19 Mart 2009 Perşembe

..

çok değiştin demişlerdi..
daha iyi demişlerdi..
yadırgadık.. diyenler de olmuştu..
farklı oldun demişti.. en sevdiğim.. herşeye hazır gibisin.. en son beş yıl önce..

tam da o artık böyle demeye başlamışlardı..

ben kadını göremedim dedi .. son zamanlarda.. biri..
ben ataleti göremedim dedi diğeri..
iki farklı kişi..
iki farklı tepkime..
biliyorum... ben de göremiyorum..

ben çok derine sakladım..
önce kadını
yetiştirdiğim kişiyi..bireyi..
ellerimle oluşturdum onu..
seçtiklerim ve seçmediklerimle..
önce doğal süreçle..
sonra gerekliliklerle..
zorunluluklarla hatta..
seçebileceklerim arasından seçtiklerimle..
hep etki altında kalmadan.. özgür irade ile..
en azından öyle düşünerek..
sonra tepki ..kızgınlıklar..alsanaların gösterdiği yönde..
başlangıçta oluşturduğum kadından farklı bir kadına ilerledim..
ordan oraya derken..sonra ataleti de küstürdüler.. saklandı....
sonunda hepsini birden kaybedecek noktadayım..

hep bahsettiğim..
"-ama öbür yandan..
-ama öbür yandan" iç konuşmalarının en yoğununu yaşamaktayım????????..

hala kesin bir noktada değilim..
iç ses..
akıllı ses.. zeki ses..duygusal ses.. korkak ses..
ahlakçı ses..banane sananeci ses.. herşeyboşçu ses.. amann sallacı ses..
hepsi birden konuşuyor.. tam karar verdim derken.. diğeri kandırıyor..

"bırak" dedi biri "nasıl yapman gerektiğini..
nasıl davranırsan en doğru olacağını düşünme artık..
sadece kendi içinin istediği gibi davran.."
zaten o yüzden susmuştum.. seçebilmek için yapmak istediğimi..
içimde bu kadar kalabalık ne zaman toplandı..
da bana akıl verecek hale geldiler bi de kendi aralarında kavgalaşıyorlar..
tartışıyorlar..
canımı yakıyorlar..
uyanık olduğum her an.. fikirlerim ve akıllarım arasında bir o yana bir diğerine çekiştirilmekten..
canım yanmakta..

hayatımızın hiçbir dönemi kalıcı değildir aslında..
bazen değişmek tam olarak istediğimiz şeydir..
bazen ise istediğimiz şey değişmek değildir.. ortamın değişmesidir..
bize yapılanın.. bize yaşatılanın..
olduğumuz gibi olmanın getirdiği acıyı azaltmaya çalışmaktır..
bazense başka birine acı vermektir derdimiz.. aslında..

bazen merhaba sizi parçalayacak olan şeyin ilk sözcüğüdür....
bazen hoşçakal demek yaptığınız en zor şey olabilir..
ve düşündüğünüzden çok daha kırılgan yapar..

bazen değişmek taşıyabileceğinizden daha ağırdır..
ama çoğunlukla değişmek hayatta kalmak için yaptığınız birşeydir...

bu kez.. önce hayatta kalmak..
sonra değişecek miyim diye bi bakmak istiyorum ben........

bi de kayıplar psikolojisini anlamak öğrenmek..

Image Hosted by ImageShack.us

9 yorum :

alpernatif dedi ki...

İç sesler Elif Şafakı hatırlattı

korkutucu gibi gelse de iç seslerin kalabalık olması hoşuma gider benim
insanın ruhunu zenginleştirir

ve değişmek
mecburuz değişmeye
koskoca kaya bile yağmurdu rüzgardı güneşti derken aşınıp şekil değiştiriyor
bizim hayatımızdaki yağmurlar rüzgarlar daha fazla

ama bir şans var
değişirken değişimi kontrollü tutmak :)

Adsız dedi ki...

Allah'ım.. sabah sabah.. şaka gibi..

dün gece en yakınım, kanım canım 3 hatun buluştuk.. şarabımızı açtık, ayaklarımızı popolarımızın altına aldık, kurdalamaya başladık.. önce kakara kikiri.. sonra kandaki alkol seviyesi artmaya başladıkça eteklerimizdeki taşlar bir bir dökülmeye başladı.. hatunlardan biri birden bana "sende birşeyler var.. mutlu değilsin.. hissediyorum" dedi.. öbürü de sanki onun bunu söylemesini bekliyormuş gibi "evet.. ben de öyle düşünüyorum.. mutsuz değilsin ama mutlu da değilsin.. uzun zamandır.." diye ekledi.. ve benden onay bekler gözlerle, bana baktılar.. ne diyebilirdim ki? o an ne desem anlamsız olacak.. "evet" desem "neden?" diyecekler.. cevap veremeyeceğim.. "hayır" desem gözlerim beni ele verecek.. ve işte demek ki, sakladığımı sandığım o kadını en yakınımdaki kadınlar görüyorlarmış meğersem..

bana dediler ki "yarını düşünmekten, başkalarını düşünmekten vazgeç artık.. biraz bencil ol.. sadece içinde bulunduğun zamanı yaşa.. bırak aksın.."

ama işte değişmek, ya da belki de değiştiğin şeyden özüne dönmek, korkutucu geliyor ataletim.. tastamam mutlu olmadığın ve şartları kabullendiğin o alandan çıkmak zor görünüyor..

yahu.. yazın/hissetiklerin/sen nasıl da cuk oturdun sabah sabah.. anlatamıyorum bir türlü.. yani satırlarca yazabilirim ama çok sıkıcı da olabilirim :)

o yüzden:
hayatta kaldığın sürece zaten değişeceksin diye düşünüyorum ataletim.. bunu istemen, bundan korkmaman yeterli bence.. ben iç sesleri susturmayı seçerken (bir çeşit bitkisel hayat yani) senin onlardan kaçmaman hele.. çok güzel bence.. yorucu, yakıcı belki ama inan bu farkındalık hali çok daha iyi..

ehh.. artık öpeyim de bitireyim bari.. :)

kayipsimurg dedi ki...

Günaydın;
Fibonacci sayılarını biliyorsun değil mi? 1,1,2,3,5,8, sıralanır. Kural şudur: sondan iki önceki sayıyı birbiri ile toplarsın son sayıyı elde edersin. yani 1 ile 1 toplanır 2 olur, 1 ile 2 toplanır 3 olur 3 ile 2 toplanır 5 olur gibi Her ortaya çıkan sayı aslında hem yeni bir sayıdır hem de kendisinden öncekileri de içerir. Kendisinden öncekileri içermektedir ama onlardan biri değildir. Bir de şu senin sevdiğin "altın oran" var. Fibonacci sayılarının birbirine oranı altın orandır:)Sanat eserlerinde mi kullanılırdı ne:) Cin Ali'nin fibonacci sayıları kitabını bitiremedim daha bitirince yazarım devamını:)

.. dedi ki...

hayatımızın hiçbir dönemi kalıcı değildir sözü aynı anda hem rahatlık hem rahatsızlık verdi bana.
rahatladım çünkü bi dolu sıkıntı var, aklımı kurcalayan, içimi daraltan bi dolu şey. geçecektir bi zaman mutlaka.
rahatsızlık da duydum çünkü bunca huzursuzluğun arasında tuhaf, alışıldık, bildik bi düzen de var, ısındığım. o da değişecekse ya?
sen nasıl değişsen, neye dönüşsen, doğrudur kanımca.

Ece dedi ki...

Sabahın köründe okuduğumda HOBAAA dedim. Dışarı gittim geldim,yeniden açtım sayfayı,revize olmuş halini okudum. HOBAAA ki ne HOBAAA dedim.

İçim dışım tenha benim. Ne ses kalmış, ne soluk.Ben zaten yokmuşum zaar.

Saldım çayıra mevlâm kayıra, otlayıp duruyor bir yerlerde:((

kumhavuzu dedi ki...

elbet bi yerde durcaz..durabilcezmi?? durduğumuz takdirde durumlar ne olcak..onu bilmem

Adsız dedi ki...

bence durmadan değişim içinde yaşama yürekliliğini göstermeli insan..

carpediem dedi ki...

kayıplar psikolojisi,
ne kaybı,hangi kayıp,
insanın kendi kaybolmuşluğu mu?
kaybolan insanlık mı?
kayıpta olan insanlık mı?
çok mu sordum
atalet...

laleninbahcesi dedi ki...

okuyunca hatırladım ben kayıplardan çok korkarım galiba bilinmezden korkuyorum ben. Hadi yaz kayıplar psikolojisini

Follow my blog with Bloglovin