzerine kapanılıp ağlamaların yumruklamaların izi..
sevgi nesnelerine yetişme telaşında..
aceleyle hızla kapatılmaların izi..
heyecanla koşarken farketmeyip çarpmaların izi..
üzerinde yazılanların.. silinenlerin izi..

zamanın izi..
bizim izimiz..
yaşadıklarımızın izi..
öz tarihçemiz..
iyi ya da kötü.. anılarımız.. aslında..



da..

neden ??

neden dilimizde patinanın karşılığı..yok..
ya "patine dolap" diye tanıtılıyor..
ya da.. "eskitilmiş dolap"..

eski sevmiyoruz biz..
eşyaları.. eskidi bunlar deyip atıyoruz..
giysileri.. atıyoruz.. eskidi diye..

trend şimdilerde eski eşya modası olduğundan..
bir zamanlar paşa dede tablosu alındığı gibi eskicilerden..
rağbet olduğu halde eskiye.. yağmıyor nur eski pazarına..
eski eşya alıp da.. evimize koymaktansa .. eskitilmiş görünümdeki yenileri topluyoruz..
kimisinin becerisi kimisinin emek veresi olmadığından olsa gerek..

şu eskitilmiş'in içindeki "til" önemli ve anlamlı..
ustanın biri bizim için fabrikadan çıkanı emekle eskitiyor..
geçmişden kalma havası olsun istediğimiz herşeye uygulanıyor..

saksıyı heykeli.. toprağa gömüyorsun..
ahşabı.. bereleyip zedeliyorsun..
boyayı sürüp sonra zımparayla bir kısmını siliyorsun..
kağıdı kumaşı kahveyle çayla sarartıyorsun..
geçmişten kalmışlık havası katıyorsun..

bir dostumun ufak kare bi masası vardı..
üzeri muşamba..
annesinin mutfağında dururmuş..
yazlık evine koyması için onu boyamıştım ben..
her kat muşambayı kaldırdığımda.. farklı bir çocukluk dönemine gitmişti beni izlerken..
toplam dört kat muşamba..
her katta farklı anılar anlar çıkmıştı beynin kıvrımlarından.. sonra boyaları sökmüştük.. kaç renkti anımsamıyorum..
sonra yine boyamış.. ve eskitmiştik.. boyayı..
sonra kaç kat vernikle..
korumuştuk eskimesin diye.. =)..

düşünüyorum bazen..
neden eski eşya sevmiyoruz.. antikanın bile yenilenmiş halini pırıl gıcır halini seviyoruz..??
neden eskimiş eşyamızdan hemen kurtulmak istiyoruz..
bu "neden" bölümü uzun..
diyelim ki..
emek ve bakım vermeyi sevmiyoruz..
baştan alırken ihtiyaç görsün diye alıyoruz..
modaya.. trende düşkünüz.. filan.. ayrı..

nedene girmek istemiyorum zaten var aşağı yukarı bi fikrim..
yani kiraz ağacı masanın eskimesiyle formikanın eskimesi bir değil hani..
eskimekle.. patina arasında öyle bir fark var işte...
ama ..derdim o değil zaten.. derdim patina..

patina.. sözcüğünün kendi dilimizde bir karşılığını oluşturmamış olmamız..
büyük eksiklik..
bu sözcüğü.. kullanmıyorsak.. bu kavrama da yer yok demektir yaşamımızda..

ha bana ne denebilir de..
bana bişey işte..

insan için de kullanılıyor bu söz çünkü..
aldığı yaşla .. giderek ışıldayan gelişen akıllanan güzelleşen insanlar için kullanılıyor bu sözcük..

bir kadın anlatmak istesem.. yılların patinası desem.. diyemiyorum işte..
yılların eskimişliği oluyor.. ama anlatmak istediğim o değil..

ben kadın olma iç zenginliğiyle deneyim anı ve duygu marifetiyle güzelleşmekten bahsetmek istiyorum..
ama ancak yıpranmışlıktan bahsedebiliyorum..

bizde ..
patinaya rağbet olmadığından.. mı..
haftalık ev harçlığından arttırıp botox/dolgu peşinde insanlar..

konu nerden nereye sarktı .. komik şekilde..

aslında..
kitaplığımdaki çift kitaplardan çıkmıştı aklım yola..
bir yaşam.. mopassan.. biri benim.. diğeri.. 20liğin..
biri 70lerden diğeri 2010dan..
benzeri başka kitaplar da var.. andromaque var hernani var..

biri patineli.. kenarları sararmış..
diğeri daha apak.. hiç okunmamış gibi..

onları yanyana gözlerken beyin kalktı kankana.. insanın patinesine kadar uzadı..

pese.. bazen dostluklar patine olur.. incinir kırılır hırpalanır..
kimi böylece kırpılıp gider.. kimiyse.. yine yeniden tazelenir devam eder.. taşıdıkları izlerden dolayı daha da değerli ve güzeldirler..

Image Hosted by ImageShack.us

5 yorum :

uctemmuz dedi ki...

eski değerlidir.peki patine değerlidir.:) inasanı anılarla gülümsetir. o gülümsemenin değeri hiç bir şeyde yoktur. Anı kutularım vardı oğlum için de. İyi ki yapmışım. Okumayı bilmeden önce, okumayı öğrendikten sonra komik, ilginç, ona ait ne varsa saklamıştım. o küçük sararmaya yüz tutmuş kağıt parçaları şimdi hayatımı kurtarıyor. beni gülümsetiyor.

Annemin eskidi diye verdiği koca karyolayı özlüyorum. bu evet taşındığımızda alınan çekyatları özlüyorum.:) çocukluğumuz, oğlumun çocukluğu, babamın horlamaları, komik ve küfürlü uyku sayıklamaları onlarla birlikte gitti.:)

ben eskimi severim.
yenimi de severim, belki eskitebilirim diye.

ne güzel yazıydı.

Adsız dedi ki...

evet haklısın Atalet... Patinenin bir karşılığı mutlaka olmalı bir dilde... hani insandaki izleri gibi, hüznün sevgilerin yaşanmışlıkların.... bu bir duruşta bir bakışda, kesit zamanlarda da var çünkü... sevmeyiz biz demişsin eskiyi, eskimizi... Bunun kendimizle yüzleşmekten kaçmamız olabilirmi bir nedeni, yada yaşadıklarımızdan, hatırlatılmaktan kaçış.... sevmeyiz patinayı "tilmişini değil" gerçeğini, farkındalığı sevmediğimiz gibi... ben mutluyum patinamla, beni bugünkü bana ulaştıran tüm izlerimden memnunum ben... tabii birde bunu görebilecek göz hissedecek yürek lazım... aslında işte bu yeti yok diye yok o kelime de dilimizde...
sevgiyle....ADA'N

laleninbahcesi dedi ki...

yeterince toz birkmişmidir, bizim de kıvrımlarımız arasında beş yıldır Ataletim...Eskiyebildiği kadar eskisin arkadaşlığımız demiştim dün. Bu gün de diyorum. Sözümün arakasında dururum ben:)

Benim yeğen benim çocukluk arkadaşımın oğluyla evlenince, eski arkadaş yeni kaynana Sabiha, tüm çocukluk arkadaşlarımızı evinde topladı bu yaz Ordu'da... Sabiha'nın evinde annesinden kalma çok eski varaklı bir ayna var. Sabiha bunu her yıl boyatırmış. Aynı aynadan Ayşegül'ün annesinden de Ayşegül'e intikal etmiş olan var. Ayşegül , aynayı görünce şok oldu. Kıs Sabiha ben seni boşuna dövmüyomuşum, hak ediyormuşsun, bu ayna boyanır mı? gel benim evimdekini gör, nasıl güzel dedi. O hala bu sene gümüş rengi mi boyatsam bu yıl derdindeyken, Ayşegül onu az kala yeniden dövecekti:))

Severim eskiyi de, eskicileri de, eski hatıraları da, eski, şarkıları da, eski dostları da...Ama yenilere hep yer açarım...Onlarda eski namzeti olabilsinler diye.

Du biz senle kafaya kafaya verip buluruz Türkçe karşılık patineye...

Seviyom seni bi de

laleninbahcesi dedi ki...

Şimdi aklıma geldi , ben her gelmede bi sürü şey anlatıyom, bu yorum altlarında heheh bir sürü anım birikmiştir benim buralarda:)

Ecehan dedi ki...

Biraz önce ettiğim lafların aynısını etmemek için, değer'e verdiğiniz değer için çok kıymetlisiniz benim için. Patine olurken izler sizi hep izleyeceğim...

Follow my blog with Bloglovin