3 Ocak 2011 Pazartesi

iki..buçuktan üç..

dün yalan oldu..
kanapede kesintsiz kırksekiz saat de..
tabii kanapede dediğim evde..
herşey sabahın..öğlene doğrunun daha doğrusu.. ilk kahvesini dökmemle başladı.. bir fincan değilmiş de dilek kuyusuymuş gayzermiş çizgi romanlardak bir kazmayla fışkıran petrolmüşcesine..
ıslatmadığı yer kalmadı..
dün evden çıkana kadar dört kahve hazırladım kendime..
yarım kahve içmiştim çıktığımda.. yetmedi tabii.. =)
dün bir kadının .. anne olduktan sonra aslında yaşamını kontrol etme hakkı kalmadığını düşündüğüm gündü..
dün için değil.. ama dinlediklerim sonucunda..
şafağın dediği gibi kapı kolunu cebime koyduğum zamanlarda başlayan bir süreç olduğunu anladım..
bir de..ergen yetiştirmenin..
bir amatörle bir profesyonelin tenis maçına benzediğini..
profesyonelin ters yönde yerleştirdiği topları yakalayabilmenin mutluluğudur.. amatörün tek sahip olduğu..
ama aslında oyunu ergen kurar..
dün altın kızlardan söz ettim hot in klivland ile kıyaslayarak.. önceliklerin değişimi..
bir de alıntı bu diziden..
“sen de şu kendini seven kadınlardan olmayacaksın değil mi.. çünkü herkes onlardan nefret eder”..
ve bir de haber..
kendisi le evlenen bir gelin hakkında..
bir süre önce kendisi ile karşılaşıp aşık olduğunu beyan etmiş..
kendsiyle evlenmiş..
gelini geline annesi vermiş..
üstelik bu ilk değilmiş.. ikinci kez olmuş..
bir yandan özensem de.. kadındaki öz beğeninin düzeyine..
bunun getireceği yükü de düşündüm.. kapı kolunu bile cebine koyamazsın nereye kaçıyosun ve kimden.. ve aslında hepimiz yalnızız de yalnızlağa katık edecek başka yalnızı bile yok buncağızın.. bence bir en iyi kız arkadaşı bile yok ki böyle bir kafa tutuşa gerek duyuyor “acımıyor ki”sini göstermek için..
nikahı değil de.. ben karar anını merak ettim..
dı van en onli izledim dünü bugüne geçirirken..
ondan önceki akşamı geçirirken de şikagoyu bilmiyorumkaçıncı kez izlemiştim ..çekirdekle ..
iki dönem filmi..
birinciden bir şarkı.. “cell block”
ikinciden bir cümle..
““seni artık sevip sevmediğimi bilmiyorum da.. sana artık ihtiyacım olmadığından eminim” dedi..
oğullarını beğendim.. anne olarak hem onları hiç tanımadan hem onlardan çok uzak hem de bu kadar hoşgörülü oluşunu..
kmbilir belki de onlarla bir ve bütün olmadığındandır bu hoşgörüsü.. güzel bir film lale bulursan kaçırma.. =)
*********
He had it coming
He had it coming
He only had himself to blame
If you'd have been there
If you'd have heard it
I betcha you would
Have done the same!
They had it coming
They had it coming
They had it coming all along
I didn't do it
But if I'd done it
How could you tell me that I was wrong?
***********
şarkı gibi olsun pazartesi..

5 yorum :

laleninbahcesi dedi ki...

şikagoyu izlemiştim, geçen gece rastlayınca yine izledim...diğer filmi buldurucam ama önce ismini çözücem heheh The one an onley mi kıs O:=)
Ergen annesi olmak zordur gerçekten neyse bizde geçti artık:))
ne güzel bir dilek , şarkı gibi bir gün ...

Öptüm çok ataletim benim

laleninbahcesi dedi ki...

yok yav ben sevşgenliği mesleklere bağlamam hheeh iyiki doktordu da hastası aradı ara verdiler dedim yoksa teyze beni yedi bitirdi:)

carpediem dedi ki...

evet,kendisi ile evlenen kadın,
uzakdoğudan sanırım,
kendine güven mi,yoksa kimseleri kendine layık görmediğinden midir,
anlayamadım doğrusu...
terapistmiş,o kadar insanı dinleyince değmez demiştir belki de birine bağlanmaya,kendimle başbaşa kalayım en iyisi...
ergen olmak zor tabii
annesi olmak daha zor...
biz ne kadar çabuk büyüdük düşünüyorum da...

Sedencik dedi ki...

o evlilik? yalnızlıkla yapılan bir sözleşmeyi düşündürmüştü bana...
da
insan niye yalnızlığına söz verir ve verdirir ki...
emin olmadığından olmasın :)
sevgiyle...

Adsız dedi ki...

eceli gelen evlenir demişti şimdi kendisi de benim baktığım yerden.. yükün tümü onun omuzundaymış gibi görünen bir xx ergen zamanında..
ben bunu hep site ederim o gün bu gündür..
eceli gelen evlenir..
de..
kendiyle evlenmek..
=)

atalet..

Follow my blog with Bloglovin