10 Mart 2016 Perşembe

bir priz ve bir zeytinağacı meselesi.. simone ve elbette bir kızkardeşlik meselesi..







"Efsaneye göre, Havva ile birlikte cennetten yeryüzüne kovulan Âdem 930 yaşındayken öleceğine hisseder ve Tanrı dan kendisini ve dolayısıyla tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir. Bu amaçla oğlu Şit i Cennet Bahçesi ne gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek, Şit in duası üzerine İyi-Kötü Ağacı ndan aldığı üç tohumu ona verir ve öldükten sonra babasının ağzına koyup öyle gömmesini söyler. Âdem ölür ve Tabor Dağı yakınında Hebron Vadisi ne gömülür. Âdem in ağzında yeşeren ve kök salan üç tohumdan Akdeniz ikliminin simgesi üç ağaç filiz verir: Zeytin, sedir ve servi
Ölmez Ağacın Peşinde.. Artun Ünsal




arabada gidiyorum..
reklam panosuna takılıyor gözüm..
"salondaki priz koltuğa yakın değil..
yeni eve taşınalım..
xxx.coma bakalım"..

bir diğerinde..
"sepetimin ipi.. bakkala yetişmiyor..
xxx.comdan alalım"..
bloğa bu iki satırı gireyim..
akacak birşeyler var içimde hissediyorum diyorum..
kliniğe gelirken..
böyle yaşarken ne çok şey değersizleşiyor.

çb'nin annesi..
iki taşınma bi deprem derdi..
o kadar hasar verirmiş yani..

ben de sevmedim çok.. taşınmaları..
hele toplanmaları..
hayatın ellerinin arasından geçer..
iyi kötü anılar..
içinden geçer..
gereksiz hüzün.. duygusallık sevgi pıtırcıklanması..
kayıp duygusu ve herşey..

ama bağlanmayanlar devrini yaşıyoruz ya..
bağlandıklarının seni özgürlüğünden ayıracağı korkusu..
bağı pranga gibi görme devri..
taşıyıveriyoruz herşeyi..
saygısızca..

dokuzyüzküsur yaşında ağacı söküp naklediyoruz misal..
oysa kök salmak ve yeşermek..
meyveye durmak..
ağacın da insanın da emeli..

yüzküsur yıllık türbeyi taşıdık ayol bi gecede..
yeni yerin daha iyi olduğuna da ikna ettik yani nerdeyse..
taşıyoruz.. yıkıp yapıyoruz..
tek yapmadığımız haliyle saklamak ve korumak..

içim halka halka bu ara.. biraz düzeltiyorum..
anında darlanıyor..
eh kadınım sonunda..
 ayarım kaçabilme hızı ve eğilimi yüksek tabii..

psikologla konuşuyoruz ya biz kahve sohbeti yapıyoruz..
bana kitap getirdi bu hafta..
zor insanlarla yaşamak diye..
anlayın yani..
pürnakıl zordayım..

sanalın hayatı kolaylaştırırken değersizleştirmesi..
ulaşılabileni arttırır ve hızlandırırken..
ulaşılanı değersizleştirmesi..
bu ana bir konu ve başlık..
herşey gibi kullananın elinde..
ne işe yaradığı..
neler götürüp neler getirdiği..

yıllardır blog yazmanın ve oradan iletişim kurmanın etiket ve terbiyesi ile..
feysi de instagramı da..
tibitırı da..
edebince adetince kullanıyorum..
o yüzden memnunum..
hatta hayatıma en derin ve güzel..
en az sorun çıkaran ilişkileri sanal sayesinde katabildim..

bu dostlardan birinin..
ki ben onun dile gelen yemeklerini reçellerini ekmeklerini okumayı hissetmeyi çok severim..
kesmek zorunda kaldıkları zeytin ağacını anlattığı paylaşımında..

"
“Olea prima omnium arborum est..”

Zeytin bütün ağaçların ilkidir. 
Herkül’ün silahı, Sezar'ın tacı, İsa'nın çarmıhı zeytin ağacındandır.
Zeytin ağacına zarar verenlerin ölümle cezalandırıldığı dönemler vardır.
Yıllardır kendisinden yağ ve zeytin aldığımız, Zeytinliova'lı üretici 
Ersun'un tarlasının yanından otoyol geçeceği için ağaçlarını işaretlemişler. Kendisine şayet kesmezse dozerle tarlaya girecekleri söylenmiş. 35 yıllık ağaçlar . Eliyle dikmiş. Üç gün tarlaya gitmiş de eli varmamış, boyunca büyüttüğü, sulayıp, meyvesini aldığı ağaçları kesmeye. Ağacın bile bir hikayesi var işte.. Kütüklerin bir kısmını İzmir'e getirince, sanayinin yolu göründü Alev'le ikimize.
Şimdiki çocuklar adını bile bilmezler ama eskiden her mahallede sesleri sokak oyunlarımızın arka müziği olan, yaz tatilinde erkek çocuklarının çırak olarak çalıştığı marangozlar vardı.
Çocukluğumun seslerini topladım, kokularını da Hüseyin ustanın maranozhanesinde. Dünyanın en lezzetli çayını içtik birlikte.
Ceviz ağacının fotoğraf çektiğini anlattı bize usta. Bu fotoğrafı gövdesine nakşedermiş ağaç gizlice. Bilginin nereden ve nasıl geleceği hiç belli olur mu? Okumuşu ağacı kökler, olmadı dalını koparır. Ağacı kestirmem diyeni yolar bir tarafa atarken bir marangoz bize eski zaman masalları gibi anlatır; kayın ağacının kutsal sayıldığıdan ve bir saygı ifadesi olarak "bay kayın" denildiğinden bahseder.
Sonra usulünce dilimlendi "Ölmez Ağacı"mızın gövdesi. Yıkadık tozunu aldık. Kendi meyvesinin suyu ile bir güzel yağladık.
Bunların hazır yapılmışları da satılıyor elbette. Mesele masaya her koyduğumuzda ikramı değil , hikayesini de sunabilmekte. Ağacı tıpkı şamanların yaptığı gibi, yaşadığımız sürece ölümsüzleştirbilmekte..."

eklediği  fotoğraflardan birinde..
 halklar tarafından ölmez ağacı olarak adlandırılan ağacın son yolu ..
hızarda.. dilim dilim kesilmesi..
yine kendi meyvesinin yağıyla yağlanması görülüyordu..
ağacın gövdesinin katmanlarının kalp şeklinde olduğunu farkedince..
"bunun göbeğinde kalp var.. öyküsü sevgi dolu..
isim annesi olayım.. pluton olsun onun adı..
onun da göbeğinde kalp var..
onun da öyküsü hüzünlü.." diye yorum yapmıştım..

bugün danışmadan aradılar..
bir paketiniz var diye..
açtım baktım..
zarif bir insanın incelikli düşüncesiyle..
ve yanında eşlik eden..
" ölmez ağacının bir parçası sevdiklerimin sofrasına yüzyılın sihrini getirsin istedim.. keyifle dikilen.. elemle kesilen ağaç.. kadın sohbetleriyle yaşasın" dileğini getiren notuyla..
pluton bana gelmişti..

masamın üzerinde şimdi..
göbüşünde kalbiyle..

bugün hele ne çok ihtiyacım varmış ona..
sabrım bitiyor gibi olduğunda..
elimi sürüyorum..
şefkatli bir sabır doluyor yeniden içime..

inceden bir zeytinyağı kokusu var üzerinde..
karanfil .. kardeş kokusu derdi saime hanım..
zeytin ağacı gibi içinden çürüyebilir insan derdi..

vazodan bir karanfil çekiyorum..
tahtamın üzerine koyuyorum..
karanfil kokusu zeytinyağı kokusuna karışıyor..
kadim kadın dostluklar..
birbirine dolanıyor..

ne zor bunu priz uzakta diye taşınma sevdası ekenlere..
bakkala ip yetişmiyor reklamının karşılığını verenlere anlatmak..

böyle işte insankızı..
kimi güne..
kimi günlere..
kimi sadece her mesafedeki sevdikleri ile bağlanmaya  açmış yüreğini..


9 yorum :

Adsız dedi ki...

Yüreğine,beynine,ellerine sağlık.
Plutonu sana yollayan kızkardeşe de selam olsun.
Dilara

nalan dedi ki...

Bir güzel ağaca böylesi güzel bir yazı yakışırdı.Dilinize gönlünüze sağlık ve kardeşliğe ...

Işın dedi ki...

İstanbul'da inşaatlar yüzünden kesilen ağaçlar içimi acıtıyor. Mülk sahiplerinin umurunda olmuyor sanki çoğu kez. Kesilen ağacın parçalarına bile hürmet etmek, değer vermek... Ne güzel, ne ince bir davranış.

atalet-buduar dedi ki...

evet dilaram.. pluton araciligiyla hepimize sevgi ve sabir yayilsin.. ❤

atalet-buduar dedi ki...

kizkardeslik mühim .. hepimize yayılıyor.. elden ele..
sevgiyle ve barışla ❤
atalet

atalet-buduar dedi ki...

her kesilen ağaç içimi kanatıyor.. sadece güzellik ve sağlık katıyorlar hayatımıza oysa..
cok ic ısıtıcı bir armagandı benim için de ❤

ilknur dedi ki...

Atalet im..Canım....Sen adını koyduğunda Pluton diye ,sahibin seni çağırdı demiştim usulca.İçim dalga dalga okudum yazını.Teşekkür ederim.
O yazı şöyleydi

“Olea prima omnium arborum est..”

Zeytin bütün ağaçların ilkidir.
Herkül’ün silahı ,Sezar'ın tacı, İsa'nın çarmıhı zeytin ağacındandır.
Zeytin ağacına zarar verenlerin ölümle cezalandırıldığı dönemler vardır.
Yıllardır kendisinden yağ ve zeytin aldığımız, Zeytinliovalı üretici
Ersun'un tarlasının yanından otoyol geçeceği için ağaçlarını işaretlemişler.Kendisine şayet kesmezse dozerle tarlaya girecekleri söylenmiş.35 yıllık ağaçlar .Eliyle dikmiş.Üç gün tarlaya gitmiş de eli varmamış, boyunca büyüttüğü, sulayıp ,meyvesini aldığı ağaçları kesmeye.Ağacın bile bir hikayesi var işte..Kütüklerin bir kısmını İzmir'e getirince ,sanayinin yolu göründü Alev le ikimize.
Şimdiki çocuklar adını bile bilmezler ama eskiden her mahallede sesleri sokak oyunlarımızın arka müziği olan , yaz tatilinde erkek çocuklarının çırak olarak çalıştığı marangozlar vardı.
Çocukluğumun seslerini topladım ,kokularını da Hüseyin ustanın maranozhanesinde.Dünyanın en lezzetli çayını içtik birlikte.
Ceviz ağacının fotoğraf çektiğini anlattı bize usta.Bu fotoğrafı gövdesine nakşedermiş ağaç gizlice.Bilginin nereden ve nasıl geleceği hiç belli olur mu? .Okumuşu ağacı kökler , olmadı dalını koparır.Ağacı kestirmem diyeni yolar bir tarafa atarken bir marangoz bize eski zaman masalları gibi anlatır;kayın ağacının kutsal sayıldığıdan ve bir saygı ifadesi olarak "bay kayın" denildiğnden bahseder.
Sonra usulünce dilimlendi "Ölmez Ağacı "mızın gövdesi.Yıkadık tozunu aldık.Kendi meyvesinin suyu ile bir güzel yağladık.
Bunların hazır yapılmışları da satılıyor elbette. Mesele masaya her koyduğumuzda ikramı değil , hikayesini de sunabilmekte.Ağacı tıpkı şamanların yaptığı gibi ,yaşadığımız sürece ölümsüzleştirbilmekte.

atalet-buduar dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
atalet-buduar dedi ki...

evet.. sen can'sın..
güzel insansın..
benimle bu anlatını ve ölmez ağacını paylaştın..
daha nice anılar paylaşırız diye umuyorum.. istiyorum..
izninle..
bu anlatıyı da ekliyorum..
ataletin

Follow my blog with Bloglovin