27 Mart 2009 Cuma

..

yol öyküsü..

yol deyince aklına.. nil yeşili mersin plakalı fiyat 131
sıcak havada.. toz rengi çevre.. ıslak görünen asfalt..
yol kenarındaki çocuklardan alınan..
sepet içindeki kavak incirlerinin ısınmış kokusu....
bi de gitar çalan kadın gelir..

incir yol boyunca vardı da..
gitarlı kadın ayvalıkta çıkmıştı karşılarına..

arabayla 15 günde.. ankara üzerinden adanaya.. ordan da sahil şeridi boyunca..
istanbula döndükleri yolculuğu yaptıklarında ondört yaşlarında olsa gerek..

gündüz denize girdikleri.. koyun adını öğrenince şaşırmıştı..
sarmısaklı...
pek komiğine gitmişti.. ama adın nerden geldiğini bilmiyordu..
sahildeki deniz kestaneleri de.. rahatsız etmişti..sevmemişti çok burayı..

ağaçlar altında..
tek katlı ahşap kaplamalı verandalı odalardan oluşan motelde konaklamışlardı..
orayı sevmişti..
yemeği nerde yediklerini hatırlamıyor.. ama.. yemek sonrasında..
ağaçların altındaki oturma alanında oturduklarında..
yanlarına gelip iyi akşamlar deyip oturan ..
kadını..gitarını .. kahkahasını..
hatırlıyor..
kısa karavel bal rengi saçları olan klasik bir kadındı.. tüm kadınlar gibi.. yaşlıydı işte..
kolsuz gömlek yakalı bi elbisesi vardı..

mehtap vardı o akşam..
tabak gibi.. çamların arasından.. denize yansımıyordu..

tuhaftı.. deniz ordaydı biliyordu ama sanki boşlukmuş gibi.. karanlıktı..
bahçenin sonuna kadar gidip bakmıştı ..
görmekten çok..
dalgaların hafif sesinden anlaşılıyordu denizin orda olduğu..
o yüzden sohbet nasıl ilerledi bilmiyor..

ama yanlarına döndüğünde..
kadının .. c.. dayı ve l.. yengenin.. bir de babasının da bira içtiyorlardı..
ve kadın.. içinde ay ve mehtap geçen şarkılar tıngırdatıyordu..
şarkı aralarında..
kadın kahkahalar atmıştı.. çok güzeldi kahkahası..

babasının ne kadar keyiflendiğini farketmişti..
koltuğunda hafifçe kaykılıp..
uzun bacaklarını.. birbirinin üzerine atmıştı ve şarkıyı..
keyifle izliyordu..

sonra annesi.. birden hadi biz yatalım deyip ortaya..
onu da zorlamıştı odaya geçmeye..
şarkılar ve kahkahalar mırıltı halinde odaya kadar geliyordu..
aklı kalmıştı dışarda..
uyumuş olsa gerek..

sabah uyandıklarında..
annesi yol çantasını kapatıyordu
babası da.. banyoda idi..
sonra annesi çabuk hazırlan deyip.. odadan çıkmıştı..
babası da banyodan..
babasının kolunu tutup.. çolak oldum.. dediğini duydu..
kullanamıyorum kolumu dediğini.. gerçekten de kolun pelte gibi durduğunu..
korktuğunu..
hızla giyinip kahvaltı alanına gittiğini..
babam kolunu kullanamıyor dediğinde.. hepsinin fırlayıp koşmasını beklerken..
büyüklerden hiç birinin ilgilenmemesini..
garipsediğini..
daha da çok korktuğunu.. bahçe duvarının üzerine oturduğunu..
tedirgin babasının gelmesini beklediğini..
sonra babasının geldiğini hatırlıyor..

endişesi ne zaman dağıldı..
kol ne zaman düzeldi.. hatırlamıyor...

zaten bunların hiç birinden hiç bişey anlamamıştı..

ama yıllarsonra..
annesinin..
o kahkahalı gitarlı kadını kıskanıp babasına kızdığını..
onun da suçluluk ve pişmanlık psikolojisi içinde kolunu kullanamayarak..
karşı tarafı geri adım attırma çabası içine girdiğini..
anlıyor.. öğreniyor..şaşırıyor..

annesi o güzel ve uzak kadın gerçekten babasını kıskanmış olabilir mi..
bir başka kadından..

sahi onlar kadın ve erkek miydiler ki..
annesi.. babası.. o kadın..

********
zakkumdan hipokondriak gelsin ortaya..

Her birliktelik kalbinin emzireceği bir yeni bebektir
Önce emeklemeyi sonra yürümeyi öğretmen gerekir
Kalbindeki sütü tüketmediler mi
Bazen hiç başlamaması bir gün bitmesinden iyidir
Çünkü beraberlik yaşlanırken bir terkediş gençleşir
Seni hiç terketmediler mi

Aslında dostluklar da kardan adam gibidir
Eriyecekleri bile bile inşa edilir
Kapım neden hiç çalmıyor artık
Fotoğraflardaki insanlar hatırlıyor mu beni? isimleri
Neydi
Bunların yüzleri çok tanıdık
Yalnız kalmak bir ilaç mıdır yoksa hastalığın ta kendisi
Mi
Işığı görünce karanlığa kaçıyorum hemen böcekler gibi
Bir şeye çok uzun süre bakarsan onu görmemeye başlıyorsun
Hayat, keşke bu kadar etobur olmasaydı

İşte sen! kurbanlarından korkan kanlı zalim bıçak
Sen! kendi gölgesinden bile korkan bir paranoyak
Bir hipokondriyak

Sen! kırık cam üstünde yalınayak ve çırılçıplak
Bir hipokondriyak
Bir paranoyak
Bir hipokondriyak
Kalbi çoktan iflas etmiş bir kardiyak
Kalbi çoktan iflas etmiş bir kardiyak
Yalınayak ve çırılçıplak
İşte sen
Bir paranoyak
Bir hipokondriyak
Bir paranoyak

Siz ikiniz siz ikiniz benim hakkımda ne konuşuyorsunuz
Senin . senin ismin neydi
Her birliktelik kalbinin emzireceği bir yeni bebektir
Önce emeklemeyi sonra yürütmeyi öğretmen gerekir



Söyleyen : Zakkum -




Image Hosted by ImageShack.us

10 yorum :

.. dedi ki...

barakaları gördüm.
çamları,
karanlık denizi,
çocuğu gördüm.
keyiflenen ve gülümseyen babayı, erken yatma kararı veren annenin yüz ifadesini gördüm.
o uzun yolculuk, o güzergah kalbimi ısttı önce, çok severim uzun ve keyifli yolculukları. dura kalka, kona göçe ilerlenen.
çocuk şaşırdı, ben de şaşırdım babanın koluna ama,
anne ne yaptı onu merak ettim çok.
yola uzattıkları sepetlerde, incir satan çocuklara gülümsedim yazıda.
uzun süre bakmadım ama, görmez olmayayım diye.
uzun süre bakarsan görmez oluyorsun evet, bir de çok yakından bakınca birşeye.

kumhavuzu dedi ki...

bugün yola çıkacak olunsa aa..klimalı olsun rahat olsun başka türlü yola çıkılırmı diye konuşulup sonra araba uygun değil deyip vazgeçenleri düşünüyorum:)

yıllar evveli alamanyalardan buraya 50 beygir gücündeki minibüslerle yola çıkanları düşünüyorum..bugün herşeyin en iyisi en konforlusu olmalı:)

tamam..alakasız oldu ama orda kilitlendim:)
ama o akşamı o ortamı karanlık denizi..ve minik dalgaların sesini duydum

laleninbahcesi dedi ki...

ne garip güne yol hikayeleri okuyarak başlamıştım. Sonra sayfanı açtım yine bir yol hikayesi.
Senin anlatımında bişi var adlandıramıyorum. Cümleleri birbiri ardına çabuk çabuk okuyorum, sonundaki gize ulaşmak için. Ama sonda da hep bi giz var. Noktasını bizim koymamız gereken , hayal gücümüzü zorlayan. Bu gün bi kez daha anladım k,i yazmalısın.
Öptüm seni çok. İyi bir hafta sonu olsun

carpediem dedi ki...

hak vermeli miyim anneye,
kolay kolay kıskanmaz güçlü kadınlar ,muziplik yapmak gayesiyle
erkek istemişse kıskandırmayı
kıskandırır işte,
lamı cimi yok bunun...
hoşuma giden de olayın geri dönüşümü,uzun sürseydi eğer
eminim aklında kalırdı,
geçip gidivermiş işte...

alpernatif dedi ki...

Senelerce gittim Ayvalık
ve Sarmısaklıya
Nefret ederdim suyundan
buz gibiydi
kardeşim denizin içine buz atmışlar diye tutturmuştu

yıllar sonra zarif bir öykü eşliğinde yeniden hatırlattın bana çocukluğumu

eline sağlık

(Not: Bir de ilk defa orada aşık olmuştum. Hatta rahmetli dedem ve anneannemin kendi yaptırdıkları evlerinin ismi onlar öldükten sonra mahallelerine verildi.Haksızlık etmeyeyim şimdi Ayvalık ve ahalisine :D)

kayipsimurg dedi ki...

Sarımsaklı ile ilgili ilk anım: sarımsaklıya giderken yolun solunda yer alan bir derme çatma bakkalımsının duvarında yazan "ekmek bred var" yazısıdır:)
Suyu soğuktu ama temizdi ve kumunu severdim. Aslında Ayvalık'ı severdim. Büyüdükçe Ayvalık'ın sokaklarını keşfettim artık gitmiyorum. Belki bu yılın bağ bozumunda bir iki gün kaçarım..

kumhavuzu dedi ki...

bide ne diycem..
ilk tekne turuna sarmısaklıda katıldım
bir dahada kıyıdan denize girmek zul geldi bana:))

birde..5kardeşler diye bi balık lokantası vardı
orada acaip keyifli bi rakı balık yapmıştım.
annem kardeşlerim ve yeğenlerle birlikte
ve fır dönmüştü servis elemanları etrafımızda

Adsız dedi ki...

erkeklerin kıskançlığının çoğu zaman yersizdir,
ama kadınların kıskançlığının çoğu zaman haklı nedenleri olduğunu düşünürüm ataletim..
daha rasyonel olabildiğimizdendir belki de?
ya da erkeklerin ne kadar kolaylıkla tav olabildiklerini bildiğimizden? ;)

hikaye güzel..
anlatım güzel..
müzik güzel..
sen güzel..
ortam güzel..
:) keyfe geldim iyi mi?

Adsız dedi ki...

evet ya... anneler babalar da kadın ve erkek...belli yaşlarda bunu kabullenmek zor gelmişti bana...çocukken yazları yaylaya giderdik...babam çalıştığı için sadece haftasonu gelirdi...babamın geleceği günkü,her zamankinden farklı annemi ilk keşfettiğimde çok şaşırmıştım...hala takılırım bu konuda anneme...
xyler...tanırlar eşlerini dimi...o kadın gitar çalarken...baba anneye dokunsa,sarılsa,güzel bir şey söylese vs...yani,kadına sen "benim için herşeyden önemlisini"hissettirse...o güzel gece daha güzel olmazmıydı diye düşündüm...
bir de...şu bol yağmurlu kış gününde,plansız proğramsız çikilan yaz tatillerinin güzelliğini özlediğimi...

seni okumayı seviyorum...hem de çok...sevgilerrrr kahverengi

Şarküteri dedi ki...

Yol hikayesini roman okur gibi okudum. Çok hoşuma gitti. Şarkı da çok güzel... Fakat şarkı ile hikaye senin aklında nasıl yan yana geldiler onu bilemedim.

Babanın kolunu kullanamaması ve buna kimsenin tepki vermemesi ayrıntısı :) Nasıl aklında kalmış...

Follow my blog with Bloglovin