16 Haziran 2015 Salı

ben yine özledim..

öyle basit ki armutluda kurduğum yaşam..
küt bir masa var misal..
ne ağacından bilmiyorum..
buna ağac denir mi yoksa bildiğin odun mu desek diyebilirim hatta..
4 sandalye var etrafında.. thonet sandalye dediklerinden..
çürük çarık şeyler.. üçü koyu renk cilalı.. birini dışarda unutmuşlar malesef.. bütün cilası uçup gitmiş.. ahşabı beslemek ister..

sedir var misal.. karşısinda saime hanımın en sevdiği koltuk..
kahve masası cemal beyin manevra sandığı..
içinde yemek masası örtüleri..
bir de defne dalları..
bir üstten kapakli aslan ayaklı odunluk var.. itina ile laciverde boyayıp üzerine bir çapa.. sekiz yönü gösteren yıldızı çizdiğim..

denizden bulunmuş tahtalar kiremitler ponza taşları..
hatta makara sistemi..
hangi balık ağından firar ettiyse..

laciverde boyalı sehpa.. saime hanımın.. çok kızabilirdi boyadığım için..
aslan ayaklı ama cilasız mermer üstlü olan.. ikinin biri..
diğerinin mermeri kırıldı..

öyle basit ki..
hali yok yerde..
şu kokulu talaşların durduğu kutu bir yerden.. minik kırmızı kus kafesi baska yerden..

raflar dolusu tek tek toplanmış her kahve fincanının nerden geldiğini.. hangi ruh halimde bana katıldıklarını biloyorum.. tek tek.şu ortunun bahçede kurduğum bir masada serili iken konuk arkadaşımın nasıl ağladığını unutmadım..
örtünün kenarındaki mavi cizgilerin.. hemen arkasındaki ortanca çiçeklerinin mavisine nasıl uyduğunu..
ortancalar yok artık.. çelik almalı bu ağustusta..
o örtüyü sofrayı unutmadım da..
diğerinin kenarına şu çay takımlarını ne zaman lacivert iplikle kanaviçeledim.. unutmuşum..

bir puf gerek o sedirin önüne..
hamagın içine bir yumuşacık örtü gerek..

kameriye gerek şu bosluğa.. şuraya ya lavandinler ekmek gerek..
lavantayı rozmariyi götürüp ekmek gerek..
ha bir de fazladan buz kalıbı gerek..

bana ateşte kaynatılabilecek bir kazan gerek..
kumaşlar yünler boyamalı..
aman dur daha değil..

o şarap kutusunu beyaza boyamak gerek..
odunları onun içine koymak..

banyoyla işim var azıcık..
onu da bir tamam etmek gerek..

tam kapının önüne bir bank gerek.. yanına bir askı.. bir soluklanma köşesi..

beyaz şarabı önceden sogutmak gerek..
eski kaşarı ince talaşlar halinde kesmek..
önüne bir resim defteri açıp..
bahçeyi planlamak gerek..

denizci fenerini yakıp asivermek..
bahce tasarımcının yerlestirdiği lambaları söndürmek..
samanyolu seyretmek..
yıldız kayması beklemek..
bir salkım üzüm ve bir avuç cevizi..
beyaz şaraba katık etmek..
okuduğun kitabın arasına bir yaprak bir dal bir kuş tüyü sıkıştırmak..

ne kadar sürer bilmiyorum etki..
ama basitlik beni çağırıyor.. elimi attığım her şeyin bana ihtiyacı var..

benim de onlara dokunmaya.. patikaları bile boyayasım..
elimi çimentoya da sokasım var..

içine çektiğim her nefeste oksijeni..
uzaklardan gelen odun yanığını..
kapı dibindeki yaseminin kokusunu algılamak..
birden iyi ki yaşıyorum diye sevinmek..
birşeylere teşekkür etme arzusu duyuvermek..

işte bu kadar basitken ve güzelken yaşam.. hiç anlıyamıyorum..
daha daha daha diyenlerin kıyamını..

şiir düşüyor aklıma..
kitap düşüyor..
rebetico düşüyor..
merdivenler düşüyor..
yol..

gidenler düşüyor..
ne cemal bey gördü bu evi..
ki ben eski toplamaktan söz ettikçe o..
ben sana alırım..
hepsini yepyeni alırız diye telaşlanıyordu..
ne saime hanım..
ki görseydi bu sefer de salvador dalinin evine benzetirdi..

tam hüzünleneceğim..
vazgeçiyorum..
yapacak çok işim var..




posted from Bloggeroid

5 yorum :

carpediem dedi ki...

SEHPAYA BAYILDIM.DİLARA

Nehire dedi ki...

Özlem hiç bitmiyor,değil mi Atalet'im.Bu aralar kirpiğim gözyaşımı yanağımdan sıkça akıtıyor.Sessizce bir okadar sesli...Ben de anlamıyorum daha daha diyeni.Sevgi dolu bir tebessüm bıraktım,yüreğine...
Şebnem...

hüznün tadı dedi ki...

Basit diyorsun ama bu kadar yaşanmışlık izleri taşıyan bir ev nasıl basit olabilir ki. Her köşesine oyalana oyalana bakmak isterdim.

atalet-buduar dedi ki...

bir coguna kalsa.. supruntu onlar.. at at.. emre özgüder vermiş neyse cevabi.. mış gibi yapmak..fabrikasyon eskitme eşyalara neden gerek var demis.. yola yaridan baslamak demis.. kendi kendine eskiyecek zamanimizin olmamasi demis... antidemokratik yasam bicimi davetiyesi demis... neyse ben eski ve patine .. seviyorum..

atalet-buduar dedi ki...

bir coguna kalsa.. supruntu onlar.. at at.. emre özgüder vermiş neyse cevabi.. mış gibi yapmak..fabrikasyon eskitme eşyalara neden gerek var demis.. yola yaridan baslamak demis.. kendi kendine eskiyecek zamanimizin olmamasi demis... antidemokratik yasam bicimi davetiyesi demis... neyse ben eski ve patine .. seviyorum..

Follow my blog with Bloglovin