3 Ağustos 2007 Cuma

cheshire kedisi


alice harikalar diyarında, çocukluğumda okuduğum zaman da iç sıkıcı, bezdirici bir öykü olduğunu düşünmüştüm.. Şimdi de bir problemden diğerine sürüklenen, arada bir karşılaştığı akıllı yaratıkların da ona ayıracak zamanı olmadığından söyledikleri şeyler yapıcı olarak kullanılamayan bir sürü roman kahramanın koşuşturması gibi gelir insana hikaye.. yani harikalar diyarında aslında insanda gülümseme ile şaşkınlık arasında bir ruh hali oluşturacak bir şey yoktur.. genelde 'bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete 'duygusu uyandıran bir tuhaflıklar dünyasıdır.. gerçekten çocukluğumda okuduktan sonra karabasanlarım olmuştu.. Yani insanlar çaresiz ve beklenmedik durumlara düşebilirler tabii, ama nedense sanki tepkiler daha mantıklı olmalı gibi gelmiştir bana..ve anlamsız bir çaresizlik/öfke/aşağılama duygusu hissederim romanın kahramanına.

ama imgeleri ne kadar canlıdır.. Cheshire kedisinin kendinden önce beliren ve o gittikten sonra da havada asılı kalan gülümsemesi, tanıdığınız bazı muzır insanlar size onu hatırlatmıyor mu? Bulundukları ortamdan çıktıklarında bile hala oradalarmış gibi bir etki oluşturmuyorlar mı ?..
Çılgın şapkacının çay partisi, hiç diyalog kuramadığınız insanlarla , neden yapıldığı ve ne zaman biteceğini bilmediğiniz sofralarda oturmadınız mı hiç? sürekli saate bakan , sizinle konuşacak vakti bile olmayan, yöneticiden korkan tavşan.. bunlardan herkesin tanıdığı birçok kişi vardır.Ya Alice , duyarsız, aslında yaşamak zorunda kaldığı onca saçma ve tuhaf şeyin ortasında kaldığı halde bir sinirlenme belirtisi bile göstermeyen, sakin sakin ortada dolanan tepkisiz Alice..
en çok sevdiğim çılgın şapkacı, o sofrada sürekli çay servisi yapan söylenen, işi başından aşmış, ama hem stresli hem de çay içmeyi de bir görev gibi yerine getiren buna da homurdanan Şapkacı..
nerden mi çıktı?
Uzun gerçekten uzun yıllardır kitabı bu kadar sık hatırladığım bir dönem olmamıştı hatta son bir kaç aya kadar hiç hatırlamamıştım.. Herşey kontrolden çıkmış bir olayı izlerken başladı.. çılgın şapkacı diye düşündüm... sonrasında .. yaşadıklarım, ekranda ve yazılı basında izlediklerim, güncel olduğu iddia edilen olaylar ve bunlarla ilgili haberler.. iş ilişkileri, ikili ilişkiler , sonrasında hep bu kitaptan karekterleri anımsar oldum..
siz de bakın , bakalım kim kim?....
******************
bu da eski tozlu bir yazı..
üfleyin okuyun..
tarih tekrarlardan oluşur..
******************

4 yorum :

Adsız dedi ki...

yazı eskide olsa ben şimdi okudum... alice harikalar diyarında'yı yazanın bir din adamı olduğunu, komşu kızı olan henüz 4 yaşındaki çok sevdiği alice için yazdığını hikaye basıldıktan sonra sakıncalı olarak karar verildiğinden yazarın ölene kadar alice'den uzak durmaya cezalandırıldığını biliyor muydun? bana çocuk edebiyatı adlı derste söylendiği zaman çok şaşırmış hayal gücü bu kadar güçlü olan bir adamın çok sevdiği küçük bir çocuktan uzaklaştırılmış olmasına bir anlam verememiştim...

ben o hikayede en çok kırılmamak için çaba sarfeden yumurta adamı ve hep bir yerlere yetişmek zorunda kalan tavşancığı severdim... o çocuk aklımla neden hep bir yerlere yetişmek zorunda olduğunuda anlamazdım hiç...

kumhavuzu dedi ki...

ben bişey diycem..
ben alice harikalar diyarındayı okumadım..
çocukken film olarak izlemiştim ve beni hiç sarmamıştı..
sarmasımı gerekiyodu?
normal bi çocuk değilmiydimki ben acaba.

ATALET dedi ki...

@dolfinim..aynı zamanda fotoğrafçı, matematikçi vs.. vs..
aslında.. sanrılar gördüren bir alışkanlığı veya hastalığı olduğu, ya da pedofil olduğu hakkında da söylentiler var..
13 ciltlik güncesinde, yırtılmış sayfalar olduğu bulununca, gizlenecek bişeyleri olduğuna daha da inanılmış..
komşu kızı da değil.. çalıştığı fakültenin dekanının kızıymış.. Alice hatta bir resmini de çekmiş.. zamanında.. ve hatta ikinci bir kitap daha yazmış,, alice için.. sonunda da Alice'e ..bir akrostiş olan şiirler de içeren bir kitap daha..
ama görüşme yasağıyla ilgili bişey duymadım.. okumadım....

@kummmm
hayır bence bişey kaçırmadın.. =P

Adsız dedi ki...

tavşana ,saatine,alice 'e ,kediye kısaca tüm kitaba bayılmıştım ben :)) hatta o kadar bayıldımki,kedi merkezli hayat/lar kurdum kendime :)
alice...hepimiz...
tavşan ...e hayırlı uğurlu olsun,tavşanımızda var,değişmedi...
şapkacı kaçtımı nedir ya hû...
sevgiyle...

Follow my blog with Bloglovin