20 Eylül 2008 Cumartesi

geğirmek isteyen düşes....




iki üç yıl önce..
mari antuanet filmi ile başladı bu merak..
o günlere ilgi..
devir giysileri.. dekoru.. ev eşyaları..
saraylı.. dantelli.. zahmetli herşeye merak..

son osmanlılar kitabı çıkmıştı kenizenin..
o zaman da böyle bir furya oldu..
benim favorim nilüfer sultandı..
o ne zarif bir kadındı..
hatta bi de genç son osmanlılardan biri.. burda istanbulda yaptı düğününü..
di mi..
geçmişe mazi..
bile diyemiyordu gerçi ahir zaman osmanlıcası ile..

insanlar paradoksal ..
elleriyle yok edip.. bir türü..
bir yaşam biçimini..
bir devri..
sonra da..
bir sürü taklitle yaşamlarını güzelleştirmeye çalışıyorlar..

fransa için konuşursak..
konu evrensel boyuta geliyor..
onların asil sınıfı yok etmesi ile başladı..
insanın insan olarak kendini farketmesi..
korunması.. kollanması ve haklarını elde etmesinin..
birilerinin keyfine göre değil..
insan olarak doğmuş olmasıyla elde edildiğini öğrenmesi..ifade etmesi.. değil mi..
hani ilk insan hakları beyannamesini yazanlar ile..
o asilleri yok edenler aynı kişiler..
aynı devir..
sınıfkırımcı hümanistler.. diyebilir miyiz..
bal gibi de deriz..

bir devri yok etmeden diğerine geçilememesi..
evresel bişey de..
hatta nerdeyse..
"e olmazdı tabii..
bir takım şakşakçılar.. sonra dönüp..
gene onları arayıp bulurdu .. gene tepeye oturturdu..
bunca emek boşuna olurdu..
zaten..
asil sınıfın esas becerisi..
politikayı kimin zararına olursa olsun kendi çıkarına kullanmaktı.. "
mı dediniz.. katılabilirim bile..
ısrar ederseniz..

ama bana asla şunu söyletemezsiniz..
"taklitlerin de asil sınıf kadar..
bu işi görebileceğini.."
hangi işi..mi??
ayrıntılı estetik şıklık güzellik gösteriş hükümranlık ve yaşam biçimini..
bir varolma ezme ve üstünleşme becerisini..
işte bunu..

yoksa..
kimin zararına olursa olsun.. kendi yararını kollamayı.. çıkarını öne çıkarmayı..
burjuva da.. köylü de.. köle de serf de..becerebilir..
niyetlenirse.. ve fırsat bulursa..
xx ve xy farkı bile olmaz bu konuda..
üstünlük sağlama içgüdüsü..
dna sarmalında mı acaba.. neremizde....
hayvanlarda hayatta kalma içgüsü eşdeğeri..
insanda üstün olma dna sı.. olabilir mi..
olur bence..

neyse.. ben başka konuya girecektim..
oyalanmayayım..

şimdi yeni bir film çevildi.. düşes...
corcana spensır../ devinşayr düşesi..
hayırlısıyla bu kış vizyona girecek..

güzel.. çarpıcı ve toplum tarafından çok sevilen bir kadın.. devınşayr düşesi..

yabancı değil canım..
leydi dayananın büyük büyük kuzeni.. teyzesi akrabası..

hatta filmin yapımcıları tanıtım vidyosuna dayananın da bir resmini koymuşlar ve..
tarih kendini tekrar ediyor demişler..

özetle..
corcana.. spensır.. devınşayr düşesi olur..
kendini aşksız bir evliliğin ortasında tıkılıp kalmış bulur...
ve bir çarls greye aşık olur..
daha sonra bu çarls.. başbakan olur.. vs vs..

kira naytli isimli güzel kadın oynamış corcana rolünü..
"belki aptalca ama .. bu kadar çok dikkat çekeceğini düşünmemiştim.. demiş..
tanıtım vidyosundaki bu sahne için..
dayana hikayesini /burdaki olması gereken "nın" ekini ben değil kira ihmal etmiş../
corcana ile aralarında benzerlikler olup olmadığını söyleyecek kadar bilmiyorum ama ..
corcananın.. kendi başına büyüleyici bir karakter olduğu kesin..
uzak akraba olmaları ilginç bir tesadüf.. ama benim için bundan öte bir anlamı yok"... demiş..
**********

doğru demiş..
her kadın kendi hayatını oynar..
benzerlikler tamamiyle tesadüfidir..
sultan sultanı.. çekemez.. saray cariyesi hiçbirini çekemez..
**********

başka ne demiş..
otantik onsekizinci yüzyıl giysileri için de.. kabus gibiydi demiş..
içinde nefes alamıyordum..
ama yardımı oldu bu durumun..
duygusal sahneleri oynarken gereken o nefes nefeselik durumunu..
zaten elbisenin sıkılığı yüzünden yaşadığım için..
çok gerçekçi çekimler oldu bu sayede demiş..
**********

ben de katılıyorum..
hele de bugünün hayatında..
bir sürü giyinme ritüeli gerektiren her şey insanı nefes nefese bırakıyor..
uzun etekler..hayati tehlike yaratıyor..koştururken..
al sana bir nefes nefeselik nedeni daha..
hem..sıcakta o kadar kat..
nefesin kesilmeyecek de ne olacak..
dekolte ve hafif giysilerimden memnunum.. pratik oluyor..
değişmeye niyetim yok biline..
**********

en çok yemek sonralarında zorlandım demiş..
yediklerimiz sindirim sisteminde ilerleyemezken..
geğirip duracağıma.. o hanımefendi duruşlu asil kadını canlandırmak zor oldu..
**********

bak bu da hoş..
giysisi gevşek ve hatta sindirim organının bir karış üzerine tırmanan..
dolayısıyla ferah karınla dolananlar bile rahat rahat geğirirken..
sen sıkı elbise ile geğireme..
bu ingilizler bir tuhaf canım..
ay asil olmak hatta asilmiş gibi davranmak bile..ne zormuş..
aa.. bi sürü ıvır zıvır.. boş kural..
***********

sevgilisi çarls rolünü de..
dominic..kupır oynamış..

dumanı tüten aşk sahnelerinin çekimini sormuşlar kiraya..
etkilendin mi demişler..

"sormayın .. demiş.. hem de nasıl..
gülmekten ölüyordum..az kalsın..
aşık olduğum adam..
altındaki ten rengi bir çocuk bezinden başka hiçbirşey giymeden karşımda dikiliyordu..
hayatımda bundan daha az seksi bişey düşünemiyorum.." =)
ben de.. =D..
devam ediyor..kira..
"yönetmen.. sahneye biraz daha kendini veremez misin .. biraz daha destek olamaz mısın..dedikçe..
ben.. hayır.. o çocuk bezi giyiyor... " diye cevap veriyordum..

demiş..
***************
aramayın hiç bi yerde hiç bi gönderme yok..
ne yok ettiğimiz asaletten..
ne sonradan görmeliğimizden..
ne devletin denizliğinden..
ne derinliğinden..
ne de.. ayaklar baş olursa..
neler olur.. hakkında.. gönderme mönderme yok..

hem canım ben resimler için yazdım bu yazıyı..
buduara yakışıyor bu konular...............
***************

resim.. netten...


9 yorum :

geçkalmadımki dedi ki...

Evet evet ben de katılıyorum sonuna kadar..
bir sürü giyinme ritüeli gerektiren her şey..
kış mevsimini bile sırf bu yüzden sevmezken,
yediklerimin sindirim sistemimde rahat hareket etmelerini sağlayan hafif giysilerimle okuken yazını,
düşünemedim başka bol kumaşlı, kollu paçalı kılıklarda kendimi..
vee ben de hiç gönderme filan yapmıyorum işte.. sadece rahatım bu kılıkta...
Sevgiler...

laleninbahcesi dedi ki...

şimdi anladın dimi bizim anadolu kadınının niye hep beli lastikli etekler giydiğini:))Fazla yemek mi yedin hooop genişler, Sonra yekrar yerİNE:)). öPTÜM SENİ ATALETİMM

Ece dedi ki...

Ama ben bayılıyorum o kıyafetlere..Varsın gaz-maz çıkmasın. Zaten ne yiyorum ki,gaz yapsın!!

Çok zor kıyafetler ama çok zarif. O kılığın içine Kibariye'yi bile soksan belki havası değişir diye düşündürtüyor.

Sevgiler..

kumhavuzu dedi ki...

canım ya
son zamanlrdaki yoğunluktan(işlerle ilgili kısım bahsettiğim:D) yazılarını keyifle okuyamıyorum bile..
bugün işte biraz zaman..

okumaya çalışıyorum..bide anlamaya..
çok yorgunum ben..bi gün rahatlıycakmıyım dersin
öpüyorum seni kocaman

uctemmuz dedi ki...

yanımda ev ahalisi maç seyrediyor. :)Okuduğumu anlayabileceğim bir anda geleyim ben olur mu?
Sevgiler ataletim...:)

Adsız dedi ki...

hayranım. hem de nasıl.
o zaman kıyafetlerine, saçlarına, süslerine.
bir filmi seyretmeye başlamam için yerli sebeptir o dönemde geçiyo olması. o giysiler.
öyle giyinemeyecek olmak içimde kalmıştır gerçekten.
sırf bu sebeple isterdim aktris olmayı. kendimi öyle görebilmek için.
varsın geğiremeyeyim.
zaten hiç ihtiyaç duymadım 8)

uctemmuz dedi ki...

Kısa bir süreliğine o kıyafetleri giymek güzel olurdu. Ama sürekli ?Yok ben almayayım.
Hangi toplumun, sistemin içine doğarsan ona alışılıyor demek.Japon kadınlarının giyim tarzı daha mı az teferruatlı?

kayipsimurg dedi ki...

suyu mu çıktı bluejeanın neyime lazım kat katlar top toplar:)

Adsız dedi ki...

imdiii..
ataletim...
bu yazıda az "=D" mı var? yoksa bana mı öyle geldi..

mesela parmak uçlarımda kalksam,
öpsem seni yanacıklarından mis misss,
yapar mısın acaba böyle "=D"?

bir de ataletim..
sen gönderme yapmadın,
ama ben sen göndermeden aldım bu yazıdan..
ayaklar baş oldu,
etraf pis pis kokuyor ya,
sen göndermesen de,
biz almak durumunda kalıyoruz ne de olsa..

ay dur,
gitmeden bir daha öpeyim..
mucukss mucukss mucukss..
(fransızlar 3 kere öpüşüyor ya :p)

Follow my blog with Bloglovin