1 Eylül 2010 Çarşamba

mehtaplıbirgecedeyaşananbiryanmasaöyküsü

önce ayakkabılarının topuklarını mı..
yoksa masada otururken dimdik sırtını.. narin inci kolyesi ve güzel dekoltesini mi..
ya da sesinin yumuşaklığını mı farkettim bilmiyorum..


ama topuklar nedeniyle dile getirdim.. kadını yanıbaşımda oturan dostuma..
lokantaya gelip.. mehtabı görecek şekilde oturup.. hızlıca siparişleri verdikten sonra..

biraz önce oturdukları masadan bir kaç adım uzakta ayakta telefon görüşmesi yapıyordu..
bir ayağının üzerine bütün beden ağırlığını vermiş.. diğerini gevşekçe önde çprazlamıştı..
topukları parlak gümüş rengiydi.. beyaz terliklerinin.. ince ve uzun bir bedeni vardı..

az önce karşımda oturuyordu..
yanında sekiz dokuz yaşlarında bir kız çocuğu..
karşısında bir erkek.. onun da yanında bir başka kadın..

"topukların güzelliğini gördün mü" deyince..
dostum "ben öyküsünü yazdım bile" dedi bana..

"eşinden ayrılmış.. kızı ile birlikte..
yeniden evlenmiş olabilir..
ama yalnız..
nasıl bir tevekkül var yüzünde.."


o arada kadın masasına yöneldi..
yeniden yerine oturmadan gelip karşısında oturan adama.. yavrum dedi..omzuna sarılarak..

bakıştık dostumla..
aha dedik.. adam eşi..
yanıldık..
ama belki de kardeşidir dedim..
o adamla yanındaki kadında bir "çift" durumu vardı sanki..
uyumsuz da olsalar..

derken çocuk adama baba dedi..
sonra annesinden bahsetti..
sonra çocuk bizim ilgilendiğimiz kadına sarılarak "biz halamla " diye başlayan bir cümle kurdu..
gizem çözüldü..
bizim yalnız ruhlu çocuklu kadın..
meğer kendisine konuk gelen erkek kardeşi.. karısı ve kızını yemeğe davet etmiş..

ama bir kez odaklanmış mıydık ne..
sohbetimize rağmen arada o masanın sohbetleri de kulağımıza atlamaya devam etti..

"biz s.. ile sizden bir şey istiyoruz şimdi" dedi kadın.. oyuncu bir sesle..
bir güzel sarılın öpüşün ve barışın..

aha.. küsmüşler.. dedim ya bir şekilde çift ama uyumsuz çift..
oturuşlarını farkettin mi dedim dostuma.. kadının karşısındaki çift saçmalamayın diye itiraz eder..
adı s.. olan küçük kız çocuğu.. heyecanla ve hatta biraz şımarıkça evet.. istiyoruz.. diye bağırırken..
"kızdaki tedirginliği korkuyu farkettin mi " dedim..
az önce kendi kızımın oturduğu.. şimdi boş olan sandalyenin üzerinden karşı masaya bakarak..
"evet" dedi..

evet sırt sırta dönecekler neredeyse..
her ikisi de bedenleri birbirlerinden uzağa dönük.. sadece yüzlerini karşılarındakine doğrultmuş..
aralarında en az bir karış aralık bırakmaya dikkat ederek oturmuşlardı..

sonunda yerlerinden kalkıp arkalarına gelen kız çocuğu ve kadının israrında kurtulmak için.. birbirlerine hiç değmeyerek ruhsuz bir öpücük kondurdular birbirlerinin dudağına..

kız el çırptı hala da onu yalnız bırakmadı..
çift bu dikkatten rahatsız..
ben size nazar değdiğine inanıyorum dedi hala kadın..
sen işinde ilerliyorsun.. güzel bir evliliğiniz.. güzel bir çocuğunuz var dedi..

o arada çiftin kadın olanı..
yer değişti çiftin erkek olanıyla..
itiraz eden kızını da..
e napayım ille içecek o puroyu kokusuna dayanamadığım halde .. diye tersledi..

daha önce de..
sen zırt pırt oynarsan tabii bozulur o telefondaki kameranın özellikleri.. diye azarlamıştı adamı..

hala kadın..
oh keyif bizim deyip rakısını kaldırdı şerefe..
bana ne sen ... atanmışsın sen amerikaya gidiyormuşsun ..
ben bunlara değil.. sizin güzelliğinize bakarım dedi..

üzme ama artık bu kadını hamile zaten diye çıkıştı kardeşine..

ama o bedenler birbirine hiç dönmedi..
gözler gözlere değmedi..

"gidip omuzbaşında durup kulağına.. boşuna uğraşma demek istiyorum dedim.."
"aynen" dedi..
"farketmiyor olamaz.. neden devam ediyor"..
"ne yapsın.. sizden bişey olmaz mı desin.. ona düştüğünü inandığını yapıyor işte" dedi..

gece ilerlerken..
"ben de ne yapayım..
çok iyiyim burda..
sabahları kalkıp bahçemle ilgileniyorum..
sonra denize iniyorum..
akşamları bir kadeh şarabımı koyuyorum bir zeytinyağlı.. veya bir börek..
biraz yalnızlık oluyor akşamlar.. zor.. ama yakında diziler başlar..
dönmeyeceğim..
niye döneyim..
öyle yorgunum kii hala..
ne çok pişirdim ne çok hizmet ettim..
dönmeyeceğim.. dedi.."

o kadın.. internete girsin.. blog yazsın istedim.. istedik..
masadakileri kaldırıp biz otursak istedik..

ilk tahmin doğruydu.. sanki..
bir ayrılış.. bir hüzün.. bir yorgunluk vardı o kadında hücre hücre..
bir tevekkül.. aydınlanma vardı..

kendi derdini bırakıp..
ümitsizce de olsa bir çiftle..
bir kız çocuğunun endişeli gözleriyle ilgilenmektense..
bize.. kendini anlatsın istedik..

sadece.. müzik uymadı o kadına..
=P..



Image Hosted by ImageShack.us

8 yorum :

.. dedi ki...

bi peçeteye blog adresi yazıp çaktırmadan garsonla yollasaydınız ya kadına ataletim.
gelsin, iyi hissetsin burda.
hiç yabancılamazdık sanki.
öyle geldi bana.

laleninbahcesi dedi ki...

aynen katılıyorum..ya... insan ne dere eder bir blog adresi tutuşturuverirdi ama ben o kadında bir blogcu havası sezdim... Takibe alalım, oralarda oturan... akşamları şarabını alıp tv başında diziler seyreden birini yakaladık mı .. o kız bizim kız:))

Ay ben seni ve yazılarını çok özlemişim kıs....

Not: Annemden bir söz.. zoraki suyla değirmen dönmez anacım... zavallı halacık ve zavallı S.. cik..

carpediem dedi ki...

ataletim,
insan çevresine bakınca yani gözlem yapınca buluveriyor toplumdaki ,insanlardaki arızaları...
yakışmış sana bu bakış,
söz ne kadar yerine oturdu şimdi"önem baktığında değil bakışında olsun"diye.
hoşgelmişsin=)))

Sevgi Gibi dedi ki...

bir yazıda da kendimden bir şeyler bulmasam çatlardım herhalde.
ha ama neymiş o benzerlik dersen cevap veremem inan.

JoA dedi ki...

siz blog yazsın istemişsiniz, ben o masada sizinle oturuyor olmak istedim. evet, bencilim:)

olmakta olanı görür insan da, olmuş olanı değiştiremez işte. beyhude.

Adsız dedi ki...

ikinoktam saklambacım..
yabancılayabilirdik de..
ama okurduk güzel güzel..=)

lalem..
annem taşıma suyla derdi.. zoraki yerine..
o da güzelmiş..=p

dilaram bakıyorum işte öyle.. bakıyoruz.. daha doğrusu..
=9

sevgi..
cevapsız benzerlikler.. en sevdiğim =P..

joAm .. ben de isterdim o masada senin de bizimle oturuyor olmanı..

atalet..

Sedencik dedi ki...

o kadın mı o kadar zarif taşıyordu hüznü ...
yoksa sen mi harmanladın zerafetle:)
ikisinede kabul ama o kırgınlıkla yüklendiği görev ağırmış...
sevgiyle...

Adsız dedi ki...

sedenim zerafet kadında..
bende zerafet yoktur pek.. e hep derim ruhum barok..
ve barok rüküştür hantaldır biraz.. =9

kitapkolik..
duyurmalı bunu o zaman.. =)

atalet

Follow my blog with Bloglovin