16 Nisan 2009 Perşembe

..



bi de çinliler var demiş ya dilara..

onbirinci yüzyılda bir çinli..imparator..li yu..
en sevgili metresine.. cariyesine .. ayaklarını ipek bantlarla bağlayıp..
lotüs şeklinde altından bir platform üzerinde dans etmesini söylemiş..

herhalde pek beğenilmiş ki..
hemen yayılmış..
öncelikle zenginler arasında..o zamanlar kızlar görücüler aracılığı ile evlendirilirmiş...kızlar..
profesyonel çöpçatanlar bağlarmış evlilikleri..

öyle önem kazanmış ki bu ayak işi.. yüzüne filan değil direkt ayaklara bakarlarmış..
üç yaşında başlarlarmış bağlamaya..anneler.. kızlarının ayağını bağlarmış..



önce baş parmak dışındaki tüm parmakları ayağın altına kıvırır bağlarlarmış..
sonra da. ağayın topuğu ile başparmağı bir araya getirecek şekilde..

öyle ağrılı olurmuş ki bu süreç..
zor yürürlermiş..
tamamen şekilsizleşirmiş ayaklar...




sonuçta da zaten o ayaklarla bir kaç metreden fazla yürümeleri pek mümkün olmazmış..
ama o küçücük ayakların üzerinde sallana sallana ya da salına salına yürürlerken..
havuzda salınan bir lotüs çiçeğine benzetirlermiş erkekler kadınları..

küçük dediysem yedi buçuk santimden bahsediyorum..
o ayakların üzerinde yürümeye çalışırken.. kalçalarını sallayarak denge bulmaya çalışmalarını bambuların rüzgarda sallanmasına benzetir..
ve erotik bulurmuş erkekler..
kocaya zevk verme çocuk yapabilmeyi de arttırdığı düşünülürmüş..


öyle çirkinmiş ki ayaklar çıplak halde..
yıllarca evli kalsalar da kocalarına göstermezlermiş..
hep ipek çoraplar giyerlermiş..
yatakta bile..

bin yıl sürmüş bu işkence..
ve ancak yirminci yüzyılın başlarında vazgeçilmiş..

köylü kadın bağlamazmış.
e tarlaya gidecek hayvan sürecek..

diğer kadınlar ise..
o yürüyüşle evden uzağa gidemedikleri için..
bir anlamda kocanın karısını babanın kızını kısıtlama kontrol etmesini sağlarmış..

ben bişi diyeyim mi..
stiletto da bu devrin ayak bağlamasıdır..

ne yürüyebilir ne koşabilirsin üzerinde..
ama güzel ve seksi hissedersin ve giyersin..mi..
haz dediğin de adaletli olmalıdır..

ama önce kadın kısmı aklını başına almalıdır..
bedenini sevmeli.. iyi bakmalı keyfini almalı ama onu bir meta yapmamalıdır..

bişi daha diyeyim
elbet güzeldir insan bedeni..
ama..
işin şeyini çıkarmak.. çok kolay..
cinselliğin bile eğitimli olanı iyidir diyorum bu noktada..
ve taocu seks eğitiminden söz etmemekteyim...

absürd bi son yaptım yazıya gene..
=)
ilerleyen zamanda başka absürdlüklerde buluşmak üzere...
*******
kadın kimdir..
hayatı boyunca bi dakka boş durmadan çalışan.. son deminde hem ağır hasta hem tutuklanmak üzere iken..
aşk mektuplarından söz edebilen kişidir..

Image Hosted by ImageShack.us

6 yorum :

kayipsimurg dedi ki...

gunaydın demek ki kadınlar kendilerini erkeklere beğendirmek adına bin yıllardır acı çekiyormus populer kultur dayatmasi degilmis:)
Cinselliğin de egitilmisi demıssın ya aklıma yıllar once tanısmak zorunda kaldigim bir ogretmen hanım geldi. Ablamın arkadaşıydı. Cinselliğini kocasina bilezik ayakkabi falan aldirmak için kullaniyordu kadının tavirlari ve o kendini pek beğenen halini hala unutmamisim kadın gidince Ablama bunun fahıselıkten farkı ne diye sormustum ablam da fahişeler çok kisiyle birlikte oluyor bu tek kisiyle gorebıldıgım tek fark bu demisti

carpediem dedi ki...

vay,
vay ki vay...
diyecek bi şey bulamadım...
absürde olsa ,
eğitimli olmak iyidir,
her konuda.
hele ki aşk mektupları varsa kişinin ,sorabiliyorsa onları her koşulda...
ne denir,
eğitim şart...
doktor bu ne?

carpediem dedi ki...

atalet sen hep,
absürd kal...
kadın ne zaman emekli olur;
mezarda...

ayçöreği 8) dedi ki...

önce saygı,her koşulda aşk mektuplarından bahseden o güzel kadına.
sonra,
7.5 santimi cetvelde bi daha baktım. sabah sabah şu kibar ve cici halime yakışmaz diye "abboovv" demedim ama yeridir yani.
bi belgeselde izlemiştim, görmüştüm ayacıklarını bi yaşlı kadının. bakılacak gibi değildi. teyzecik memnundu torununun ayakları bağlanmıyor diye.
tam "e çıplak görmüyorlarmıymış ayakları" diyecektim, görmüyorlar demişsin. bir ömür ipek çorap mahkumiyeti 8(
stilettolarla koşamasak da akşam kapıdan girerken çıkartıp atabiliyoruz ve yatağa çıplak ayak girebiliyoruz. şanslıyız.
bi de lotus çiçeği budist inanışta önemliymiş, olgunken çiçek açtığı için. bi onu araştırmaya gidiyorum, bi de nilüferden farkını.
amaaaa..
öpmeden gitmem ki.
8)

kumhavuzu dedi ki...

ben o durumda dahi hayata böyle bakan kadının gözlerindeki ışığa hayranım.Bir tek adımla başladığı yolculukta arkasındakileri her görüşümde dahada hayran oluyorum.

oya dedi ki...

bunu biliyordum..
tee zamanında bir belgeselde izlemiştim..
ve o zaman da içim şimdi olduğu gibi burulmuştu..

buna benzer birşeyin
18. yüzyıl ingilteresinde korse nedeniyle yaşandığını hatırlıyorum bir de..

yani kadınların güzelleşme adı altında çektikleri fiziksel acılar ve uğradıkları zararlar..

gerçi günümüzde de çok farklı değil durum..
solaryumlar..
liposakşınlar..
epilasyonlar..
botokslar..
ha.. giyim kuşam açısından daha rahat olabiliriz belki ama,
gene de hep bir yerden olduğumuzdan daha farklı görünme çabasındayız..
ya da o yola sokuluyoruz..

ben bunların tümüne "haz" olarak bakamıyorum ne yazık ki..
ya da haz almak / vermek amaçlı yapılan şeyler olarak..
benimsenmek, benimsemek, benimsetilmek için yapılan şeyler bunlar..

neyse..
büyük ihtimalle de gene kastedileni yakalayamadığımı tahmin ediyorum..
olsun varsın..
herkesin elmayı düşünüşü farklıdır..
di mi ataletim? ;)

Follow my blog with Bloglovin