6 Aralık 2016 Salı

Uç günlük günlükler... burdan devam ederim sanirimlar..

Feysimin buku sayesinde..
Son yıllarda aralık ayında yılbası süsleri kadar..
Kitaplık fotografı paylaştığımi farkettim..

Demek yılbaşı süslerinden önce elim bir kitaplığa gidiyor..
Ne niyetler gömmüşüm sayfalara..
Çoğu hala gerçekleştirilmemiş..
Çok niyet de olasılık daraltıyor demek..

Cuma akşamı..
Çekirdek ve hbç armutluya gittiler..
Gitmeden önce hbç ve 3 arkadaşı geldiler..
Yoktan yemek yarattım...
Doyurdum çocukları..
Bu sürpriz gelenler neden hep fare düşse başı yarılırken gelirler..

Bana kocaman bir yapılacaklar listesi bıraktı çekirdek..
Ben ne yaptım..
Zor bir haftanin kısacık hafta sonunda..
Bildiniz..
Kanape dizi örgü..
Ama her ayaga kalktığımda bir adet listede olmayan iş çıkardım kendime..
Misal.. 
Tabakları eledim..
Misal..
Çekmece kulplarının vidalarını sıkıştırdım..
Çirkin bir patates soğan dolabı getirilince eve.. 
Aynur'un hemen sokup kenara attığı metal patates soğanlığı yeniden kurdum..
Çam dalları budayıp atmışlardı yol kenarına..
Onlardan almıştım.. yıkayıp kuruttum..

Okudum biraz..
Elemantary'nin 20 bölümünü izledim hafta sonu boyunca..
Bitmemis kazağı bitirdim..

Dönüyoruz mesajı geldi.. ve..
Çukulatalı kek yapar mısın.. isteği..
İyi yolculuklar dilerim cevabı gitti..
Keki yaptım..

Döndüler..
Buzdolabındaki patatesli böreği verdim..
Çekirdeği bırakıp gittiler...
Pazartesi bir deliler boşandı günü idi..
Acil ile aceleyi karıştıran insanlarla yaşamak zor...
Bugün halâ delileri toplamamışlar..
Bi de çıkar dünyası diyeyim..
Prensip filan tanımıyor..

Bugün dolap doldu.. yemekler tamam...
Kimse gelmez bak.. hatta evdeki de rejime girer kesin...

Napıyorum..
Ekşi maya başlattım....
Çekirdeğe transparan kazak örüyorum..
Yekta kopan okuyorum.. o yarına..
Resmen düz kağıda not aldım.. sayfa arasına gizledim..

Neye deliriyorum..
Toplumun giderek daha vahşi olmasına..
Buna isyan edenlerin her gün daha çok isyan etmelerine...

Pese...
Bu bir geçiş döneminin geçiş yazısı..
Yoksa naaptım ne ettim yazısı değil...
O yüzden şu notu da ekleyeyim..
İçimde bir saat var.. alışkanlıkları tık tık zamanlayan..
Sesi giderek duyulmaz oluyor..
Güzel değil mi..
Güzel bence.....

2 yorum :

Çiğdem dedi ki...

Niyeyse seni İstiklal caddesinde kar ve kestane kokusuyla birleştiririm ben.

Harry Potter' ın Diagon yolu gibi bir yerde bir kırtasiyeden parşömen defterler ve tüy kalemler alırken hayal ederim mesela...

Henüz okunmamış kitaplardan yapılmış çam ağacının dallarına kuş kondururken hayal ederim.

Fincana dikmeye niyetlendiğin çekirdeği avucuna çıkarırken yediğin mandalinanın kokusu gelir burnuma.

Ördüğün atkının berenin battaniyenin şiş tıkırtısıdır kulağımda...

Bu sırada güler yüzlü çingenen kokina getirir, nergisler kokar odanda..

Hayata tanık olur kadeh kaldırırız kimi zaman retsina kimi zaman portakal likörüyle.. Sağlığa ve hayata... Sevgiyle...

Adsız dedi ki...

aksamin bu saati.. nasil icim isindi nasil iyi geldi... ��
atalet

Follow my blog with Bloglovin