15 Temmuz 2008 Salı

film.. yazı.. fikir


uyarı bu yazı..
gene uzun..
üç bölümden oluşan ve..
gayet ilgisiz şeylerin gelip nasıl kafamda birleştiklerinin yazısıdır..
özür.. sabır..

bir film izledik 18likle beraber..
bir "kadın" filmi..

gerçek öyküye dayalı..
ödül kazanan isimli bir film.. sıradan ama.. gerçek yaşam..
50lerin sonunda başlıyor..
izlerken bazı noktalara takıldım..
umutla ve aşkla ve keyifle başlayan bir evlilik..
bir trafik kazası sonucu kocanın hayatında bir değişiklik..
ses teli yaralanması ile şarkıcılığını kaybetmesi..
ve karısının yorumu..

bazen onu sert eleştirmek isterim ben de..
ama unutmayın ki....
o sesini kaybetti..
ama ben kaybetmedim.. demesi.. yumuşak şefkatli kadın..

çok çocuklu bir amerikan ailesi..
reklam cingılı yarışmalarına katılan ve çok kazanan ..
böylece hayatı kazanan bir kadın.. yaratıcılığını bastırmış..
gazetede çalışırken.. bırakıp evlenmiş.. pozitif ruhlu bir kadın..
giderek artan miktarlarda ve sıklıkla içen ve arada öfke nöbetleri yaşayan bir koca..

ilk büyük olay..
ödül olarak kazanılan bir dev dondurucu..
ile başlıyor..
koca sonunda dondurucuya tencere tava saldırıyor..
önce polis sonra.. rahip uğruyor eve.. ve..
kadına nasihat ediyor..
evini güzel yapmalısın ki..
kocan evde mutlu olsun diyor..
ama yapıyorum diyor kadın..
daha çok gayret et diyor..
kimse sana hayatın kolay olduğunu söylemedi..
ağzı çocukların babası gibi kokan rahip..=P
kısıtlayıcı görev bildirici toplum..

sabah adam sakin...
her gün bir parça getirsem bile..
bir yıl alsa bile
dolduracağım diyor..
oğlu.. tepkili..
sütçünün parasını ödeyemezken .. nasıl olacak diyor..
kadın..
en azından onun bir amacı var..
senin amacın ne diyor oğluna..=)
pozitif kadın..

bir market armağanı kazanıyor..
belirli bir sürede..
ne doldurabilirse.. hepsi armağan..
kocasına soruyor..sen ne istersin diye..
karides kokteyli diyor adam..
çok hoş görünüyor..hep lüks ve sofistike bir şey olarak gördüm tatmak isterdim..
pahalı ve değişik ürünleri dolduruyor arabaya..
çocukları havyarı..
ve ananası da tadsın istiyor.. ehlikeyif kadın..=) bunu sevdim..
lavabodan haftada bir kahve döken birini hatırlattı bana..
işte o sahnede katıldı kaynak bana..
özetledim filmi..birlikte devam ettik..izlemeye..

marketten sonra mutfakta aile..kadın elinde.. tuhaf bir yiyecek paketi..
nerden geliyor.. hangi ülkeden.. nedir onu anlatıyor..
çocuklara tattırıyor..
adam bir öfke krizi arifesinde.. sinyal vermekte..
onun eline de.. karidesini verip susturdu kadın.. hatta yanlarına oturttu..
gülümetti..
uzlaştırıcı kadın..

ama hayat hep taşıyarak geçmiyor işte..
aile olarak çocukları adına da..
katılarak sürekli ödül kazandı kadın..
evden hiç çıkmadı..
hep çocuklarına baktı..
araba bile kazandı..
kullanmayı öğretmemi ister misin dedi oğlu..
o zaman satamayız.. bırakamam dedi..

bir kez bir ödül töreni için şehir dışına gitmek istedi..
ona da oğlu engel oldu.. tutuklanarak..

sonunda bir başka yarışmacı kadından mektup aldı..
yakın bir şehirde yaşayan..
onu toplantılarına davet etti..
kocası götüremem dedi..
oğluna rica etti..
benzin yok dediler..
benzin parası kazandı..
tam gidecek.. küçük oğlu..
tüm komşuların bahçelerindeki laleleri toplayıp getiriverdi kadına..
ve arkasından öfkeli komşular.. ödenmesi gerekn zarar....
kaldı yolculuk..

sonunda bir kez başardı..
kızı ile gitmeyi..
onda da araba bozulduysa da..
sonuna ulaştılar..
çocuklarını yetiştirdi..
bir subay bir hemşire bir edebiyatçı iki öğretmen bir avukat..
e bir de yazar çıktı aileden..
e dedim ya ..çok çocuklu diye..=)
yaşlandı yaşadı öldü..

hep pozitif kalamadı ama kadın..
hatta sonunda seni mutlu edemediğim için huysuzluk yapıyorum diyen kocasına..
beni mutlu etme ama kendi kendime sağladığım mutluluğu da bozma dedi ..

uzun bir yoldur bu..
alınması gereken..
evliliklerde..

neyse.. genel bakış bu..
şimdi..
özetle.. ve atalet açısıyla.. ayrıntıya dalalım..

bir dönem.. yarışma çılgınlığı sarmış oraları..
ve bu sayede..
eğitimli.. donanımlı..
ve iş kadını değil de..ev kadını olan..
bir sürü kadın katılmış bu yarışmalara..
kocaları evin ekmeğini kazanan/kazanamayan.. tamirci..
dükkan sahibi.. sütçü.. iken..
eşleri gazetecilik mezunu.. edebiyat mezunu..
bir kitle.. evli olmak en önemli meziyet..zira..
kullanılmayan iş gücü olmuşlar..
ama paslanmamışlar bu yarışmalar sayesinde..
ve.. kocalardan daha iyi bir gelir ve daha elit bir yaşam kaynağı oluşturmuşlar..
çocuklarına..

altmışların başında..
bu yarışmaların türü değişmiş..
artık vasıf ya da beceri gerekmeyen yarışmalar başlamış..
şans ağırlıklı yarışmalar..
kadınların buna tepkisini görmeniz gerekir..
bu sahadan da siliniyor olmak nasıl onurlarına dokundu..
büyük olasılıkla..
reklam sektörünün kurulmaya başladığı..
çalışan kadınların ortaya çıkmaya başladığı yıllar..

ev kadınlarına haddini bildirmeye başlayan yaşam..

belki amerikan mucizesinin son bulmasının nedeni bu..
bir dönem iyi eğitimli kadınları eve kapatıp..
çocuk yetiştirmiş olmaları..
sonra emek/eder tartışması başlayıp acık becerisi eğitimi olan kendini işe atınca..
toplumun .. sona doğru yolculuğu başlamış olabilir mi ki???

sonra bir televizyonda röportaj sahnesi denk geldi filmde..
aslında 10 saniyelik birşey.. ve konuyla da alakasız görünüyor..
ama bence önemli..
güzellik yarışması..
adaylardan biriyle röp. yapıyor sunucu..
eğer erkek adayların yanında bir de kadın aday olsa..
başkanlık seçiminde.. ona oy verir miydin diye soruyor..
aday hanım..
başkan adayı olması için çok akıllı.. cesur ve iyi eğitimli olması gerekir bir kadının diyor..
ama buna rağmen vermezdim..
çünkü kadınlar.. duygusaldır.. ve tepkilidir..kriz anında ne paılacağını bir erkek kadar bilemez..
o yüzden ben gene bir erkeğe oy verirdim..
işte.. verilmek istenen..
hayat krizlerini çöz..
ama gerçek hayata karışma..

ikinci konu..
dün posta kutumda peşpeşe iki haber vardı..
birincisi..
dünya siyasetinde kadınlardı..
bence yazının tümü okunmalı ve hatta saklanmalı..
özetle...
haberde..
Son on yılda bir çok ülkede kadınlar seçim kazanarak en yüksek siyasi mevkilerde göreve gelmesine rağmen..
ama buna rağmen Parlamentolararası Birlik'in raporuna göre, dünya yasama meclislerindeki kadınların oranını sadece yüzde 18 olduğu....
kadınların meclislerde yeterince temsil edilememesinin,
kültürel gelenekler ve erkek üstünlüğünden kaynaklandığı....

"Nereye giderseniz gidin, kadına karşı ayırımcılık görüyorsunuz. Kadınlara hala, ayrı bir gözle bakılıyor ve fiziki görünüşlerine göre algılanıyor. Parlamentoların kadın ve erkek üyelerinden, toplumun farklı beklentileri var. Ve kadın yöneticiler daha fazla sorgulanıyor."

bu aşırı sorgulamanın bazı durumlarda kadınları seçimlere girmekten alakoyduğu
seçimle gelinen makamlar için yeterli olmakla birlikte, bir çok kadının..
siyasi yaşama atılıp erkeklerle rekabet edecek özgüvene sahip bulunmadığı...

kadın adayların aşmaları gereken bazı başka engeller olduğu:

"Dünyanın her ülkesinde durum aynı. Aile desteği yetersiz, siyasi partilerin desteği az, ve kadınlar, seçime girmek için mali kaynak ve kredilere ulaşmakta zorluk çekiyor. Bir çok yerde kadınlar, ancak erkek siyasetçiler çağırırsa seçime giriyor. Erkekler kadar istekli oldukları halde, kadınlar ancak erkek siyasetçilerin davetiyle siyaset hayatına katılmaya cesaret ediyor."

4000 kişi arasında yapılan çalışmanın ..
kadınların politika ile ilgisinin en az erkekler kadar olduğunu..
ama politik hayata atılmadıklarını gösterdiği..

ayrıca..
"Araştırmanın çok şaşırtıcı bir başka bulgusu ise, cinsler arası eşitlik tartışmaları arasında yetişmiş genç kuşak kadınların, 40 ve üstü yaştakilere göre, siyasete girmeye daha az ilgi göstermesi oldu. Genç kadınlar, annelerine göre, daha az siyasete girmeye heves gösteriyor. Cinsler arası eşitlik konuşmaları arasında işlerin daha iyiye gideceğini beklerken, bu konuda çok daha başka faktörlerin devreye girdiğini anlıyoruz."

yazıyordu...

diğer haberde ise ahmedinecadın eşinin resmi vardı..
gerçi konmasa da olurmuş..
benim gördüğüm kocaman kara bir bez ve kara gözlükler altından tek bir burundu..

vurucu olan..
karısının da..
kocası gibi mühendislik fakültesinde okumuş olduğu bilgisi idi.....
hani deniliyor ya..
bir kesim kızlarını iyi çocuk yetiştirebilsin diye okutuyor..
çalışsın diye değil..

bir de italyan kadın milletvekilini protesto eden erkek milletvekilleri vardı geçen hafta..
kadının kafası karışmıyor demek..
kendisine yemeğe çıkalım diyen bir başbakan ama.. nedense bu erkeklerin kafası çabuk karışıyor..
=P
ve bunu engellemek için.. tantana ediyorlar..

resmi yukarda.. =P.. kafa karıştıran dekoltenin..

işte bunlar domino taşları gibi.. devrildi birbiri üzerine kafamda..
okumak..
üretmek..
giyinmek..
soyunmak..
yünetmek..
karar vermek..
idare etmek..(yönetmenin eş anlamlısı olmayan)..
şefkat göstermek..
sert çıkmak..
öz-değer..
emek-değer..
yalnızlık..
bedel ödemek...
kaç taş var..??????
eteklerinde kaç taş var........


hafifletelim finali hadi..
filmi 18likle izlerken..
ben kendimi tutmayıp her homurdandığımda..
ne var ki bunda.. gayet olağan demesi oldu beni delirten ve evde artık gerçekten bir değil iki erkekle
yaşadığımı anlamamı sağlayan..
örneğin erkek çocuğun bahçe talanı ile iptal olan gezi için..
ben görüyo musun bela hep erkeklerden geliyo .. ulemm bi uz durun bi kıpırdamayın da kadın nefes alsın deyince..
ne var ki neden gitmedi ki.. hem o minicik oğlan .. ne bilsin iyi bişey yapıyorum sanmış.. dedi..
kadın gitseydi gene de ki.. dedi..
ödenmesi gereken ve 40 dolarlık olduğu iddia edilen lale soğanlarının üzerine..
bir de benzin masrafı yapmamak için..
suçluluk hisseden oğluna..
sen güzel bir şey yapmaya çalıştın..
teşekkür ederim diye moral vermek için..
içi gide gide.. o arabadan inen kadına tepki olarak..

kadın eve biraz gecikince..
kocasının çocukları eve almadığını görüp kızan kadına kocası..
beni terkettin sandım.. ağlıyordum..
o yüzden eve almadım onları deyince koca..
ben de.. zaten hep korku bu değil midir..
benim için fazla iyi ya giderse.. en iyisi ben şunu bir tepeleyeyim de çıkamasın dışarı..
deyince..
yok artık ne alaka.. seviyor adam demek ki.. deyince bana..

üzüldüm..
önce.. aa bu da vermeyecek hayatındaki xxin hakkını.. diye sinirlendim sonra..
anladım ki.. çok işim var daha çok..
bana şöyle ben gibi.. bir eli pudriyerde.. diğer eli kitapta..
akıllı bir kız arkadaş lazım...yardımcı..
var mı çöp çatacak olan..=D...........
*******************
durum.. sabır denemesi değil..keyfî..
hala hafif baharatlı..
ve şaraplı..................
atalet ne düşündü not etti sadece..
yok bi vehamet..

14 yorum :

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Ben okudum da...Diyecek bişey bulamadım..
Hadi belki diyecek
3-5 kelama vesile olur diye..
Ülkelerin nufüs dağılımlarını ve buna bağlı olarak kadın-erkek çalışan insan orantısını gösteren birşeler bulabilir miyim diye baktım ...

Cıkk bulamadım :D...

Ama merak etmedim de değil..
Acaba çalışan insan sayısı çoğunluk olarak
kadınlardan oluşan bir memleket var mıdır acaba diye...
Varsa da bilmiyorum bana denk gelmedi..

Sonra sıkıldım aramaktan vazgeçtim...

Sonra daa napalım jido...
konuya katkısı olacak
bi halt bulamadın ama
Ataletin denemiş olmanı bile sever bulamasan da dedim
bunu anlatmaya karar verdim :P...
Sevdin di mi beni böyle de :D

Muaahhhhhh :)

(ay bu arada yoruma bişey yaptım ben yanlışlıkla..silindi ...Ben de buraya yeniden yazıyorum ..Yanlış anlaşılmasın ben sildim o üstteki yorumu ,buradakinin aynısıydı :) )

uctemmuz dedi ki...

Dün çocukları ÖSS 'ye girmiş, hatta birisi il birinciliğini kazanmış çocukların anneleri ile birlikteydim. Hımmm...Gözünüzün önüne gelen resmi derhal siliniz ataletciğim.Anneler tahmininizden farklı idi biraz. Kimi eğitimsizdiler, kimisi köyden evlendikten sonra çıkmış şehre adapte olmaya çalışıyorlardı. Ve aralarında en önemli mevzuu bu başarıyı getirenin hangi dershane olduğu tartışmasıydı.
Diyeceğim o ki...bizden önceki kuşakların kızlarımız , çocuklarımız okusun çabası, denetlenmediği, gerekli aşamalarda talim terbiyeden geçmesi gerekirken boş bırakıldığı için amaçtan gittikçe uzaklaşmış...bir yarışmaya dönüşmüş, para karşılığı gidilen dershanelerin reklamcılığına dönüşmüştü.
Kızlarımız okuyor yaşasın. Soru soruyorlar mı peki? Soru cevaplamaktan, test çzömekten heleme peynirine dönen beyinleri senin yazıyı okusalar ne anlayabilirler? Bilmiyorum.
Eğitim almak, kariyer yapmak, başarılı bir kadın olmak kişisel tatminden fazla bir beklenti getirmeli kişiye. Bunun için de sorun çözen, kriz idare eden kadından bir adım ileriye gitmek gerekmez mi? Soru soran kadına ihtiyaç var.
Yoksa: "Yağmuru kim döküyor, Ünzile kaç koyun ediyor, dayaktan uslanalı Ünzile hiç bir şey sormuyor..."

geçkalmadımki dedi ki...

Yazıyı yine bir solukta okudum, yetmedi.. tekrar tekrar gelip, aralarda soluklanarak okumalıyım..şu anda çok etkilendiğim bir filmi izlediğim sinema salonundan çıkıyor gibiyim..
dalgın, muhasebe yapan..
yine gelmeliyim...
Çok çok çok öpüyorrum..kucak kucak sevgi bırakıyorum :))

Adsız dedi ki...

ahmedinecadın karısıyla başlasam nasıl olur...
en kibar tarafından merak edersem robot olup olmadığını nasıl anlayacağım...kimlik doğrulaması yapılabilecek mi...
ya da gerek var mı...
eskiden nasıldı,ülke dışında nasıl...
neyse ...
film ilginçmiş...
çok fazla şey mi üstleniyor kadınlar bu çağda...
diye düşündürüyor...
söylenecek ne çok şey var...
yada...
kazanımlarla kayıplar arasında da hoş bir altın oran mı var :))

ellerine sağlık ...
ne güzel bir yazı olmuş...
sevgiyle...

laleninbahcesi dedi ki...

yazıyı sonuna kadar okudum dedimki bu kadın bu yazıyı keyif keyif yazmış. Filmi izlerken kah kızmış, kah keyiflenmiş, arada Kaynak Beye haddi bildirilmiş hatta, ama onun görüşleri cümle arkeğin görüşleri. Bir günde oluşmadı o, kaç yüzyıl da oluştu. Seviyor işte demiş ya ona çok güldüm. Kocamla Aliye dizisini izlerdik bir zamanlar, o sürekli adam pişman i,şte , seviyo demekki der dururdu. Tüm erkekleri aklamak adına. Ahmed-i Nejatın karısını herkes gibi bende gördüm(emedim))). Atalet notlarına devam etsin bence. Öptüm seni ataletimm

Adsız dedi ki...

hay allahım, "gayet olağan" demek!!! Ben bu durumu bilirim, film izlerken yapılan yorumlar en yakın aile fertlerine bile durup dururen içerlememe, kavga etmeme az sebep olmamıştır...O anda değilse bile..sonradan...sevdiğim film kahramanına tepkisini içimde büyütüp büyütüp....Bir de kahvesini lavaboya dökeni tanıdım...Ortak bir tanıdığımız demek ki.

Adsız dedi ki...

itiraf: yazıyı okumadım, vaktim yok.
ama belirtmem gereken şey şu: biz burda sürekli rum kanalları izliyoruz, o kanallardaki sabah şekeri vb. hatunların hepsinde göğüs gösterme takıntısı var. hepsi naha şu fotodaki gibi giyinmekte. ne yalan söyleyeyim, kötü de değiller hani :)

kumhavuzu dedi ki...

sabah okudum..
çok uzun geldi:)
bide ben demesem bişey:))

bitti dedi ki...

yorgunum
şu çalışan kadınlardan olduğumdan mıdır nedir
yok yok sadece o diil
bu ev mevzusu bitmedi bitmeyecek
yoruldum çok
bik bik bik
sorun sorun sorun
yazıyı okudum
3 satır 5 satır atlayarak
ama okudum
sonuç
halaaa yorgunum

burdasaklaniyorum dedi ki...

ne sersem bi ayarlamaya kurban gittiysem, iş yerinde giremedim sayfaya. yani ancak şimdi okudum yazıyı. hem de hepsini 8)
ama diyeceklerim dağınık, galiba düşünmeden konuşamıycam.
iyi ki yazmışsın bunları demek istedim yine de.
ha bi de çokca öptüm. yarın öpemezsem diye 8)

Adsız dedi ki...

okudum yazını zevkle...aslında bir süredir gelip okuyorum ama hep iki arada bir derede...yorum bırakma fırsatım olamıyor...ağustosta tatil yapacağım...peşin çalişıyorum şimdi ağustos için...işler yoğun...hem de çok...insanlar eylül-ekimde fazla mesai yapmış:))

ben "beni mutlu etme ama kendi kendime sağladığım mutluluğu da bozma" kısmına takıldım...bir de ardından ettiğin sözlere...şunu düşündüm...bu ataletin bir evlilik kursu sözü vardı bize:))))

bu noktaları da çoktan geçtiğimi...artık istese de mutluluğumu bozamayacağını...mutluluğumun sadece ve sadece bana ait olduğunu belirteyim...özlemişim atalet...sevgiler...

Adsız dedi ki...

üstteki yorum...kahverengiden...

carpediem dedi ki...

Ataletim,zevkle okudum
paylaşıyorsun,
düşündürüyorsun,
teşekkürler

Follow my blog with Bloglovin